• berke 14 yaşında, geçen yıl kıraç çalarak gitara başladı. bildiği akorlar am-dm-em bir de alt parmağı basmadan g basabiliyor.

    üniversiteli abilerinden duyduğu pink floyd'u selin'e hava atmak için dinlemeye çalıştı, anlayamadı. çok kolay yeaa çalarım ben bunu dedi echoes'u denedi armoni bilmediği için akorları kafası almadı hiç olmazsa wish you were here çalayım dedi arpeji bilemedi another brick in the wall'a ritmi yetmedi.

    hazır anlayamamışken şarkıları da çalamıyorken felsefesine bok atmak istedi. yeni öğrendiği; politik duruş, sistem, akor, virtüöz, mastürbasyon gibi kelimeleri cümle içinde kullanarak bir metin oluşturdu ergenliğin de verdiği gazla ekşi sözlüğe başlık açıp kafamızı sikti.

    berke 14 yaşında yarın selin'i nothing else matters ile tavlamaya çalışacak o da olmazsa diye yedekte akdeniz akşamlarını tutuyor. hem felsefesi de sağlam ve basit. yazlar kurak ve sıcak kışlar ılık ve yağışlı. tipini sikeyim berke.

    debe editi: https://www.youtube.com/watch?v=rkzc7sqimam
  • pink floyd ve alelade kelimeleri o kadar alakasız ki cümleyi ilk önce "pink floyd elileyd..." şeklinde okumaya başladım. sonra da "vay sığır" dedim. kendime değil.
  • ilk gördüğümde rte'nin bu işe de el attığını düşündürten söz öbeği.
  • şu yapılmış inanılmaz sığ açıklamaya çok az derinlik katmak gerekirse,

    teknik olmak...

    evet david dünyanın en teknik gitaristi değildir. saniyede 9 milyon nota basamaz ama bugün john petrucci'nin (kaldı ki kendisini çok severim) o soloları çalarken guitar pro 4 ten hallice olmadığını görebiliyorum 22 senelik gitar tecrübeme dayanaraktan. diğer grup elemanları için de aynısı geçerli, yani çok teknik sevişince ortaya daha güzel bir çocuk çıkmıyor.

    politik görüşler...
    onları anlamak için çok gelişmiş bir beyne sahip olmak gerekmiyor doğru sadece beyne sahip olmak yeterli. çünkü 70'lerin ingiltersinde yaşamıyoruz. babamızı 2. dünya savaşında kaybetmedik. nasıl kafalar olduğu konusunda hiçbir fikrimiz yok. bazı sığırlar da anlasın diye karışık olmak yerine net bir dille anlattıkları hikayelerden, paylaştıkları fikirlerden özellike roger waters'ın sözlerinden pay çıkartılabilecek şeyler bugün hala var. ama muhtemelen final cut'ı sıkıcı bulup dinlememiştir bazıları. bugün genç çocukların beyinlerini göte tapan şarkılar yaparak yıkayan nicki minaj nasıl net bir dille bak götüme diyorsa, o zamanlar da pink floyd aynı netlikte insanlarla sığır olmayın politikacılara karşı duruşunuz olsun demiştir. bu kadar basit.

    etkiledikleri diğer müzisyenler...
    ingiltere'de neredeyse tüm gruplarda büyük küçük etkisini görmek mümkündür. queensryche'ın operation mindcrime albümü mesela, ingilizcen kurtarıyorsa kulaklık takıp film izler gibi hikayesine kaptırabileceğiniz bir albümdür. buna konsept albüm denir ve bunun en örnek alınası eserlerini sevseniz de sevmeseniz de pink floyd ortaya koymuştur ve bunu yapan gruplara ilham vermişlerdir. tabiki wall=another brick in the wall diyorsan durum başka.

    gruplar haricinde pink floyd elektronik müziğin de bu işlerin içerisine karışmasını sağlamış ve teknolojik gelişimlerin janreye katılmasının öncülüğünü yapmıştır. vocoderlar (sheep), real time efektler (cwtae), quadrophonic kayıt (final cut), talkbox (pigs) vs vs. bu vb teknolojilerin ilk kullanan olmasalar da kesinlikle bu teknolojilere ilk defa sanatsal değer katma girişimleri kesinlikle onlardan gelmiştir. bu deneylerin veya psychedelic müziğin içerisindeki öğelerin kişinin ilgisini çekmemesi ona bok atma hakkı vermez şüphesiz.

    yani evet kusursuz değiller doğru, o zamanın başka başarılı grupları, focus mesela ya da camel bazen daha çok sevdiğim oluyor ama müziğin bir iletişim çeşidi olduğunu, bazılarının geniş kitleye bazılarının ufak kitleye hitap ettiğini düşünecek olursak, pf geniş dinleyici kitlesi olmasına rağmen parçalarında dünya görüşlerini ve duruşlarını bozmamış sayılı gruplardan biridir. bu konuda biraz saygıyı hakediyorlar bence. aynı performansı metallica'dan göremedik malum. black albümden sonra savaş-sistem karşıtı duruşlarını karı kız ortamlarına çevirdiler sanki. neyse ki sonra geri döndüler.

    bu tip detayları göz ardı etmeyerek yapılırsa yorumlar ortamlarda kendinizi komik duruma düşürmezsiniz.
  • pink floyd'u bir bastan bir sondan, kenan dogulu dinler gibi dinleyen, muzikten anlamayan insan beyani.
    yine bir suursuz cikmis civciv gibi otuyor.
    tabii muzik zevk meselesi ona sozum yok, ama iyi, iyidir. hakkini verir sonra da istemiyorsan dinlemezsin.

    pink floyd sarki sarki degil, album album dinlenir zaten. sen ac irem derici, sezen aksu, justin dinle. roger senin neyine ?
  • van der graaf generator ile, camel ile, magma ile kıyaslamanın, sushi ile içli köftenin kıyaslanmasına benzemesi açısından saçma olan söylemdir.

    creedence clearwater revival'ın da parçalarının çoğu 4-6 akordur lakin müzik teorisi ile ilgili kişiler bu basitlikteki etkileyiciliği açıklamak için kafa yormuşlar, müzik öğrencileriyle tartışmışlardır.
    müzikte tekniğin ileri kademede olması o müziği 'gerçek sanat' yapmıyor ne yazık ki. ayrıca estetik algısı da göreceli bir kavram olduğundan ötürü hangi sanat ürününün gerçek olup olmadığına karar verilemiyor koçibeyler. gelecek akoru tahmin edebiliyorsanız bu sizin aşmış müzik dehanızın ve standartların ötesindeki estetik anlayışınızın göstergesi olmuyor. *
    ayrıca müziği evveliyatında çıktığı dönem dahilinde bir inceleyivermek, sonra üzerine düşünce geliştirmek daha sağlıklı bir yöntemdir. "bak sen adamların işlerine aradan kaç yıllar gerçtikten sonra bile bok atabiliyosan demek ki başarılılar hacıt" gibi bir söylemim yok ancak etraflıca düşünmenin faydasını göz ardı etmemek gerek demek istediğim şey.

    ha bir de gerçek sanat tutkunu olup full mp3 arşivine sahip olma gerçeği var ki onu da ayrı bir zaman inceleriz illa ki.
  • vurmayın öldü.
  • tanım: başlık entry ve nick uyumu ne demektir, bize bunu öğretmiş öngörüdür.

    tey tey tey...
  • bütün müzisyenler aleladedir yeter ki yanlış yere bakmasını bil.

    (bkz: hepimiz çukurdayız ama bazılarımız yıldızlara bakıyor)
hesabın var mı? giriş yap