• "derken bir gün bir kitap çektim, açtım ve kalakaldım.
    birkaç paragraf okudum. sonra çöplükte altın bulmuş biri gibi kitabı masaya götürdüm.
    cümleler sayfada yuvarlanıyordu, kayıyorlardı. her cümlenin kendine özgü bir enerjisi vardı.
    cümlelerin özü sayfaya bir biçim veriyordu: sayfaya oyulmuşlardı sanki.
    duygusallıktan korkmayan birini bulmuştum sonunda.
    mizah ve acı olağanüstü bir kolaylıkla iç içe geçmişti.
    o kitabın ilk sayfaları benim için çılgın ve büyük bir mucizeydi.
    evet, fante beni çok etkiledi. o kitapları okuduktan kısa bir süre sonra bir kadınla yaşamaya başlamıştım.
    benden daha ayyaştı ve korkunç kavgalar ederdik.
    bazen ona, "bana orospu çocuğu deme! bandini'yim ben, arturo bandini" diye bağırırdım.
    fante benim tanrı'mdı ve tanrı'ların rahatsız edilmeyeceğini, kapılarının çalınmayacığını biliyordum.
    ama "angel's flight"ın neresinde oturduğunu tahmin etmeye çalışır, hala orada yaşadığını tahayyül etmeyi severdim. hemen her gün ordan geçerdim.
    camilla'nın tırmandığı pencere bu muydu? lobi bu mu?
    hiçbir zaman emin olamadım."
    -charles bukowski-
    (arka kapak)
  • bukowski'nin etkilendiği bir yazar, aslında bukowski'nin daha bi naifi, daha bi çekingen, mülayim mizaçlısı da denebilir.
  • kendisi ilk paragrafta 12'den vurandır hep.

    "ikinci romanım için bir taslak hazırlamam gerekmiyor, hazır. başıma geldi. kız gitti, ona aşıktım ve benden nefret ediyordu, benim öyküm bu kadar."

    büyük açlık - toza sor'a önsöz
  • anlattığı bütün o yitik hikayelerin içinden her zaman umut fışkırır fante'nin, trajik olan hayat ironiyle harmanlanır, okuyana yaşam sevinci verir, kitabı bir kenara bırakıp sokağa çıkmak için, bana da bir yer açın ben de yaşamak istiyorum demek için cesaret verir.
  • okumanın ödülüdür fante. kanımca ne bukowski'yle karşılaştırılabilir ne de herhangi bir başka yazarla. kendine özgüdür o, keşfederseniz hayatınız güzelleşir. iskalarsanız yazık olur size, kahkaha ve gözyaşını aynı anda yaşamanın keyfini hiç tatmamış olursunuz çünkü.
  • ''hayatımı düşünerek oturdum orda, harcanmış hayatımı, aileme çektirdiğim ıstırabı. babamın cüzdanından, annemin çantasından, kızkardeşimin kumbarasından çaldığım bütün paralar geldi aklıma. babamın silahı ve yakın menzilden öldürdüğüm tavuklar geldi. dalga dalga üstüme geliyordu sefil hayatım; cebirden üst üste üç yıl çakmıştım; sınavlarda kopya çekiyordum; ahlaksız fıkralar dinliyor, arada sırada ben de anlatıyordum. bunları düşünürken hayata yeniden başlamak istedim; bir fırsat daha. bu kar fırtınasını atlatıp bulder'a, eve dönmek ve mühendislik okumak istedim.''

    john fante, genliğin şarabı.
  • john fante nin yanlış hatırlamıyorsam los angeles yolu nda knut hamsun dan bahsetmesi; bilahare john fante nin de büyük açlık gibi bir öyküler derlemesi çıkarması pek şahane edebi göndermeler bütünlüğüdür; güzel bir selamlaşmadır, hoşluktur.
  • charles bukowski'nin louis-ferdinand celine ile beraber "okuyun bunları lan züppeler" dediği muhteşem yazar. tabii, ey bukowski, seni okumadan önce okuduk biz bunları, diyesim var. dedim bile.
  • bu hafta radikal kitap ta ilk defa ondan bahsedildiğini gördüm. ve ooohhhaaaaaahahahaha diye oha kahkahası attım kampüsün ortasında geldim sayfayı odama astım. the big hunger türkçeye de çevrilmiş büyük açlık diye. koştum hemen almaya nöbetçi kitapçıdan. ama yoktu. ben de parantez kitabevine bizzat gidip fiyatı %50 indirimli aldım. gerçi 50 milyon olsaydı yine alırdım; ama ben 5,5 liraya aldım. fante bukowskinin tanrısı oluyor da benim neden olmasın. ikinci babam olsun. tanrım olsun. ortaokuldan beri her 2 ayda bir parantez yayınevine gidip; aznavur pasajı nda yeni kitabı ne zaman gelcek diye soruyorum. ve her yeni kitabını aldığımda; acaba türkçeye çevrilen son kitap mısın diyerek kitabı günde 1 sayfa okuyarak bitirmeye söz veriyorum ama o gece bitiyor. ama büyük açlık ın amerikadan getirttiğim ingilizcesini bitirmeden buna başlayamayacağım. maksat ingilizce pratik olsun
  • sade bir dille herkesin hayatında yaşadığı anları yazan yazar. kitaplarında aşk vardır ama asla ilk sırada yer verip gözünüze sokmaz, kitaplarında sınıfsal durumlar da vardır ama gözünüze sokmaz, kitaplarında herkesin hayatından bir parça vardır ama hep özgündür. hayattaki günlük olayları bu kadar sade bir dille ele almak ve bu kadar çok şey anlatması yazar olarak başarısı olsa gerek.
hesabın var mı? giriş yap