• böyle kıl diyalogları olan bi dizi daha $aheserlerle dolu türk televizyon tarihinde yapılmadı. kardesim hangi denyo yazmaktadır bu diyalogları da insanlar mütemadiyen birbirlerine büyük büyük laflar etmektedir, nası bi rezalettir bu. hayat mı lan bu? mesela sıla denen garfield bakıslı arkadasımızın annesi soruyor;

    --kızım su ister misin?

    ne kadar normal bi soru bu, halbuse sıla arkadasımız bir john locke bir descartes derinliğinde bi kişi olduğu için;

    -- su dediğin nedir ki anne? $u gaddar dünyada bir kum tanesi bir damla suya nasıl da onurlu ve dik ba$ tutar bilir misin anne bik bik bik...

    yada;

    --kızım nasılsın?

    -- bu düzen bozukluklarıyla sırtı eğilmiş kahpe dünyada nasıl olabilirim ki, içimde benden öte bir can taşırken katranlarla yoğrulmuş kalbimin bik bik bik...

    ne lan bu..
  • muhteşem diyaloglara devam....

    sıla--- aaahh

    ağa--noldu?

    sıla-- biberden elim yandı?

    ağa- çok acıdı mı?

    sıla-- bu evde can acıtmayan bi$ey kaldı mı ki?

    bu ne sıla bu ne, bu triplerin ne? nefret ettirdiniz be kendinizden zorla
  • annemin sabah sabah hakkında şöyle bir yorum yaptığı dizidir:

    -peynirsiz bak ben tesbitimi yaptım, sıla bu hafta pantolon giymiş, demek ki ya bir yerden düşecek ya da vurulacak.. orası burası açılmasın diye pantolon giydirmişler kıza.
  • bu şehirden geçer insanlar,
    trenler, otobüsler, yolcular geçer,
    aşklar geçer, saatler geçer,
    ayrılışlar geçer bu şehirden,
    şehirler geçer,
    gelen geçer bu şehirden,
    ben bu şehirden hiçbir
    yere geçemem
    şehir geçer benden,
    ben bu şehirdeki hiçbir şeyden geçemem...
  • sıla isimli gelinimizin bebek yerine bir android beklediği dizi. o kadar eğil kalk, kana, koş, düş, sürün, düşmüyor arkadaş!
    hey maşallah ne tohummuş be boran ağa...
  • tüm şarkıları aynı ya da bana öyle geliyor. temel ritmler aynı, sözler de atarlı-vurdumduymaz kezban marşı olacak cinsten.
  • süleyman abla hallerinin tamamen bir proje olduğunu düşündüğüm şarkıcı. ilk çıktığı zamanlarki şarkılarını dinleyince, şimdiki şarkılarıyla aradaki bariz fark çok rahat anlaşılıyor. baktı ki bu harbi abla edaları tuttu, ordan yürümeyi sürdürüyor işte. birkaç avam ifade, ustam, hocam ve açık e harfi ile söylenen 'be' nidalarını duyunca, bir şarkının sıla'ya ait olduğu kendisi söylemese de anlaşılıyor. icabında rakı da içeriz, delikanlı kadınız ne sandın hocam alt metinli samimiyetsiz halleri nedense çok sevilince, taklitleri de türemeye başladı, durduramıyoruz.

    (bkz: irem derici)
  • telepatinin bokunu çıkarmış dizidir. sıla banyo yapar, boran banyo yapar, sıla boran'ı dusunur, boran sıla'yı dusunur; sıla boran'ı aramakla aramamak arasında gidip gelir tesaduf bu ya o anda boran da aynı seyi dusunmektedir. bu boyle uzar gider. seyirci sıkılır. ask bu mudur yani, sanırım bunlar aski aynı anda, farklı yerlerde, aynı seyi yapabilmek sanıyorlar.

    (bkz: kalp kalbe karsiymis)
    (bkz: pes dogrusu)
  • berdel mevzusu ile gece gece sinirlerimi kaldırmış dizidir.

    --- spoiler ---

    cocukken babasi tarafindan istanbullu aileye 'satilmis' ve istanbul'da yalıda büyümüş sıla, mardin'de cep telefonu kuyuya atilmak suretiyle kumpasa getirilir ve silah zoruyla özcan deniz sesli ağa ile nikahlanir.

    --- spoiler ---
  • müziğini dinlemediğim ama son çıkışıyla takdir ettiğim sanatçı. rüzgara göre sağa sola savrulan, kemiksiz, karaktersiz, çıkarcı muadilleri arasındaki farkını ortaya koymuştur.
hesabın var mı? giriş yap