• fransa milli takımı'nın başına geçerseniz başka bir ülkenin daha vatandaşı olan genç oyuncularla hangi milli takımı seçeceği konusunda görüşmeler yapmaktan bıkacağınız oyun.
  • uygun fiyatlı online veya offline key aradığım oyun.
  • uzun bir hikaye olacak, çok uzun. son hikayemin ardından iki sezon geçti. derenin altından çok sular aktı. ben artık eski ben değilim. hamburg da eski hamburg değil.

    bundesliga'daki ikinci sezonumuzu anlatmayacağım. çünkü anlatılacak pek bir şey yok. rezil bir sezondu. küme düşme tehlikesi yaşadım. kovulma tehlikesi yaşadım. panter dediğim gollini kova oldu. oğlum dediğim nico beni sırtımdan vurdu. elit oyuncu diye aldığım rodriguez hayal kırıklığımız, kısa vadede büyük fayda sağlar umuduyla aldığım mahrez ve jimenez de utancımız oldular. her şeye rağmen ligde kaldık. 34 maçta 36 puanla ligi 12. sırada tamamladık. şanslıydık, çünkü bayern hariç her takımın birbirine çok puan kaybettiği bir sezon olmuştu. ancak koltuğum sallanmaya başlamıştı. kulübün sevilen kişileri arasına girmişken kendimi bir anda o listenin dışında bulmuştum. oyuncular defalarca kez bana gelip ciddi ciddi sorunun ben olduğumu söylediler. değişmesi gereken sizsiniz dediler. taktik değiştirdim olmadı, formasyon değiştirdim işe yaramadı.

    bazen böyle olur. ne yaparsanız yapın işleri yoluna koyamazsınız. debelendikçe daha da dibe batarsınız. işte o en dibe battığınızda anlarsınız aslında kim olduğunuzu. vazgeçip küsüp giden mi, yoksa kalıp savaşıp her şeyini veren mi? eğer ilki ben olsaydım, bu entryi yazmıyor olurdum. ilki ben olsaydım icemanbergkamp olamazdım. sizin gibi sıradan biri olurdum. ama değilim. ben farklıyım.

    normal bir gidişatta takımı geliştirmeye devam ederdim, önceki kariyerlerimde de yaptığım gibi. ancak bu takımın geliştirilecek bir tarafı yoktu. bu takım değişmeliydi. bir nevi yok edilmeliydi. bu sebeple neredeyse her oyuncumuzu transfer listesine koyduk. transfer listesine koymadığım ama iyi teklif geldiği için sattığım da bir iki oyuncu oldu. elimde kalanlar; iyi bir kadroda harikalar yaratabilecek arda güler, bir şansı daha hak eden mavropanos, takımın geri kalanı kadar rezil olmayan brandon williams, wonderkid olduğu için roque ve küme düşmemiş olmamızın en büyük sebebi kelvin yeboah. bunlar dışındaki herkesi sattık. yerlerine çoğunlukla genç, potansiyelli ama bundesliga seviyesini de kaldırabilecek oyuncular aldık. ilk kez böyle büyük çaplı bir operasyon yapmıştım ama bu benim tek şansımdı. neredeyse her şey değişmeliydi ki ben değiştirilmek durumunda kalmamalıydım. yüksek riskli bir denemeydi. sonuç mu? işte hikayemiz burada başlıyor.

    transfer döneminin sonundaki tablo ve aldığımız-sattığımız oyuncular zaten çok şey anlatıyor. devre arasındaki transferlere kadar harcadığımız kazandığımızın çok daha azıydı. sezon başındaki yeni transferlerimizden dikkat çekici olanlar zaniolo, tapsoba ve arthur'du belki. ancak benim için önemli olanlar gençlerdi. çok sayıda genç yetenek transfer etmiştik ama bunlardan üçü ana rotasyona dahil edilmek için alınmıştı: weiper, quedraogo ve mosquera. siz tabii burada sezon sonundaki hallerini görüyorsunuz. iyi gelişim gösterdiler ama tahmin edebileceğiniz gibi zaten oldukça yeteneklilerdi.

    sezona içeride dortmund'la oynayacağımız maçla başlayacaktık. önceki sezonun ardından biraz daha kolay bir fikstürle başlamak isterdik ancak olmadı. 5. haftada da bayern ile içeride oynayacaktık. ligin ilk haftası. hızlı bir başlangıç. 2. dakikada vitor roque'nin golü: 1-0. 11. dakikada direkt kırmızı kartla rakip 10 kişi kalıyor. maçın ilk yarısını bu skorla kapatırken farkı açmamızın gerektiğinin bilincindeydim. en az benim kadar bunun bilincinde olan biri daha vardı: nelson weiper. weiper 53 ve 67. dakikalar arasında kaydettiği 4 golle hem taraftarlara merhaba demiş hem de lige mükemmel bir başlangıç yapmıştı. daha ilk maçtan bizi çok farklı bir sezonun bekleyeceği açıktı. takip eden iki haftada net oyunlar ancak sadece 1-0'lık skorlarla önce köln'ü deplasmanda sonra da darmstad'ı içeride mağlup etmeyi başarmıştık. her iki maçta da dengeyi bozan isim weiper olmuştu. weiper durmadı, 4. haftada hertha berlin deplasmanında hattrick yaparak galibiyeti getirdi. 5. haftada rakibimiz az önce de değindiğimiz gibi bayern münchen olacaktı. bayern'in nispeten daha iyi olduğu dengeli bir maç varken 50. dakikada golü bulduk. sahneye çıkan yine weiper'di. 67'de kimmich maçı tekrar eşitliğe getirdi ve bu dakikadan sonra bayern daha etkili olan taraftı. 90. dakikada iyi bir ara pasıyla musiala kalecimizle karşı karşıya kalıp topu ağlarla buluşturduğunda bayern yine bayern'liğini yapmıştı.

    ligdeki ilk mağlubiyetimizin ardından bıraktığımız yerden devam ettik. yine weiper'in boş geçmediği iki maçı üst üste kazanıp ligin kalburüstü takımlarından wolfsburg'a konuk olacaktık. geriye düştüğümüz maçı çevirdik ancak wolfsburg 81'de tekrar beraberliği yakalayacaktı. ve sahneye yine o çıktı: nelson weiper. genç yıldızımız 89 ve 90+1. dakikalarda attığı gollerle üç puanı getirmişti. yine weiper'in de gol attığı mücadelede schalke'yi içeride 3-0'la geçtikten sonra ligin iyi takımlarından bayer leverkusen'e konuk olduk. yine geri düştüğümüz maçı çevirdik ama yine bu kez 87. dakikada yediğimiz penaltı golüyle rakibe yakalandık. tam her şey bitti derken sahneye çıkan isim yine aynıydı. weiper 90+4'te attığı golle galibiyeti getirdiğinde bu oyuncuya iliklerime kadar aşık olmuştum. yine ligdeki iyi takımlardan biri olan frankfurt'u içeride weiper'in hattrick yaptığı maçta 4-1'lik skorla mağlup etmeyi başardık. sıradaki durak leipzig'di. 8, 11, 18, 41, 49, 67, 82, 83. bunlar sayısal lotonun kazanan son numaraları değil. leipzig'in bize karşı bulduğu gollerin dakikaları. acımadılar. bu maçın yıkıcı psikolojik etkisinin ardından hemen sonraki hafta gladbach deplasmanına gitmemiz de iyi olmadı. onlara da kötü oynadığımız mücadelede 2-0'la kaybettik. weiper'in gol atamadığı iki maçta takımca da gol bulamamıştık. neyse ki weiper kendine geldi ve ligin ilk yarısındaki kalan 4 maçta 3 galibiyet 1 beraberlik aldığımız süreçte yine her maçta ağları sarsmayı başardı. puan kaybettiğimiz tek maç da 17. haftada werder bremen deplasmanında 90+5'te yediğimiz golle geldi.

    ligin ilk yarısını 17 maçta 40 puanla tamamlamıştık. bir önceki sezonu 36 puanla bitirdiğimizi düşünürseniz bu inanılmaz bir başarıydı. ama zirvede değildik. leipzig, dortmund ve bayern ile puanlarımız oldukça yakındı. dört başlı bir şampiyonluk yarışı oluyordu ve biz bu yarışta biraz sırıtıyorduk. sezonun ikinci yarısına dortmund deplasmanıyla başlayacaktık. kendi sahamızdaki maçta farka koşmuştuk ama deplasman farklıydı. 3-1 kaybettik. sonrasındaki iki maçı kazandıktan sonra rakibimiz iç sahada hertha berlin'di. şok edici bir sonuçla içeride 1-0 mağlup olduk. ancak normaldi. net şekilde üstün oynadığımız maçların hepsini kazanacak değildik. ama yine de bu durum canımızı fazlasıyla sıkmıştı. bu moral bozukluğuyla bayern deplasmanına gittik. yine fark yeriz beklentisiyle gittiğimiz maçta 9. dakikada weiper'in golü bizi fazla umutlandırmadı. rakip bayern'di. kendi sahalarında bu maçı kolayca çevirebilirlerdi. fakat öyle olmadı. bayern'den daha üstün oynuyorduk ama farkı ikiye çıkartacak golü bir türlü bulamadık. sonunda beklediğim oldu ve 83'te vidovic'in golüyle eşitliği yakaladılar. tam "aha işte şimdi gitti maç" dememize kalmadan 84'te mosquera ile tekrar öne geçtik. bu sefer de tam "ulan acaba mı" diyecekken highlight açıldı. frikikte topun başındaki isim kimmich ve 2-2. bayern yine bir şekilde kaçmıştı elimizden. ertesi hafta stuttgart'ı içeride farklı şekilde mağlup etsek de bir sonraki hafta sinir krizleri geçirecektik.

    arminia bielefeld deplasmanı. vasat bir rakip. planım rahat bir üç puanla buradan ayrılmak. ama bielefeld'in farklı planları var. dengeli giden mücadelede 76'da öne geçtiler. kaybedeceğimiz bir şey yok diyerek riskleri arttırdık. 80'de bir tane daha yedik. 90+2'de üçüncü golü yediğimizde bitiş düdüğünü beklemeden soyunma odasının yolunu tuttum. soyunma odasında sinirden delirmiştim. asistan menajerimizin sorusuna da aşırı tepki vermiş olabilirim. neyse. bu tepki oyuncuların olayın ciddiyetini kavraması açısından önemliydi. her ne kadar bir sonraki maç yine şok bir sonuçla içeride hoffenheim'a yenilerek almanya kupasına çeyrek finalde veda etsek de ligde işleri yoluna koyacaktık.

    wolfsburg'u kaotik bir maç sonunda 6-3'le geçtik. sonraki iki haftada da 4-1'lik galibiyetlerle yolumuza devam ettik. sırada, kalan fikstürdeki en zorlu maçlarımızdan biri vardı. 4. sıradaydık ve hemen bir sıra arkamızdaki frankfurt'a konuk olduk. şampiyonlar ligi'ne gidebilmek için aramızdaki puan farkını korumak istiyorduk ama olmadı. berbattık ve 2-0 yenildik. bir sonraki maç içeride leipzig'i 3-1 mağlup ettikten sonra iki maç üst üste beraberlik aldık. son üç haftaya girilirken şampiyonluk umudumuz pek kalmamıştı. 4. sıradaydık ve lider bayern'i yakalamamız pek olası değildi. 3'te 3 yaptık. sondan bir önceki hafta leipzig'i geçmeyi başarmıştık. son haftanın olayı ise bayern'in şampiyonluğu dortmund'a kaybetmesiydi. dortmund frankfurt'u deplasmanda güçlükle 2-1 yenmiş, bayern 90. dakikasına 2-1 önde girdiği arminia bielefeld deplasmanında duraklamalarda yediği golle şampiyonluğu dortmund'a kaptırmıştı. bayern hanedanlığını bitiren biz olmak istiyorduk. ne diyelim, kısmet değilmiş. biz ligi 73 puanla 3. sırada tamamladık. 34 haftalık bir lig için aslında şampiyon bile yapabilecek bir puan ki zaten 1. ve 2. sıradaki takımlar 76 puan aldılar.

    önümüzdeki sezonlarda bayern, dortmund ve leipzig'le yarış içine girmeyi hedefliyoruz. her sene öncelikli amacımız ilk 4'te yer almak olacak. bu üç takımın yerlerini pek kaybetmeyeceklerini düşünürsek geri kalan takımların en iyisi olmak zorundayız. bu konuda şu anda sahip olduğum yetenekli kadroya güveniyorum. ama bu üç takımı da geçip şampiyon olacağım bir senaryo şu an için zor geliyor. yine de kovulmanın eşiğine geldiğimiz kariyerde bir senede her şeyi tersine çevirmemiz büyük iş. çok sayıda genç yıldız adayı transfer ettim. ana rotasyona dahil edebileceklerimi edip kalanını onlar yeterli seviyeye gelinceye kadar oynayabilecekleri takımlara kiralayacağız. bu kariyerde daha gidilecek çok yol var. beni ararsanız ben şampiyonlar ligindeyim. siz neredesiniz?

    son birkaç not: weiper 32 maçta 39 golle gol kralı oldu. bu yaşta böyle bir santrafora sahip olmak inanılmaz. bir santraforda aradığım tüm özelliklere sahip. olağanüstü bir golcüsün weiper. seninle daha çok eğleneceğiz.

    altyapımızdan şimdiye kadar çıkan en büyük yetenek nehrbauer. kendisini bu kulübün efsanelerinden biri yapmaya çalışacağım. tabii o kadar uzun süre sıkılmadan oynayabilirsem.

    ole gunnar solskjaer u19 takımımızın menajeri. ne alaka diyebilirsiniz, ben de bilmiyorum.
  • oyundan aldığınız zevki ve duyduğunuz heyecanı yok eden bir bug'a sahip oyun.
    oyun resmen spoiler veriyor. bunu burada yazıp sizin de zevkinizi baltalamak istemem. merak eden olursa özelden sorabilir.
  • dikkat ufak bir spoiler.

    var incelemesine giden bir golün ofsayttan dönüp dönmeyeceği hemen belli oluyor. eğer asist yapan oyuncu ismi yazıyorsa gol veriliyor, asist yapan oyuncu yazmıyorsa gol verilmiyor. bu da heyecanı öldürüyor doğal olarak. tabi bazı gollerde asist yapan oyuncu olmuyor bu sefer heyecanla sonucu bekliyorsunuz.
  • offline kalmak koşuluyla hesap paylaşabilecek suser varsa memnun olurum. cüzi bir rakam yollayabilirim kendisine.
  • herhangi bir yetkili burayı okuyup fikir alır mı bilmiyorum ama arkadaş artık sekme özelliği getirin lan bu oyuna. niye her şeyi tek ekrandan yapmak zorundayız, açalım birkaç sekme dursun yukarıda. aynı anda 2-3 şeye bakmak eziyet oluyor. çok mu zor bunu yapmak.

    ayrıca gözlemci alırken hakim olduğu ülkeye göre alıyorum ve görevlendirmeyi yapay zekaya bırakıyorum ama yapay zeka gidip fransa'da bilgili olan adamı çek cumhuriyeti'ne, çek cumhuriyeti'nde bilgili olan adamı ingiltere'ye, ingiltere'de bilgili olan adamı almanya'ya gönderiyor. sikerler yapacağınız oyunu aq, tek tek uğraşmak zorunda mıyım ben bunlarla? şunlara bir rakip çıkmadı gitti ya.

    paradox interactive futbol sektörüne el atsın artık pls.

    debe editi: sports interactive bana ulaşsın, ne fikirlerim var neler, ohoo.
  • yukarıda bir arkadaş yazmış. var kontrollerinde ki gollerle ilgili. daha önce yazılmış mı kontrol etmedim ancak ofsayt şüphesi olan gollerde eğer golü atan takımın oyuncuları gol sevincinden kendi sahalarına dönerken ellerini havaya kaldırıp kutlama hareketi yapıyorlarsa hakem gol veriyor. kaldırmadan dönüyorlarsa gol vermiyor. bu da ufak bir trick olsun
  • efem ben böyle oyunun ta anasını avradını s.k.m. az önce bir epic fail yaşadım ekran görüntüsünüde koyuyorum.
    görsel
  • yok mu şöyle haftada 2-3 gece online atabileceğimiz bir kaç kişi.
hesabın var mı? giriş yap