• 3 yıldır sevgilisi olan bir kız arkadaşım son zamanlarda instagram'dan az dm geldiğini söyledi. bunun için morali çok bozulmuştu. gel de bunun gibilerle sevgili ol.

    not: aynı şey sevgilisi varken önüne gelene alev atan, dm yazmaktan parmakları nasırlaşmış erkekler için de geçerli tabii.
  • yakın zaman önce bununla ilgili bir entry yazmıştım başka bir başlığa, çok beğenilmiş, ama özellikle kadınlardan da ciddi tepkiler almıştı. özetle demiştim ki kadın erkek ilişkileri yorumlanırken artık güdüler yok sayılıp her şey mantıkla açıklanmaya çalışılıyor oysaki güdüler var ve her şeyi güdülerle açıklamak doğru olmasa da onları da asla göz ardı etmemelisiniz dedim.

    entry bu; #144202683

    erkekler ilişki istemiyor deniyor, çok doğru sayılmaz. kadın da erkek de ilişki ister. fakat erkeğin ilişki talep edeceği kadınlar güzeldir çünkü güzellik erkekte ilk kriterdir, haliyle de sosyal medyanın da etkisiyle çok fazla talep gören o güzel kadın, kendisinden talepte bulunan erkeğin ulaşabileceği en üst model erkek olduğundan emin olmadığı için o ilişkiye müsaade etmez. bugün ilişki istemiyorum, özgürlük vs. diyen bir kadına yarın beckham teklif etsin, yarın evlenebilir. erkek için de durum farklı değil, ama orada da şöyle bir şey var; erkek aşık olduğu kadına gidiyor, reddediliyor. e birazcık eli yüzü düzgün, konuşmasını bilen, biraz da imkanları olan bir erkekse böyle aşkın ıstırabını deyip o da zaten doğasına uygun olduğu üzere spermini dağıtmayı temel strateji olarak benimsiyor.

    kadınlar kabul etmeyip bana kızacak olsalar da bir ilişkide erkeğin verdikleri genelde, istisnaları vardır, daha fazladır. maddi manevi böyledir bu. iki taraf da instagram'ı kapatsın mesela; kadın açtığı gün eskiden kendisine ilgisi olduğunu bildiği (her zaman bilmiyorum, fark etmedim derler) erkeklerin yüzde 80'ini geri toplar bir günde eğer fiziksel olarak çok geriye gitmemişse. erkek ise kızla aynı skalada bir dış görünüşe sahip olsun listesinde kendisiyle sevişme potansiyel olan kadınların yüzde 20'sini belki toplar. çünkü kadının varlığı, iki fotosu, kendisiyle sevişmek isteyenleri bulmaya yeter. oysaki erkekte durum farklıdır. kadını etkilemek için birden fazla parametre gerekir ve bunlara sahip olup olmadığını göstermeye 1 foto yetmez. kaldı ki artık sosyal medya etkisiyle rakip de çok fazla zaten. erkek, kadına ulaşmak için; kadının erkeğe ulaşmasına kıyasla maddi(para değil zaman da olabilir bu) manevi daha fazla çaba sarf eder. haliyle bir ilişkiye başlanıldığında erkek ortaya daha fazla şey koyacaktır ve kadının buna değip değmeyeceği konusunda artık erkeklerin ciddi şüpheleri var sosyal medya etkisi ve geçmiş tecrübeleri sebebeiyle.

    bir de tabii sadakat konusu var. yukarıda linkini verdiğim entryde de açıkladığım üzere kadının cinselliğe ulaşması her zaman daha kolaydır. kadın seksi sunduğu anda çok çok ekstrem bir çirkinliği yoksa onu almaya hazır birden fazla erkek çıkacaktır. erkek ise seksi zaten hep sunar doğası gereği, ama her zaman partnere, istediği partnere ulaşma konusunda kadın kadar zengin seçeneğe sahip değildir. fakat burada da devreye kadına dair başka bir handikap gidiyor. elbette yaşadıkları ile kadın, güdülerini baskılayıp bir gece onunla bir gece bununla takılabilir. ama sonunda sarılabileceği bir adam yoksa yani aradığı zaman, gel dediği zaman gelecek bir güvenli limanı yoksa kendisini kötü, boşlukta hissetmesi yüksek ihtimaldir. çünkü kadın elbette ki yakışıklı, kaslı, iyi seks yapan adamı arzular ama aynı zamanda sarılıp uyuyacağı adamı da ister. ikisi aynı kişi olursa o kadın o adam için instagram'ı falan da kapatabilir bakın ama hipergamide bu adam o kadının çok üzerindedir ve bu kez adam bu kadın için kendini kısıtlamak, yatabileceği onlarca kadından vazgeçmek istemeyecektir.

    bir kız arkadaşım vardı. benim başka bir kadının fotosunu beğenmeme çok kızmıştı ve kavga etmiştik. kızın götünü kaldırmışım, öyle dedi. bunu diyen kadın bir gün önce kendi fotosunu paylaşıp 50 tane adamdan like alırken sorun yoktu. ama önemli olan onun tepkisiymiş, savunması oydu. bakın işte burada ciddi bir hata var; kadın ve erkeğin cinselliği yaşayış biçimini aynı zannediyor ya da öyle zannetmek işine geliyor. oysaki erkek sıklıkla beğendiği kadına ulaşmak için mücadele etmek zorunda, çaba harcamak zorunda. bir erkek bara gitsin, çok çok ekstra bir yakışıklılığı yoksa ya da o barda müzisyen -yani popülarite, statü- değilse barda tek başına otursun, gece boyu bir kadın belki yanına gelir. aynı şeyi ortalama bir kadın yapsın, o bardaki pek çok erkek o kadınla tanışmaya çalışır. kadın değer görendir, talep görendir, erkek talep edendir.

    özetle bir erkeğin ilişki istememe nedenleri ile bir kadının ilişki istememe nedenleri, geçmiş tecrübeleri bile farklıdır. erkek sikebileceği daha fazla kadın olduğunu bilir ve bu sebeple bir kadına maddi manevi kaynaklarını ayırmaya değmeyeceğini çünkü zamanında bunu yaptığında değmediğini, şimdi ise imkanlarının zaten daha fazla olduğunu ve zamanında birlikte olamadığı 20'li yaşlarındaki seksi kadınlarla kısa süreli birliktelikler yaşayabileceğini düşünür ve ilişki sorumluluğu istemez. kadın ise 20'li yaşlarında sosyal medya etkisiyle çok üst düzey erkeklerle(tip, para, statü) birlikte olabileceği, en azından kısa süre takılabileceğini bilir, o sırada kendisine ilgili duyan ama o kadar da üst düzey olmayan erkeklerden de ilgi ve sevgi devşireceğini en azından içgüdüsel olarak bilir ve en tepedeki erkekler gelmediği sürece kendini bir erkeğe bağlamak istemez. 30'u geçip hala yalnızsa da bu kez ilişki istemeye başlar çünkü hem kısa süreli takılmalar onu duygusal olarak yıpratır hem de 20'li yaşlarındaki rakipler artık onun önündedir genelde ve o üst sıradaki erkekler kendisine değil 20'li yaşlarındaki kızlara giderler.

    edit: bir mesaj geldi, artık kadınlar da evlilik istemiyor vs. diye. 35 yaşındayım, benimle benzer yaşlardaki kadınlarda gördüğüm şu; belki evlilik istemiyorlar ama ilişki, tek eşlilik istiyorlar kesinlikle. bunun resmiyete dökülmesini, ailelerin işin içine girmesini istemiyorlar ama bir erkekten evlilikteki sorumlulukları bekliyorlar.

    edit 2: 25 yaşında bir kadın erkekle ilişki yaşasa, 35 olduklarında erkek yine 25 yaşındakine gitmeyecek mi? sorusu geldi. ben her fırsatta güdülerden dem vursam da başka değerleri inkar etmiyorum. sadakat, vicdan, minnet de önemli, insani kavramladır. şöyle düşünelim; 30 yaşında erkek ve 30 yaşında bir kadın ilişki yaşasın. arzu var, güven var, karşılıklı özveri var. bu şekilde 5 yıl süren bir ilişki iki tarafın ortak değeridir. onu korumak iki taraf için de önemlidir. haliyle sadakat zaten kendine ket vurmaktır ve bu durumda kadının 25 yaşındaki yakışıklıya yüz vermemek, adamın da 25 yaşındaki seksi kadına yürümemek için iyi bir motivasyonları olur birlikte büyütülen o değer ve ilişki sebebiyle.

    edit 3: bu arada yanlış da anlaşılmasın; bu entryde erkekler çok iyi, ilişkiyi çok istiyorlar da ilişki kadın yüzünden olmuyor demiyorum. karşılıklı bu. ben özellikle sosyal medyanın seçenekleri çok artırması ya da bu sanrıyı yaratması sebebiyle iki tarafın da ilişkiye mesafeli olduklarını görüyorum. yine iki tarafın da sadakat ile ilgili ciddi endişeleri var.
  • iki ucu boklu değnek. eskiden yalnızken pazar günleri tek başıma avm de gezerken millete özenirdim herkes sevgilisi, eşi, arkadaşı ile oturmuş eğleniyor ben boş masa bile bulsam milletin küçümser bakışlarından kurtulamıyordum. şimdi evlendim çocuklarım da var ve hayatım darmadağınık resmen. köle gibi çalışıp aldığım sikimsonik maaşla geçinmeye uğraşıyorum hiçbirşey mutlu etmiyor edemiyor. aşk sevgi saygı sadakat herşey sözde.
  • başlıktaki entrylerin çoğunun hipergami ile sorunu anlatmaya çalıştığı durum.

    "kendinden bir gömlek üst erkek aramak", feminizme bok atmak, kadınların günde 15 takip isteği alması... genelde erkekler tarafından atılan yorumların dominasyonu var.

    bana sorarsanız asıl sorun herkesin kadın/erkek demeden yüzeyselleşmesi. kimse derine inemiyor çünkü derinimiz çok sorunlu. aldatılanlar, maddi problemler, aile sevgisi görmeyenler, sadece ülkenin hali... bu liste böyle gider. bu da insanları yüzeysel kalmaya zorluyor. kadınlar paralı/statülü erkeklere giderken erkekler dış görünüşe önem veriyor.

    neredeyse tam bir senedir sevgilim yok. son sevgilim beni çok üzücü bir şekilde bıraktı. bu bir sene içerisinde farklı farklı birçok erkek gördüm. şu anda da ilişki içerisinde değilim, sadece takılmayı sevdiğim biri var ve o da bana ilişki istemiyorum diyor. normal bir zamanda yaşıyor olsak çoktan tekmelemiştim (ki zaten bir kere tekmeledim lel) fakat şu an daha fazlasının var olmadığına inancım var. bu kırılma özellikle 20-30 yaş aralığında çok ciddi var evet. bizden öncekiler evli barklı, bizden sonrakiler daha bebe sayılır.

    neyse, yüzeyselliğe dönelim. ben özellikle pandemi sonrası bu eğilimin had safhaya geldiğini düşünüyorum. pandemi öncesi de böyle miydi emin değilim ama kesinlikle son 2 yıldır ciddi bir yüzeysellik görüyorum. şu aralar kendimizden o kadar kopuğuz ki otopilotta bu işleri halletmeye çalışıyoruz. bu da bizi evrimsel psikolojiye götürüyor.

    yakın zamanda bir "arkadaşımla" bu meseleleri çok tartıştık. hipergami, feminizm, red pill, incel forumları derken her ne kadar bazı düşüncelerden resmen tiksinsem de en azından istemsizce maruz kaldım madalyonun öbür tarafına. bu arkadaş toplumun sosyal olarak üst sayılabilecek erkeklerinden biriydi bu arada. iyi eğitimli, maddi geliri iyi, eh işte görünüm (bence tabii). gidip aşık olduğu kadın da 23 yaşında narsist bir psikolog (narsist benim değil onun çıkarımı). kızın tavırlarını iplemeyerek sadece görünümünden ötürü gitti ona. bense kilolu 29 yaşında bir kadınım ama o kızdan kat kat daha iyi bir psikolojim ve hayatım var :) bu arkadaşla yaşananlar bana ders oldu. gerçekten bazı yüzeysellikleri kabul etmesem dahi gözüme soktu. bu hipergamiden haberdar olup kendini oyun dışı yapabilecek donanımlı insan dahi oyunun içerisindeyse fazla söze gerek yok.

    benim kişisel çözümüm kendimi oyun dışı bırakmak oldu. bilerek isteyerek kendimi diskalifiye ediyorum. kilo vermeyi reddediyorum (burada bir parantez, istesem ameliyat da olurum en ala diyetisyene giderim çünkü maddi olarak çoğunuzdan iyiyim lel), hesabımı ödetmeyi reddediyorum, düzgün bir ilişki bulabilme ihtimalini siliyorum. bütün bunlar beni otomatikman diskalifiye eden hususlar. bunun sonucundaysa iç huzurum için uğraşacak güce sahibim. dün gece irvin yalom okurken uyuyakaldım mesela. tam da sevmek sevilmek nedir yalıtım nedir bunları okurken.

    özetle, sevgililik aşk sevgi gibi kavramlar koskocaman bir oyuna dönmüş vaziyette. erkeği kadını oynamayı seçen var oynamamayı seçen var. burada yazan erkeklerin çoğu da bu oyunu kaybeden erkekler. neden kaybettiğinizi anlamak içinse kendinize dönmeniz ve dürüst olmanız gerekiyor sevgili insanlar. ben oyunu oynamamayı seçtim, kalan arkadaşlara başarılar.
  • kimsenin kimseye tahammülü kalmadığı içindir. ayrıca bizde ilişki paylaşmak için değil, bildiğin yük haline geldiği için doğal bir isteksizlik oluşuyor. son olarak herkes mutsuz, huzursuz, umutsuz neyi paylaşacaksın hal böyleyken? alacağın, vereceğin yaşadığımdan ibaret eğer ki hayal aleminde yaşamıyorsan.

    geçtim sevgiliyi falan arkadaşlarımdan dert dinlemek kısmını da kaldı ki kimse kimseyi dinlemiyor zaten hemen herkes birbirini western filmlerindeki barlarda tütün çiğneyen tiplerin yerde duran tükürme kabı misali kusmak için kullanıyor. ben kendin dert anlatmaktan bıktım yemin ediyorum, nasılsın diyene idare ediyorum işte deyip kesiyorum direkt. velhasıl mevcut sosyolojiye rasyonel yaklaşımdır.
  • bir bayan olarak ben dahi istemiyorum artık, hem de çok çok uzun zamandır, her şey yalan dolan, netlik dürüstlük kalmadı, sadelik kalmadı, duygular hisler öldü, güvenilecek insan kalmadı, biriyle bırak sevgili olmayı, tanışmak, arkadaş olmak, iki sohbet edebiliyor olmak bile o kadar zor ki artık bu memlekette. düzgün insanların hepsi evlerine ve kendi bireysel hayatlarına kapandılar bence.
  • bunların hepsi hikaye. millet ölüyor sevgili olsun diye. olmayınca poz kesiyor olabilirler buradaki argümanlar bana öyle gibi gözüktü. bireysel istisnaları bilemem genel durum bu.
  • türkiyedeki kadınların niteliksizliği ile alakalıdır. spor yapmaz kaslı erkek ister, harcamayı bilmez herhangi bir zevki, hobisi vs. yoktur zengin erkek ister, doğru düzgün kendi ailesinden bile saygı görmez ama saygın erkek ister. hayallerde yaşamaya fazla alıştı türk kadını. ayakları yere basmadan ve çalışmadan da bu saatten sonra dikiş tutturmaları çok zor.
  • şöyle hızlıca bir göz attım türk kızı şöyle, kezban ... söylemleri direkt gözüme çarptı. anlamaya çalıştım neden bu öfke ve nefret. neden siz ve biz, neden bu suçlayıcılık.

    ilişkiler söz konusu olduğunda kadın ve erkekten önce insanız hepimiz ve hepimiz sevdiğimiz biri tarafından reddedildik, terkedildik, hayal kırıklığın uğradık, aldatıldık içimizde derin keder, efkar hissetik. kadın olmak buna engel olmadı ki her erkek de hikayedeki kurban değildi.

    insanız zorlayıcı duygular hayatımızın hep bir parçası sanmıyorum ki kaçabilen bir kişi bile olsun.

    kaçmaya çalışanlar belki başlığın öznesi olanlardır ama bir kadından ve ilişkiden gelen acıdan kaçsan da kaçamayacağın daha pek çok acı var.
  • bile derken? sevgililik kolay bir şey değil ki. millet birlikte keyif alacağı birini aramaktansa; dert olacak, başını şişirecek, kıskançlık yapacak birini arıyor. bu kadın için de erkek için de geçerli sanırım. ayrıca herkesin kolayca partner falan bulduğunu yok, onu da küçük bir kesim başarabiliyordur. yani "başka bir ton güzel kadın varken, yalnızca biriyle olmak saçma" kafasıyla hareket edebilecek erkek sayısı çok değil. çoğunun yanında hiçbir kadın olmaz böyle düşünen erkeklerin.
    son zamanlarda yalnızlığın güzelmiş bir şey olduğu sanrısı da çok pompalanıyor, iki cinsiyeti de etkileyen bir şey bu.
    yani erkek genetiğinin bozulmasıyla falan çok da alakası yok bu durumun.
hesabın var mı? giriş yap