• + meraba, toefl puanım hede, master aşamasında ingiltere'de şu şu konuyu çalıştım, şimdi de şu şu şu konu üzerine doktora yapmak istiyorum. seçtiğim okul bu konuyla ilgili çok önemli çalışmalarda bulunmuş bir araştırma merkezine sahip, beraber çalışacağım hoca ise literatürde önemli yeri olan bir bilimadamı--
    - ee?
    + para yok da, el atarsanız biraz, seve seve dönüşte hizmetimi de sunarım
    - mavi bilyelerin sarı bilyelere oranını söyle! sonra bi de doğa sevgisini anlatan dünyanın en boktan paragrafını oku!
    + bakınız distinctionla mezun olmuşum, bunun da mı önemi yok?
    - hayır, biz gerekirse kpds ingilizcesi bilen adama bir sene hazırlık okutur onu göndeririz ama sizle olmaz
    + neden?
    - bilyeleri sayamıyorsunuz.

    edit: bilye sayamıyoruz diye laf sokmuştu birileri. fetö'nün dağıttığı ales sorularıyla londra'da devletin parasıyla dil kursuna gönderilen manda sürüsünün ipliği pazara çıktı sonunda.
  • geçen ay içerisinde başvurmak ve hatta mülakata gitmek gibi bir hata eylediğim burstur. her türlü evrakım hazır ne nazır şekilde 100 bilmem ne küsür insan arasından her nedense önce ben alındım mülakata. tam dikkat etmedim ama yaklaşık altı insan arasından, bir bayan konuştu benimle sadece, diğerleri kendi aralarında başka şeyler tartışıyorlardı. bu arada buradaki konuşma olumlu olarak algılanmasın. daha çok tartışma niteliğindeydi

    ilk olarak ne çalışmak istediğimi sordu gitmek istediğim ülkede, benim çalışacağım alan da yüksek lisansımın devamı olduğu için, özet olarak y.lisans tezimi anlatmak durumundaydım. iki cümle kurmam müsaade edildikten sonra "sen bunu git ingiltere'de çalış, italya ile ne ilgisi var ki" gibi bir cümle ile karşılaştım. her neyse, y.lisans tezimin ingiliz edebiyatı ile ilgili olduğunu fakat doktora tezimin italyan edebiyatını da içereceğini belirttim ve bana tanıdıkları lütuf ile birazını anlatabilme şansına kavuştum.

    tezimi anlatırken bunun daha önce üzerinde durulmamış bir konu olduğunu, yeni bir şey çalışmak istediğim için bu konuyu seçtiğimi belirttiğimde "emin misin yeni bir şey olduğuna, ben sana (benim siz demem beklenirken, neden bana sen diye hitap ettiği de ayrı bir konu) bu konu hakkında çalışılmış bir sürü makale gösterebilirim" diye bilmiş bir iddia attı ortaya. bunun üzerine onun bahsettiği makalelerden haberimin olduğunu ama onların farklı olduğunu, benim çalıştığım konunun farklı olduğunu belirttiğimde "sen iyi araştıramamışsın demek ki" şeklinde bir yorumla karşılaştım. "ben bu konularda çalıştım, biliyorum" diye de üzerine ekleme gereği duydu. canım benim, ben de çalıştım, herhalde biz de kaba etlerimizden sallamıyoruz yaptığımız işi, ama pardon her şeyin iyisini "siz" bilirsiniz imparoteriçem.

    daha sonra hazretleri italyanca'mın olup olmadığını sordu, ben de ileri düzeyde olmadığını kendisine aktardım. bu sefer de "italyanca'n olmadan bunu orada nasıl çalışacaksın, öyle bir şey olamaz" gibi bir cevap ile karşılaştım. bu arada gitmek istediğim üniversite ile önceden görüşmüş ve italyanca dil seviyemi söylemiştim, üniversite de bana, zaten bölümün ingilizce olduğunu, doktora tezlerinin de ingilizce yazıldığını, daha önce de başka öğrencilerin bu şekilde bir konu ile ilgilendiklerini, sorun olmayacağını belirtmişlerdi. ben de kendisine meb bursunun başvuru şartlarında, programın ingilizce olması dahilinde italyanca dil bilgisi şartı aranmayacağının yazılmış olduğunu söyledim. ama hazretleri bunu tekrardan reddederek konuyu başka yöne saptırdı.

    daha sonra yanında konu mankeni sıfatında duran beye dönerek, ben bu doktora tezinin yurt dışında çalışması gerekliliğini görmüyorum ve inanmıyorum diye bir cümle kurdu. bana yönelerek, sen bunu hacettepe'de de çalışabilirsin, bunun için italya'ya gitmene hiç lüzum görmüyorum açıkçası diye gayet gereksiz bir öneride bulundu. hacettepe'ye saygım sonsuz, lakin neden istanbul'da okuyup şimdi sen dedin diye hacettepe'de bu konuyu çalışayım ki e be kadın? ben de kendimi savunma gereği duyunca "sen dinlemeyi öğren, benim sözüme girme konuşayım önce" dediğinde, herhalde vahşi ilkokul öğretmeni cetveli çıkaracak bir yerden diye düşündüm. e zaten sürekli sen konuştun, benim kurduğum en fazla bir paragraflık cümleydi.

    sonra gene yanındaki beye dönerek, bir de ingilizce'sine bakalım mı diye bir öneri sundu, o da baş sallaması ile onay verdi. sorduğu soru ise "what is your purpose of study in italy" idi. e ben iki saattir neyi anlatmanın mücadelesini verdim burada, nedir yani amaç, ingilizce anlat da bir de öyle reddedelim seni mi? ingilizce konuşmamı bitirdikten sonra da tek kibar cümlesini kurup teşekkür etti ve "mülakat" bitti!
  • dün gerçekleştirilen , çin halk cumhuriyetinde yüksek lisans ve araştırma bursuna talip olanların girdiği mülakattan birkaç kesit sunmak istiyorum. efendim giydik takım elbisemizi, topluklu ayakkabımızı derlendik toplandık gittik. bunun öncesinde konuyla alakalı gelebilecek bütün sorulara cevaplar yedekledik kafamızda, projemizi oluşturduk, milyon tane şart koyulan dosyaları hazırladık. toplam 5 jüri üyesi vardı. zaman tasarrufundan bihaber bu insanlar ilk adayları 10-15 dakikalık mülakata aldılar baktılar böyle yetişmeyecek geriye kalan adaylara 3-5 dakikalarını ayırdılar,kısacası sona kalan dona kaldı. çince bilir 2 kişi çincemizi ölçtü. bir kişi şahsıma divan edebiyatını sordu, hadi buna da tamam dedik , dün akşam ne yemiş olabileceğini de sorabilirdi. diğer 2 korkuluk tam anlamıyla vasıfsızdı. ne dosyalarımı incelediler, ne beni. hangi kriterlere göre puanlama yapacakları tam bir muamma. işin özü; bu bursa başvuranlar, başlarını vurmayı düşünenler şunu bilsinler ki milli eğitim başanlığı dış ilişkiler genel müdürlüğünün önünüze koyduğu jüri sabah yataktan kalkıp geldiği için lanet okuyan, suratlarında meymenet olmayan, son derece vasıfsız insan topluluğudur. hiç kasılmayın jüri önüne çıkıcam diye, sizi hangi konuda olursa olsun sınayacak kabileyette değiller, anlatmak istedikleriniz de onların umru değil.

    mülakat sonrası moral konuşması için babam aradı. minik özet geçtikten sonra, 30 yıl önce kendi deyenimlediği trajikomik bir olayı anlattı bana. baba bey tek'in sınavına girer , başarılı olur, mülakata çağırırlar. 3 soru gelir mülakatta. sırasıyla; annen sağ mı? baban sağ mı? kaç kardeşsiniz? mülakat sonucu eve mektuplanır, sevgili babacığım mülakatta başarısız olmuştur. devlet denildi mi sözüm ona değişim ne boyutta olursa olsun zihniyet sabit kalıyormuş, demek ki meb bursu da böyleymiş. sonuç olarak tecrübeymiş. varsa mülakat çıkışı arayabileceğiniz koltuk sahibi biri, önden buyrun.
  • [edit: su anki uygulanis sekliyle] inanilmaz bir aymazlik ornegi, bir kaynak israfi.

    gercek bir hikaye size: bir gencimiz meb bursunu hasbelkader kazanir. kendisine daha sonra "bilmem ne" alaninda amerika dan bir yuksek lisans programina kabul almasi gerektigi soylenir. bu gencimiz ne bu "bilmem ne" alaninin neye gore belirlendigini bilir (o alanin ne oldugunu bilir mi o da ayri mesele), ne de amerika daki universitelere nasil basvurulur haberi vardir. ustune ustluk bu gencimizin ingilizcesi de yeterli degildir. ve bir nedenden dolayi bu gencimiz bazi okullarda guz doneminin basvurulari bittikten iki hafta sonra e-mailine davranir, nasil basvuracagini ve bundan en erken alti ay sonra alacagi toefl sinavinin zamaninda yetisip yetismeyecegini sorar. ayni zamanda belirtir ki bu durumda olan tek kendisi degildir, 100 den fazla arkadasi da gidecek program bulamayip burslarinin yanmasi tehlikesiyle karsi karsiyadir.

    bu durumda bu gencin mi ya da meb nin mi daha suclu oldugu uzunca vakit tartisilabilir ama sonucta meb bir sebepten dolayi bu isler konusunda hic bir fikri olmayan, dili yetersiz kisilere burs vermistir, bir sekilde sen sunu caliscan diye buyurmustur, sonra da saldim cayira mevlam kayira.

    yeni bilimadamlarimizi yetistirmek icin daha iyi bir yol dusunebiliyor musunuz?
  • gereksiz bircok insana verildigini gordugum burs. nasil diyeceksiniz, soyle ki: simdi ossde derece yapmis bircok basarili gencimiz tabi ki yurtdisinda egitim gormeyi hakediyor, ve 'is bulayim, abdye kapak atayim, burada cocuk sahibi olup kicimi garantiye alayim' demezlerse pasa pasa donup turkiyede borclarini da oduyorlar.

    ote yandan, sacma sapan konularda abdye yuksek lisansa gelip (misal: okul oncesi egitim) burada cebimizden cikan vergilerle 7 yil got ustu oturup, hatta ek is bulup para desteleyen ve dise dokunur bir is yapmayan nice insan bozmasi var. bizzat bildiklerim ulkemizin yuzunu kizartacak hareketlerde bulunuyorlar, detaya luzum yok.

    kimsenin bolumunu hakir gordugumden degil ama abdde doktora yapilan ve pekala buna gerek olmayan nice bolumde yuzlerce ogrenci var. kaldi ki bu insanlarin ben ustun basaridan oturu bu burslari aldigina da katiyen inanmiyorum. klasik turkiye tablosu: torpili bul, hayatini kurtar. bu tur sebzelerin amerikaya kapak atmalari beni aslinda cok sevindiriyor (bkz: sebze ihracati) ama milyonlarca dolarimizin bok yoluna harcanmasini sindiremiyorum.

    sozun ozu, her turk icraati gibi bastan savma, hileli ve israf dolu bir harcama.
  • devletin strateji hatasi yaptigi burs.

    yazarlardan biri "...sonra da bu kisiler turkiye'de yardimci docent olarak baslarlar ve kisa surede de profesor olurlar..." demis. yanlis.

    bu kisilerin cogu kadro eksikligi yuzunden, turkiye'ye donduklerinde acikta kalirlar ve meb'in ricasiyla bazi kamu kurum ve kuruluslarinda ise baslatilirlar. ardindan da turkiye'ye donduklerine pisman olurlar.
  • bu bursla doktora programlarina kayit olanlarin masterdan sonra dort yilda donmeleri gerekmektedir (toplam alti yil kalabilirler, istisnai durumlarda bir yila kadar uzatilabilir). abd'de ortalama doktora suresi ise muhendislik/fen bilimleri dallarinda master dahil 9 yil, sosyal bilimlerde ise 11 yildir. dolayisiyla bir muhendislik ogrencisi geri cagirildiginda doktora arastirmasinin ancak ortasina gelmistir, sosyal bilim ogrencisi ise daha baslarindadir. bu yuzden bu programlardaki ogrencilerin buyuk kesimi basarisiz sayilarak geri cagirilmakta, egitime asistanlik bulup devam edenlerden ise burslarini geri odemeleri icin kefilleri tehdit edilmekte, dava acilmakta.

    milli egitim bakanligi bir insanin hayati nasil karartilir diye yepyeni basarilara imza atmaya devam ediyor.

    http://burslu.org/portal/node/22
  • pontifex'in verdigi ornekle ilintili bir anlamsiz durum ise su. abd'de cogu iyi universite doktora programlarina bahar doneminde ogrenci kabul etmiyor - ciddi programlarda derslerin surekliligi onemli oldugu icin ogrencileri yariyildan baslatmiyorlar. guz donemi basvurulari ise oldukca erken bittigi icin meb bursunu kazanan arkadaslar belgelerini toplayip universitelere basvurmaya kalkinca en erken bir yil sonra gidebiliyor. o yuzden cok kisi bahar donemi kabul veren, ve coklukla da dandik olan okullara basvurmak zorunda kaliyor.
  • yurt dışında yükseköğretim için meb'in 2006 yılında 1000 öğrenciyi göndermek amacıyla verdiği burs. bursu kazananlar belirlendikten sonra yök'ün danıştaya yürütmeyi durdurma davası açması sonucu danıştay kısmen red kısmen kabul ile yürütmeyi durdurma kararı vermiştir. bunun sonucu olarak da bursu almaya hak kazanan yüzlerce kişi mağdur. bu kişiler arasında yurt dışında okullarına başlamış olanlar da var. bundan sonra olacaklar merakla bekleniyor. (bkz: filler oynasirken olan cimenlere olur)
  • yüksek lisans için bu burs aylık 1100$ yaşama parası ve okul harcı şeklinde verilir.
hesabın var mı? giriş yap