• maniyerizm bir geçiş uslubudur.(rönesans barok arası) rönesansın kalıplarından sıyrılma söz konusudur.mesela rönesansta önemli olan oran maselesi bu uslup sanatçıları tarafından umursanmaz.yenilik arayışı vardır. derin perspektifler kullanılır. uslup kurallardan kurtulur ve bireyselleşir. rönesans ile maniyerizm arasındaki farkı leonardo ve tintoretto nun son akşam yemeği eserlerini karşılaştırırsak görüveririz hemen. bu uslup da rönesans gibi floransa da ortaya çıkmıştır ilk olarak.
  • "tanrı ışığın iyi olduğunu gördü ve onu karanlıktan ayırdı”

    maniyerizm, (üslupçuluk) 16yüzyıl. geçiş üslubudur. rönesans ile barok arasında ki dönemdir. bu sanat akımı 1520-1580 tarihleri arasında çıkmıştır.

    ilk temsilcilerinden biri giorgio vasari'dir. 1520'den itibaren yüksek rönesans'ta elde edilen başarıları daha da ileriye götürme çabasıyla yeni bir resim üslubu ortaya çıktı, fakat çoğunlukla etkileme ve ustalık sergileme uğruna yüksek rönesans'ın düzenliliğini bozdu. tarz yada üslup anlamına gelen italyanca sözcük “maniera”dan gelen maniyerizm, erken 16. yüzyılın en başarılı sanatçıların çoğu rönesans döneminde çok revaçta olan klasik estetik anlayışı takip etmiş olsalar da hepsi böyle değildir.

    genel olarak rönesans sanatçıları, gerek bedensel gerekse ruhsal olarak ideal insanın natüralist temsillerini ve dengeli, simetrik ve orantılı biçimleri barındıran sanatı önemsiyorlardı. maniyerizm, sanatı kendi ihtişamını sergilemek için kullanmak isteyen otokrat hamilerle aşık atma ve onları memnun etme ihtiyacından türeyen bir saray üslubudur. maniyerist resimler; biçimleri bozulmuş, huzursuz, hareketlilik, uzatılmış vücutlar, figürler, gerçek dışı derin mekanlara yerleştirilmiş endamlı vs ifadeli yüzler, tüy gibi hafif karakterler, (uçuyormuş gibi) cıplaklık, anlaşılmaz pozlar, rüyada gibi mekanlar, tuhaf ışık efektleri, persfektif, orantılar ve göz alıcı canlı renkler yada soğuk renkler gibi abartılarla çoğunluğu yapay görünür.

    yüksek rönesans döneninde bu durum bazı sanatçılar tarafından aşağılayıcı değersiz görüldü. michelangelo bounarroti en önemli temsilcilerindendir. (bkz: sistine şapelindeki mahşer freski)
    görsel
    (figürlerin abartılı ve aşırı deforme edilmiş, anotomileri bozulmuş) lütfen her bir karesini ayrı ayrı inceleyin öyle güzel ki..

    şapel bu kadar karışık ve yoğun olmasına rağmen bana göre göz kamaştırıcı. “benim gözümde resim ve kabartma heykele yaklaştığı oranda iyidir, değerlidir. kabartma ve heykel tarzında yapılmış bir çalışma ise; resim'e yaklaştığı oranda kötü ve değersizdir.''

    bir diğer sanatçı ise (bkz: el greco) (bkz: isa'nın giysilerinden soyulması)
    görsel
    (bkz: orgaz kontunun gömülmesi)
    görsel
    manzara resmi olarak da; (bkz: toledo manzarası)
    görsel

    (isa'nın giysilerinden soyulması ve orgaz kontunun gömülüşünü detaylı yazdım)

    doğal olmayan uzunluktaki figürlerin, renk ve ışığın dramatik kontrastlarının yer aldığı yoğun resimleri, canlı bir şekilde ifade eder. (resimleri editlerim)

    maniyerizm üslubu saplantılı bir hale geldiğin de ve sanat temsil ettiği şeyin önüne geçip onu belirsizleştirmeye başladığın da gözden düşmeye başladı. dini sanat icin yeni kurallar getiren trento konsili, maniyerizmin aşırılıklarına karşı çıktı. terim çoğunlukla italyan sanatı icin kullanıyor olsada kuzey maniyerizmi de ortaya çıkmıştı.
  • herhangi bir uslupta akademizme ulasildiktan sonra kisacasi "hadi arkadaslar bunun surasiyla biraz oynayalim bakalim ne cikacak" yaklasimiyla olusan ve bu yuzden de genellikle yeni bir uslubun dogmasina neden olan surec.
  • bülent özer* in deyimiyle, bildiğimiz patlıcan yemeğinden biraz sıkılıp -değişiklik olsun diye- içine havuç rendeleyip ama yine de yemeğin, patlıcan yemeği olarak kalmasını sağlamak.
  • 1520-1580 tarihleri arasında ortaya çıkmış, rönesans’ın getirmiş olduğu yetkinliğe; farklı renk, stil ve perspektif gibi uygulamalarla bir tepki olarak doğmuş, kendisinden sonra gelen üslup ve alkımlara da ön ayak olmuştur. rönesans’ta ki kusursuz insan anatomisinin bilerek bozulmaya başlanması, formların uzaması, seyirciyi çok uzaklara götüren mekan derinliği, mat ve soğuk renklerin kullanımı maniyerist resmin önemli özellikleridir. bu dönem sanatçıları rönesans’ın son halkasını teşkil ettikleri gibi barok sanatın da öncüleri kabul edilebilir.maniyerist dönemin temsilcisi ve başlatıcısı michelangelo buonarroti, en önemli sanatçıları tintoretto ve el greco 'dur.
  • eğer yamulmuyorsam ve almanca'dan çevirirken (manierismus) harf hatası yapmadıysam psikiyatride şizofreni semptomlarından birisi olarak kabul edilen bir bulgudur. abartılı mimikler ve konuşma tarzı, tuhaf, amaçsız ve abartılı davranışlar, yüzde asılı kalan sürekli sırıtma hali gibi durumların ortak adıdır. özellikle katatonik şizofrenide sık görülür. ayrıca otizm semptomlarından birisi olarak da görülebilir.
  • rönesans dönemindeki sanat eserlerinde, gerçek boyutlardan uzaklaşılan, abartılı ve özenticiliğin hakim olduğu sanat anlayışıdır. sistine şapel'indeki michelangelo bounarroti'nin mahşer freskleri en önemli örneklerden biridir.

    görsel
  • maniyeristler ile klasikçilik arasındaki tartışmalı ilişkide aynı dinamikler etkiliydi: bir önceki kuşağın sanat mirasını reddetmenin imkansızlığı ile rönesans dünyasına yabancılaşmanın arasında sıkışmanın huzursuzluğu, sanatçıları, 'klasik' kurallara zorlukla oturtulmuş üslupların içini boşaltmaya itti; böylece bu kurallar tıpkı çatlayan bir dalganın tepesindeki köpükler gibi binlerce farklı yöne dağıldı.

    bu iddianın kanıtını, yani kanonların çoktan ihlal edildiği gerçeğini klasik dönemin en önemli sanatçılarından birinin, raffaello'nun eserlerinde görüyoruz. aynı gerçek, dürer ve parmigianino gibi ressamların otoportrelerinde, tedirgin yüzlerinde de belirgindir.
    https://it.wikipedia.org/…tro_uno_specchio_convesso

    https://fr.wikipedia.org/…oportrait_(dürer,_munich)

    https://fr.wikipedia.org/…uble_portrait_(giorgione)

    maniyeristler klasik güzellik modellerini taklit eder görünürken dönemin kurallarını yıktı. klasik güzellik artık içi boş, ruhsuz görülüyordu. maniyeristler bunun karşısına, boşluktan kaçınmak uğruna fantastiğe kaçan bir ruhsallık çıkardılar; bu sanatçıların figürleri, mantık ürünü olmayan bir uzayda hareket ediyor, düşsel ya da çağdaş deyimle ' gerçeküstü ' olarak değerlendirilebilecek bir boyut yaratıyordu.

    güzelliği orana indirgeyen kuramlara karşı - rönesans yeniplatonculuğuna, özellikle de michelangelo'ya - yöneltilen eleştiriler daha sonra intikamlarını leonardo ya da piero della francesca'nın zorlukla saptadığı harika oranlarla aldı: maniyeristler başta s gibi, dairelerle ya da dörtgenlerle ifade edilemeyen ama insana daha çok alevin dilini anımsatan yılanımsı hareket olmak üzere, akıcı figürleri tercih etti.

    geriye dönüp bakıldığında, matematik karşısındaki bu tutum değişikliğinin, köklerini dürer'in melankoli'sinde bulması ayrıca önemliydi. hesaplanabilirlik ve ölçülebilirlik objektifliğin ölçütleri olmaktan çıkıp, uzayı resmetmek için giderek karmaşıklaşan ve oran düzenini askıya almaya götüren yöntemleri ( perspektif değişiklikleri, anamorfozlar ) yaratmada basit birer araç oldular; maniyerizmin gerçek değerinin modern çağlara kadar tam anlamıyla anlaşılamaması bir rastlantı değildir.

    güzelliğin ölçü, düzen ve oran kriterlerinden yoksun bırakıldığında, belirsiz ve kişisel bir değerlendirmeye tabi olması kaçınılmazdır. bu akımın simgesel bir örneği, italya'da sıradan ve marjinal bir sanatçı olarak görülen, buna karşılık habsburg sarayında üne ve saygınlığa kavuşan arcimboldo'dur. sanatçının şaşırtıcı kompozisyonları, yüzleri eşyalardan, meyvelerden, sebzelerden oluşan portreleri, izleyenleri eğlendirir, hoşlarına gider. arcimboldo bir havucun bile güzel olabileceğini gösterir ama objektif kurallara göre değil, sadece halkın ortak kararıyla, yani saray erkanının oluşturduğu kamuoyuyla güzel olduğuna karar verilen bir güzellik yaratır.

    https://www.wikiart.org/…ppe-arcimboldo/summer-1563

    tıpkı oran ile oransızlık arasındaki fark gibi, biçim ile biçimsizlik, görünür ile görünmez arasındaki ayrım da artık geçerli değildi: biçimsizin, görünmezin ve belirsizin ifadesi güzel ile çirkinin, doğru ile yanlışın arasındaki zıtlığı aşmıştı. güzelin ifadesi karmaşıklaştı, sanatçılar akıldan çok hayal gücüne başvurdu, yeni kurallar koydu.

    maniyerist güzellik ruhtaki çelişki'yi ince bir tülle örtülmüş gibi ifade eder; barok popülerleşir, duygusallaşırken bu güzellik de, tıpkı değerini bilen ve eser ısmarlayan soylu sınıf gibi, gelişmiş, kültürlü ve kozmopolittir.

    maniyerizm rönesans'ın katı kurallarına karşı gelmekle kalmamış, barok biçimlerin sınırsız dinamizmini de reddetmiştir; maniyerizm yüzeysel görünse de bunu anatomi incelemesi ve antik çağ'la ilişkilerin derinleştirilmesiyle geliştirir, rönesans'ın benzer çabalarının çok ötesine geçerek yapar; kısacası rönesans'ı hem arındırır hem de derinleştirir.

    maniyerizm uzunca bir süre rönesans ile barok arasında sıkıştırılmaya çalışıldı; oysa bugün rönesans'ın, raffaello'nun 1520'deki ölümünden, hatta belki de daha önceden beri maniyerist olduğu kabul edilir.

    https://www.metmuseum.org/…collection/search/336228

    https://tr.pinterest.com/pin/145874475402315727/

    kaynak: umberto eco - güzelliğin tarihi - doğan kitap ( çeviri ali cevat akkoyunlu )
  • maniyerizm (mannerism) ;

    yaklaşık 1520-1600 arasında özellikle italya’daki sanatsal değişimleri tanımlamak için kullanılan bir terimdir. italyanca 'da "maniera", stil, üslup, tarz anlamındadır.

    maniyerizm’in, 16. yüzyılın ikinci çeyreğinden itibaren çeşitli sosyal hareketlerin de desteklediği özgün bir üslup olduğu kabul edilmektedir. aslında maniyerizm, kurallara ve şemalara bağlı rönesans’tan barok üsluba bir geçiş olarak da adlandırılabilir. geç rönesans devrinde ortaya çıkmıştır. rönesans'ta geliştirilen ideal uyum, oranlar ve kompozisyonlar maniyerizm'de bir kenara bırakılır. resimde daha dinamik kompozisyonlar, insan vücudunun daha uzun ve anatomik açıdan yanlış duruşlardaki tasvirleri ,karmaşıklık, irrasyonel ve teatral ışık kullanımı ve konuyla renk arasındaki sıkı bağlantının kopması şeklinde karşımıza çıkar.

    başlatıcısı ve en önemli temsilcisi michelangelo bounarroti'dir. michelangelo, 16. yüzyılın başından itibaren değişik bir anlatıma yönelmiş, biçim açısından rönesans’tan farklı bir üslup oluşturmuştur.

    örnek; parmigianino (1503-1540) “madonna with the long neck” (1535-1540)
  • işi üretme yönteminin/tarzının içeriğin önüne geçtiği, anlamdan çok kargaşanın hakim olduğu karışık bir dönemin karışık bir üslubudur. tuhaflık ve abartıyla dolu olsa da tekniğini ve kabiliyetini ustalıkla konuşturan sanatçıların “bak ben neler çizebiliyorum” gösterisine dönüşen baş döndürücü eserler verilmiştir.
hesabın var mı? giriş yap