• hollanda ligini, hollanda’lı teknik direktörleri beğenmeyenleri ortaya dökmüş teknik adam.

    öncelikle şunu kabul etmeliyiz, bizim “bok gibi bir ligimiz var”. hakeminden futbolcusuna, yöneticisine, yorumcusuna bok gibiyiz.

    beğenmediğiniz hollanda ligi avrupa’nın futbol akademisi. her yıl onlarca yeteneği dünyaya ihraç ediyorlar. o dandik dediğiniz ligin yayın geliri süper ligin 2 katı. 6 şampiyon kulüpler/şampiyonlar ligi, 4 uefa kupası var. bizim neyimiz var?

    kabul edelim, kocaman bir balonuz. hiç uefa’da final oynamış teknik direktöre burun kıvırmayın. bize çok bile.
  • muhtemelen beşiktaş'ın yeni teknik direktörü.

    kendi istediğim teknik direktör profili konusunda şunu yazmıştım: beşiktaş'a kamuoyu ilişkilerini de yönetmekten usta olan, mümkünse düşük seviye bir ligde olsa dahi baskı ortamında çalışmış ve yine mümkünse buralarda kupa kazanmış bir teknik direktör gerekiyor.

    büyük oranda benim istediğim profile uygun bir hoca. benim en çok istediğim profil, serie a tecrübesi olan birisiydi ama boşta öyle bir hoca yok. conte monte geçin. götünde don olmayan adam conte istiyor amına koyayım.

    bana göre flick ve genesio'dan bizim için daha uygun bir teknik direktör profili. hollanda dışında da başarı yakalamış ki bu olmasaydı çok soğuk yaklaşırdım.

    not: menajerlerin itliğini yapan bazı sosyal medya hesapları, beşiktaş'a topçu çakamadıkları için hasan arat'ı bir sonraki seçimde göndermeye çalışacak. başkanı yıpratmanın en kolay yolu da teknik direktörü yıpratmak. bol bol karalama kampanyası yapacaklar, lütfen sosyal medyada gördüğünüz ne idüğü belirsiz tiplerin gazına gelmeyin.

    edit: uefa finali, hollanda ligi şampiyonluğu falan kesmiyor bizim embesil orospu çocuklarını. okudukça sinirleniyorum, oğlum siz niye bu kadar kendini bilmez geri zekalılara dönüştünüz? lan senin liginde daha üç gün önce sahaya yönetici atlayıp hakem dövdü. sen konferans liginde gruptan bile çıkamamış takımı tutuyorsun. bu kibir niye?
  • herkese merhaba!

    beşiktaşımızın yeni teknik direktörü adayı, giovanni van bronckhorst'un teknik, taktik ve kariyer detaylarının yer aldığı deneme yazımı okumak isteyenler buyursun:

    bütün veriler comparisonator'den alınmıştır.

    öncelikle kendisi sevdiğimiz bir futbolcuydu, yıldız futbolcular döneminin (90'ların sonu, 2000'lerin başı) etkili bek oyuncularından biriydi. milli takımda olsun, 2 feyenoord dönemi olsun, rangers, barcelona, arsenal olsun iyi anılar bıraktı. tabii ki konumuz futbolculuğu değil!

    öncelikle futbolu feyenoord'da bıraktı. bıraktığı 2010 yılından, 2015 yılına kadar kulüpte ve hollanda'da çeşitli görevler aldı. yardımcı teknik direktörlük ve altyapı antrenörlüğü yaptı. 2015 yılında da teknik direktör olarak takımın başına geçti ve ilk deneyimine başlamış oldu.

    ilk sezonuna iyi başladı, ilk 15 maçta 2 mağlubiyet, 2 beraberlik 11 galibiyet aldı. ama bu güzel başlangıcın hemen ardına, 9 maç üstüste kazanamadı. burada çok talihsiz bir seri var, 2 beraberlik 7 mağlubiyet. neredeyse ligdeki her takıma yenildi ama bu mağlubiyet serisi sonrası lig bitene kadar kaybetmedi.

    tabii ki ilk sezonu için ortalama gibi görünse de hollanda kupası'nı alarak, sezonu boş geçmemiş oldu. ligi de 3. sırada bitirdi. 16/17 sezonuna geçtiğimizde 9'da 9 ile başlayıp, sanki önceki sezonun intikamını alıyordu. kupada ve avrupa'da erken elendi.

    ligde ise feyenoord, 98/99 sezonundan bu yana ilk defa şampiyon oldu. burada şöyle dramatik bir durum da var. giovanni van bronckhorst, futbolcuyken, 97/98 sezonu sonu feyenoord'dan rangers'a transfer oldu. yani feyenoord şampiyonluğu göremedi. hocayken bunu başardı.

    17/18 sezonunda şampiyonlar ligi grupları ile başladı. yine ligde 8 maçta 1 galibiyet aldığı bir seri vardı, maç kazanamama sorunu yaşadı. sonra ligde toparladı ama şampiyonlar ligi'nde 3 puan, 5 mağlubiyet ile ilk turdan veda etti. yine hollanda kupası'nı kazandı. ligde 4. oldu.

    18/19 sezonuna geldiğimizde eleme turu'nda trencin'e ağır bir mağlubiyetle elendi. ligde de performansı dalgalı gitti, şampiyon olduğu sene yakaladığı serileri yakalayamadı. kupada da yarı finalde ajax'a elendi ve feyenoord döneminin sonuna geldi.

    feyenoord dönemini değerlendirecek olursak; şampiyon olduğu sene elinde ligdeki en değerli 3. kadro vardı. ajax ve psv daha iyi kadrolara sahipti. hatta neredeyse ajax'ın yarı bütçesi kadro ile şampiyon oldular. ama şampiyon olduktan sonra da aynı bütçede kaldılar.

    burayı önemli buluyorum, bir takımın uzun vadeli başarısı için bu şart gibi duruyor. neyse, bu dönem kupalarla geçmiş feyenoord odağında başarılı diyebiliriz. ama van bronckhorst'un seri kazanamama gibi bir durumunu gözler önüne de seriyor. bu çözüm bulamadığı anlara odaklanacağım.

    çin dönemini direkt geçiyorum. rangers dönemine baktığımızda ise, gerard'ın ayrılışı sonrası livingston maçı ile 28 kasım'da rangers'ın başına geçti. rangers'ın başına geçtikten sonra, ligde 2 celtic maçı dışında mağlubiyet almadı. avrupa ligi gruplarında son maçı kalmıştı.

    orada da gerard takımın başındayken evinde yenildiği lyon ile deplasmanda berabere kalıp gruptan çıktı. sonrası peri masalı gibi, önce dortmund'u eledi, sırasıyla kızılyıldız, braga ve leipzig'i eledi. almanya'nın 2 önemli ekibini eledikten sonra finalde, glasner'in yönettiği frankfurt'la karşılaştı. yenilmedi ama penaltılarla kaybetti.

    rangers'ın düşürülme olayından sonra bu muazzam bir başarıydı. ligde de celtic'in arkasında 2. sırada bitirdi. ki şunu belirteyim, bir önceki sezonun şampiyonuydu rangers. gerard orada muazzam işler yaptı. gerard'ın iyi bıraktığı takımı, özellikle avrupa'da üst seviyeye taşıdı.

    22/23 sezonuna geldiğimizde ise, işler pek istediği gibi gitmedi. ligin hemen başında hibernian, livingston, st. mirren, st. johnstone gibi takımlara puan kaybedince, üstüne celtic'e de 4-0 yenilince ve en önemlisi şampiyonlar ligi'nde 6'da 0 yapınca söylenmeler başladı.

    liverpool, ajax, napoli grubunda, 2 gol atıp 22 gol yedi. ve beklenen son dünya kupası arasında, başarısız sonuçlar nedeniyle görevine son verildi. kısacası rangers serüveni, kasım'da başladı ve kasım'da bitti. 1 yıla, avrupa ligi finali ve şampiyonlar ligi hezimeti sığdırdı.

    rangers dönemine de bakacak olursak, yine dalgalı bir yapı görüyoruz. birazdan teknik taktik konuşmaya başlayınca nedenleriyle de anlatacağım. ama van bronckhorst'un, çalıştığı dönemlerde, bazı kısımlarda iyi, bazı kısımlarda kötü olduğunu görüyoruz.

    saha içine dönecek olursak; öncelikle sistem olarak 4-3-3 tercih ediyor. ama oyun olarak ne tercih ettiği benim için daha önemli. çünkü sisteme bağlı bir hoca değil, açıkça söyleyeyim, 3'lü defans da çıkacağı veya kullanacağı süreler göreceğiz. rangers'ta gördük.

    hocanın, elindeki oyuncuya göre şekillendirdiği bir oyun olmuş. çift forvet de oynamış ama bu çift forvette, santrafor tipli oyuncunun etrafına koyduğu sahte 9'u kanat oyuncularından seçmiş. mesela feyenoord şampiyonluğunda kuyt'ı merkezde kullandığı anlar var.

    oyunun genel yapısında ofansif plandan ziyade defansif plana sadık bir takım görüyorum. yani ne demek, defansif anlamda oyun setleri oluşturup, 3. bölge paslarına baskı uyguladığı sekanslar var. burada kaptığı topları ise, yanlardan içeri giren oyuncuları kullanarak güçlendirmiş.

    fiziksel olarak çok güçlü bir takım oluşturma hedefiyle feyenoord'da göreve gelen van bronckhorst, rangers'ta daha hazır bir takım almıştı ama bunu hep başardı. ki bu sayede de topu ayağına aldığı anda hızlanan bir takım oluşturdu. bu zaman zaman sonuç verdi, zaman zaman tıkandı.

    rangers tam sezonundaki ortalama verilere baktığımızda, ofansif, defansif, paslaşma veri ortalamasında celtic lig lideriyken, rangers 2. olmuş. rangers'ı yalnızca ikili mücadele verisinde geçmiş. bu bana fiziksel durumları güçlendirirken, birtakım şeyleri geri plana attığını gösteriyor.

    yani kötü bir şey gibi düşünmeyin, bu uzun vadeli bir plan. ama sonuç alınmayınca görevine son verilmiş ve uzun vadeli planın anlamı kalmamış. aslında bu hoca için de büyük bir tecrübe. uzun vadeli planı, kısa vade ile birleştirmeyince, bizim gibi ülkelerde daha büyük sorun yaşar.

    yine verilere baktığımızda ligde en iyi yaptıkları 2 özellik var. birincisi rakip sahada top kazanma, az önce bahsettiğim pres gücü, ikincisi ise, kalesine gelen gol potansiyeli olan şutların oranı. bunda da lig lideri olmuşlar. çok top kapmışlar, dolayısıyla az pozisyon vermişler.

    ama bu durum skora ve puana aynı şekilde dönmemiş. çünkü ofansif olarak birçok veride yine celtic'in üzerindeler. en çok isabetli şut atan takım, en çok başarılı dribling, en çok şans bulan takım. ama buldukları pozisyonlar xg olarak celtic'in gerisinde. kaybettikleri nokta bu!

    aslında yukarıda yazdığım, hızlı atak konusunu, aceleci atak olarak sonuçlandırmışlar. türkiye'de bu kısım da çoğu takıma başarı sağlayabilirsiniz ama kırılma maçlarında sorun yaşarsınız. ne demek bu? sivas'a, konya'ya, hatay'a dikkat etmek gerek demek!

    bir de rakip ceza alanına girme konusunda celtic'in gerisindeler. kanat oyuncularından aldıkları katkıyı merkez oyuncularında homojen göremiyoruz. yani, ceza alanına kanattan girme aksiyonları daha yüksek. bu da rakip takımlar için, sistemin kolay çözülmesi demek.

    bu durumlarda da şöyle bir çözümü vardı. merkezde oynayan oyuncusunu stoper gibi konumlandırıp, kanat beklerini tamamen öne çıkarıp, ileride kalabalık yapıyordu. yine konunun kanat aksiyonları ile ilgili olması, bazı takımları açamamaya sebep oldu.

    bununla beraber, bu sistemde avrupa maçlarında kanat bekleri ya da bekleri öne çıkışlarla inanılmaz skor katkısı veriyordu. tavernier'in yaptıklarını biliyorsunuz, bek oyuncusu olarak, sadece kupada 7 gol atmıştı. toplamda da 18 gol attı. burada kanatların önemini görüyorsunuz.

    bu sebeple merkezde defansif oyuncu tercihleri görebileceğiz, belki rahatsız olacağız ama merkezde alan baskısı katkısı olan oyuncular önemli olacak. ama bu bize şunu sağlayacak, diğer oyuncuların ofansif anlamda çok fazla katkı alacak olması.

    bu sistemde merkezde demir ege daha fazla süre alabilir mesela. semih de keza daha fazla süre alır. ama şu haliyle, cenk de aboubakar da 90 dakika oynayamaz. skoru futbolcu yeteneğinin değil, takımın total yapısının sonucundan alır. burası da bizim gibi dağınık takımlar için problem.

    bu problem çok transferle çözülecek bir problem değil. tam tersine, çok oyuncu göndererek çözebiliriz. öncelikle hocanın, elimizdeki oyunculara çok iyi çalışıp, alakasız verimler alması gerekiyor. hiç aklımıza gelmeyen bir ismin, direkt oynamaya başlaması gibi.

    taraftar gözüyle baktığımız için, planın, şemanın faydasına olacak oyuncu, işimize gelmeyebilir. sergen hocanın şampiyonluğunda istenmeyen n'skala'nın aslında, defansı 3'leyip rosier'in öne rahat çıkmasına yaradığını göremediğimiz için, "çöp" demekle yetiniyorduk. ama şampiyon olduk!

    biraz da feyenoord'daki şampiyon olduğu yıla ve son yıla bakalım. mesela rangers'ta gördüğümüz ofansif anlayışı orada göremiyoruz. takımların ligdeki geçmişinin de önemli olduğu aşikar. feyenoord'da iyi pas yapan ama çok iyi baskı yapamayan bir takım mevcut.

    bu açıklarını ise skoru üreterek kapatmışlar. ligde ofansif anlamda çok iyi işler yaparken, defansif anlamda, biraz ligin de özelliği olarak rahat davranmışlar. şunu görüyorum, ilk başladığında daha rahat bir teknik direktörken, guardiola etkisiyle işi daha sıkı tutan bir teknik direktöre dönüşmüş.

    mesela feyenoord'da 1,53 gol beklentisinden, maç başına 2 gol üretmiş. çok nadir gördüğüm durumlardandır. burada oyuncu kalitesinin de iyi olduğunu söyleyebiliyoruz. tabii ki, şut ve gol konforu hazırlamada da iyi bir takım mevcut. yine rakip ceza alanına çok giren bir takım var!

    feyenoord'daki son yılında ise, aslında bütün veriler aynı, yalnızca son vuruşların kötü olduğunu görüyoruz. oyununu bir şekilde devam ettirmiş ama oyuncu kalitesini ya da devamlılığı sağlayamamış. zaten oyundan koptuğu, mağlubiyet serileri aldığı dönemler çok kötü gitmiş.

    gerçekten, başarılı olur mu, kestirmesi çok zor. çünkü elimizde öyle bir takım yok! burada başarılı olmasını istiyorsak, taraftarın eleştirisinden ziyade, yönetimin arkasında durması gerekiyor. hemen bir oyun çıkmasını beklemek, hocanın tarzına uygun değil.

    rangers'ta hemen başarı gelmiş ama dediğim gibi gerard iyi bir takım bırakmıştı. bence çalıştığı ölçüde başarılı bir teknik direktör ama devamlılık sürecindeki dalgalanmaları bu ülkede sorun yaşatır. bu kısmı iyi yönetmek gerekir, en önemlisi bu.

    örneğin; feyyaz uçar, yakın zamanda "beşiktaş 3 kere yenilemez" demişti. futbola böyle bakmamak gerekiyor, eğer ki van bronckhorst'u getirdiysek. totalde bize ne verecek, hangi futbolcuları çıkaracak, hangi fikri ortaya koyacak? bu kısımları önemsiyor olmamız gerekir.

    tabii ki yenilmeyelim, hiç yenilmeyelim ama doğru bu şekilde bulunmaz. sahada göreceğiz, hep birlikte bakacağız. her dönemde olduğu gibi, kötü oynadığımızda kötü oynuyoruz diyeceğiz ama bu oyun bizi bir yere götürecek mi en önemlisi o kısma bakacağız.

    bu sezon hedef belirlenecekse avrupa ve türkiye kupası var. ama en önemli hedefimiz, seneye iyi, dinamik, fizikli, genç ve yarışmacı bir takım oluşturmak. bence hedef bu olmalı. bu hedefi oluşturursak, sonuçlar ya da başarı da gelecektir. uzun vadeyi, kısa vade ile destekleyerek.

    kısacası, ben feyenoord'da kurucu, rangers'ta yükseltici bir hoca gördüm. beşiktaş'ta ikisini de yapabilirse başarılı olacaktır! arkasında duralım ve keyfini çıkaralım.

    beşiktaşımız iyi olsun!

    keyifli günler dilerim.
  • genesio: yeaaaa kupasi olmayan adam yeaaa.
    favre: o kim abi yeaaaaaa.
    cannavaro: kariyeri ne abi yeaaaaaa.
    giovanni: kim bu yeaaaaa. hollandalı yeaaaaa.
    kim gelsin? abi sergen hocamız var ya. büyük ihtimalle son iki yıldır yirmi maç seyretmedi. öbür adamın uefa finali var.
    yönetim risk aldı. bize izlemek düşer. hadi kara hocam benim.
  • haha eğitim sisteminin sonucu olarak papağan nesil durumdan aynı şeyi yazıyor ama çok fazla tekrar yazınca doğru olmuyor.

    en basitinden iki büyük takımdaki maç başına puan ortalamasına bakın, 2! oynattığı futbol akılcı ve ofansif, ve bitik beşiktaş kadrosunda görev yapmayı kabul etmiş bi td.

    para yok, oyuncu yok ama paşam hala top klas hoca istiyor, bu sene o sene değil!!
  • cv'si fena olmayan teknik adam.

    18 yildir şampiyon olamayan feyenoord takimini 2. sezonunda şampiyon yapmistir.

    daha sonra sallamasyon bir cin kariyeri, akabinde steven gerard'in biraktigi glasgow'u avrupa ligi finaline cikarmistir. finalde rakibi besiktas icin ismi gecen glasner'di. frankfurt çok daha iyi bir takim olmasina ragmen, finali penaltılarla kaybetmişti.

    glasgow'un o sezonki kadrosuna bakin, bir tane bile vasat ustu oyuncusu yok. belki calvin bassey.

    benim gozumde olumlu bir izlenimi var. hayirlisi olsun. fransiza tercih ederim.

    bu da feyenoord'a vedası. https://www.youtube.com/watch?v=7ocfgrbpx2y&t=46s

    bu da feyenoord taraftarlarının gorusu. https://feyenoord.supporters.nl/…from-a-rangers-fan

    dikkatimi çeken bir kisim su oldu. 'iyi bir takiminiz varsa, çok iyi bir teknik adam. ama yeni bir yapılanmaya gidilecekse ve yeni genc oyuncuları adapte etmek istiyorsanız, iyi bir seçenek degil. ' umarım bu kisim rangers ile beraber değişmiştir.

    edit: valerian ismael'in cv'si bundan iyidi diyen adamla futbol konusmayin. bakin basarili olur olmaz bilmem ama, gercekten ismail'in gecmisi ile bunu karsilastiran adami ciddiye almayin. ulan bu adam hic olmazsa kafaya oynayan takimlari yonetmis. birini sampiyon yapmis, digerini uefa finaline cikarmis. ismail , topu pivota sisir evladim futbolu oynatiyor kariyeri boyunca. vallahi sasiriyorum.
  • sergen'in yerine bu adamı almak kumarmış.

    tey allaaam

    olm trollük yapmanın bile bir şekli şemali olur böyle kör göze parmak olmaz o iş.

    modern antrenman metotlarına hakim, hücum futbolunu iyi bilen ve eldeki malzemeyi efektif kullanan bir hoca.
  • keşke taraftar transfer edilse hocadan önce hollanda’nın rıza çalımbayı felan diyen mi dersin yeni valerien ısmael diyen mi dersin
    lan yıl olmuş 2024 aç şu google’ı bak be adam adam psvnin ajaxın ciddiye almadığı hatta yanılmıyorsan psvnin 10-0 yenmişliği bile vardı o feyenordu alıp şampiyon yapmış kupalar kazanmış glasgowu alıp uefa da final oynatmış iskoçya’da kupalar kazanmış aç bir bak be adam
    hollanda ekolü bize uymuyor de anlarım sergen bu adamın teknik adamlık kariyerinin çeyreği kadar etmez adamın yardımcı hocaları roy makkay paul gastel gerçi onlar da bu mantığa göre bülent uygun felandır bizim kör cahil taraftara göre
    geçen sene yanılmıyorsan valerien ismaeli bu taraftar yediğinde liderle 2 puan fark vardı o fizik kondisyonlu takımı şenol aldı kaymağını yedi bu taraftar şenolum da şenolum diye geziyordu sonunu gördük rezil kepaze oldu dediğim gibi bu takıma hoca değil taraftar transfer edilmeli
  • beşiktaş'ın yeni teknik direktörü. hiç öyle burun kıvrılacak bir hoca değil. genesio için kupası yok deniliyordu alın size kupaları olan hoca. son 8 senede 6 kupa. düşük bütçeli rangers ile uefa finali. gayet hırslı, modern futbolun içinden, futbol dünyasında ismi olan bir hoca. oynattığı futbol ise hücuma yönelik, göze hoş gelen bir futbol. hepsini geç, ismail ve okan'ın hoca diye anıldığı bir ülkede kendisi her türlü iş yapar. ben başarılı olacağına inanıyorum. hayırlı olsun.

    edit: türkiye'de hollandalı hoca tutmuyor diye bir geyik var ama türkiye'de yabancı hoca tutmuyor diyelim o zaman biz buna. son 20 senede 2 yada 3 şampiyonluğu var yabancı teknik direktörlerin. bu mantıkla ilerlersek ülkesinden bağımsız olarak kim gelse tutmaz diyebiliriz. bir deli taş atıyor, arkasından her gelen papağan gibi aynı şeyi tekrarlayıp duruyor.

    hocayı, fitness koçu ismael ahrazına benzetenler olmuş. gio'nun sadece feyenoord ile kazanmış olduğu şampiyonluk ismael ahrazının hayatı boyunca ulaşamayacağı bir seviye. ve yine o seneki ajax ve psv kadrolarına bakarsanız, feyenoord'un o şampiyonluğunun ne kadar değerli olduğunu anlarsınız.

    son olarak teknik direktörlük artık bir ekip işi. ne kadar iyi yardımcı antrenörlerin varsa o kadar iyisindir. gvb'nin yardımcılarının hepsi alanında uzman kişiler ve an itibariyle hepsi aktif görevlerde. eğer bu ekibi toparlayabilirsek gerçekten güçlü bir teknik kadroya sahip olmuş oluruz.
  • sergen yalcin yonetimindeki besiktasin şampiyonlar ligi'nde 0 cektigi sezon besiktas, borussia dortmund ile ayni gruptaydi. giovanni hoca borussia dortmund ile avrupa ligi play-off turunda karşılaşıp dortmundu almanyada 4-2 yenmisti.
hesabın var mı? giriş yap