8 entry daha
  • sevdiğim bir film. kopyala-yapıştır hale gelen "süper güçlerin keşfi" konulu filmlerden anlatımıyla farklılaşıyor bu film. ve ilginçtir ki yönetmen trier, christopher nolan'ın filmlerini düşünerek bu filmi tasarlamış. yani hollywood'un bir yönetmenini göz önüne alıp yarattığı filmi hollywood ürünlerinden uzak bir anlatıma sahip. aynı konuyu hollywood gayet klasik bir şekilde işlemeyi tercih ederken trier üslup olarak amerika'ya yaklaşmıyor. en basitinden her şeyi açıklamaya çalışmıyor (gerçi açıklasa mıydı acaba?), "izleyicinin kafası karışır, izleyici anlamaz," diye düşünmeyip sembolizme de dalıyor, "hımm demek bu şekilde ilerleyecek film," diye düşünürken tahmin edilen yoldan ilerlemiyor. karakterin süper güçlerini, kendisini keşfedip kabullenişini iyi işliyor. zaman zaman şaşırtmayı da başarıyor. filmi sevdim, ama çok iyi bir film olduğunu da düşünmüyorum.

    spoiler

    cevaplamadığı tek soru thelma'nın süper güçleriyle alakalı. bunları babaannesinden aldığını öğreniyoruz. babaannesinde nasıl ortaya çıktığını öğrenemiyoruz. babaannesinde varsa neden babasında yok da torununda var bu süper güçler? neyse fazla deşmeyeyim bunu, çok soru çıkabilir.

    sembolizme gelirsem... babası kızını dindar bir şekilde yetiştirip güçlerini işlevsiz hale getirmeye çalışmış yıllarca. ama thelma ailesinden yani dinden uzaklaştığında pek çok şeyi keşfetmeye başlıyor. sigara ve alkole başlaması, lezbiyenliğini keşfetmesi, âşık olması, cinselliğin keşfi, tanrı'yı sorgulamaya başlaması... buradaki sembolizm yılanda ortaya çıkıyor. küçüklükten beri dinle büyütüldüğü için bir kadınla öpüştüğü hayal ederken bile içine yılanın, yani şeytanın kaçtığını düşünüyor. yani bir yandan kendisini keşfederken beri yandan da dinin yasakladığı şeyleri yaptığı için zihnen şeytan'ın izinden gittiğini düşünüyor thelma. yılanın thelma'nın ağzından girdiği sahneyi pek sevdim.

    thelma üniversiteye gidip bazı şeyleri keşfetmeye ve asosyalliğini kırmaya başlayıp ailesinden biraz uzaklaşınca bildiğimiz şekilde ilerleyecek bu film diye düşündüm ama neyse ki yönetmen bu keşif olaylarına fazla yer vermedi, bir süre sonra öyküye nöbetler de girdi. ondan sonra süper güçlerin keşfi ama bunu da klasik bir şekilde yapmamış. thelma ancak finalde süper güçlerini keşfedip travmasını atlatabiliyor. bunu da kendisini felçli hale getirmeyi planlayan babasını öldürerek yapıyor. finalde babasını kurtarmaması iyi, zira klasik bir final olabilirdi. bunun yerine sudan arınarak, adeta yeniden doğarak, kendisiyle barışık bir şekilde çıkıyor thelma. bu arada babanın öldüğü sekans en sevdiğim sekans oldu. gölde botuyla ilerlerken yanmaya başlıyor ve suya atıyor kendisini. sudan başını çıkardığında tekrar yanıyor. böylelikle boğularak ölüyor. cehennem cehennem diye kızının beynini yıkayan adam yanarken suya atlıyor ve boğularak ölüyor. sevdim sekansı.

    thelma'nın annesini iyileştirmesine şaşırdım. zira küçüklüğündeki sekanslarda annesi kızına sevgi göstermiyor. zaten bebeğin ölümünden sonra ikisi de ona soğuk davranıyorlar bu nedenle. öte yandan thelma'nın babaannesi gibi yatalak hale getirilip beyninin uyuşturulmasına da karşı çıkmıyor anası. ama thelma onu sakatlığını düzeltiyor. velhasıl ortalama üstü bir film. thelma'yı oynayan aktrisin performansı iyiydi.

    spoiler
79 entry daha
hesabın var mı? giriş yap