• aslen 10 seneden uzun süredir, ta lise 1-2 yıllarından beri tanıdığım, ama son 1,5 senede tüm hayatıma kontrolsüzce penetre etmiş progressive metal/rock grubu.

    içine girene kadar eblek bir grup tadında hep playlist'imde bulundu. sonra bir gün kafamı vererek be albümünü dinledim. önemli detay kafamı vererek dinlemiş olmam. o günden beri neredeyse başka bir şey dinleyemez oldum.

    ergen dönemlerimde iced earth idi benim için iyi müziğin tanımı. (bkz: dark saga)

    sonradan kalıcı olarak en takıntılı olduğum grup ise opeth idi. (bkz: morningrise) ve (bkz: still life)

    onlara bu adamlara bağlandığımın 10'da 1'i kadar bağlanmadım muhtemelen.

    ilk dinleyişte içinde gerçek anlamda hiç bir pırıltı bulundurmayan bir pain of salvation şarkısı, water, one hour by the concrete lake albümünden. birazcık ne diyor bu şarkı diye bir bakalım.

    albüm kitapçığında şarkı ile ilgili alıntı:

    "ground water moves very slowly. while water at surface can be measured in meters per second, the ground water will most likely be measured in meters per year! contamination of the ground water causes severe damage for a very long time. despite this, military and nuclear industry constantly pollutes large areas of ground water - in times of peace."

    daniel gildenlöw'ün waterwar isimli makalesinden alıntı bu sözler. şarkı ise genel anlamda medeniyetin (!) ulaşamadığı bölgelerde açlık ve açlıktan öte susuzluk çeken insanlara dikkat çekmek amacıyla yazılmış tamamen. bugünkü keyifli yaşam biçimimizin başka bir topluluğun yaşamına nasıl etki ettiğini göstermek tek amacı. bunlar için büyük bir farkındalığı gerek yok, aslında birazcık okuyan, çevresine bakınan insan farkediyor bunları ama bu adamlar bu tür bir şarkıdan para kazanamayacaklarını, bir çıkar elde edemeyeceklerini bile bile bu şarkıyı yapıyorlar. ve bu şarkı bu adamların en vasat şarkılarından biri olarak karşımızda.

    sonra bu adamlar vocari dei diye bir şarkı yapıyorlar. şarkıyı kendi dinleyicilerinin tanrının telesekreteri olduğunu varsaydıkları bir numaraya bıraktıkları mesajların üzerine kuruyorlar. o şarkıda bir japon ağlıyor, , bir yunan isyan ediyor, milletini bilmediğim bir adam ise şükrediyor ve bunların hepsi o şarkının bir parçası oluyor ve o şarkıyı kusursuz hale getiriyorlar.

    sonra bu adamlar people passing by diye bir şarkı yapıyorlar. şarkı o kadar farklı yollarda geziniyor ki, bir insanın hissedebileceği neredeyse her şeyi sunuyor sana. şarkıdaki he karakterinin nerelerde sürüklendiğini her şeyiyle hissediyorsun.

    nightmist'te ise savaşta ölmek üzere -ölmek zorunda olan- bir adamı dinliyorsun. why shall i die? diye çığlığına attığında bu karakter tüylerin ürpermiyorsa insanlığından şüphe ediyorsun.

    sonra where it hurts dinliyor ve aşk neymiş, onunla yüzleşiyorsun. nerelerini acıttığını güzel bir tahlil ediyorsun daniel gildenlöw ile.

    sonra idiocracyşarkısını dinliyorsun. belki ilk başta ne anlama geliyor bu şarkının sözleri diye boğuşuyorsun. sonra iyice içine girdiğinde şarkının ve sözlerinin anlıyorsun ki amerika-ırak savaşında yer almış, yaralanmış bir adamın zihninde geziniyorsun ve şu şekilde isyan edip bitiriyor şarkıyı:

    'cause ı can see
    and what ı see around me makes me paralyzed
    yes ı can see
    and what ı see is not worthy a democracy
    ıt's uncivilized
    so please close my eyes
    ı don't want to see this undemocratic,
    semi-automatic mediocracy and hypocracy
    pretending we're free
    under plastic flags waving dependency
    for this idiocracy

    close my eyes...

    sonra diyorsun ya, insanız, hepimizin zaafları var elbet. sisters dinlerken okkalı bir osmanlı tokadı tadında bu suratına çarpıyor. olur ya, bir gün gelir belki sen de sevgilinin kız kardeşine aşık olursun...

    özetle

    fuck the way they fuck equality deyişine kurban. (bkz: cribcaged)

    ve

    faith darling, have faith my son
    your daddy is winning a war
    ...for you

    daddy need me
    love and lead me
    your superseding war won't feed me

    (bkz: winning a war)

    danielcim, grubu iyiden bok yoluna sürdün, bi sen kaldın koca gruptan, inşallah toparlarsın götü başı.
  • facebook sayfalarından söyle bir istekde bulunmuş hasta grup.

    'weird post, but are there any fans coming to leipzig that have a good acoustic guitar (that can be plugged)? due to an organizational misunderstanding, we need to find three good guitars quickly. if you have one, please reply to this post. :)'

    meali : leipsig'e gelecek hayranlardan bize jack girisli akustik gitar getirebilecek olan varsa lütfen cevap versin organizasyonda yanlış anlaşılma oldu acele 3 iyi gitara ihdiyacımız var.

    adama demezlermi ulan konsere gidiyorsunuz gitarınız yok bırakın bu işi diye seviyoruz yinede.
  • daniel gildenlöw'ün dehasını anlamaya çaba sarfetmeyenler tarafından son dönemi eleştirilen (bok, sıçmık, osuruk vs. diye nitelemek eleştiriyse tabii), benim gözümde dünyanın en iyi grubu.
  • kardeşi gittiğinde daniel first death of pain of salvation demişti.

    sonra langell gitti second death of painf salvation dedi.

    dvd yaptı two deaths of pain of salvation diye.

    sonra hallgren gitti third death...

    çocukluk arkadaşı hermansson gitti artık mevlüt of pain of salvation diyecek herhalde...

    üzülürüm gerçekten sevdiğim ve güzel, özel bir şeyin yitip gitmesine üzülürüm.

    tamam daniel muhteşem bir vokal iyi müzisyen ama hermansson' un enfes kompozisyonları ve gitarla uyumuydu benim için müziği yükseklere çıkaran.

    daniel yine istediğini yapacak ama etrafındaki tüm arkadaşlarını muhteşem müzik yaptığı insanları kovaladı bakalım neler yapacak.

    yanlız isveç' te ne yıl yaptı be arkadaşım en iyi iki progresif metal grubunda* deprem oldu...
  • albumleri :

    entropia (1997)
    one hour by the concrete lake (1999)
    the perfect element (2000)
    remedy lane (2002)

    olan , ulkemizde yavas yavas taninmaya baslayan grup.
  • dream theater'la aynı tarzda müzik yapan nadir gruplardan*** biri. çok başarılı oldukları söylenebilir. fakat ban dt'nin progressive rock üstündeki hakimiyetini pek kıramıyacaklar gibi geliyor. nede olsa progressive yapıpta elektra gibi major bir plak firmasından albüm çıkaran yegane grup oldukları yabana atılmamalı.

    2006 edit: bu ne lan? seneler önce girdiğim entry'e bak! yazık değil mi canım pos'a?

    kelimelerle anlatılamaıyacak bir gruptur pain of salvation. belki de onları tanımlamak için tek şey söylenebilir: özel.

    gerçekten özel bir grup çünkü lyricleri olsun, müzikleri olsun her şarkıları içinize işler özel duygular uyandırır.

    bir oblivion ocean olsun, in the flesh olsun, bir undertow ve hatta iter impius'u dinleyip de tokat yemişe dönmeyen var mıdır?...

    özel
  • remedy lane albümünü dinlerkene bir kere daha gaza gelip sadece sozluk ahalisine reklam niyetinde olan bu entry'ime sebep olan nacizane grup. 88'de dinlediğim ıron maiden'dan ve 92de dinlediğim dream theater'dan sonra beni ciddi bir şoka sürüklemeyi başarmış tek grup. tam konsantre ile en az 4 defa dinlemeden anlaşılmayacak şarkılar ve albümler yapsalar da ve isveç'ten nispeten küçük bir firmayla anlaşmalı olsalar da bu gidişle dream theater'a ciddi bi rakip olacaklar dedirten mucize yaratıcıları. müzik gibi müzik.
  • genelde şarkılarında enstrümanlar birbirleriyle ve vokal ile o kadar bütünleşmiştir ki şarkılar sanki tek bir kaynaktan çalınıyor gibi gelir. o yüzden ben pain of salvation dinlerken enstruman ustalıgına falan dikkat edemem, sizin tamamen muzige konsantre olmanızı saglar bu. dinlerken bu dunyadan kopup muzik icinde yasamanızı saglayan cok nadir gruplardandır. ancak her zaman dinlenmeye uygun olmayan cok canlı/gurultulu sese sahip bir muzik yaparlar.
  • sen ne guzel grupmuşsun, albümleri dinliyorum bunlar ne güzel işler, bu yaşıma geldim ben nasıl oldu da bunca zaman seni gözden kaçırmışım demek istiyorum her dinlediğimde grubu karşıma alıp.

    ben böyle bir şeyi nasıl olur da daha önce farketmem dedim. belki de zamanı değildi bilmiyorum, ne diyelim geç olması hiç olmamasından iyidir. oh be. yeni bir soluk gibi geldiniz, imdadıma yetiştiniz resmen. müziği sanat haliyle sevenin dostuymuşsunuz oğlum siz, hızırım oldunuz. hele ki opeth'in yaptığı heritage zırvalığı zamanında. (olmamış kardeşim heritage, napayım zorla mı seveyim.)

    elinize sesinize sağlık be kardeşim. hastasıyım kaliteli müziğin.
  • şu videodaki hallerini özlemeye başladığım gruptur. gerçi artık one man show'dur açıktan açığa
hesabın var mı? giriş yap