• sözlüğün en barışçıl yazarı değildir. fakat israil-türkiye savaşı başlığına yazdığı "tadından yenmez." ifadesi, alelade tabirle "geyik"ten ibarettir. israil'le türkiye arasında bir savaş çıkmasını isteyecek kadar kafayı yemedim.

    sözlüğün en tarafsız yazarı da değildir. ancak bunun nazım hikmet hakkında yazdıkları ile hiçbir ilgisi yoktur. nazım hikmet'in türk edebiyatında çok önemli bir yeri olduğunu, ancak ezberlenmiş "türk edebiyatının gelmiş geçmiş en büyük şairi" tanımlamasının hem doğrulanamaz hem de abartılı bir yorum olduğunu düşünüyorum. bu beni taraflı yapmaz. tarafsızlığı ancak kendi yorumunuzun tasdiki olarak görürseniz, buradan belki sizin taraflı olduğunuz sonucuna ulaşılabilir.

    sözlüğün en entelektüel yazarlarından biri de değildir. üçtür, hakkımda eleştiri getirmek isteyenler beni entelektüel olmamakla itham ediyor. entelektüel öyle her köşe başında rastlanacak şey değildir. bir memleketin zaten sayılı entelektüeli olur. türkiye'de bu sayı adam akıllı azdır. ben entelektüel değilim, kusura bakmayın, siz de değilsiniz. fakat bu durumun da bir spikerin konuşma hatalarını dile getirişimle hiçbir ilgisi yoktur.

    pek önemsemediğim futbol yorumları hakkında sipariş almam beni fevkalade memnun etti. ancak eğitimini aldığım hukuk ve tarih alanlarında yazacaklarımın yaratacağı rahatsızlıktan ötürü şimdiden özür dilemekten başka elimden bir şey gelmez. siyaset ve sosyoloji konularını ise memnuniyetle nevi şahsına münhasır bir onomastik disiplini takip eden uzmanlara bırakabilirim.
  • mahmut esat bozkurt'un 'ilerici' olduğunu düşünüyor. çünkü sekülarizmi sindirmiş, feodal bağları esas tutmayan, kendi fikirlerini geliştirme kapasitesine sahip, toplumların ihtilal hakkından bahseden, türkiye gibi bir memlekete avrupa'nın en gelişmiş medeni hukuk sistemini yerleştirmeye çalışan bir erken yirminci yüzyıl adamı ilericidir.

    17. yy'da simya ile meşgul olan isaac newton'u gerizekalı ve cahil görmediği gibi, 1930'larda ırkçı söylemlerde bulunan mahmut esat bozkurt'u da gerici görmez. "ilerici" kavramını zaten "kedi gibi insan olmak"la ilişkilendirmez. ilericinin mutlaka iyi (istediğiniz gibi doldurun içini.) olduğuna dair bir savı yoktur. mahmut esat'ı sever sevmesine de, konunun onunla ilgili olmadığını izah etmiş olalım.

    mahmut esat bozkurt'un sürekli uluslararası sahneye hitap ettiği gibi bir iddiayı ileri sürdüğü görülmüş şey değildir. atatürk ihtilali adlı eserde neden bariz tutarsızlıklar bulunduğuna dair bir fikir dile getirmiştir, hepsi o.

    görüşlerine muhalif olduğu hâlde söylediklerini doğru anlayabilecek kişilerin varlığına imanı olduğundan işbu entry'yi yazmayı görev bildi. entry yazım sürecinde kurduğu üçüncü tekil şahıs çekimli cümlelerinden nefret etti, vesselam.
  • nefes alıp vermesi mide bulandıran insan:( nefes almasın istiyoruz ama hâlâ alıyor, durduramıyoruz. almasa iyiydi.

    durup dururken yine hangi katliamı savunmuş, bilmiyorum. mahmut esat bozkurt'un ilerici olduğunu söylemekle bir katliamı savunmak arasında nasıl bir bağ kurulabildiğini de maalesef anlayamıyorum. hangi katliamdan bahsettiğimizi, konunun oraya ne zaman geldiğini ise hiç çözemedim.

    mahmut esat bozkurt'un türkiye'ye avrupa'nın en gelişmiş medeni hukuk sistemini yerleştirmeye çalıştığını söyledim. buna karşılık "insanları öldürmenin neresi medeniyet?" gibi bir tepki aldım. bu yüzden, bu günü tarihi bir gün olarak kaydediyorum.

    benim, mahmut esat bozkurt'un türkiye'ye "medeniyeti" getirdiği gibi bir iddiam yoktur. medeni hukuk demek, medeniyet demek değildir. medeni hukuk; şahsın hukuku, aile hukuku, eşya hukuku, miras hukuku gibi konuları kapsayan bir hukuk dalıdır. evlilik, boşanma, miras paylaşımı, mülkiyet hakkı vb. hususları düzenler. türkiye, 1926 yılında yeni (ve 2002 yılına kadar kullanılan) bir medeni kanun benimsemiştir. bu medeni kanun, medeni hukuk bakımından avrupa'nın en önde gelen ülkesi olan isviçre'den iktibas edilmiştir. bu iktibasta mahmut esat bozkurt'un rolü büyüktür. böylece mahmut esat bozkurt, türkiye'nin gelişmiş bir medeni hukuk sistemine sahip olmasına katkı sağlamıştır.

    görüldüğü üzere konunun medeni insan davranışları ile yahut insanları öldürmekle bir ilgisi bulunmamaktadır. bir kanunun kabulünden ve bu kanunun avrupa hukuk sistemi içindeki öneminden bahsedilmektedir. bu esnada "1930'larda insan öldürmeye medeniyet dendiği, mahmut esat'ın da bu yöntemle türkiye'ye medeniyet getirdiği" gibi bir sava hiç yer verilmemiştir.

    keza, medeni hukuk sistemi getirmek için "iyi" olmak gerekmediğini söylediğimizde "katliam yapılabilir." demiş olmuyoruz. iki konu arasında bağlantı bulunmadığını hatırlatıyoruz. mars'ta koloni kurabilmek için de iyi insan olmak gerekmez mesela. bu da "mars'ta koloni kurmak için katliam yapılabilir." anlamına gelmez. allah'ım, açıkladığım şeylere bak!

    hemen ilgili bir deyimimizi paylaşalım: (bkz: dam üstünde saksağan vur beline kazmayı)

    sözlük'teki yeni moda bu sanırım. gözüne birini kestiriyorsun; sonra söylemediği şeyleri söylemiş gibi düşünerek ona (aslında kendine) cevap veriyorsun.

    bu bir fikir tartışması değil, gölge dövüşü. kendi kendine tartışan, kendi kendine argüman üreten, kendi kendine o argümanlara tepki gösteren bir kişinin tek kişilik gösterisi. ben, sarissa, buna yanıt vererek ekşi sözlük'e kimseyi ilgilendirmeyen, gereksiz cümleler yüklemek zorunda kaldığım için özür diliyorum.

    unutmadan sorulan soruya cevap vereyim: adolf hitler'i çok seksi buluyorum ama beş kilo fazlası var. denize düşenden beş akçe, düşmeyenden döve döve on akçe alırım. gerisi beni alakadar etmez.
  • yaklaşık dokuz senedir ekşi sözlük üyesiyim. bugüne kadar 2000'i aşkın entry girmişim. son iki yılda yazılanlar birkaç tane, son bir yılda yazılanların sayısı sıfır. sarissa azalarak bitmiş resmen.

    ekşi sözlük, ne akla hizmetse, bir zamanlar yoğun şekilde, üstelik ciddi ciddi yazdığım bir yerdi. aynı ciddiyetle (somurtkanlık değil, ciddiyet) okuduğum birçok yazı oldu bu ortamda. bazı yazarlarla sözlük üzerinden kıymetli diyaloglar kurdum. daha azını ise tanıma şansına eriştim ki bundan fevkalade memnunum.

    ekşi sözlük değişti. kötülemek istemiyorum. başka bir platform oldu, risk aldı, genişledi ve nihayet bazı isimleri kaybederken başka tarzlarda içerik üreten çok daha fazla kullanıcı kazandı. bu bir tercihtir, söyleyecek sözüm yok.

    ancak bu yeni ekşi sözlük, zerrece ilgimi çekmedi. önce daha az yazmaya başladım, sonra yazmayıp okumaya başladım, sonra okumayı da bıraktım. bir süredir sadece eskilerden mesaj atan olursa habersiz kalmayayım diye açık tutuyordum üyeliğimi. eh, eskilerden de pek kimse kalmamış zaten.

    burada bulunmanın bana bir zararı yok belki ama uzun zaman sonra şöyle biraz gezinince kendimi burada yabancı ve rahatsız hissettim.

    sözün özü, sarissa yolcu. entry'leri de sancho panza.

    bu entry'yi, hesabımı kapattıktan sonra da bana ulaşmak isteyebilecek ancak şu ana kadar alternatif bir iletişim kanalı kullanmadığımız insanlar için yazıyorum. hâlâ buradaysalar tabii. başka bir yolla iletişime devam edebilmek için mesajlaşmak üzere hesabımı birkaç gün daha açık tutacağım.

    sonra elveda ay, elveda feza.

    ek: entry'ler kalsın, sen git dediler. öyle olsun. öptm kib bye.
  • ekşi sözlük'te tarih ve mitoloji hakkında yazdığı notları, biraz daha derli toplu dursunlar diye, bir blogda yayımlamaya karar vermiş. bu blogda sözlükteki notlarından başka, yeni yazılarına ve başka araştırmacıların eleştirisine de yer verecekmiş.

    http://acukbitig.blogspot.com/ *
  • türk adli sistemi kurumlarında görevli tüm personele, özellikle kolluk kuvveti'ne belletilmesi gereken çok isabetli görüşlere sahip hukuk yapıtaşı, müdafi:

    "bir avukatı, bir kişiyi savunduğu için savunduğu kişinin eylemiyle yargılamak ayıptır" - (bkz: sivas canilerinin avukatını bakan yapan zihniyet/@sarissa).
  • iö. 17. yy sonlarinda daha once hic yerlesilmemis bir noktaya kurulmus bir hitit yerlesimi olan sarissa, kral hantili*in emri ile kurulmustur. sehrin ilginc bir yani, ilk planlanmasindan itibaren surlari ile beraber insa edilmesidir ki, zaten hantili de boyle bir sehri kurdugu icin tabletlerde ovunmektedir.

    buranin diger ilgi cekici yanlari arasinda, miken uygarligina ait bir kap bulunmasi (ki bu kadar doguda bir yere dahi bu comlegin gelmesi ilginc), kentin basarili baraj sistemi, ve bir de buranin onasyadaki en eski bira uretim merkezi olmasidir.
  • yüksek bilgi ve akademik tespit ehli yazar.
  • zamanında, makedonya'nın roma orduları tarafından kolayca istila edilmesinin en büyük sebeplerinden biri olan silah.

    makedonya ordusunun çekirdeğini oluşturan ve sarissa denilen mızrağı kullanarak sık saflar halinde yürüyen phalanx birlikleri, nispeten kısa mızraklar kullanan yunan ve pers birliklerine karşı büyük avantaj sahibiydi. makedonya ordusu savaş alanındaki bu avantajını, adeta birer savaş makinası olarak eğitilen roma lejyonlarına kaptırdı. geniş kalkanlarıyla ve gladius denen kısa kılıçlarıyla saldırıda ve savunmada üstün olan lejyonerler; 6-7 metrelik mızrakların arasına dalarak, çok fazla zayiat vermeden düşmanı dağıtmasını bildiler. pydna savaşı, romalıların teçhizatı karşısında kullanışsız hale gelen sarissa cinsi mızrakların phalanx birliklerini ne duruma düşürdüğüne bir örnektir.
  • ordu intikal ederken, rahat taşınabilmesi için kimi modellerinin iki parça, geçmeli şekilde üretildiği antik kargı. görselle destekleyelim. önde yürüyen pontus piyadesine dikkat.
hesabın var mı? giriş yap