• iyi adam lan bu. vallahi çok iyi adam. geçen sene metin baltacı'yla beraber, eskişehir'e davet ettik kendisini, geldi. ama diyeceğim o değil, herkes bi yerlere gidebilir, söyleşebilir, eyleşebilir. ama bu abi için biz kocamaaan misafirhaneler ayarlamıştık, cebimizden para çıkmıyor da olsa, günlük bedeli 90-100 lira civarında değişen lüks bi mekan işte. adam 1 gün önce arayıp dedi ki, 'bana misafirhane felan, germeyin beni' dedi, kalırım ben evde dedi. panik olduk tabii, ezginin günlüğü'nün solisti öğrenci evinde nabacak lan dedik. düşündük taşındık epeyce.

    sonra ertesi gün trenden indi, sigara yaktı, nereye gidiyoz gençler dedi. atladık taksiye, vardık eve. oturup muhabbetini de etti, ertesi gün kalkıp kahvaltısını da yaptı. biraz söyleştikten sonra bi kurufasulye-pilav ısmarladık zorla, sonra bi bardak çay içip bindi trene. yol paranı bari verelim dedik onu da almadı. istanbul'a yolunuz düşerse mutlaka arayın dedi, atladı gitti.

    bunu yapıcak bi sürü kişi vardır belki amma, gene de garip lan. di mi?

    seviyorum seni hüsnü arkan.
  • cerrahların kendisine, aşk acısından ölen bir kadının kalp kasından ses teli nakli yaptığı sanatçı. başka bir açıklaması olamaz o sesin !
  • bu geceki eskişehir konserinde "şimdi de koray avcı'dan bir şarkı söylüyoruz" diyerek hoşgeldin i söylemesiyle güldüren güzel adam.
  • ebruli şarkısında adamım diyişine kurban olduğun güzel sesli insan. başka kimse bu kadar güzel "adamım" diyemez. dememeli.
  • şu fani dünyaya bir kül vakti ve signomi kazandırmış olması bile alnından öpülmesi için yeterli bir güzel adamdır.
  • "uyku" adlı kitabı çıkmıştır,alın size bir pasaj..

    "şimdi, kulübesinin önünde, çardağın altındaki koltuğunda asma kabağı gibi sallanarak geçmişini seyreden yaşlı bir adamım. her şeye uzaktan bakıyorum. bir asma kabağının baktığı kadar uzaktan. içim boş.

    bence her insan iki kişidir. birincisi önden gidip yolu açar. ama belki de kapatır; emin değilim. öteki bazen irkilerek, korkuyla; bazen de umut ederek onun peşine takılır.

    önümdeki beni buraya getirdi; ya da arkamdaki adımlarımı izledi ve işte sonunda buluştuk. geçip gitmiş zaman böyle bir şeydir; ayak izleri birbirine karışır. köpek yaşlanır, susar. adını seslendiğinizde başını bile kaldırmaz.

    artık önümde biri yok; kimsenin peşinden gitmiyorum. biz, iki kişi, yıllarca birbirimize bakmaktan, birbirimizi anlamaya çalışmaktan yorulduk.

    işte ilk yalanımı söylüyorum; iyi bir hikâyenin kahramanı başına buyruk olmalı, kalemi tutanın biçtiği role asla sadık kalmamalıdır!

    aslında en başa gidip her şeyi yeniden yaşamayı ve gerçekten başına buyruk olmayı dilerdim ama yazmakla yetinmek zorundayım. yaşadıklarımı bir kez de böyle yaratmamın ne sakıncası olabilir ki?

    biz ikimiz; ben ve beni izleyen ya da ben ve benim izlediğim adam; anlamsızlığın keşfinden geliyoruz. gemimiz bir yıkıntı halinde karaya vurdu. bütün mürettebat öldü; tanığımız yok. kıç tarafında hâlâ sallanan şey, bir bayrak değil; tayfalardan birinin donu. "
  • "sevmesen ölürdün, sevdin onu öldün
    sevmesen ölürdün ama sevdin, gene öldün"

    (bkz: yastıklı şarkı)
  • o bilmez ama kendisi benim en iyi mesai arkadaşımdır.
    yani saat 6'dan sonra masamda geçirdiğim onca saatte kulağımda onun şarkıları eşlik eder bana.
    kimi zaman martı çıkar shuffle'dan, coşarım kendi kendime,
    selluka çıkarsa en az birkaç kez repeat'e basarım, eksik birşey'de duygulanırım ama mutlu olurum yine yine yeniden....
    eksik olmasın.
    * * *
  • büyüyünce olmak istediğim adam.
  • şöyle bir kehanette bulunduğum şarkıcı. eksik bir şey var, hayatımda şarkısını dinleyip ağlayan herkes aynı yıl içinde evleniyor. iki kişide bunu gördüm ve şarkısında bende ağlamaya çalıştım ama ağlayamamam ile terliklerimle gideceğim kimse olmadığını gördüm. bu şarkıyı dinlerken mutlaka ağlamak lazım, şarkının yapılış amacı belki de bu. öyle bir büyü kılınmış şarkıya.
hesabın var mı? giriş yap