• şu zamanlardaki hislerime tercüman olan durum. arkadaşlarımın bir kısmı evlenip çocuk sahibi olurken, diğer kısmı pokemon yakalamakla meşgul.
  • doğru kişi diye bir şeyin olmadığını ve günümüzde herkesin her şeye katlandığını, evlilerin hepsinin mutsuz olduğunu fark eden insan dolayısıyla hiç evlenmeyecekmiş gibi hissediyor. kötü bir duygu değildir, evli olup mutsuz olmak mı yoksa hiç evlenmeyecekmiş gibi hissetmek mi deseler kuşkusuz hiç evlenmeyecek gibi hissetmeyi seçerim
  • ben de hiç evlenmeyecekmiş gibi hissederdim ama sonrasında 2 sene içinde evlendim. bu sefer de hiç boşanmayacakmış gibi hissederken 2 sene sonra boşandım. kıssadan hisse, hissiyatınıza sıçıyim.
  • babam başka bir kadın uğruna annem ve biz çocuklarını evden kovduğunda onbir yaşındaydım. bildiğin sadece üstümüzdeki kıyafetlerle sokakta kaldık. senelerce süren sefaletten sonra kendimizi toparladık şöyle böyle. okudum iş sahibi oldum babamla barıştım ama erkeklerle hiçbir zaman sağlıklı ilişkiler kuramadım. ne zaman ki biriyle birlikte olsam kafamda aynı düşünce dönüp durdu ;
    "seni çok sevmesi gereken baban bile seni dışarı atmış, bu adam kimbilir neler yapar sana".
    yani bu his durduk yere oluşmuyor işte. herkesin bir kırılma noktası var aşk meşk konularında yaralı kuşlar gibi savruluyoruz ordan oraya.
  • hayatımda biri yokken böyle hissediyordum; şimdi var, yine öyle hissediyorum.

    yani şimdi düdşünüyorum. kendi evime çıkmışım. keyfim yerinde. sevgilim gelip gidiyor. ben niye evleneyim?

    onu geçtim, sevgilim yanıma taşınsın bile istemiyorum. bende mi bi tuhaflık var acaba diye düşünmeye başladım. acaba yanlış kişiyle mi beraberim? çok mu bencilim? çok mu tek çocuğum? :)

    benim alanım, benim seçimlerim, ben ben ben... modundayım.

    maddi manevi tüm kararlarımı tek başıma almak istiyorum. koltuğumu, yatağımı kendi zevkime göre seçmek, evimde sadece kendi istediğim müziği duyup, kendi istediğim şeyleri izlemek istiyorum.

    evimde televizyon yok mesela. asla girmesini de istemiyorum. ama erkek arkadaşım, elinde kumandayla zapping yapa yapa oturacak bi adam. ve bu düşünce benim içimi kıyıyo.

    bırak evliliği, aynı evi paylaştığın anda, bunu dengelemen lazım. onun isteklerine göre (de) şekillenmesi lazım hayatın.

    fakat ben tüm hayatımı ailemin koyduğu kurallar çerçevesinde yaşadıktan sonra, söke söke aldığım özgürlüğümü katiyen paylaşamıyorum.

    travmatik bir tepki biraz benimki (yok canııııımm. hahhaha)

    neyse yani, siz de böyleyseniz bilin istedim: yalnız değilsiniz.
  • "nezaket hanım: hadi kızım neşelen biraz hadi.
    fikret: anne benim gülecek halim mi kaldı, bak nedret de evlendi.
    nezaket hanım: üzme kendini sen de evleneceksin.
    fikret: ne zamaaaaan..
    vecihi: belki de yarın!"

    herkesin bir vecihisi vardir, hadi biraz neselenin :)
  • biriyle tanıştın, anlaştın, her şey kafana yattı diyelim. e aileler faktörü var sonrasında. tanıştılar, kaynaştılar, anlaştılar. bu aşama da geçildi. ancak aynı insanla bir ömür nasıl yaşanır, hayat nasıl paylaşılır, böyle bir insan günümüzde nerede bulunur ? sıkıntı.
  • yanlış kişiyle evlendiğini hissetmekten daha evladır.
  • birkaç senedir hissettiğim durum. önceleri kaygı yaratırdı. sonraları ise bir teslimiyet (makus talih mi dersiniz kader mi dersiniz nasibimiz neyse o mu dersiniz bilemem) haline büründüm. benzer hissiyatların farklı seviyelerinde olan arkadaşlara durumu kendi içlerinde büyütmeden kabullenmelerini öneriyorum. kabullenip hayatına devam edenler kulübünden evlenenler olursa buraya yazmalarını rica ediyorum ayrıca. geride kalanlar için not: aman ha "ben de evlenir miyim acaba" diye heveslenmek yok, yoksa ocak dışı kalırsınız haberiniz olsun.

    ayrıca not: bir süredir olan, olmayan her şey aslında nasibimiz diye düşünüyorum ve her şeyin (doğrudan bir kurala bağlı olmasa bile ) bir zamanı var. o zamana ömür yeter mi bilmiyoruz ama bir noktada "akışına bırakmak" insanın üzerindeki stresi alırken insanı "nasibim buymuş" sonucuna götürüyor.

    ayrıca nota ek: matematikle yeterine içli dışlıyım. hayat için stokastik - deterministik tartışmasına girmeyelim.
  • hissetmeyi bırak son günlerde iyice anladım ki galiba artık olmayacak. bırak evlenmeyi iki kelime sohbet edilecek doğru düzgün insan ile karşılaşmaz oldum. hep bir yaralı, sorunlu, ne konuşmak istiyor gibi ne istemiyor gibi.. hep bir kaçamak tavır. bir yedek, alternatif durumu olduğunu da seziyorsun en baştan. sanki açık artırmaya çıkmışlar.. kendilerini beğenme garantim varmış gibi hep bir teste tabi tutmalar. kimsenin kimseyi gerçekten kaale aldığı yok ama yetti artık ya.

    tüm bunlar ile birlikte ne evliliği yemin ederim son 2 senedir sevgili olacak kıvamda tek bir kişi oldu o da bambaşka bir hikâyeydi.. bazen diyorum ya ben nasıl olmuştu da evlenecek aşamaya gelmiştim? nasıl sevgili buluyorduk? tüm suç bende olamaz nasıl bir ortam oluştu da bu kadar şaçma insanlara dönüştük?
hesabın var mı? giriş yap