• ahbap çavuş versiyonu hariç dünyanın en güzel şeyidir. bunu beğenmeyenler beyini kapatıp göt büyütmeyi severler.
  • söylendiği gibi insanın doğasını yansıtan bir sistem değildir. tamamen şeytani bir düzen olarak görüyorum.

    allah'ı para olan bir sistemden ne beklenebilir? kâr etmek için yapmadığı sahtekarlık, işlemeyeceği cinayet olmayanların sistemi.

    ilaç satmak için bile hasta yaratabilecek iğrenç bir sistem. böyle şeytani bir düzen iyi olmayı cezalandırıyor. sahtekar, dolandırıcı ve düzenbaz olmayı ödüllendiriyor.

    bu sistemi ya biz değiştirip yerine daha güzelini koyacağız ya da doğa kendi halledecek.

    harakiri
  • solcular ve müslümanlar birbirini yemeyi bırakmadıkça kurtulamayacağımız bela. bu konuda solcular çok daha saldırgan tabii, dünyevi zevklerimiz ve maddî arzularımız engellemez motivasyonuyla pozitivizm ve bilim putuna sarılıp dinlere ve dindarlara saldırıyorlar, halbuki bunların içindeki doldurulamaz maddi boşluğu tahrik eden de kapitalizmin ta kendisi. bakın yine judaik bir hareket olan sosyalist rusya, sanayi üretimi açısından kapitalizmden ayrılmaz, onun derdi de dünya kaynaklarına çökerek olabilecek en büyük sanayi üretimini gerçekleştirmektir fakat bölüşümde farklı olduğunu iddia eder. batı medeniyetinin içinde sıçılmış aynı bokun lacivertidir yani, asla kapitalizme bir alternatif olamaz. bu meyanda özellikle türk solcusunun savaş açarak ortadan kaldırmaya çabaladığı dinin teknik yanı önemsizdir, yani bugün quantum fiziğini öğrenen modern insanın ayın ikiye ayrılması mucizesine bakış açısından varacağı kaba sonuca indirgenemez. neye inanırsak inananalım (veya inanmayalım) aslolan dinin sağladığı anti-emperyalist siyasi zemindir. bu yüzden batı tarafından islamla mücadele edilmiştir. aslında bizde olmayan ve o dünyanın egemenlerini teşkil eden ruhban sınıfına karşı mecburen laiklikle yapılan fransız devrimi'nin bize uymayan şablonunu alıp getirilmesindeki yanlış tespitten başka ve bilinçlice yapılan şeyler var burada. yani avrupa'da yükselen sanayi ve ticaret burjuvazisinin bizim gibi sömüreceği başka milletlere olmazsa olmaz laiklik adı altında itelediği masonik judaik hareketin inanılmaz beyin yıkayıcı bir takım araçlarının olması suyu bulandırıyor buralarda. hele bizim ülkemizde solcu geçinenler adeta emperyalizmin piyonu gibi hareket ediyorlar... bunları yola getirmek önemli, yoksa mülsümanların durduğu yer çok muhkem ve en başından beri bu sikik sistem hakkında en doğru tahlilleri onlar yapmış durumda.

    (bkz: #153291342)
  • ben isterim ki tam otomatik delüks uzay gay milenyum komünizmine geçelim. tabii bu olmayacak.

    ama modern ekonomik sistem devam etmese çok iyi olur. bunu diyenler de sadece solcular değil. late stage capitalism diye anılan bu model, birçok kapitalist için bile çok dandik bir kapitalizm alt türü olarak görülüyor. bunun da başlıca sebebi bu modelin sonsuz büyümeye mecbur olması ama sonlu bir gezegende yaşamamız. ve o limitlere de vurmuş olmamız. bilhassa odaklanacağımız iki kapitalist alt kavram, "borç finansmanı" ve "hissedarlık modeli" olacak. başlayalım.

    1- borç finansmanı, bir işletmenin faaliyetlerini finanse etmek için banka gibi bir borç verenden borç aldığı bir finansman türüdür. işletme daha sonra krediyi artı faizini zamanla geri öder. borç finansmanı, ekipman satın almak, çalışanları işe almak veya yeni pazarlara açılmak gibi çeşitli ticari faaliyetleri finanse etmek için kullanılabilir. borç alan neden alıyor bunu anlamak kolay. ama veren neden veriyor? bunu yaratan iki sebep var. ilki enflasyon. siz bilmezsiniz ama gelişmiş ülkelerde bazen çok düşük enflasyon sorun olur. çünkü negatif enflasyon varsa, paranla hiçbir şey yapmayarak kazanç sağlayabilirsin. ama bir miktar enflasyon varsa, erimemesi için o parayla bişey yapmak zorundasın. ikincisi ise faiz. sen borcu bankaya verirsin. banka da kredi çekenlere verir. banka senden riski üstlenmiştir. o riski kredi çekenlere transfer etmek için, "x kişiden kaç tanesi bu borcu ödeyemez" vs. bir seri risk faktörü ve enflasyona yaslanarak, biraz da kâr payı ekleyerek bir faiz oranı belirlerler. işte bundan dolayı tavşan kaç tazı tut şeklinde devamlı pozitif enflasyon ve faize mecbur kalırız. dolayısıyla bir evin 2070'teki nominal değeri çok acayip bir durum olmadıkça 2050'den kesin fazla olacaktır mesela.

    2- hissedar kapitalizmi, işletmelerin, şirketin sahipleri olan hissedarlara ait olduğu ekonomik bir sistemdir. hissedarlar genellikle kârlarını maksimize etmekle ilgilenir ve bu nedenle işletmeler kârlarını artırmaya teşvik edilir. hisse değerlerini belirleyen şey bugünkü kârlılık değil, pazarda şirketinizin gelecekteki karlılığının artacağı algısı yaratabilmektir. finans kapitali şirketin ettiği kârdan aldıkları paydan de elbette kazanç sağlar. ama bu, hisse fiyatlarından sağlanan kazancın çok altında kalır. dolayısıyla mesela facebook global pazarı komple ele geçirdiğinde, hisse değeri bilakis çakıldı. çünkü büyüyecek yer kalmadı. bu mekanizmanın böyle çalışması, uzun vadeli sürdürülebilirlik yerine sonsuz büyüme odaklı düşünmemizin başlıca sebebi.

    bu iki faktör, borç finansmanı ve hissedar kapitalizmi, küresel ekonominin sürekli büyüme durumunda olması gerekliliğini yaratabilir. ama gezegen sonlu. öyleyse:

    artan kaynak tüketimi: işletmeler büyüdükçe enerji, su ve hammadde gibi daha fazla kaynak tüketirler. bu, çevresel bozulmaya ve doğal kaynakların tükenmesine yol açabilir.

    artan kirlilik: işletmeler büyüdükçe daha fazla kirlilik üretirler. bu, hava ve su kirliliğinin yanı sıra iklim değişikliğine de yol açabilir.

    eşitsizlik: işletmeler büyüdükçe, serveti az sayıda insanın elinde toplama eğilimi gösterirler. bu eşitsizliğe ve sosyal huzursuzluğa yol açabilir.

    borç finansmanı ve hissedar kapitalizmine alternatifler olduğunu not etmek önemlidir. örneğin, işletmeler, yatırımcıların şirkette hisse satın aldığı özsermaye finansmanı yoluyla finanse edilebilir. bu tür bir finansman, işletmelerin kredilerini geri ödemek için gelirlerini artırmalarını gerektirmez. ek olarak, işletmeler çalışanlar, müşteriler ve topluluk dahil olmak üzere tüm paydaşların yararına olacak şekilde yürütülebilir. bu tür iş modeli paydaş kapitalizmi olarak bilinir.

    borç finansmanından ve hissedar kapitalizminden uzaklaşarak daha sürdürülebilir ve eşitlikçi bir küresel ekonomi yaratabiliriz.
  • eşitlik fırsatta olabiliyor kazançta değil. bunun yanında dünyadaki herkese şu an 1 milyon dolar dağıtılsa 15 dakika sonra eşitlik yine bozulacaktır. suçlu kapitalizm değil açgözlü insandır.
  • kapitalizm, modern toplumsal deneyimin merkezi ve düzenleyici unsurudur. dünya üzerinde tüketimin hegemonik olarak devamlılık gösterdiği, istençli varolan yegane ekonomik modeldir de aynı zamanda.

    modern batı felsefesi ve sosyolojisinin de desteklediği bu sistem, ekonomik geleneğin de alt yapısını oluşturuyor. (dolarizasyon, dolara bağımlı olma. ülkede kurun artması sonucu fiyatların da artmış olması)

    batı tandanslı kozmopolit görüş, piyasalara kapitalizmin sorgusuz sualsiz hâkim olmasını ister.

    kapitalizm size kimlik bahşeder. modern sanayi toplumunun taşıyıcılığını üstlenen kapitalizm, kitle iletişim araçlarıyla, sinema, dizi, film, kitap, reklamlar, şarkılar, sosyal medya aracılığıyla kendi kendini yeniden (sonsuz döngü) üreten sistemi bize empoze etmek ister.

    kapitalizm, sahip olduğu bütün olanları kullanarak hep büyüme derdindedir. diğer tüm ekonomik modelleri mağlup etme amacındaki bu canavar, ötelenmiş ve ihlal sayılan tüm oyunları da oynamaktan zevk alır.

    kapitalizmin ekonomik söylemleri ‘sermaye merkezli’dir. doğası gereği de hâkimiyet kurma ve yayılma eğilimindedir.

    söylem seçkini iktidarların, “güçlü”, “üretken toplum” “büyüyen ekonomi” gibi söylemlerle palazladığı bu sistem, toplum mühendisliği evriminin de doruk noktasını temsil eder.

    hep olumsuz özelliklerinden bahsettik biraz da sistemin olumlu yanlarını anlatalım.

    kapitalizm, kıtlığı, geleneksel toplum ayrıcalıklarını, dogma ve skolastik düşünceyi reddeden yapısıyla cehalet, batıl inanç, antidemokratik, ilkel siyaset, din gibi kalıpların da sonunu getirir. diğer bir deyişle toplumsal gelişimin modernist yüzüdür kapitalizm.

    kapitalizm, dönemsel krizler geçirse de tüm bunlardan kendini yenilemek suretiyle daha canlı çıkar. tüketicinin harcama alışkanlıkları, arzularına önem vererek karşı tarafa daima bunları sunar.

    büyük ticari dönüşümlere öncülük ettiği gibi, nesne ve imaj satımı, cemaat oluşturmaya dönük biçimiyle de kapitalizm, “özdeşlik bağı” kurarak tüketiciyle arasında ilişki bağını da geliştirmek ister.
  • 15 yaşındaki çocukları vücutlarından igrendirerek makyaj malzemesi sattiran, estetik yaptıran, sağlıksız besinlere özendirip daha sonra; "sen çok sismansin, vücudun düzgün değil" diyerek zayıflama ürünleri aldırtan sistem.
  • insan doğasına tamamen ters ve sürdürülebilirliği olmayan sistem.

    uzak olmayan bir gelecekte bu sistem tarihin karanlık sayfalarında yerini almak üzere sonsuza kadar silinecek.

    ya da insanlık olarak siki tutucaz.

    3. bir yol yok.
  • tüketim kültürü nedeniyle kazan-tüket çarkının döndüğünü, popüler kültürün de etkisiyle tüketimin hızlandığını belirten tarhan (2012), kapitalizmin insanları ruhsal olarak hasta ettiğini, artan anti-depresan ilaç kullanımlarının ve psikolog-psikiyatra gitme oranlarının bununla ilişkili olduğunu ve kapitalizmin önce hasta ettiğini sonra iyileştirdiğine dikkat çeken eleştirilerde bulunmaktadır.
    lüks ve israf arttıkça toplumlarda iktisadi ve mali dengesizliklerin oluşmakta, insanın refah ve bolluğa olan bağımlılığı doğmakta, insanlar maddi ve manevi değer-amaç dengesini kaybedince ortaya narsist insan modeli çıkmaktadır. (göcen, 2013:179). günümüzün psikolojik yapılanması olarak kabul edilen narsisizm psiko-kültürel bir rahatsızlıktır.
    narsisizm, yunan mitolojisinden sudaki yansımasını görüp, yansımasına yani kendisine aşık olan ve bir ömrü ulaşamayacağı bu aşkın peşinde koşarak, aşkını izleyerek tüketen narkissos'dan gelmektedir. ilk defa ellis tarafından kullanılan narsisizm kavramı hakkında freud ve jung'ın çalışmaları bulunmaktadır. narsisizm normal ve patolojik düzey olarak ikiye ayrılmaktadır (karaaziz ve atak, 2013:44-46). christopher lasch (1978), “narsisizm kültürü” adlı eserinde narsisistik kişilik bozukluğunun; bireyci, tüketim toplumlarında; aile yönelimli, işbirliğine dayalı toplumlara göre daha yüksek oranda görüldüğünü iddia etmiştir (timuroğlu ve işcan, 2008:244).

    tüketim toplumu ve tüketim toplumuna yöneltilen eleştiriler üzerine bir tartışma nil esra dal
  • özel mülkiyetin ve serbest piyasa dinamiklerinin temel alındığı ekonomik sistem.
    bireyler ve işletmeler, kâr elde etmek amacıyla mal ve hizmet üretimi yaparlar.
    ekonomik faaliyetler ise arz ve talep dengesine göre belirlenen fiyatlarla gerçekleşir. bunun sebebi rekabettir. rekabet, piyasadaki işletmelerin verimliliklerini artırmasına ve tüketicilerin daha iyi hizmet ve ürünlere erişmesine olanak sağlar. bireyler ve işletmeler, sermaye birikimi ve yatırımlarla ekonomik büyümeyi hedefler. kâr elde etme motivasyonu, yenilikçilik ve girişimciliği teşvik eder. bu durum tarihsel olarak endüstri devrimiyle birlikte yaygınlaşmıştır. bugün dünya genelinde birçok ülkede kapitalist ekonomik sistem benimsenmiş ancak çeşitli eleştirilere maruz kalmıştır. gelir eşitsizliği, sosyal adaletsizlikler, çevresel etkiler ve rekabetin sınırlamaları gibi konular hala tartışılmaktadır.
hesabın var mı? giriş yap