• rap şarkıların %90'ında rap övülür, sahiplenilir tuhaf bir şekilde. ben bu olayı başka bir türde görmedim. ne bileyim "bu benim popumdur, rock'a saygı duy, türkümü dinle, alternatif müziğin kralı burada, bu cazın sesidir..." vs. duymadım yani. on adımda rap şarkısı yapmak gibi bir rehber olsaydı dokuzuncu maddede "rap'i öven bir söz yazmayı unutmayın." olurdu.
  • şahsım adına yeni bir anlaşma yöntemi. en çok da çocuklara kızınca işe yarıyor:
    -yesene oğlum yemek,
    yoksa az sonra kötek gelecek... (tempolu)

    bizim 8 yaşındaki oğlan durur mu. elleri de uygun pozisyonda:
    -yiyorum anne görüyorsun.
    neden döveceğim diyorsun...
  • gözlerden ırak bir içimde utanç içinde bodruma hapsedilmiş ensest ilişki ürünü özürlü aile çocuğunu bile, şarkısına göre eğlendirip en azından kafasını elini kolunu sallayarak ritm tutmasını sağlayacak, şarkısına göre -katlanabilene- "lan ne güzel anlatmış adam derdini" dedirtecek sevmeyenlerin oklarını kolay saplayabileceği geniş bir dart tahtası.
  • icraatçılarının dünyaya tek faydasının diğer rap icraatçılarını katletme alışkanlıkları olduğu müzik türü.
  • uzun uzun bilgi vereceğim, gerek dinleyicisi gerek üreticisi olarak üzerinde baya uğraştığım müzik türü.

    şimdi bok atmışsınız tamam, birçok kısmında haklısınız ben de şikayetçiyim zaten belli konularda. ilk başta dinleyici kitlesinden başlayalım. şimdi bu sikimsonik kitle o kadar salaktır ki şu listeye norm ender'i sagopa'yı falan sokarlar. ha listeyi yaptıranın da dallamalığı o ayrı konu. türkiyede herşeyde olduğu gibi nitelikten çok nicelik ön plandadır. bilinmeyen şey ise fan sayısıyla müzik kalitesinin eş değer olmadığı.

    zaten müziklerin çoğu sample alınarak yapılır ki en nefret ettiğim şeydir. semi-çalmak gibi bişeydir bu benim için. ben yaparken kendi notalarımı yazarım örneğin her enstrumana öyle üretirim. fakat bir başkasının şarkısından al bir parça üstüne ritm ekle al bu da altyapı. böyle şey mi olur amk. ki oluyor. sagopa pit10 ceza gibi binlerce rapper bunu yapıyor ve bunun daha iyi olduğunu düşünüyor. tamam illegal adamlarız kafası falan iyi hoş tercih meselesi de itici oluyor bi yerde. tabi bu sample alınarak müzik yapma olayı sadece türkiyede değil her yerde geçerli bir uygulama. bunu rapten daha çok yapan diğer müzik türü de club müzikleridir. boyuna altta aynı sample döner üzerine iki üç notadan oluşan başka bir loop atarlar. neticede rap'in altyapı oluşumundan farkı çok azdır.

    her neyse, diğer konuysa diss/battle olayı. freestyle kapışmalardan gelir bu alışkanlık. amerikada ghettolarda dönen bir sistem türkiyeye taşınmıştır freestyle olarak. çok farkı yoktur bu açıdan. dissleşmeler hep vardır hiphop kültürünün içinde. fakat amerikada bu açıdan daha olgun bir diss atma durumu söz konusudur. genelde magazinsel adamlar oldukları için ufak dissleşmeler piyasalarını canlandırır reklam olmalarını sağlar. fakat türkiyede zaten siklenmeyen bir müzik olduğu için iki tane sadece spesifik kitle sahibi insanın birbirine attığı diss'i kimse haber yapmaz. onlar da kendi kitleleri olan ergenleri coşturmak için diss atarlar. circular reasoning vardır bunun arkasında. yaşı daha büyük olanlar ergen müziği olduğu gerekçesiyle rap dinlemezler, rapçiler kendi kitlesi olan ergenlere yönelik rap yaparlar, rap ergen müziği olur, yaşı daha büyük olanlar da bu sebeple dinlemez. dolayısıyla kitlenin büyümesi için iki yönlü bir çalışma gerektiren bir durum bu. bazı rapperlar buna uğraşıyor ama görülmüyor haliyle. diss/battle olayıysa şudur özetle: diss bir spesifik bir kişiye atılır, laf sokulur küfür edilir vs. sonra cevap beklenir. bu iki şarkı fan'lar tarafından karşılaştırılır. subjektif yargılar arasında kaynar gider galibi yoktur. battle şarkılarsa alayına gider moddadır. "wack mc" kavramı vardır, kişi tarafından beğenilmeyen rapçilerin hepsi bu tanıma girer yine subjektiftir ama parmakla gösterilen bir hedef yoktur. eğer dissleri takip etmiyorsanız hiç bir şey anlamazsınız çünkü öncesini bilmeniz gerekir komik/eğlenceli gelmesi için. fakat battle'ları her zaman dinleyebilirsiniz dümdüz laf sokar. eğlencelidir ama daha bi ergendir çünkü sebepsizlik vardır.

    duygusal olanların arabeske kayması konusuna çoğunlukla katılıyorum. fakat türkiyedeki neredeyse her müzik türü için aynı şeyi söyleyebilirsiniz o yüzden sadece rap'in bu anlamda kınanması mantıksız geliyor bana. bunun dışında daha farklı yapanları da vardır duygusal şarkıları. arabesk rap karşıtı olan rap camiaları da vardır (bkz: yeşil oda). fakat bahsettiğim camia daha çok battle/diss üzerine döner bir yerden sonra sıkar rutine biner.

    bu kadar bok attıktan sonra biraz iyi taraflarından bahsedecek olursam sözleri farklı türde birçok müziğin sözlerinden kat kat iyidir. laf sokma vs olayları dışında tepki göstermek için yapılan şarkılar, belli bir felsefeyi anlatan şarkılar ciddi ciddi üzerinde düşünmenizi gerektirir çünkü daha çok şiir esaslıdır ve bunu başka bir müzik türünde göremezsiniz. müzik kaliteli olmasa da önemli değildir çünkü işin özü sözlerin kalitesidir eğer gerçekten anlatılmak istenen bir şey varsa. bunun en net örneği için (bkz: no call 'recently'). bunun dışında eğlenceli komik bir tarz dinlemek istiyorsanız funky tarzı en iyi uygulayan ve son zamanlarda rnb'ye de kayan (bkz: beta) vardır.

    son olarak nasıl ünlü rapçi olunur konusundaki basit yargılara da cevap vereyim. dünyanın en baba rap şarkısını yapsan bile fan kitlen/torpilin yoksa kimse duymaz çöp olursun. rap yapmak kolay iş gibi duruyor bazı andavallar rap yaptığını sandığı için. sözleri kıçından uydurup arabesk arabesk takılan da milyon tane "rapçi" var baktığınızda. örneğin "arsız bela" adlı kişinin bile bir fan kitlesi falan var. bunlar hesaba katıldığında rakibiniz çok gibi duruyor çünkü kendi kitleleri var bu insanların da. dolayısıyla yine her şeyde olduğu gibi bir torpiliniz olması, onunla iş yapmanız lazım. para da şart çünkü stüdyo kurmak/kayıt ücreti vermek kolay işler değil. bunun yanında klip çekmezseniz kimse sizi tanımaz, tanımak da istemez reklamınız da olmaz. mix yeteneği çok önemlidir kendiniz yapamıyorsanız parası neyse vermeniz gerekir. altyapıyı youtube'da bile bulursunuz ama kaliteli mix'i herkes yapamaz. 3-4 kanaldan kayıt alırsınız farklı tonlarda ve kötü yapılırsa hem ne dediğiniz tam anlaşılmaz hem de şarkı bok gibi olur. kayıt aldığınız aletlerin kalitesinden çok kaydı ve mixi yapan kişinin kulağı önemlidir.

    dolayısıyla bok atmadan önce ne olduğunu bilmek önemli. birçok konuda katılıyorum eleştirilere ama herkes rapçi olabilir havası yaratmak hoş değil. olmuyor gördüğümüz üzere, adını da kirletiyor belli kişiler.
  • hip hop kültürüne ait bir müzik türüdür. en bilinen hali ritmin üzerine söylenen sözlerle yapılanıdır. ülkemizde rap müzik hakkında ne yazık ki yanlış düşünceler vardır. rap dinleyen, türkçe rap dinleyen, sadece ingilizce rap dinleyen ve rap dinlemeyen kitleler bir çok konuda yanlış düşüncelere kapılmaktadırlar.

    rap tamamen bir battle olayı değildir. yani sadece diss parçalardan oluşmaz., oluşamaz. burada 'battle' denilen şey sanatçının hayatla zıtlaştığı yerlerdir. eğer başka bir rap sanatçısı onun hayatla zıtlaştığı konular hakkında ters bir algoritma sunuyorsa o zaman konular yerine direk olarak o sanatçıyı hedef alabilir. diss parçalar rap müziğe tat katar ve sanatçılarının yeteneklerini çok daha açık şekilde gösterir. çok fazla diss parça yapmak ya da gereksiz yere diss atmak bu kültürde hoş karşılanmaz.

    hip hop bir afro-amerikan kültürüdür. rap ise alt kültürdür. rap müzik her zaman ama her zaman olaylara protest bir tavır sergiler. eskiden en büyük sorun ırkçılık olduğu için amerikalı sanatçılar hep bundan bahsetmiştir. şu sıralar ise sanırım tek dertleri para,kadınlar,uyuşturucu ve güç olacak ki bundan bahsediyorlar parçalarında. ülkemizde ise durum oldukça farklı. ülkemizde rap yapan sanatçılar daha çok hayatın zor yanlarından, hatalarından, türkçe rapin gelişmemesinden, pop kültüründen vs. bahsediyorlar. anlayacağınız konu bazında çok daha ileri bir yerdeyiz. fakat iş flowlara, punchlara ve özgün beatlere geldiğinde halen emekleme aşamasındayız diyebilirim.

    türkçe rap içerisinde yüzlerce farklı sanatçıyı barındırmakta. her birinin tarzı kendine özgün olmasa da işini en doğru şekilde yapmaya çalışanlar var tabii. fakat rap dinleyicisi için aynı şeyleri söylemek oldukça zor. dinleyici kitlesinin genel olarak 13-18 yaş aralığında ki çocuklar olduğunu düşünürsek, çok da şaşılacak bir durum değil aslında bu. çünkü rapin bu protest tavrı en çok o yaş aralığının hoşuna gidiyor. insan en çok o yaşlarda istiyor protest olmayı. fakat hayat ve müzik bilgisi oturmamış bu kitlenin istekleri türkçe rapi çoğu zaman yanlış yerlere sürüklüyor. bir kaç tane free style yarışması yapıldı geçen senelerde. açar izlerseniz nasıl bir oyunun döndüğünü, seyircinin nasıl gazlandığını anlarsınız zaten.

    ''ben türkçe rap dinlemem ıyyykk ama eminem,tupac falan candır'' düşüncesi olan kişi hip hop kültüründen uzak demektir. evet bu adamlar iyi rap yaptı zamanında hatta bazı amerikalı rapçiler bunun için canında da oldu tupac gibi fakat tupac seni anlatmıyor canım kardeşim. tupac o sözleri sen dinle diye söylemiyor. sen onun ne demek istediğini o mahallede 1 yıl yaşamadan anlayamazsın. sen eminemin hayata bakış açısını türkiyeden göremezsin ve asla da göremeyeceksin. ha sözleri güzel, müziği hoş, verilen duygu zaten o biçim o yüzden hepsi başarılı. ama türkçe rapi dışlayarak ben rap dinleyicisiyim diyemezsin. gülerler adama.

    ülkemizde ki duruma değinmek istiyorum. türkçe rapin içerisinde 3 farklı sanatçı türü var şu an. ilki ceza, fuat ergin, sagopa kajmer gibi bandrollü albümler yayınlayıp başarısı ile ününü rap camiasının dahi dışına taşımış olanlar. ikincisi odasına kapanıp bir şeyler karalamak yerine bir şekilde stüdyo kurmuş ve yükselmeye çalışanlar. onlar hem sokak köşelerinde, parklarda rap yapıyor hem partiler veriyor, konserlere çıkıyor hem de özenle çekilmiş klipler yayınlıyorlar. kimleri bandrollü albümler yayınlasa da başarıya ulaşamadılar. beta, grogi, contra, hidra, yener, red, allame, mode xl ve daha onlarcası sayılabilir. son olarak ise bu işi iyi yapan fakat profesyonelleşemeyenler var. onlar genelde parktalarda free style atıp arada güzel parçalarını insanlarla paylaşıyorlar. ellerinden biri tutarsa ne ala. tutmazsa da sokakta devam ediyorlar.

    sonuç olarak rap bin bir zorlukla yapılmaya çalışılıyor. tabii ki sevdiğiniz sanatçılar kadar sevmedikleriniz de olacak. fakat unutmayın ki o sevmediklerinizi de dinleyen birileri hep olacak. bence türkçe rap herşeye rağmen iyiye gidiyor. planlanarak yapılmış diss parçalar göze batsa da iyi işler çıkabiliyor. özellikle klip konusunda bir hayli yol katedildiğini düşünüyorum. eli ile ayaklarını gösterip garajda klip çekmeler yavaş yavaş azalıyor.

    ben bu türü yeni keşfettim kimlerle başlamalıyım diyenlere de bir kaç küçük tavsiye ile sonlandırayım yazımı. ceza nın eski parçaları başlamak için oldukça uygundur. günümüzde ise aktif olarak iş yapanlar arasında allame, sansar salvo, dr.fuchs, mode xl, contra vs. gibi farklı konulara değinen sanatçılar güzel şeyler yapmakta.

    15 yıldır dinliyorum rap. fanatiği değilim, delisi falan da değilim. fakat rap dinlenmeli, rap iyi analiz edilmeli.
  • dünyada müzik beğenisi farklı farklı olan milyonlarca insanı peşinden koştururken türkiyede geliş şekli, müzik kültürü eksikliği ve yetersiz zeka yüzünden hiç bir şekilde tam olarak anlaşılamayan, sevilemeyen müzik türüdür. ülkemizde sevilmemesinin sebepleri biraz yurdum topraklarındaki rapin halinden biraz da dinleyicinin eksikliğindendir.

    rap doğduğu yer amerika' da çıkış zamanlarında protest azınlığın sesi olan bir müzik iken türkiye' de bir şekilde belki biraz da şansızlıkla muhafazakar kesimin müziği olarak algılanmıştır. türkçe rapte politik içerikli şarkılar genelde muhafazakar temalar içeriklidir ve çoğunluğun sesidir, zamanımızda bu değişmiş olsa da genele bakıldığında hala bu şekilde durmaktadır veya kafalarda o şekilde görülmektedir. onun haricinde türkiyede bir çok mc, hip hop ve rapin ayrımını bile yapamaz ve yaptıkları müzik evrensel olmaktan ve hip hop kültürünün içine girmekten çok uzaktadır. ülkemizdeki genel rap kültürünü sevemeyen insanlar bu sebeplerden dolayı anlaşılabilir, belki dünyadaki fransa' daki, amerika' daki, almanyadaki, latin amerika' daki iyi örneklerin hiç birini beğenemeyen insanlar da anlaşılabilir çünkü bu bir zevk meselesidir ama onlara müzik olarak bakmayan insanlar tamamen cahilliklerinin ve incir ağacı sendromunun kurbanı olmuşlardır.

    bu incir ağacı sendromlu insanlar dinledikleri çoğu modern müziğin rapin babası olan blues ve funk tan geldiğini bilmezler, rock roll' un zencilerden çalınmış olduğunuda bilmezler. dünyanın bir çok yerinde bir sürü farklı müzik türünden insanın hip hop temelleri üzerine müzik yaptığını yada rapperlarla ortak çalıştığını bilmez yada görmemezlikten gelirler. franz ferdinantın kanye ile çalıştığını, korn un çok büyük bir hip hop tutkunu olduğunu bilmezler yada bilmemezlikten gelirler. limp bizkit dinleyip rapten nefret ederler ( bunlara sadece dayak patlar) , incubus dinler ve rap çileri aşağlarlar. run dmc ile aerosmith' in çalışması onlar için bir şey ifade etmez, blondie coolio ve mopp deap le çalışır ama bir şey değişmez. prodigy, massive attack bir sürü mc ile çalışıp hip hop base leri kullanır ama müzik cahilleri kullaklarını kapatır. manu chao sever ama akılları sıra rap hala bir müzik değildir. tabi bunları yapan insanlar muhtemelen dinledikleri şeylerin ne olduğunu yada temellerini bilmediklerinden ''ne diyosun sen yahu'' diyeceklerdir.

    bu olay türkiyenin, dünya piyasasasını geriden takip etmesiyle falan da açıklanamaz, hiç bir 3.dünya ülkesinde bizim ülkemizde olduğu gibi saçma sapan bir rapçi vs rockçı durumu göremessiniz, herkes kendini ve ne dinlediğini bilir. bu ülkede yapılana sadece şekilciliklik denilebilir, ön yargıdan farklı bir şey, cahillikten öte bir şeydir.
  • su anda bir cok turde sarkinin elektronik ortamda yapildigini ve uretildigini dusunecek olursak, su andaki tum elektronik muziklerin ilki...
  • bu yorumlarım son 10 yıl içindir;
    internetin yaygınlaşması ile bizim konvansiyonel ünlülük anlayışımız değişti, çünkü medya değişti sıradan insanların bu medyada kendi etki alanları oluştu. kısaca woody allen'ın to rome with love filminde öngördüğü durum yaşandı. tıpkı bu entry'nin yine bu medyaların birinde bu etki alanlarından birine hitap eden biri tarafından yazıldığı gibi.
    sonrasında müzik endüstrisinin telif haklarına tutunmaya çalıştığı, mp3 dönemi var onun çözümü de apple music ve spotify gibi dinlenme sayısı üzerinden "sanatçı"ya ödeme yapılan sistemle tatlıya bağlandı, 10-20 yıllık süreyi bir cümlede anlattım olsun.
    sonra bu platformlar o kadar güçlendi ki, bu platformların editörleri belirledikleri listelerdeki sıralamaları istedikleri gibi ayarlayabilmeleri sayesinde insanların popülerlik algısı ile oynamaya başladılar. bunu neden yaptılar, kendi ünlülerini yaratmak veya halihazırda ünlü olan kişilerin "müzik" yapmasını sağlayarak platformlarının reklamını yapmak. bu durum o sosyal medya ünlülerinin reklamını yapacaktı ünlüler de platformun reklamını yapacaktı ve böylece win-win bir durum oluşacaktı. bu kasedin a yüzü.
    başta sosyal medya ünlüleri olmak üzere, müzik konusunda herhangi bir birikimi, kültürü veya altyapısı olmayan insanların bu platformlara ürün çıkarması gerekiyordu. bu durumda aşağıdaki minimum şartları sağlayan bir kişi için bir müzik kullanılması gerekiyordu;
    a)ses telleri olması
    b) masaya vurarak 1-2-3 1-2-3 diye ritim tutabilecek kadar müzik kulağının olması(bunun şart olmadığı durumlar da olabilir)
    sonrasında pek çok "milyonluk" adam-kadın bu işlere girdi ve pop müzik artık rap müzik oldu.
    aslında buraya kadar beni üzen çok bir şey yok, pop müziğe istisna parçaları hariç ne hissediyorsam rap müziğe de hisseder geçerdim.geçemiyorum çünkü;
    çoğunluğun çoğunluğa uyması durumu yaşanıyor. bazıları kendileri de modern rap müziğin starı olmak istediği için bu sound'un dümen suyuna giriyor.
    müzik yapma ve zevki konusunda kendi yetersizliklerini fark etmek yerine ortada bulunan bu "pop" müziğin eserlerini yüceltiyor. sonra her gün yeni bir vasatın bu spotify kültürü içerisinde algılara meydan okurcasına yükselmesi, yeni insanların ben de müzisyenim artık diye mantarca türemesi bunun çıkış noktasının bu müziğin kolay yapılması olduğunun unutulması veya kurnazca görmezden gelinmesi ve müzik gibi insanın en özgür ve yaratıcı olduğu bir alanın artık bir aksesuvar ya da saç traşı, aynı yerlerinde benzer dövmeler olan cool kişiler gibi bir kalıp insan üretiminin, kalıp zevklerin üretiminin bir parçası olması yani uzun lafın kısası 2020ler default ama kendini herkesten farklı gören aynı tüketim insanının sinsi marşı olması benim çok sinirimi bozuyor artık. üstelik bunun hala eski retorik olan rap isyanın müziğidir ile yapılması çok ayrı bir ironi.
    100m dolar revenue elde eden fight club'ın evet abi sisteme karşı savaşıyoruz, bir film izledik woke olduk mantığı (aslında o filmin insanların gazını alıp eylemsizliğine katkı yapan bir unsur olması)gibi.
    netice olarak rap müzik şu anda dev bir fabrikadır, eskilerin pop müziğinden farkı o zaman onu dinleyen insanlar popüler kültürün etkisinde yaşadıklarını biliyorlardı.
    şimdi buzhanede üretilmiş milyonlarca kendine has "kar tanemiz" var. eğer bu noktada üretim yapıyorsanız paradigmanızın iflas ettiğini kabul ederek yapın, bana hikaye anlatmayın.

    edit: bak autotune'dan hiç bahsetmedim bile.
  • geçenlerde 120 iq'ya sahip insanlar dinlemez minvalinde bir şeyler yazmıştım, milllet kabullenememiş. sağolsun bilim imdadıma yetişti:

    oxford brookes üniversitesi'nin yaptığı araştırmaya göre rap dinleyenlerin zeka seviyelerinde, dinlemeyenlere göre gerilik olduğu saptanmış.
    ilgili araştırmayı şuraya bırakalım:

    https://psycnet.apa.org/record/2018-21493-001

    evet gençler, rap dinleyiciyseniz katıksız bir mal olabilirsiniz.
hesabın var mı? giriş yap