• asıl utanması gereken, bissürü teknik hukuki terimin kullanılacağı belli olan basın toplantısına tercüman olarak öğrencileri görevlendiren sorumlu organizatördür. ayıp ulan, üç kuruş hesap için mi yaptınız bunu merak ediyorum.
  • burada iki sorun var:

    1. felice casson'u türkiye'ye kimin getirdiğini bilmiyorum ama tahminimce adamı ciddiye almamış. adamın anlatacaklarının çoluk çocukça anlaşılacak kadar basit olmadığını anlamak için allame-i cihan olmak gerekmiyor çünkü. asıl suç bu adamlarda.

    2. öğrenci çevirmen kardeşlerimiz kendilerini lise çayında zannetmişler. bu kızların daha öğrenci ve amatör olduğunu anlıyorum; ama kalabalık önünde nasıl davranacaklarını o yaşa kadar öğrenmeleri gerekirdi gibi geliyor bana. hadi yapamadın, izin iste ve sessizce kalk, bırak başkaları düşsün derdine.

    öfff.
  • "nagihan gitme" repliğiyle güldüğüm ancak organizatörleri ve özellikle de nagihan'ı kınadığım kriz. o nasıl bir satış öyle, o nasıl bir "uf bnne be slk.." kalkışı!
  • asıl kahramanı nagihan olan krizdir. direk satışı koymuştur arkadaşına.

    gitme nagihan!
  • gerçekten komik bir video.
    kriz, skandal değil bence sadece komik hatta baya komik uzun zamandır bu kadar güldüğümü hatırlamıyorum.
    hanım kızlarımızda suç bulmadım. ardıl çeviri bambaşka bir olay. senelerce çeviri yapan insanlar bile kalkışmaya cesaret edemiyor. hele ki hukuki terimler bu kadar fazlayken. kız bir ara "bu bizim işimiz değil" dedi sanırım, muhtemelen son dakikalarda belli oldu. nagihan sen sözlüğe bakıp terimleri söylersin ben de çeviririm gibi anlaştılar herhalde. daha önce belli olsa bu kadar hazırlıksız olmazlardı diye düşündüm.
    suç tabii ki bu işi organize edenlerde. öğrenci değil, profesyonel birini getirmeleri lazımdı. bir de savcı ve hakimlere eğitim semineri bu yani.
    öğrenci hanım kızlarımızın da meslek hayatı bitmiş değil sadece yön değiştirmiş olabilir. bence italyanca şiir çevirisi için biçilmiş kaftan. hani şimdi... böyle olur ya bazen...
  • böyle bi rezalet izlemeyeli baya bi zaman olmuştu,bu ne lan:)))
    nagihan'da kafa çalışıyo tabi,daha fazla rezil olmadan topukladı yalnız bıraktı bizimkini.ama o esnadaki diyaloglar süperdi.
    "-şu anda böyle oldu nagihan,çok kötüyüm nagihan yapamayacam hiç bişey yapamayacam yani.
    -ben gidiyorum.
    -ben de gidiyorum nagihan.
    (nagihan ayaklanır)
    -nagihan gitme beni bekle*"
    hahahahah.
  • gladio davası için türkiye'de yapılan sempozyuma iki öğrencinin çevirmen olarak getirilmesi sonucu meydana gelen krizdir. gladio savcısının sevecen tavrıyla öğrencinin az da olsa rahatlaması teselli vericidir. (organizatör işgüzarlığı sayesinde ülke düzeyinde rezil olduk o ayrı, iki de öğrencinin özgüveni onlarca kamera önünde duman oldu o apayrı.)
  • mütercim tercümanlık öğrencisi olduğunu tahmin ettiğim kızın meslek hayatını başlamadan bitirmiş skandaldır.
  • bu krizin sebebi, amatör çevirmenler değil onları ayarlayan organizatörlerdir. beyaz show'a tercüman çıkarmıyosunuz kardeşim!!! şaka mısınız be!! sanki memlekette hukuk diline hakim tek bir italyanca bilen insan yokmuş gibi. tam bir skandal!
  • bir benzeri benim de başıma geldi bu çeviri krizinin. mekan yine ankara, gazi üniversitesi. dediler ki dört günlük bir iş var pediatric colorectal çalıştay falan işte yurt dışından konuklar gelecek siz de onları kaldıkları yerden alıp (başkent öğretmenevi) konferansın yapılacağı yere (gazi üniversitesi hastanesi) götüreceksiniz paranızı günlük alacaksınız. zaten para lazım malum öğrenciyiz, e yabancı dil de var tamam dedik en fazla ne olabilir ki?!

    neyse ilk iki gün ispanyol doktorun biri (ünlü bişeymiş bu alanda) ameliyat falan yaptı koca salon izledik. sonraki iki gün bu çalıştayın değerlendirme toplantıları falan yapıldı sorular cevaplar fikirler ıvır zıvır. işte o nalet olasıca son gün kürsüye konuşmaya gelcek olanları tanıtıp gerektiği yerde soruları kısmen de olsa çeviren hatun adet mi olmuş üşütmüş mü ne gelmedi karı. organizasyon ekibinin de en usturuplu konuşanı sensin, zaten terimler falan global yaparsın dediler gerdeğe damat gönderir gibi sırtıma vura vura çıkardılar beni kürsüye. lan benim topluluk önünde yaptığım iki şey var birincisi ilkokulda andımızı okumak diğeri de ramazanda arkadaşların evinde iftar yaptıktan sonra imam olmak. ne anlarım ben!

    başladım bir şekilde. kürsüye davet ediyorum teşekkür edip yerine gönderiyorum falan derken bizim elemanladan biri dedi ki benim bir sorum var. tamam da ben o derece ingilizce bilmiyorum dedim hatalı olur falan gerek yok hocam dedim. olsun o anlar dedi beni dinlemeden direk soruya geçti ama neler neler susmuyo la. cevaplayacak olan hoca avustralyalıydı arada tıbbi terimlerde falan kafa sallıyordu ama sorusu bitince bana döndü. bendeki fıkrasına gülünmeyen adamın surat ifadesinin aynısını görünce gülümsedi sağolsun bu soru çevirmeni aşıyor gibisinden bişeyler söyledi. ordan bu çalıştayı düzenleyen gazi tıp doktorlarından biri ki ingilizcesi benden kat be kat iyiydi; dedi ki bunu bilahare açıklarım size.

    hayatımda bi o zaman, bir de kayınpederin arabasını ilk kez aldığımda bu denli terledim. demem o ki çevirisini püsürü değil de topluluk önünde konuşmanın baskısını aşmak asıl zor olan. bence bu iyi bir ders olmuştur. gerçi nagihan topukladı ama neyse.

    ayrıca sözlükten kayınpederime seslenmek istiyorum; kızını verirken bu kadar germedin, bi araba için değer miydi?!
hesabın var mı? giriş yap