aynı isimde "kızılcık şerbeti" başlığı da var
sponsorlu
  • nursena benim yaşadığım şeylerin hepsini tek tek yaşıyor. hatta senaryoyu beni tanıyan biri mi yazdı diye şüpheleniyorum ara ara.

    annem tam olarak pembe gibi bir kadın.
    babam da tam olarak abdullah bey gibi bir adam. farklı olarak ailem iki erkek kardeşime de baskiciydi. yani erkek kardeşim bir kadını hamile bıraksa evde kıyamet kopardı.

    işte böyle bir ailede yaşayıp kapanmak zorunda kaldım. keza zaten başımda bir örtüm eksik büyütüldüm çocukluktan beri. pantolon dahi giydirmediler. sonrasında beni arkadaşımın düğününde gören birinin oğluyla bir iki sefer görüştüm, ailem sanki orospuluk yapmışım gibi ailesi çevresini araştırmadan beni evlendirdi. evlenmek istemiyordum, tanımak istiyordum. ama müsade etmediler. karşımdaki aile de pisliğin teki olduğu için mal bulmuş magribi gibi evliliğe sürükledi beni. benim ailem, onun ailesi derken nikah masasında burda ne işim var benim hissiyle evlendim. düğünden sonra ertesi gün öğlene kadar odada tek başıma agladim ve o duygusal yikimla tam 5 gün hiç uyanmadan soğuk soğuk terler ata ata yatmisim. inanın o beş gün bende hiç yok. aileme haber vermemisler, eve doktor cagirmislar. uyandığımda 'oleceksin diye çok korktuk' dediler. dayısı evlendigim ayıya tokat atmış 'kiza ne yaptin' diye. aynı yani ayni. sonrasındaki evlilik döneminde anneannesi, annesi, teyzesi, kuzenleri ile birlikte yaşadım. hepsi her gün eve geldiler. bir gün yalnız bırakmadılar. evlendigim kişi ise ortalıklarda yoktu. ailesiyle evlenmiştim. evli çiftlerin yaptığı hiç bir şeyi yapmıyorduk.

    sonra aynı nursena gibi bir patlama sonrası evliliği bitirdim. ailemin yanına geldim. tabi onlara da bir güzel patladım, taaaa cocuklugumdan beri yaptıklarını yüzlerine vurdum. iki tarafa kinimi kustum. o baş örtüsunu de çıkarıp attım.

    baş örtülü lerden değil ama baş örtüsunden nefret ediyorum. bunun kadınlar için bir secenek olmasından nefret ediyorum.

    umarım nursema da çıkarır o örtüyü.

    dizinin bir kadının tek başına aydinlanisini göstermesini sevdim. ben bütün bunları yaşarken kimsem yoktu. o dönem kadınlar bile sadece dedikodumu yapmıştı. en yakın arkadaşım bile yanımda olmamisti. çünkü ailemin dizayn ettiği çevrem de ayni ailem gibiydi. kaypak, korkak, iki yuzlulerdi.

    tek başıma boşandım, tek başıma ayrı bir hayat kurdum. ele ayağa da düşmedim çünkü erkeklerin ne kadar bencil ve çıkarcı olduğunu o evlilikte ve babam sayesinde ogrendim.

    şimdi hayatımın en konforlu günleri için onlara sadece teşekkür ediyorum. evlilik sayesinde evliliğin ne pislik bir kurum olduğunu, ailem sayesinde baskının ve yobazligin insanın hayatında nelere sebep olduğunu öğrendim.

    şu an çevremde bir tane bile yobaz insan yok. fark ettiğim an hayatımdan çıkarıyorum.

    dilerim nursema kıvılcım hanım gibi bir karakter olur, ama onlar gibi bu sinsi adamlara düşmez. bu adamların en iyisi ömer, o bile defolu.
  • kadına şiddet filan, hikaye. rtük'ün diziye dadanmasının sebebi akplileri göstermesi. bakın kötü göstermesi demiyorum, direkt göstermesi. akp bir insan suretine bürünse, kılığıyla, kişiliğiyle, davranışlarıyla, nursema'yı zorla evlendirdikleri ibrahim olurdu. partiyi kanlı canlı prime timeda görünce fenalaşıp ceza verdiler. that's all.
  • diziden anektod :
    tesetturlu ailenin (damadin ailesi) tesetturlu olan biricik kizlarina, sekuler ailenin teyzesi (gelinin teyzesi) sen neden kapalisin dedi. ayy kiz bir alin bir bozul. önüne gelen herkese bu olayi anlatti vay sizin turbanli baciniza neden diye sordular diye.
    geljnlik provasinda gelinin istedigi gelinlige ama bu aciiiiik dediler, gelinin anasi gerildi.
    bunu tesetturlu ailenin babasina anlattilar. vay efendim kimse anneni incitemez gelinin annesi bile olsa nerede duracagini bilecek, kimse kardesine saygisizlik yapamaz kimse onun turbaninini sorgulayamaz diye oğlunu cekti koseye konustu.
    be hey dürzü, sen gelininin gelinliğinin şekline şemaline karisirlarken, bekarliga vedasina sinir küpü gibi dolarken saygiyi neden sorgulamiyorsun?

    simdi anladiniz mi kim daha magdur. her gun boyle tiplerin baskalarinin ozgurluklerini kisitlayarak kendilerine saygi beklemeleri yuzunden sinir hastasi olduk.

    edit: esas oglan tam bir mal. gelin soruyor biz hep boyle 10 kisi mi yaşayacağız kendi evimiz olmayacak mi? damat yanitliyor, bizim ailenin bir düzeni var, abimin cikmadigi evden ben cikiyorum diyemem. seni allahin eziği seni, evlenmesin böyle anasinin babasinin dizinin dibinde yuva kurmaya calisan ezikler.
  • aile gerçekleri yansıtmıyor, yok bu zamanlarda o kadar zengin insanlar öyle de olur mu cağnımm diyenlere meeeeeeeeeh diyorum. oluyor canısı. öyle de bir oluyor ki gel sana anlatayım hem de bizzat göbeğinden;

    ben ünal ailesinin ömer karakteri ile evliyim. yani, ailesindeki pasif, mutsuz ve enerjisiz kadınlarından anti yönde etkilenmiş adamıyla. ama bu çiftin yaşadığı sorunları birebir yaşadım evliliğimde. bir kere, o adam belki iş hayatında her şeye maruz kalıyor ama evinin sınırlarından girdiğinde olması yönünde bin yıldır idealize edildiği adama dönüşüveriyor. yani belki yabancılarla iş toplantısını içkili bir otelde yapmıştır. ama eve dönüp yine tövbe namazını kılıp kaldığı yerden devam eder. öyle bir taşlaşmıştır ki o benlik değişmez. değişemiyor.

    aynı adam evde içki dendiğinde 78 kez tövbe istiğfar çeker. ibadetler gösterişli, göze soka soka ve abartılıdır. iğnenin çekirdeği sünneti bile uygulanmalıdır. 9 sene oldu orucumu suyla açıyorum bunu öğrenemediler. ille o hurma bi gözüme sokulacak. ya sevmiyorum. yok. seveceksin. boza, kefir ve beyaz sirke haram mesela. sana göre öyle, bana göre değil. bu yok işte. dünya düzenlerinin hepsi kendilerine göre olmalı. yüz üstü yatmak da sakıncalı mesela. neden? bilmiyorum. sağ ayakla eve gir, ilk önce sağ ayakkabını giy. bebek 40 günlük olmadan banyoya giremez, çünkü orada necis şeyler var. ulan o bebek de yapıyor o necis şeylerden? gerçekten haram, sakıncalı, uygun değil kavramları o kadar geniş ki, uygun bir şeyi bulmakta zorlanıyorum. 8 aylık bebeğe hacamat yaptırmış insanlardan bahsediyoruz..

    bundan 10 yıl önce bana bunları anlatan olsaydı ben de inanmazdım hala böyle insanların var olduğuna. ki ben de seküler bir ailenin çocuğu değilim. imam hatip mezunuyum, biz de ailecek ramazan ayını seromoni gibi geçirir, bayramları asla tatile gitmezdik. ama muhafazakarlık öyle bir sektrumdaki bu ülkede, eşimin ailesi beni uzun süre zındık kabul etti. öyle şeyler konu oldu, öyle şeyleri açıklamak zorunda kaldım ki çok ipten döndüm. ailem beni tekrar tekrar çağırıp " bak emin misin" dedi.

    kayınvalidem, bana ilk albümlerini gösterdiğinde kadının bir tane gülen fotoğrafını görmedim. gelinlik fotoğraflarında aynı nur sema gibi başı eğik, ağlamaklı, yani sanki ağlıyor. sebebini kaç kez sordum, en son geçen sene söyledi. fotoğrafı çeken kişi erkekmiş başını kaldırıp adama gülmemek için öyle bakmış. gülmüyor bu arada. babası güldükleri zaman kızarmış "cennetle mi müjdelendiniz?" dermiş. şarkı bilmez, melodi mırıldanmazlar. masal bile onlar için boş beleş gelir de torunlarına peygamberimizin hayatını okurlar. ninni söylemezler, besmeleyi ritmik okurlar. şaka yapmıyorum. eğlence diye bir şey hayatlarında yok. evlerinde sadece radyo var o da dini kanal açılıyor. türkan şoray'ı tanıyorum diye bana değişik değişik baktıklarını hatırlıyorum. eminönü'nde alışverişteyken oraları çok biliyorum diye kayınvalidemin rahatsız olduğu olmuştu. halbuki 3 ay önce bodrum'da tatildeydim kız arkadaşlarımla auhauhaha keşke söyleseydim.

    kına gecelerini bile mevlütlü yapıyorlar. yemek masalarını kapının yanına koyuyorlar ki evin hanımı olur da masa kurarsa salonun ortasında öylece salınmasın. eşimin iki tane erkek kardeşi var, bende daha numaraları yok 9 yıldır. ismimle hitap ettikleri, benimle sohbet kurdukları anlar bile nadirdir. yabancı madde çocuklarının bünyesine zerk olacak diye aşı yaptırmıyorlar, çocuklarına kitap aldım içinde resmedilen bir çocuk şortlu diye almadılar.

    parmak çıtlatmak da haram. ulan hayatımın bir döneminde bir yerde parmak çıtlatırken bana tuhaf tuhaf bakılacağını asla tahmin etmezdim ama baktılar. hatta nasihat ettiler. yapmasak da olur, nefsimizin kölesi miyiz? dersin phuket adasında koko partisi yapıyorum nefsimizin kölesi olduk parmak çıtlatarak iyi mi?

    kargoların üzerine kadınların adı yazılmıyor ki ismi ulu orta ifşa olmasın. davetiyelere bile kadının adı yazılmıyor. baş harfle geliyor davetiyeler. bazılarında annenin de adı yok. isim de mahremmiş bilinmese daha iyi olurmuş. zaten hayatlarını yöneten kavram "daha iyi olur" bu daha iyileri kim neye göre belirliyor o da belli değilse bile hiç ama hiç bitmiyor. sonu yok. en son ekmek ve su ile çile odasında olsan belki.

    çocuklarına dahi üzerinde baskılı kıyafet almazlar, baskı ne kalp deseni sakıncalı. bildiğiniz kalp. olmasa daha iyi olur. neden? aşk, sevme, seviş bunları çağırıştıran her şey olmasa da olur. ama bir yandan da akıl hep sexte. kızımın bebeğini bile çıplak görmeye tahammülü yoktu da kayınvalidemin, elbise dikti üşenmeden.

    bir kere ramazanın son günlerinde gitme gafletinde bulunmuştum da kendi kendime konuşmuştum tüm akşam. çünkü kayınvalidem o gün kadir gecesi olabilir diye sorularıma bile cevap vermemişti içinden dua etmekten. ilk başlarda çok takıyordum bu durumu ama sonraları üzülmeye başladım hayatı boyunca sadece korkuyla güdülmüş bir kadın, kadınlar onlar. sevilmemişler. babasından bir kere bile bir şey isteyememiş ondan güzel sözü sadece kuran ezberlediğinde duymuş. haliyle onun kendini ifade etme biçimi din olmuş sadece. ne kadar dindar olursa o kadar var hissetmiş.

    dizide çok iyi resmedilen bir konu da ağdalı dil. 5 dakikalık bir telefon konuşmasında 8 kez amin, 5 kez çok şükür, 12 kez inşallah dediğimi hatırlıyorum. arkamdan kuzenlerim saymıştı. ah "allah ne kadar büyük değil mi?" bak "allah nelere kadir". gerçekten bir ara dua etmekten soğudum. çünkü dua etmekten başka bir şey yapmıyorlar. asla ellerini bir taşın altına koymazlar. ibadetleri de iyilikleri de bir skor aşkıyla yapıp kendilerini tatmin etmek üzere motivasyonla hayatlarını sürdürüyorlar. zor bir anında telefonla seni arayıp 45 dakika dua eder ama gel ne derdin var bir de ben elimden geleni yapayım asla demez. hele canını iste parasını isteme. 40 da 1'den 1 lira fazlasını vermezler.

    bu kadar dar bir çerçevede yaşadıkları için konuşacakları konular da inanılmaz sınırlı ve sıkıcıdır. hep aynı konular döner döner durur, hafiften bir şaka yapılır gülerler sen de bunun nesine gülsem acaba diye içinden geçirirken dualar eşliğinde konu kapanır. bulundukları her ortam kasvetli ve inanılmaz kaotiktir. çünkü hayatlarında eğlence ve haz duygusu hiç olmadığı için enerjileri negatiftir ve seni de etkisi altına alır.

    burdan gerisi sosyolojik tespitten çok gelin söylenmesine döner. ünal ailesini öpün başınıza koyun arkadaşlar onlar altın suyuna bile batırılmış. bu insanlar gerçek ve en kötüsü, oy veriyolar..

    edit 1: allah kurtarsın filan demişsiniz ama ben mutluyum arkadaşlar. eşimle ilk seneler verdiğimiz mücadeleler sonucu bize dair en ufak bir müdahaleleri yok. şahit olduğum şeyler beni üzüyor sadece.
  • yukarıda bir arkadaş çocuğa seccade verilmesine neden kızılmış diyor, hemen anlatayım.

    şimdi pek sevgili arkadaşım, bu kız* belli ki bunların inancına saygı duyuyor ama kendisinin pek de o taraklarda bezi yok. bunu anlamışsındır zaten izlerken diye umuyorum. hani, ateist biri gelip muhafazakar bir ailenin çocuğuna "biz bu şarabı bordeaux'dan almıştık, ileride içer" diye hediye etmiyorsa, muhafazakar biri de gelip daha seküler yetişmiş birine seccade hediye etmesin bir zahmet. açıkça kötü niyet bu. başkasının doğrusunu sorgulamak ve bir şeyleri dayatmaya çalışmak.

    muhafazakar tayfada da bu sıkıntı var. din, allah diye her boku yapma hakkını kendilerinde görüyor ve bunu normalleştiriyorlar ama başkası tam aksini yapsa aaauuuv! neyse.
  • baba biz ne izliyoruz biri bana anlatsın ya. bundan daha kaliteli gündüz kuşağı günlük dizileri yapıldı bu ülkede ya şakasız.

    rezillik. 6 hafta bi konuyu sündürüp sonra “yok yok öyle olmucak hihi” yapıp en başa dönüyorlar.

    kıvılcım'la ömer'i ayırdılar, eto girdi araya 8-10 bölüm bu siksiki izledik, ömer'e görkem yazdılar. içimiz şişti sıkıntıdan. şimdi dönmüşler kıvmer. zırt aynı yerdeyiz.

    doğa'yla fatih boşanıktı, 5 bölüm evlenecekler geri diye yol yaparken kafamızı siktiniz, evlendiler. şimdi geri boşandılar. zırt aynı yerdeyiz.

    alev apo olacak dediniz, olmasın bu ne sikko iş dedik, 5 hafta götümüz kaşındı sinirden. yine de alev apo yaptınız. şimdi ayrıldılar. zırt aynı yerdeyiz.

    mustafa nilay, çocuk meselesi 3 hafta, yok çocuğun olmazdı, yok benden değildi yok senden değildi, yok sinirle söyledim. çocuk mustafa'dan çıktı nilay eve döndü. zırt aynı yerdeyiz.

    eto sapık sayko çıkacak diye 2 hafta sahne yazdınız yerlere göklere fragmanlara koydunuz sanki diziye damga vuracak olaymış gibi. aa kız iftira atmış hihi o da öyle değilmiş. zırt aynı yerdeyiz.

    doğa ünalların eve geldi yok ben kendi mobilyamı alacam, yok benim aşçım gelecek, alev gelene kadar bu evde hüküm sürecem vırvır zırzır, siktir oldu anasının evine döndü. zırt aynı yerdeyiz.

    hala 1. sezon finali kısmındayız e ne izledik baba 29. bölüm*den 51. bölüm*e kadar? 22 bölümdür ne anlatıyorsunuz bokum gibi yok etoydu yok görkemdi onun anasıydı bunun kuzeniydi, büyücüsüydü duacısıydı ne sike derman olduğu anlaşılmayan konuk oyuncular falan, çıkar bunları, nereye geldik aga? deminden şimdiye.

    rüzgarıydı, etosuydu, zülkarıydı, görkemiydi yetmedi aileleriydi, yetmedi metoya milf yazmaktı, gereksiz oğlu gereksiz sosyal medya jargonuydu, fenomen misafir etmekti ne aga bunlar? 2 bölüm “fenomenlik boş iş kızlar, okuyun okuyun” mavrası attınız, sahne bi değişti fenomen almışsınız diziye, aynı bölüm. niye? diziyi çok seviyormuş. ben de seviyorum? o da oyuncu değil ben de oyuncu değilim, beni niye almadınız, çünkü fenomen değilim diye. onu niye aldınız? fenomen diye. e baba siz fenomenliğe özendirmediğinize emin misiniz?

    2. sezon diziye dahil olan kimsenin bi sike faydası yok, ilkten herkes oraya doluşuyor, sonra iş bitiyor hooop hepsine siktir çekmece. diziye hangi aile dahil olursa herkesin hayatı o aileye dönüşüyor. nursema'yı camdan atan orevladı çocuğun aile girdi, hoop herkes onlarla bağlantılı, bi boşandılar siktirdi gitti. alev rüzgar'la oldu kıvılcım'ından nursema'sına herkes doluştu mal bulmuş mağribi gibi rüzgar'ın yanında çalışmaya. etolar dahil oldu herkes bir ucundan tuttu biri onla iş yapıyor, biri ilişki yaşıyor, biri çocuğuyla arkadaş, biri eserlerini ona satıyor. görkem girdi doluş babam biri bacısına biri kardeşine, şirket beraber iş yapsın, birine o aileden kız istensin. koşun amına koyayım görkem'in abisinin çocuklarına da sönmez bakıcılık yapsın, hasta anne ölünce de adam sönmez'le evlensin oradan da bağlantı kurun amk yerinde. bu ne aptal saptal iş birader mide öz suyum ağzıma geliyor artık ya.

    akasya durağı gibi dizi ammına koyayım, ha babam hastanedeler biri kalp krizi, biri baloncuk, biri trafik kazası, biri doğum. ha babam karakoldalar biri nezarette, biri kara para aklıyor. ha babam mahkemedeler fatih doğa boşanıyor, kıvılcım ömer boşanıyor, o velayet alıyor, öteki arkadan geçiyor, onun da başka davası varmış. anasını sen sikesin böyle hayat temposu mu olur, hem bu kadar olay yaratıp hem dizide hiç ilerlememeyi nasıl başarıyorsunuz ismek'ten sikim gibi dizi senaryosu nasıl yazılır kursunu 1.'likle mi tamamladınız olum, bu nasıl ayarsız at koşturma ya? 1 tane bana elle tutulur geçen sezondan farklı bir noktaya gelmiş bir olay gösterin abi var mı ya? bebeler doğdu, bi bu. bunun da süreci 9 ayda tamamlanmasa bebekleri de geri analarının amına yollarlardı.

    hayır ben de izleyicisiyim ama bu dizinin ratinglerde 1. gelmesi, bu kadar konuşulması, yeni projelerin gözünü korkutup dizi günlerini domine etmesi falan harbi dizi sektörüne indirilmiş bir darbe ya. vallahi izlediğim için utançtan yastık dişledim siz yazmaya utanmıyorsunuz amk.
  • bu akşam yayınlanmayacak dizi imiş.
    malum 5 bölüm rtük cezası nedeniyle bu akşam yayın olmayacakmış ama yapımcı üst mahkemeye de başvuracak diyolla.

    edit : işler karışık. kanal güldür güldür'ü yayınlamaya başlayıp oyuncular bile kınama mesajları yayınlamışken tekrar ''yeni bölüm'' yazısına döndü. tahminim karar kanala çok geç ulaştığı için hukuken ''görmedik ki duymadık ki'' tavrı takınabilecekler.
    edit 2 : yemedi. tayyip'in sesiyle açılan bi islamofobi belgeseli yayınlanıyor. inanılmaz bi ülkedeyiz, hatırlattığınız için teşekkürler.

    ufak bişi daha ekleyeyim. diriliş ertuğrul'da kafa kesilirken, sen anlat karadeniz'de kadının parmaklarını eşi kırarken - yatağa kelepçeleyip işkence yaparken - kemerle kırbaçlarken, kırmızı oda'da çocuk istismarı işlenirken; bilumum dizilerde cinayetin, tecavüzün, şiddetin ardı kesilmezken sorun yoktu.
    bunlar ana akımda yayınlanmalı mı ayrı bi tartışma konusu, sonuç olarak yayınlanıyor. bakın hepsini durdursalar bile anlarım, kendi içinde tutarlı bi davranış olur en azından.
    ama rtük bu rezil içeriklere ceza kesmeyip ya da max para cezası kesip ufaktan kulak çekerken, ''zulmeden'' müslüman diye başka bi diziye 5 bölüm yayın durdurma cezası veriyorsa bu rezalettir.

    söz konusu sahne de kadının camdan itildiği sahne. rtük kurulu açsın baksın bakalım son yıllarda kaç kadın pencereden balkondan ''düşmüş''. bunların kaçı intihar, kaçı cinayetti acaba?

    islamofobiymiş... peh.
  • kentli-seküler 60 yaş üstü erkek eksikliği olan dizi.

    muhafazakarın ergeni, genci, orta yaşlısı, kadını, erkeği hepsi var dizide. fakat niyeyse kentli-sekülerler hep kadın. erkek seko bi tek tıfıl umut var, onun da çapı belli.

    şöyle bir atıyorum dışişleri emeklisi, rakısında, balığında, viskisinde, purosunda, janti, istanbul beyefendisi monşer bir adam sokun diziye rica ediyoruz. aponun diğer mahalledeki versiyonunu bir görelim ya. güçlü ve paralı erkeğin dinci, inşaatçı, holding sahibi olmayanı yok mu bu memlekette? var deli gibi. nerde bu adamlar? gelsinler de pinko'nun aklını alsınlar bi.
  • doğa isimli bir geri zekalının başına gelenleri izlediğimiz bir dizi..

    dün tanıdığı heriften hamile kalacak kadar tedbirsiz bir mal olmasının yanında, 7 sülalesinin karşı çıkmasına rağmen koşarak adamla evlendi..

    yetmedi, sadece instagram'a foto attığı için aranıyor musun? orospu musun? diye soran adamla mutlu evliliğine devam etti..

    anasının babasının sözünden çıkamayan bir hanzo ile evli olduğunu bile bile, adamın anasını ve babasını sürekli aşağılamaktan geri durmadı. hayvan kocası da bütün bu olanlardan sonra kendisine ilk kuyruk sallayan karının üzerine atladı beklenildiği gibi..

    çok şükür bu olayın ardından dağ ayısı kocasından boşanmaya karar verdi, gerçi bir gün önceye kadar yaşanan onca şeye rağmen aşkından öldüğünü iddia ediyordu ama olsun*

    hah tamam sonunda doğru yolu buldu, heriften kurtulup sağlıklı bir hayat kuracak, artık önüne bakacak derken o da ne?

    geri zekalı kızımız bu sefer de bebeği babasından saklamaya başladı. yetmedi, adama sürekli köpek çekerek hayat boyu kızını anca ayda 1 göreceğini falan söyleyerek adamı kışkırttı. 10 günlük çocuğu kendi hırsları için silah yapıp, hayatı boyunca kızının babasıyla görüşmemesi için elinden ne geliyorsa yapacağını dile getirip durdu. bununla da yetinmedi, bebeği görmeye gelen kayınvalidesini siktirle kovmaktan beter etti..

    evlenirken kimseyi dinlemeyen bu mal kızımız, ayrılma sırasında da; yapma etme, bu iş böyle olmaz, biraz sakin ol bebeği saklamak çözüm değil, adamı üstüne sıçratırsın gerek yok bunlara vs diyen başta ananesi olmak üzere kimseyi sallamadı. neden? çünkü o ayaklarının üstünde durup kendi kararlarını kendi verebilen güçlü bir kadındı!

    sonuç? en az doğa kadar geri zekalı olan fatih isimli hanzo babamız da çözümü; doğa'nın akıl hastası olduğuna dair tuzak kurmak ve bu şekilde de 10 günlük bebeği annesinden ayırmakta buldu. ve biz de böylece; neden evlenme ve çocuk yapma ehliyeti diye bir kuralın olması gerektiğini bir kez daha anlamış olduk..

    şimdi bu geri zekalı anne ve geri zekalı babadan olan bebeğin suçu ne? hayatı boyunca bu iki mankafalı ruh hastasının arasında bir o yana bir bu yana savrulmaktan psikolojisi harap olmuş bir birey olarak yetişecek..
  • karısına “git usturuplu bir şeyler giyin” diyen o… çocuğuyla yalnız başına gittiği etkinlikte azıcık meme gösterip yavşayan ilk kızı fırsat bulur bulmaz beceren o… çocuğu aynı kişi. altını tekrar tekrar çizmek lazım bunun. defaatle. ısrarla. dini bütün geçinip evlilik dışı her boku yiyen ve hala namus timsali geçinen o… çocuklarının alnına “biz buyuz ve gururluyuz” diye ışıl ışıl ışıldayan neon bir tabela niyetine çakılmış bir karakter bu fatih. bu rezillikler görülmeliydi artık. nursema, o aileden çıkmış tek adam sensin kızım. dik dur, eğilme!

    tanım: son 20 yılda erozyona uğramaktan aşınacak tarafı kalmamış türk toplumuna ayna tutan dizi.
hesabın var mı? giriş yap