• kendisinin de olumuyle dünya artık daha az komik.

    yillar yili adinin dogru telafuzunun ne oldugunu bilmedigimden terry pritsit, terry pracet, terry praysit gibi aklima estigi gibi soyleyerek millete ovdugum icin kimseye tanitamadigim yazar. "oglum discworld serisini oku gulmekten geberirsin" seklinde icinden cikmaya calistigimiz bu telafuz sorunu tam da kendisinin espiri tarzina uygundu zaten. sonra internet gelisti de anca ogrenebildik nasil telafuz edildigini.

    olmus gitmis, zaten bu tarz asmis kafaya sahip adamlar bu acimasizligin/gaddarligin/cehaletin tavan yaptigi dunyaya fazla geliyordu cok bile kaliyorlar bu vahsi dunyada. unseen university'de derslere kaldigi yerden devam etmeye gitmistir.

    terry pratchett, douglas adams ve monty pythongrubu (ozellikle john cleese) bir neslin mizah anlayisini derinden etkileyip sekillendirmisti.

    umarim bir gun unseen university'de gorusuruz kendisiyle.

    kendisini anmak icin eski ve mukemmel bir discworld oyunu oynamak isterseniz suraya buyurun; (bkz: #17781611)
  • senelerce disk dünya, şu bu derken adamı nasıl benimsemişsem, terry pratchett: choosing to die belgeselinin afişini ilk gördüğümde zırıl zırıl ağlamıştım. ideal erkek tanımımın ortasında duran adam kendisi. bu kafada bir adam bulursam evlenirim derim hep. tabi terry de zaten lustral gelse de evlensem diyor eheh. bundan yaklaşık 6 sene önce bir şekilde mail adresini bulup kendisine "tarkaaaan" diye bağırıp don fırlatan kızlar ayarında bir mail yazmıştım. cevap verdi lan bana!
  • dünyayı çok daha eksik bir hale koyarak, yatağında kedisi ile uyurken bu dünyadan göçmüş kişi. ötenazi yerine ecele randevu verip klasik yoldan gitmeyi tercih etmiş. diskdünya ciltleriyle avunup tayyipdünya'ya direnme yolları arayacağız artık.
  • naomi campbell'ın kitap yazdığını duyunca "i think i'd like to go into modelling. of course i don't know how to do it and wouldn't be any good at it if i did, so i'm going to employ someone to walk the catwalks on my behalf. it would still be me of course." diyen yazar.
  • zihinlerde yarattigi dünyasi tanrinin yarattigi dünyasindan binlerce kez güzel oldugundan midir nedir tanriyi cok kizdirmis ve alzheimer olmus insan.. hem de boyle gidip gelen bir sekilde alzheimer.. bazi günnerde bir kac saatligine tamamen bilinci yerindeyken cogu zaman kendi varligindan bile habersiz yasamakta.. insan üzülüyor.. insan caresiz hissediyor kendisini.. misal kenan evren hala ve hala kendisini bilirken, saglikli bir sekilde yasarken bay pratchett in bu halde olmasini sindiremiyor insan kolay kolay..

    dedim ya discworld mevcut dünyadan kat be kat güzel bir yerken herhalde tanrinin gücüne gitmis olacak, "niye ben düsünemedim" derken boyle amansiz bir hastalika tutusturdu.. bilemiorum.. bilmek de istemiorum.. üzülüorum lan sadece..
  • resmi facebook hesabından yapılan duyuruya göre buradan çok uzaklara, belki ankh morpork'a belki de om'un yanına gitmiştir.

    defalarca hakkında bir şeyler yazmak isteyip hep kararsız kalmıştım. yazdığı hemen her şey benim için özeldi.

    bu vesileyle yazmış bulunuyorum.

    başımız sağolsun.
  • terry, ölüm'ün elinden tuttu ve onunla birlikte kapılardan geçerek sonsuz bir gecenin altındaki kara çöle yol aldı...

    ... demiş resmi hesabından: https://twitter.com/terryandrob

    evet, kendisi demiş. buna inanıyorum. yoksa moist von lipwig'in öldüğüne de mi inanmıştınız siz?
  • bir yakınımı kaybetsem ancak bu kadar üzülebilirdim. yetenek abidesi, keskin zeka küpü, komik adam. güldürürken yüzüne balyoz yemiş birinin ifadesini oturtan, her şeye tersinden bakan adam.

    şimdi türkçeye çevrilmedi diye alamadığım disc world serileri vardı. tek hedefim, bütün kitaplarını elimde toplamak.

    çok seviyorum. gerçekten çok üzülüyorum. dünyayı bunca sıkıcı hale getiren insan varken, neden mesela terry pratchett öldü?
  • 66 yaşında terk-i diyar eden, " eğlenin, biz eğlendik" sözleri kulağıma küpe aşmış yazar.
  • yapacağını öğrendiğimde ne diyeceğimi bilemedim. henüz 63 yaşında olmasına rağmen, hastalığının da etkisiyle bu hayattan çekip gitmek istemesi insanı üzüyor haliyle.

    ama bir taraftan da hastalığına boyun eğmeyecek olması, elden ayaktan düşmektense, insiyatif hala kendi elindeyken hayatını istediği gibi yönlendirmek istemesi beni, mutlu diyemeyeceğim de, gururlu hissettirdi.

    bu adam 13 yaşından beri, yani 50 yıldır bir şeyler yazan, üreten bir adam. alzheimer onu komple ele geçirdiği zaman hiç bir şey üretemeyeceğini biliyor. o günleri yaşamadan önce, kendi zirvesindeyken bırakmak istiyor. bir samurayın onurluca dövüştükten sonra kaybettiği zaman seppuku yapması gibi. biz dışarıdan izleyenler olarak bunu anlayamayız, yalnızca izleyebiliriz, en fazla takdir edebiliriz. eğer kendisinin istediği buysa, bize sadece sessizce başımızı öne eğmek kalır.
hesabın var mı? giriş yap