• getirirler restoranda şarabı azcık koyarlar kadehe.
    kişi de şarabı test etme konusunda bi bok bilmiyo olsa bile şöyle bi sallar filan o kadehi bakar "tutunuyo" mu bardağa. sonra koklar. durur. yeniden koklar. sonra bi yudum alır. damağa bastırır mı napıyosa artık. sonra da "alalım" der. almayalım diyeni görmedim.
    iyi şaraptan anlamanın yolları elbet vardır. ancak bu yolları bilenlerin sayısı fazla değildir. ben onlardan biri değilim meselağ. ama ben de sallarım efenim. sonra da koklayıp tadar, sonra da "alalım" derim. maksat adet yerini bulsun.
  • damakta bıraktığı tadın ağırveya hafif oluşu, yine bu tadın damağınızda kaldığı süre, kokusu ile tadının birbirine yakın veya uzak oluşu da belli başlı kıstaslar arasındadır.
  • iyi şarabın tadı damakta 60 saniye kadar kalır,berrak olur,temiz kokar...
    aslında hiç alengirli işlere gerek yoktur...
    anlamanın iki yolu wardır...
    ne kadar eskiyse o kadar kalitelidir...
    ama kailteyi anlamanı daha kesin yolu fiyatıdır ne kadar pahalıysa o kadar kalitelidir...
    gerçek olan ise en iyi şarap size göre tadı en güzel olan şaraptır...
  • şarap alınan tekel de ki amca ya "hocam bu şarap iyi midir yaa? bak bagcı guzeldi varsa ondan ver" denir.tekelci amca da "yok yigenim bu iyi butun gençler artık bundan alıyo" der.
    şarabın kalitesi böylece anlaşılmış olur.
    birde her zaman mantarlı şaraplar plastik tıpalılara göre daha iyidir.
    (bkz: köpek öldüren)
  • (bkz: degüstasyon)
    (bkz: #5956034)
  • yurt dışındaki fiyatı araştırılır. yani bu ötv falan, saptırmasın sizi.
  • çok basit birkaç yöntem vardır.

    1- teknik olarak ele alırsak: öncelikle şarabı açan garsonun açıp mantarı koklaması gerekir. eğer ekşi bir koku hissettiyse, bunu müsterisine sunmaz. anlasın/anlamasın müşterinin ağız tadını bozmamalıdır. şaraptan çok anlamayan birisi önce tadına bakar ve eğer şarap bozuk ise bütün ağzının tadı kaçar. bir de siz koklarsınız. daha sonra bardağa konulan şarap ışığa tutularak renginin berraklığı kontrol edilir. bir yudum ağızda gezdirilir, hafif damakla da temas ettirilir. sonra garsonla göz temasına geçilir, 'doldur' komutu verilir.

    2- yemek/içki mönüsü istenir , en pahalı şarap seçilir. zaten garson da çok emindir kendinden/şarapın kalitesinden. eğer şarap normal şartlarda saklanmış ise pek de üzmez bu seçim sizi.

    3-eğer evinize misafir gelecek ve bunun için dışardan alacaksanız kesinlikle tanıdık bir kuruyemişci veya marketi tercih edin. önce dert anlatılır;

    + akşam bize kızlar gelecek kırmızı et yiycez yanına ne şarap alsam?
    - pahalı iyi birşey mi olsun? anlarlar mı?
    + evet evet anlar bunlar, aman mahcup olmayayım.
    - o zaman geçen sefer verdiğim iyimiydi? ondan vereyim mi yine?
    + süpersin yaaaa, sen olmasan ne olurdu benim halim *
  • öncelikle kategorisi ve buna bağlı olarak fiyatıdır. 5 ytl'lik şarap ile 50 ytl'lik şarabın aynı kalitede olmayacağı aşikardır; ama fiyat, her zaman kalite anlamına gelmez. sadece şarapta değil, hemen her şeyde olduğu gibi, ürünü, kendi kategorisindeki ürünlerle karşılaştırmak gerekir; zira 5 ytl'lik şarap -çoook büyük ihtimalle- sofra şarabı kategorisindeyken, 50 ytl'lik şarap -çoook büyük ihtimalle- sofra şarabı değildir. yeri gelmişken altını çizmek gerekir ki, "beğenmedim" demek başka, "kalitesiz" demek başka şeydir. kalitesiz bir şarabı sevebilirsiniz; beğenmediğiniz bir şarap çok kaliteli olabilir. sofra şaraplarının kalitesi düşüktür; zira cibrelerin ikinci kez sıkılmasıyla elde edilirler ve yapılışları gereği daha fazla tanene maruz kaldıkları için tatları kötü bir burukluk taşır (bu kötü ve fazla burukluk, çoğu kişi için hoş değildir). bir şarabın sofra şarabı olduğu genellikle üzerinde yazmaz; bu farklılığı, şarabın fiyatı ile içindeki üzümlerin değerini oranlayarak anlamak mümkün olabilir. öküzgözü, boğazkere, kalecik karası, cabarnet sauvignon gibi değerli üzümlerle yapılmış ve 10 ytl'lik fiyat (o sırada özel bir indirim yoksa) biçilmiş olan bir şarabın sofra şarabı olma ihtimali yüksektir; fakat, adakarası, papazkarası, gamay, cinsault gibi üzümleri içeren 10 ytl'lik şarabın sofra şarabı olma ihtimali düşüktür. şarapla içli dışlı değilseniz, üzümden kaynaklı buruk tattan hoşlanmıyorsanız ve özel bir gün için eli ayağı düzgün bir şarap almak istiyorsanız, 15-20 ytl (bütçeniz uygunsa fazlasını) ödeyerek alacağınız şarabın kötü olmayacağını düşünebilirsiniz; ama boğazkere üzümünü içeren (çoğunlukla öküzgözü ile kupajlanan) şaraplardaki tanen lezzetinin fazla olmasıyla hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz. kalitesiz bir şarapla karşılaşmaktan daha kötü olan durumun, bozulmuş bir şarapla karşılaşmak olduğunu da unutmamanız gerekir*. fazla şarap satmadığını (özellikle de pahalı şarapları) düşündüğünüz bir kuruyemişçiden veya şarküteriden şarap alırken dikkatli olmalısınız. kıyıda kenarda kalmış ve tozlanmış bir şarap; yıllardır orada dururken (ki sanılanın aksine her şarap yıllarca saklamaya müsait değildir; üstelik saklama koşulları da çok önemlidir) ışığa ve sıcaklığa maruz kaldığı için sirkeye dönüşmüş olabilir. üretim tarihine, etiketin solgunlaşıp solgunlaşmadığna ve üzerindeki toz miktarına bakarak anlamaya çalışabilirsiniz.

    velhasıl, şarabın kaliteli olduğunu anlamak kolay iş değildir; bir hayli bilgili ve bir hayli deneyimli olmayı gerektirir (tabii degüstatör olacak kadar bilgiyle dolmanıza gerek yok; zaten o da işin profesyonel kısmı); ama biraz teorik bilgiye sahip olmanız ve farklı şarapları deneyerek tadım hafızası oluşturmanız, yanlış veya kötü şarap seçmenizi önlemek için -çoğu zaman- yeterlidir.
  • kasmayin. gidin, sevdiginiz sarap turunun en pahalli olanini alin ve icin. cunku pahalli sarap iyi saraptir her zaman.
    (bkz: chateau lafite)
  • bir köpek bulup şarabı tattırmak, köpek ölürse şarap kalitesizdir.

    (bkz: oeehh)
hesabın var mı? giriş yap