• kötü gelen kimseyi "değişir" diye hayatında bulundurmamak, best saygı unsuru ever
  • babamda bolca bulunan davranışlardır.

    bazen yaptığı davranışlara o kadar anlam veremiyorum ki "benim babam neden böyle" diye düşünmeden edemiyorum.

    uzunca bir süre vergi dairesinde memur olan babam, 2009'da emekli olunca boş duramayacağını ön görerek ticarete atılmıştır. ufak bir mahallede mütevazi bir market açmıştır kendisine. siz bunu mahalle bakkalı olarak da düşünebilirsiniz. mahalle bakkalının en önemli özelliği herkesin bildiği gibi "veresiye" alış verişine olanak sağlamasıdır. fakat babamın bu konu hakkında oldukça katı kuralları vardır. bunlardan bir tanesi de şudur: ne olursa olsun kesinlikle sigaraya veresiye yazılmaz. isterse bakkalın en yağlı müşterisi gelsin yine de veresiye ile sigara alamaz babamdan. birçok veresiye sigara isteyen müşteri ile babam arasındaki diyaloga denk gelmişimdir. müşteri, "dayı beni tanıyorsun, her gün buradan alışveriş yaparım. cüzdanı unutmuşum, üzerimde de para yok, yarın sabah işe giderken bırakırım" der ama babam "ıhh" der "peygamber" demez, sigaraya veresiye yazmaz. "yeğen sen şimdi yoğurt al, ekmek al, istersen karşı rafı boşalt götür, ben sesimi çıkarmam. ama biliyorsun, sigaraya vereseyi vermem.

    bazen "neden böyle yapıyorsun baba, adam üst kat komşumuz, tanımadığımız biri değil ki?" derim... derim demesine de keşke demez olayım. "sigara zevk işidir, acil ihtiyaç değildir, sigaranın veresiyesi olmaz, bunu öğrenememişsen senden de işletmeci olmaz" der, babam.

    neyse gel zaman git zaman, bir gün yine dükkana babamı ziyarete gitmiştim. bir müşteri geldi. tanıdığımız bir müşteri idi. selamlaştılar, sohbet ettiler. adam ekmek, kola bir de şarküteri dolabından birkaç bir şey almıştı. "yılmaz abi bunlar yazılacak" dedi. babam da defteri çıkardı, tek tek müşterinin aldıklarını not aldı. tam defteri kapatacakken, müşteri, "yılmaz abi bana bir de 20 lira borç verebilir misin?" dedi. babam da cebinden 20 lira çıkardı, müşteriye uzattı. konumuz bu olmasa da babamın bir özelliğini de yazmam gerekir. bu özelliği sanırım vergi dairesinde vezneye bakarken kapmış olmalı. babam hiçbir zaman dükkan kasası ile şahıs harcamalarını birbirine karıştırmaz. hiçbir şekilde dükkan kasasından dükkan dışı gider işlemez. öyle bir adamdır, babam. bu yüzden de müşteriye borç verirken parayı kasadan almadı, kendi cebinden çıkardı.

    uzattı parayı babam. babamın uzattığı parayı alır almaz müşteri, "yılmaz abi, bir uzun 2000 alabilir miyim?" dedi. eyvah şimdi çingan çıkacak diye düşünürken, o da ne, babamın uzattığı 20 lirayı müşteri tekrar babama uzattı. babam da sanki hiçbir şey olmamış gibi aldı 20 lirayı kasaya koydu. arkadan sigaraya uzandı ve müşterinin eline verdi. ayrıca para üstünü de vermeyi ihmal etmedi babam. müşteri "iyi akşamlar" dedi ve çıktı gitti. babam ise başka bir defteri çıkarıp müşterinin ismini yazdı ve yanına da 20 lira diye not düştü.

    "allah aşkına baba, bu nedir?" dedim. babam anlamamış gibi bana baktı. ben de "adam senden 20 tl aldı, sonra parayı geri sana verdi, ne anladık bu işten?" dedim. işte babamın kendime saygım var davranışı tam olarak burada yatmaktadır. "ben kimseye sigara veresiye vermem." dedi.

    artık müşteriler bu olayı öyle kanıksadılar ki resmen adamın bug'unu bulmuşlar. veresiye sigara istemeyip doğrudan borç para istiyorlar adamdan. sonra da o para ile sigara alıyorlar. ya olabilir mi böyle bir şey? güler misin ağlar mısın? merak ediyorum müşteri dükkandan çıktıktan sonra babam hakkında ne düşünüyor? acaba "vay be yılmaz abi de ne adammış be" şeklinde düşünüyor mudur? ya da ne bileyim, "harbi adamdır bizim yılmaz abi, en azından kendisine saygısı var be" şeklinde mi düşünüyordur?
  • geriye bakmamak. siktir edin kıyafeti, sporu. en büyük gösterge budur. acaba şöyleydi de böyle olsaydı da bıdı bıdı saçmalamalara girmemek.

    artık görüşmediğim biriyle ilgili iyi şeyler söylerken sözümü kesip 'çok iyi olsaydı hayatında olurdu değil mi' demişti. mal gibi kalmıştım. e tabi kimseye küfretmeyeceğiz de, güzelleme yapmaya da gerek yok. biri hayatınızda değilse iyi olmasına imkan yok, en azından sizin için.
  • bir şeyi, hiçbir neden göstermeksizin (gerekli ve zaruri durumlar dışında) açıklama yapmak için şekilden şekle girmeden, sadece ve sadece kendisi istediği için yapmak ya da yapmamaktır. bu konudaki tüm baskı ve ısrarlara karşı etten duvar örüp çizgiyi geçirtmemesi ve bunu kendini suçlamadan, bunu kendinde hak görerek yapmasıdır.
  • flört aşamasında “hayır” cevabı aldığınız kişinin peşinde koşmamak.

    hayat çok kısa, kimse prens / prenses değil.

    olmayacak ilişkilerin uğruna zamanınızı, enerjinizi ve kaynaklarınızı harcamayın.
  • sana zarar verdiğini düşündüğün her kişi ve ortamdan uzaklaşma becerisine ulaşmaktır. aksi takdirde kendine saygın kalmaz.
  • ben elimi öpüp başıma koyuyorum.
  • sevmediğim veya beni sevmediğini düşündüğüm insanlarla irtibatı koparmak
  • örtünüp üzerine 8 kilo makyaj yapmamak. zira örtünmenin amacı dikkat çekmemek zaten, bunları yapıp da ahkam kesmemek de kendine saygı ibaresi. milletin yaşam tarzına burnunu sokmamak da bunlardan biri. gerçek süslümanlık bu değil.
  • değersiz hissettiğin yerden gitmeyi bilmek. en iyisi budur.
hesabın var mı? giriş yap