• olayın özü şudur. balkonunda maydanoz yetiştirmeye zekası yeten her insan bu bitkiyi de yetiştirebilir. bir saksı, bir tohum, biraz gübre, biraz su.

    oysa tütün ve alkol böyle değildir. ne evde tütün yetiştirebilirsiniz, ne de alkol üretimi yapabilirsiniz.

    bunu bilen egemenler/yöneticiler/kodamanlar bu maddeyi yasaklamışlardır. zira alkol ve tütün üzerinden dolaylı veya direk vergi yoluyla trilyonlarca $ para kazanılır. oysa esrar serbest olsa herkes evinde yetiştirecek, kimse bu maddelere para vermeyecek.

    bu hayat zor. pespembe değil. bu nedenle hepimiz hayatın bize batan köşelerini yuvarlayacak avunmalar arıyoruz. sigara bu yatıştırıcıların en yaygını. kimisi alkolle kendini uyuşturup gerçeklerden kopuyor. kimisi ilaç firmalarını zengin ediyor anti depresan kullanarak.

    bu maddeleri üretenler kimlerse, bunlardan kimler para kazanıyorsa, bugün dünyada yürürlükte olan esrar yasağının kaymağını yiyenlerdir. yani konu insanların sağlığı falan değildir. konu her şekilde esrardan daha zararlı olan maddeleri üreten ve satan kitlenin tatlı paralarından olmamak için yaptığı propagandadır.

    bu düzenin devamlılığını sağlamak için de kazandıkları vergi gelirlerinden bir kısmını halkı korkutma amaçlı kampanyalara yatırmaktan çekinmezler. filmler, broşürler, felaket hikayeleri, özünde çok farklı olan kimyasal uyuşturucuları esrarla bir tutan zihniyetin insanların beyinlerine pompalanması falan.

    sonuçta alkol ve sigara gibi her yıl dünya nüfusunun hatırı sayılır bir kısmını öldüren maddeler legaldir, bu maddeleri kullanarak kendini yavaş yavaş öldüren ama sağlığa zararı bunlarla kıyaslanamayacak kadar az olan esrarın adını duyunca -hiç denememiş bile oldukları halde- felaket tellallığına soyunan milyonlar devşirirler.

    bu kitlelere pompalanan paranoya yüzünden esrar illegaldir. bu nedenle bu maddenin trafiği suç örgütlerine yıkılmıştır. o suç örgütlerinin tepesinde de esrarı yasaklatan kodamanlar vardır. her şekilde para onların cebine girer, legal madde veya illegal madde farketmez. üstelik feci de korkarlar serbest olmasından zira bu meret insanın gözünü açar feci bir şekilde. sonra ayaklanırlar falan.

    sabahtan akşama kadar sigaraları içip, akşam da bayılıncaya ve karaciğeri mahvedinceye kadar alkole vuran, sonra da ortalıkta esrar aleyhine konuşan bilumum kitle de bu adamların piyonudur. bu kadar net.
  • beynin regülasyon mekanizmasını bozarak algıyı değiştiren madde. bu nedenle ego bazlı tekil kullanımı değil, bir ortak sohbet sırasında kullanımı talep eder.

    düşünce hızımız çoğunlukla yaşadığımız dünya'nın hızından yüksektir. insan özellikle konuşurken o sırada kafasından geçenlerin hepsini tam olarak aktarma imkanı olmadığı için sürekli kontrolünü yapıp, bir taraftan anlatacağı şeyleri ayıklamak zorundadır. zihinde bir bombardımana dönüşen detaylar önemliler ve önemsizler olarak ayrıştırılır. ana konudan saptırmayacak, önemli olduğuna kanaat getirilen detaylar veririlir. diğerleri de atlanır. zihin, karşısındakinin ilgi durumunu farkedip aktaracağını uzun veya kısa tutmaya karar verebilir. esrar ilk olarak bu mekanizmayı kırar (bkz: ego). esrar alıp karşısındakiyle iletişime geçen kimsenin ifade edeceği şeyler, üst kontrol azaldığı için konudan konuya atlama ve serbest çağrışıma açık hale gelir. ana konuyla ilişkisi sınanmadığı için aradan kaçan bir detay hemen iletişimi domine etmeye başlayabilir. sonra da bir başkası.. zihnin hızının iletişimin hızıyla dengesini ölçme işlemi birkaç saniyede bir'den dakikada bir'e gerileyince aradaki sürede zihnin başıboş gittiği yol çoğunlukla geri dönülemez bir mesafedir. bu da bağlamı parçalar.

    gülme etkisi, bu artık aralıklı işlemeye başlamış regülasyon mekanizması geç devreye girip, parçalanmış bağlamı farkettiğinde oluşur. konu aktarımında kısa sürede gelinen nokta normalde gelinemeyecek bir noktadır. bu açıdan günlük yaşamla karşılaştırıldığında "saçma"ya tekabül eder. saçma da çoğunlukla komiktir. bu aynı zamanda yaşanan sürecin belleğe aktarımında sorunlar yaşanmasına neden olur. ertesi gün çoğu şeyin hatırlanmaması, konular-olaylar arasında "mantıklı" bağlar kurulup, deneyim bir düzene sokulup kaydedilemediği içindir. günlük regülasyon mekanizması yerindeyken hatırlanamayan olaylar bir sonraki esrar alımı sırasında, aynı bağlamsız işleyişe gelindiği için, daha rahat hatırlanabilmektedir.

    sanatçılar/tasarımcıların özellikle kullanmasının nedeni de bu bağlam parçalayan yapısından ötürü zihinsel yaratıya "sıradışı" olabilme imkanı vermesidir. normal düşünme mekanizması ile gelinemeyecek bir yere serbest çağrışımlarla gelebilmek mümkündür. bu açıdan "esrar kullanan sıradışı fikirler geliştirir" diyemesek de esrar alan kişinin sıradışı fikir ortaya çıkartmasının önündeki "vasati bağlam duvarı" artık ortadan kalkmıştır.. bu duvarın ortadan kalkması, vasatlığa bazal olarak dayalı olan statüko için tehlikeli olabileceğinden devlet alkol veya sigara yerine öncelikle esrar'ı yasaklar. çünkü alkol ve sigara benzer -hatta daha yıkıcı- zararlar içerse de, gündelik regülasyonumuzu etkilemediği için mevcut perspektifimizi sarsamamakta, bu da devlet tarafından baktığımızda zihinsel olarak "güvenli"dir.
  • tck madde 191: (1) kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

    buradan da görüldüğü üzere, cebinde içmek için 3-4 gram esrar bulunduran ve bunu arkadaşıyla paylaşan bir insanı iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası işe cezalandırılabilirsiniz.

    işte sorun tam da burada, esrar içmenin zararlı olup olmamasından çok söz konusu olan hapis cezasındadır.
    esrar temin etmenin ve kullanmanın ''suç'' olması, kişi hak ve özgürlükleri açısında oldukça büyük bir sorundur.

    şöyle ki;

    her suçun bir mağduru veya pasif süjesi olması gereklidir. ceza hukuku da dahil tüm hukuk, bir süjeden doğan ve başka bir süjeye ait menfaatler alanını etkileyen hukuka uygun veya aykırı davranışları düzenler. bir kimsenin yine kendisi üzerinde suç işlemesi söz konusu değildir; insanın kişiliği bir suçun aynı anda hem aktif süjesini hem de pasif süjesini oluşturacak biçimde ikiye bölünemez. bu nedenle örneğin kendi kendini sakatlama veya kendi malını tahrip etme fiilleri, bunlar sadece işleyeni etkiledikleri sürece suç sayılamaz. çünkü söz konusu fiiller başka süjelere yansımamaktadır.

    bununla beraber bir kimsenin askerlikten kaçmak maksadıyle kendisini sakatlaması veya sigorta bedelini almak maksadıyla kendisine ait malı tahrip etmesi fiilleri suçtur. çünkü fiil birinci durumda ferdin askerlik hizmeti yapmasına ilişkin devlete ait menfaati, ikinci durumda sigorta şirketinin malvarlığı hakkını ihlal etmektedir. pasif süje devlet ve sigorta şirketidir.

    oysa ki; bir insanın içmek için aldığı 10 gram esrarı arkadaşlarıyla paylaşması, beraber kendi iradeleriyle bunu tüketmeleri sonucunda menfaati ihlal edilen herhangi bir süje yoktur. bu nedenle esrar temin etmenin ve içmenin bu kadar ağır cezalarla tehdit altına alınması kişi hak ve özgürlükleri genel teorisi bakımından oldukça mantıksız. her ne kadar pratikte içicilere ceza vermek yerine tedavi etmeye yönelinmekteyse de burada tedavi edilecek bir hastalık söz konusu olmadığı gibi bu şekilde bir ceza tehdidiyle sınırlandırılacak kadar kamu düzenini bozucu bir davranış da mevcut değildir.

    işte problem buradadır. esrar ve türevleri ağır kimyasal uyuşturucular ile aynı kategoriden çıkarılarak esrar içmenin suç olmaktan çıkarılması gerekmektedir.

    içmek isteyen rahatça alıp içebilmeli; devlet de zararları konusunda yeterli düzeyde bilinçlendirici eğitim vermelidir. nasıl ki bir insanı; her gün marketten alıp hepsini içtiği 70'lik rakı için, her gün çayına attığı 7 şeker için, her gün yediği bol trans yağlı sağlıksız yiyecekler için, sağlığına dikkat etmediği ve günde 3 paket sigara içtiği için hapse atmıyorsanız, esrar içtiği için de bir insanı hapse atmıyor olmalısınız.

    bu kadar basit.
  • inanması güç evet, ama bazı ülkelerde kullanımı serbesttir.

    bu ülkelerin durumu, nereye vardıkları, gençlerinin durumu merak edilmiş, konuyla ilgili ufak bir şakalı vidyomuz var:
    https://vimeo.com/410825777

    ingilizce bilmiyor ve vidyoyu anlayamıyor musunuz?
    e ama hollandalılar legal olarak esrar kullanabilmesine rağmen dört dil biliyor ve bu vidyoyu anlayabiliyorlar?
  • zamaninda ingiliz donanmasinda asciydim; hindistandaki somurgemizde uc kurusa urettigimiz afyonu getirip cin'deki kacakcilara muazzam kar oranlariyla satiyorduk, ben de her gun istakoz pisiriyordum murettebata. cin imparatoru cari aciktan ve milyonlarca kesten iskillenip, afyon satisini yasaklayinca afyon savaslarini cikardik, adamlara zorla afyon satabilmek icin. sattik da, arada hong kongu da aldik. istakozu meshurdur. neyse, simdi afyonu birak, cok daha zararsiz esrari kullanmak isteyen birini hapse atiyoruz. kisaca,

    yil 1840: en iyi cinli eroinman cinlidir, karsi cikiyorsa olu cinli haline getirilebilir.
    yil 2011: en kotu ingiliz ot icen ingilizdir. karsi cikiyorsa hapsedilmis ingiliz haline getirilebilir.

    edit: yil 2012: hala yili 2011 sanan turkler var, bunlarin sorunu esrarin, afyonun otesinde.
  • orta yaşlarını epey geride bırakmış müptela bir amcaya soruyolar, bu meret bağımlılık yapıyo mu diye. "valla," diyo amca, "40 yıldır hergün içiyorum, daha öyle bir etkisini görmedim"
  • yukarda belirtildiği üzere kötüye kullanımının yani keyif verici olarak abuse edilmesinin ciddi ölçüde kötü etkileri olduğunu gözlemlediğim maddedir. uzun süredir her gün kullanan insanlarda aşağıdakilere şahit oldum:

    - hafıza ve dikkatte ciddi bir düşüş: 20 küsur senedir her gün kullanan bir tanıdığımda çok ciddi ölçüde hafıza kayıpları başladı. sohbeti sürdürürken, bir şey okurken dikkatini toplayamıyor. iki gün önce uzun uzun anlattığı, üzerine konuştuğumuz konuyu bak sana sır vericem diye yemin içirerek tekrar anlatmaya başlıyor. sık sık doğru sözcüğü bulamıyor. on dakikadan uzun dikkat isteyen bir şeyle uğraşıyorsa diyelim ki elindeki yirmi sayfalık bir yazıyı okuması gerekiyorsa en az üç kere ara veriyor, baştan alıyor. algısı, kavrama yetisi inanılmaz ölçüde düştü. bir nevi erken bunama yaşıyor. sosyal hayatta çalışması, dikkatini toplaması gereken durumlarda eğer içmesi mümkün değilse işlev gösteremiyor. çalışmak zorunda ise yoğun strese girip kolay sinirlendiğinden iş hayatında kayıplar yaşıyor

    -maddi yönden çöküşe sebep oluşu: hesap ettiğinde ayda 1500-2000 lira kadar bir harcamaya sebep olduğunu gördük. kazancına oranla korkunç bir miktar olmasına rağmen buna verdiği paraya acımıyor

    -sosyal çevrede tekinsiz kişilerin artışı: bildiğiniz üzere bu meret bakkalda markette satılmıyor dolayısıyla en eliti de olsa torbacı torbacıdır ve en az haftada bir kere bu tiplere ulaşmak, muhatap olmak durumunda kalmak ciddi bir risk içeriyor

    - yoksunluk sendromu: kimse bağımlılık yapmıyor demesin. başka bir arkadaşım 15 gün kadar içmediğinde çok yoğun gece terlemelerinden, huzursuzluktan, sinirden feleğini şaşırdı bizzat şahit oldum çektiği sıkıntıya

    - otlakçılar: sosyal çevrede tekinsiz kişilerin artışı başlığına da girebilirmiş bu aslında. ellerindeki stok bitince kahve içmeye gelen ne idüğü belirsiz insanlar peydah oluyor. bu insanlara bir gün bana da lazım olur düşüncesiyle hayır diyememe ve gerek maddi yönden binen ekstra yük, gerekse içilmesine mekan sağlamak türünden adli meseleler az buz problem değil

    -alkolle birlikte tüketiminde tam bir müptezel hayatının ben geliyorum demesi: hiç kimse bana kafasından bahsetmesin. çok eğlenceli olduğunu iddia eden tipler nadiren içenlerdir herhalde. çok merak edenlere de söyleyeyim, hani gençken ilk biranızı içtiğinizde ekikiki diye gülmüşsünüzdür kafa oldum ehehe moduna girmişsinizdir ya, ondan farklı değil. bir süre sonra bira ne kadar anlamsızlaşıyor ve dört beş taneden önce pek bir etkisini göremiyorsanız bu da öyle. eğlenicez heyoo gazıyla çok gülebilir ya da mal mal duvara bakabilirsiniz. ilk sarhoşluğunuzdan çok da farklı değil. bir iki üç beş, önünde sonunda bu da sıradanlaşacak ve o ilk seferki güya çok eğlenceli anıları yeniden yaşama umuduyla her fırsatta tekrar denemek isteyeceksiniz olan bu. gencinde yaşlısında yıllardır gördüğüm bu ve iyi bir gözlemciyimdir merak etmeyin.

    ha yeri gelmişken alkolle beraber düzenli olarak bunu kullanıyorsanız saatlerinizin, günlerinizin, yıllarınızın bomboş, dumanlı bir kafayla geçmesine hazırlıklı olun. kafa gerektiren bir işiniz varsa ilk başlarda hmm yaratıcılık diye düşünebilirsiniz ama bir süre sonra elinizdeki işe konsantre olamayacağınız, her akşamınızın bomboş, anılara gömülmüş halde geçeceğini söyleyebilirim

    - hijyen: bunu da aklıma gelmişken söyleyeyim. güya çok titiz, dışarda yediğine içtiğine çok dikkat eden insanların nereden geldiği, pis mi temiz elle mi poşetlendiği belirsiz, üstüne böcek ilacı mı sıkıyorlar hapşırıp öksürüyorlar mı bilmedikleri bir şeyi düşünmeden içmeleri de hep enteresan gelmiştir. hele annesinin bardağından su içmeyen bir arkadaşım vardı dört beş kişinin çevirdiği yani onun ağzından çıkıp senin ağzına giren sigarayı içerdi. ben çok titiz değilimdir buna rağmen baktığımda koca koca heriflerin birbirlerinin ağzından çıkan salyalı sigarayı içmeleri hep tuhafıma gider

    bu saydıklarım insanları korkutmak için değil. içene hiçbir zaman karışmam. benim bünyem zayıf, bir iki kere denedim bana iyi gelmedi. içildiği ortamlarda
    ikramları da hep geri çeviririm zira keyif almıyorum. tamam herkesin kendi hayatı. zaten benim verdiğim örnekler öyle arada bir takılanlarla ilgili değil. günlük bazda uzun yıllar kullanan insanların durumundan bahsediyorum. bu insanlar da arada bir takılarak başlamışlardı ama nasıl olduysa şimdi madden, manen ve fiziken çöküntü içindeler. o yüzden maddi imkanınız ve erişiminiz bu kadar sık kullanmaya müsaitse çok dikkatli olun. bağımlılık yapmıyor tatavasına güvenmeyin. fiziksel bir bağımlılık yoksa bile alışınca psikolojik bir bağımlılık yapıyor, içilmediğinde bir şeyler eksikmiş, eğlenemeyeceklermiş gibi bir tribe giriyor insanlar defalarca gördüm bunu. iş işten geçtikten sonra noluyo lan benim hayatıma diye kalakalmayın yani.

    ha ayrıca bazen kullanmayanlar kendilerini yetersiz hissedebiliyor. yedi sekiz kişinin takıldığı bir ortamda size uzatıldığında yok almayayım dediğim için acaba yeterince cool değil miyim sorgulaması yaptığım çok oldu. çünkü anasını sattığımın yerinde sanki herkes hippi bir ben sıkıcı memur tipmişim gibi geliyordu. ama şimdi içmemek ayrı bir havalı geliyor. deneyecekseniz bir şey demiyorum ama içmek istemiyorsanız, iyi gelmediğini biliyorsanız gönül rahatlığıyla kullanmıyorum siz takılın deyin kibarca, sohbete muhabbete devam edin. ayrıca işin ironik tarafı görece cool , bohem bir hayatı olan benim, genellikle içenler de sabah mesaili işlere gidecek olanlar oluyor. dolayısıyla soru işaretiniz olan bir şeyi içip içmemek sizi sosyal hayatta sıkıcı ya da eğlenceli yapmaz. ergen tribine girmeye lüzum yok.

    edit: kaderde bu konuyla debe'ye girmek de varmış. kendimi hank schrader gibi hissettim durup dururken
  • bunun piyasaya hazırlamak için poşetlendiği bir eve gitmişti benim arkadaş. aslında biraz öncesinden anlatayım. taksim'deyiz, içiyoruz falan. 5 kişiyiz. iki çift, bir sap. gece geç saatlerde biz çift olanlar hadi eve gidelim diyoruz. sap olan kalalım modunda. çift olanlar zaten çift. daha fazla kalmaya gerek yok. eve gidip sevişmek daha mantıklı. sap olan inatla takılalım diyor. sonuçta sap eleman tek başına bırakılıp eve gidiliyor. kızlar evde de içelim diye ısrar edince, too drunk to fuck moduna geçiliyor. karma dediğin bu işte. sevişeceğim diye arkadaşını yalnız bırakırsan olacağı bu. aşırı alkol eşiği aşılınca, yatmaya da gerek kalmıyor zaten... o yüzden bira takviyesi yapılıyor. gün doğuyor falan... sap arkadaş eve geliyor biraz sonra. 4 kişi salonda yayılmışız biz, müzik/bira kombosu tadında takılıyoruz. sap eleman yanıma geliyor. iyice yaklaşıp kısık sesle anlatmaya başlıyor...

    "abi" diyor, "sizden sonra bar kapandı, ben de açık bi mekan aramak için turluyordum ara sokaklarda"
    "eee?" diyorum.
    "sonra açık bi apartman kapısı gördüm. kapı açıksa kesin yukarda bar vardır diye çıktım yukarıya" diyor.
    ben bunun heyecanından anlıyorum ki, gelişmeler ilginç olacak. sigara yakıyorum...
    "2. katta bir kapı vardı... aralık böyle... girdim içeri" diyor.
    ben bu aşamada gülümsemeye başlıyorum zaten.
    devam ediyor bu...
    "abi içerde bir masa düşün... yemek masası gibi böyle. etrafında 6 tane adam oturmuşlar amına koyayım. esrar poşetliyorlar"
    "ne işin var olm orada, çıksaydın hemen" diyorum.
    "çıkamadım abi" diyor, "durumu bozmamak için selamın aleyküm deyip oturdum ben de masaya" diyor.
    "durumu bozmamak için mi?" diyorum.
    "evet abi" diyor, "boktan bi durum sonuçta"
    "siktir ya" diyorum, "sonra ne oldu?"
    "bunlar aleyküm selam deyip adımı sordular"
    "söylemeseydin olm adını falan..."
    "söyledim abi" diyor, "hatta korkudan adım, soyadım ve doğum yerim şeklinde tekmil verdim resmen" diyor.
    "iyi bok yemişsin" diyorum.
    "sonra adamlar esrar poşetlerken bi taraftan da içiyorlardı tabii" diyor.
    "eee?" diyorum.
    "ot bana gelince takıldım ben de" diyor, "sonuçta masadayız... ikram geri çevrilmez"
    "senin beynin var ya..." diyorum.
    "evet?" diyor.
    "o beynini sikeyim işte senin" diyorum.
    "abi korkudan ne bok yediğimi biliyor muydum ben!" diyor.
    "sonra?" diyorum.
    "benim okulu falan sordular işte... irice bir adam vardı. nasihat etti bi sürü" diyor.
    "ne dedi?" diyorum.
    "seni bu kafayla çok sikerler dedi" diyor.
    ben kopuyorum tabii. "adam çözmüş seni" diyorum.
    "ben sonra müsade istedim" diyor bu.
    "iyi düşünmüşsün" diyorum.
    cebinden kallavi bi poşet çıkartıyor.
    "o ne lan?" diyorum.
    "bunu da hediye verdiler" diyor.
    resmen alışveriş poşeti gibi bir şey böyle. adama bir öğrenci için servet değerinde ot hediye etmişler.
    "lan olm" diyorum, "nasıl bir adamsın sen?"
    "ne bileyim abi" diyor, "ben de çözemedim daha..."
    "neyse ama iyi olmuş sonuçta" diyorum.
    bu bakıyor böyle melul melul...
    "abi ya sikselerdi beni" diyor.
    "takma kafana, sikmemişler işte" diyorum.

    poşete bakıyoruz...

    hallelujah!

    edit 1: olayın üzerinden 11 yıl geçti. okuyunca sanki daha dün olmuş gibi algılanabiliyor sanırım.

    edit 2: bunu belki ilk başa yazmam gerekirdi. özellikle genç okuyucular için önemli çünkü bu. esrar bir çok bağımlı için başlangıç uyuşturucusudur. "bağımlılık yapmaz" laflarına kulak asmayın; zira ilk etkisini düzensiz beslenme gibi başta hafif sayılan yan etkilerle gösterir. uzun vadede ise bilinen en önemli yan etkisi şizofreni başlangıcıdır.
  • esrar çelişki yaratır.

    belkide yaratmaz..
  • bundan 7-8 sene önce, yurt dışında yaşarken, oldukça yoğun bir biçimde kullanırdım. türkiye'ye döndükten sonra arkadaşın arkadaşının arkadaşından gelen ve çok nadiren iyi yetiştirilmiş türlerine rastladığım ve kullanmayı ciddi şekilde azalttığım ve artık neredeyse aramadığım ve bulmadığım için kullanmıyorum.

    kendisiyle ilgili ciddi anılarım var; bir "esrar günlüğü" kitabı yazabilirim yani. bu anıların 1000 tanesi içerisinde ancak 2 tane anksiyete içerikli kötü anım vardır. örneğin bir arkadaşla ot için, sanki bizimle ilgileniyormuş gibi peşimizden gelip, sonra kaçıp giden ve kaçıp gideceklerini ikimizin de başından beri bildiği iki hanımkızımıza gülüp geçip felsefe, insanlık, hayatın anlamı üzerine duvardaki bir leke üzerinden 10 saat kadar konuştuğumuz gün benim için çok eğlenceli bir hatıradır mesela.

    benim çeşitli rahatsızlıklarımdan ötürü çok ciddi ağrılarım vardır, sürekli onlarla yaşarım ve nadiren ağrı kesici kullanırım çünkü midem de hassastır. bu sebeple çoğunlukla asık suratlı, canı yanan ve bildiğin mutsuz bir hayat sürerim. sürekli kalbimi sıkıştıran bir ruh haliyle yaşarım.

    bu yüzden benim için esrar hep nefes alabilmek olmuştu. bir bahar gününde, dışarıdan içeriye giren rüzgarı onu içtikten sonra fark edebilmiştim. sadece durduğum yerde, o onda orada durabilmenin huzurunu, onun sayesinde algılayabilmiştim. ağrılarım diniyordu, gerginliğim geçiyordu, huzur buluyor ve derin konuları düşünebiliyordum. o dinginlik kalbimi dinlendiriyordu.

    onu o kadar yoğun biçimde kullandığım dönemlerde bile hiçbir zaman aklımdan gidip "başka bir madde alayım mı?" fikri geçmemişti. bana bulunduğum ülkede bu maddeyi satan arkadaşların teklif ettiği diğer maddeleri de hep reddettim. özellikle sürekli meth ve bugünlerde bonzai olarak anılan maddeleri itelemeye çalıştıklarını hatırlarım. inatla reddettim, çünkü neye ihtiyacım olduğunu biliyordum ve daha lise yıllarında sevgilimi eroine kurban vermiştim. "uyuşturucu kullanıcısı" profiline uygun bir tip hiç olmadım ve hiç de olacağımı sanmıyorum.

    aradan geçen yıllar boyunca esrarı özlemedim ama onu kullandıktan sonraki rahatlamayı, beynimle ya da yanımdakilerle başbaşa kalabilme ruh halini çok özledim. eğer bir gün abd'de olduğu gibi, burada da, rahatlama amaçlı izinli olarak esrar satan dükkanlar açılırsa ilk müşterilerinden biri olacağım.

    sağlık olup olmadığı konusunda atıp tutarken biraz da akademik referans lazım tabi. biz burada babadan kalma ve tarihi 50-60 seneden fazla olmayan yasakları temel alarak atıp tutarken, şöylesine konularda pozitif etkileri bulunmuş bir maddeden bahsediyoruz:

    "endocannabinoid system
    alzheimer's disease
    als
    chronic pain
    diabetes mellitus
    dystonia
    fibromyalgia
    gı disorders
    gliomas/cancer
    hepatitis c
    hıv
    huntington's disease
    hypertension
    ıncontinence
    mrsa
    multiple sclerosis
    osteoporosis
    pruritus
    rheumatoid arthritis
    sleep apnea
    tourette's syndrome"
    http://norml.org/…ent-research-on-medical-marijuana
    http://www.cancer.gov/…bis/healthprofessional/page4

    umuyorum abd'de olduğu gibi, bir gün buralarda da, 7000 yıldır insanlık tarafından kullanılan bu madde hakkında, sigara endüstrisi ve kimyasal ilaç endüstrisi başta olmak üzere, çeşitli odakların kampanyasını sürdürmesinin de etken olduğu önyargıların kırılması düşündüğümüzden kısa sürer. 60lı, 70li yıllarda yurtdışından insanların kaliteli esrar yetiştirildiği için turlar düzenlediği bir ülke olmaktan, böylesine önyargılı ve bilimsel gerçeklerin tersine yasakları savunur bir hale gelme durumundan kurtuluruz.

    http://www.youtube.com/watch?v=r78uq-eygf4
hesabın var mı? giriş yap