• beni acaip gulduren bir hint tanrisidir bu. gokkusagini kendine yay yapar, onu kullanarak asura`yi habire vurmaya calisir filan. cok eglenirim ben bunlari dusunurken, bir tanri eline gokkusagini almis filan, yay yapmis, oburu kaciyor.
  • indra 'nın cennetinde incilerden bir ağ olduğu söylenir ,bunlar öyle düzenlenmişlerdir ki eğer birine bakarsanız diğer hepsini ona aksetmiş olarak görürsünüz .
    aynı şekilde dünyadaki her nesne sırf kendi değildir ,diğer her nesneyle alakalıdır ,ve gerçekte başka herşeydir .her toz zerresinde mevcut sayısı olmayan dünyalar vardır .
  • hint mitholojisi gok yuzu tanrisi dort kolu vardir bunun bir elindede yildirim tutar
  • cemil meriç'in anlattığına göre* vedalar'da adı geçen, aryaların ilk tanrılarından, savaş tanrısı.

    "önceleri yavuz bir cengaverdi indra. arya akıncıları onda kendilerini tanrılaştırmışlardı.

    güneş gibi gözler kamaştırır bakışım,
    ben indra, her savaştan zaferle çıkmışım.

    ne büyü kar edebiliyordu ona, ne ifritler karşı koyabiliyordu. düşmanının yedi kalesini bir saldırışta deviriyor, içiyor içiyordu.

    dört nala koşan atlar
    nasıl sürüklerse arabayı,
    soma* da öyle sürüklüyor beni.
    hah, hah, haa... amma da çekmişim kafayı!

    metelik verir mi kişioğluna
    bencileyin bir kabadayı!
    hah, hah, haa... amma da çekmişim kafayı!

    dünya dediğin ne? gök dediğin ne?
    kim takar arş-ı âlâyı?
    hah, hah, haa... amma da çekmişim kafayı!

    top gibi fırlatırım kızarsam,
    dağı taşıyla dünyayı
    hah, hah, haa... amma da çekmişim kafayı!

    efsane bu delişmen tanrıyı ululaştırdı. kainat çapında bir güç oldu indra."
  • thievery corporation'in mirror conspiracy albumunde yer alan, adindan da anlasilacagi gibi hint muzigi etkili serin bir sarki. ben yapmam tabii ama guzel ve serin insanlarla dolu, tutsu kokulu los bir lounge ortaminda, martini yudumlarken iyi gidecegini tahmin ediyorum..
  • indra, hint mitolojisin deki tanrılar’dan biridir. bir gün çamur banyosu alan domuzları gördü ve domuzlar bundan ne zevk alırı merak etti. diğer tanrılar’a da sordu ise de cevabını bulamadı. bir zamanlar tanrılar’ın kralı indra pislikler içinde yaşayan bir domuzun bedenine girdi ve tanrı olduğunu unuttu. domuz bir eşi ve çok sevdiği yavruları oldu, yaşamından çok mutlu idi. sonra bazı tanrılar o’nun bu halini gördüler ve yanına gelerek, ‘sen bütün tanrılar’ın kralısın, bütün tanrılar senin emrin altında olduğu halde, sen neden buradasın’ diye sordular. fakat indra ne domuz hayatını, ne de domuz yavrularını bırakmak istemedi. tanrılar ne yapacaklarını şaşırıp, indra’yı geri döndürmek için bütün domuzları öldürmeye başladılar. bütün domuzlar öldüğü zaman, indra ağlamaya ve yas tutmaya başladı. o zaman tanrılar o’nun domuz bedenini yırtıp açtılar ve indra dışarı çıktı. ne kadar kötü bir rüya gördüğünü, tanrılar’ın kralı olan kendisinin, bir domuz olduğunu ve bir domuz gibi yaşamanın tek yaşam şekli olduğunu kabul ettiğini anladığı zaman, gülmeye başladı. hatta o dönemde, bütün evrenin kendisinin ki gibi bir domuz yaşamı sürmesini dilediğini hatırladı…göğe döndüğü zaman indra başından geçen bu serüvene çok güldü ama domuzların balçığı neden sevdiğini hiç bir zaman anlayamadı…. atman da kendisini doğa ile özdeştirdiği zaman, saf ve sonsuz olduğunu unutur. atman sevmez, çünkü o sevgini kendisidir. atman var olmaz, çünkü o varlığın kendisidir. atman bilmez çünkü, bilginin kendisidir. atman’ın sevdiğini, varolduğunu veya bildiğini söylemek yanlıştır. sevgi, var olmak ve bilgi atman’ın nitelikleri değil, özüdür. onlar bir şeyin üzerine yansıdıkları zaman, onlara ‘ o şeyin nitelikleri ‘ adını verebilirsiniz. ancak kendi ihtişamı içinde oturan, doğumu veya ölümü olmayan sonsuz atman’ın nitelikleri yoktur, çünkü tüm oluşumlar o’nun özüdür.
  • hint mitolojisi’nde geçen indra bir tanrı’dır.

    daha doğrusu, mitolojide o şekilde sembolleştirilmiştir.

    “indra, göğün tepelerinden, yeryüzünde sürüp gitmekte olan hayatı seyretmekteydi. bir ara gölün çamurunda eğlenen bir domuz sürüsü gördü.tanrı kendi kendine sordu:-’bu hayvanlar balçığa bulanmaktan ne zevk alıyorlar ki?’araştırdı ama bir türlü bu alışkanlıklarının sebebini bulamadı. diğer tanrılar’a da danıştıysa da hiç biri buna bir cevap veremediler. aklında hep o domuzlar vardı. bu sırrı çözmeliydi. yine bir gün domuzlara gözü takıldı.domuzlar büyük bir keyifle çamurlarda yuvarlanıyorlardı. o an kararını verdi.bir domuz bedeninde dünyaya doğacaktı. böylelikle domuzların çamurlar içinde yuvarlanmalarından nasıl bir zevk aldıklarını anlayabilecekti.düşüncesini diğer tanrılara da aktardı. aynı şekilde merakta olan tanrılar bu fikri harika buldular. dönüşte bize de anlatırsın dediler. indra doğmakta olan bir domuza enkarne oldu. aradan yıllar geçmeye başladı… indra büyüyordu…onun bir tanrı olduğunu hiç bir domuz anlamamıştı bile. zaten kendisi de, tanrı olduğunu çoktan unutmuştu bile. büyüdü ve ailesi ile birlikte balçıkta yuvarlanmaya gitti. ilk banyolar pek hoş sayılmazdı… tiksinir gibi oldu…ama kısa bir süre sonra buna alıştı. bir dişi ile birleşti. çok sevdiği yavruları dünyaya geldi. zaman geçtikçe çamur banyoları yaşamlarında vaz geçilmez bir yer aldı. çamur banyoları, indra’nın da vaz geçemeyeceği bir eğlenceye dönüşmüştü. bu arada süresi de dolmuştu… tekrar geldiği tanrılar dünyasına geri dönmesi gerekiyordu… süresi dolduğu halde hâlâ göğe geri dönmediğini gören tanrılar, ona aralarındaki yerini almasını emrettiler… indra reddetti!…tanrılar aralarında toplandılar ve onu tekrar eski yerine dönmeye mecbur etmek için bir çözüm buldular… bu domuzu öldürmek… ve öyle de yaptılar…göğe geri döndüğünde., indra başından geçen bu serüvene çok güldü. ama domuzların balçığı neden sevdiklerini hiç bir zaman anlayamadı.”
  • olağanüstü bir e.s.posthumus parçası.
    tam spor salonunda kürek çalışırken dinlemelik.
  • en ünlü silahı vacra olan hint tanrısı.
hesabın var mı? giriş yap