• kafam bu konulara kestigi 13-14 yaslarindan beri sabit bir dusuncem var. iste efendim evrende ya yalniziz, ya degiliz, ikisi de yeteri kadar korkutucu - dan tut, tanrilarin arabalaridir vs vs...

    fakat genel uzayli kabulu bence asiri sacma. yani bu sabit dusuncemi degistiremiyorum, degistirmem de, cunku bence hakliyim ulan.
    nedir bu dusunce?

    biz uzaylilari karbon temeli canlilar olarak ariyoruz. tabii illa kolu bacagi olan anlayisi da artik daha bilimsel olarak iste nedir, tek hucreli de olabilir, cok hucreli de olabilir kismina geldi ama yok aga... kesinlikle bu anlayisimizi degistirmemiz lazim ve o minnacik teleskoplarimizi (bakis acimizi) farkli yere cevirmeliyiz. uzaylilar varsa, karbon temelli olmamalari cok cok cok buyuk ihtimal. bzim bildigimiz karbon temelli yasam, bir kaya parcasi (dunya) uzerinde bir aminoasit'in gunes isinlari ile radyoaktif bozulma ile baska karbon temelli maddeleri sentezleyebilmesi ile basladi.

    bu cok bize ozgu bir durum.
    baska bir galakside, baska bir yildizdan patlayan elektro-manyetik dalgalar, surec icinde bir tur "bilinc" kazanmis da olabilir. bilinc nedir, hayat nedir dersek de, evrenin rastgeleligi disinda, bilinc kazanmis canlinin, bu rastgelelik disinda haraket edebildiginin farkina varma yanilgisi diyelim hayat icin. (yanilgi kismi onemli, cunku esasen bilinc kazanmis "canli" da rastgelelelin bir parcasi, ama en azindan bu rastgeleligin disinda oldugunu hissedecek/bilecek/dusunecek -yani yanilacak kadar- bir haraket/davranis kabiliyetine sahip olmasi lazim.

    velhasil, insan karbon temelli bir canli oldugu icin, atiyorum, beyninde 5 volt enerji var ve aslinda bu -belki- elektrik temelli bir bilinc icin 5 voltluk bir canli iken, bu elekrik temelli "yasam formu" 999999 volt. biz beynimizin uretebildigi 5 voltluk enerji ile henuz o yasam formunu algiyamiyoruz, karinca da karbon temelli ama bizi tam olarak algilayabildigi soylenemez -gibi -

    ve bu bir baska element temelli yasam formu, eger dunyadaki bu gariban 5voltluk canli ile temasa gecmeye deger goruyorsa (bizim bir karinca yuvasina egilip kendimizi anlatmaya cabalamamiz gibi?) buyuk ihtimalle cesitli sekillerde de eglenecektir bizimle. (bizim karinca yuvasinin yolunu falan degistirip "bah bah bah nasil da panik oliyiler :)))) ) gibi en ilkel durtulerimizi tatmin etmemiz gibi.

    yani nebleyim, bir anda 7 miluyar insanin dusunce sistemi ile oynasasabilrler, misirda adamin birisi ucgen seklinde yapilari belirli bir meridyene dizmeye karar verebilir, sumer'de adamin birisi cagindan cok ileride bir sicrama yapabilir, bunlari yapmasi icin illa dogrudan bilincli bir mudaheleye de gerek yok, butun gun galaksiyi sarmis olabilecek bu elektrik aginin frekansini yakalyacak sekilde 5 volt degil de, atiyorum 10 volt beyni vardir, bu karbon temelli canlicik evrimin rastgeleli sirasinda 10 volt kapasitede bir beyin ile dogmustur dolayisi ile o frekanstan -goru- yakaliyor olabilir (ilham?) farkinda olmasa da, cunku o devyarasa elektromanyetik ag yeteri kadar data toplammistir binlerce gezegenden vs vs vs.

    neticede
    a) cift yarik deneyi ile komple bir simulasyon olsak dahi, evrenin baska yerinde karbon temelden baska temel alan yasam formlari cok olasi
    b) bu yasam formlarini "minnacik teleskobumuzu - anlama kapasitemizi" surekli karbon temelli yasam formlarina odaklayarak anlamamiz cok zor. ama neticede surec icinde karbona daha az bagimli olup, kumulatif 5 voltcuk enerjilerimiz ibirlestirip teleskop meleskop yapmak da zaten evrimin muthis bir ilerlemesi (5 voltlarin, yazi / kayit / bilimsel teori ile 5 voltlarini birlestirmeyi ogrenerek 5000 yil icinde gotum gotum kollektif 100-200 volt insaa edebilmeleri, internet aglar ivs.)
    c) dolayisi ile, sahsi kanaatimce %99.999999 evrende yalniz degiliz, fakat karbon temelli bir yasam formuna denk gelmemiz cok cok cok dusuk bir olasilik.
  • açık çağrıda bulunmak istediğim kitle ya da kitleler.

    - biz dost falan değiliz bunu da buradan açıklıyorum.
    varsanız gelin şu dünyayı istila edin, çok sıkıldık. savaşalım lazerli - yanarlı dönerli değişikli alet edevatlarınızı da getirin, bize çip mip takın...
  • prof. jim al-khalili’nin faraş faraş bilim insanını yanına alarak editörlüğünü yaptığı, uzaylılarla ilgili 19 ana soru sorup konunun uzmanlarından cevapları topladığı kitaptır.

    kitapta uzaylıların olası ziyaret etme ihtimal ve sebeplerinden tutun da “insanlar neden saçma şeylere inanır” alt metinli kaçırılma hikayelerine, kaçırılma psikolojisinden tutun “ya aslında çok uzağa gitmeye gerek yok asıl uzaylılar ahtapotlar” evrimsel hayranlığına, popüler bilimkurgu kültüründen kuantum sıçramasına kadar çokca konu yalın bir dille anlatılmış.

    carl sagan’ın temiz çiçek gibi halka indirgenmiş dilini seven suserlara tavsiye ederim.

    kitap dışardan bakıldığında “bir genç kızın gizli defteri” çiğliğinde duruyor, kapak tasarımını yapan arkadaş adına üzülüyorum.
  • uzaylılardan cevap geldi

    14 ağustos 2001 tarihinde, daha önce rastlanılan ekin çemberlerinden farklı olarak mesaj niteliği taşıyan ekin çemberlerine rastlanıldı…

    1974 yılında, abd’li gökbilimci carl sagan, porto riko’daki arecibo teleskopunu kullanarak, uzaya nasa‘nın hazırladığı bir ikili mesaj niteliğinde kod gönderdi.

    kodlar, gezegenimizde bulunan elementler ve insanlar hakkında bilgiler içeriyordu…

    aradan tam 27 yıl geçtikten sonra, radyo teleskopun hemen önünde, onun uzaya gönderdiği kodun ikizi belirdi.

    sagan’ın gönderdiği kodda, ondalık figürler, hayatı oluşturan elementler, dna zinciri ve yapısı, boy ve nüfus gibi insana özgü özellikler vardı.

    ekin çemberinde, aynı hesaplama sistemi vardı.

    ancak, mesajda belirtilen temel element karbon değil, silikondu.

    insan figürü yerine hayal ürünü olarak gösterilen uzaylı figürü gibi, daha büyük bir kafası olan bir varlık göze çarpıyordu.

    ayrıca, dna yapılarıda farklıydı, 2 değil, 3 zincir vardı.

    boylarını 130 cm olarak belirtiyor ve yaşadıkları güneş sisteminin 3,4 ve 5'inci gezegenlerinde kolonileri olduğunu ifade ediyordu.

    video:

    http://www.mailce.com/…zaylilardan-cevap-geldi.html

    kaynak: hürriyet web tr
  • varligindan veya yoklugundan emin olunamayan, en azindan buna bi kanit bulunamayan kisi veya seyler.

    ben usaylilara inaniyorum yea yani koskoca evren tek bis olamayiss di mi diyen de var uzayli deil o cin diyen de var. benim merak ettigim kafamda olmadik zamanda zuhur eden uzaylidan utanmaca dusuncesi. ilk defa bi dugunde aklima geldi bu. millet hunharca halay cekiyorken bi anda ulan dedim uzaylilar ya su an burayi izliyorsa ve bu yapilana anlam veremiyor ustune biz asalik dunyalilari anlamsiz hareketlerimiz yuzunden kiniyorlarsa diye dusundum ve ne o gun ne de baska bi gun halay cekmedim.

    sonralari da sik sik aklima geldi bu durum. abuk sabuk hareketler yapacakken acaba izliyorlar mi diye dusundum ve yaptiysam da bi utanma bi cekinme yasadim icten ice. yavastan kafayi yedigimi de kabul ettim tabi.
    sonra iste azcik buyuyunce hep cocuklukta hucrelere zerk edilen basarisizlik korkusu, kabul gorme istegi, hatta hatta farkedilme arzusu azcik da ergen benmerkezciligi sebebiyle uzaylilarla ilgili fanteziler kurdugumu dusundum. umarim boyledir ve kafayi yemiyorumdur. ve umarim yalniz degilimdir.
  • bir dönemin "onlar"'ı.

    bu modanın başlamasında kuşkusuz dönemin efsane dizilerinden x-files'ın ve erich von daniken kitaplarının etkisi büyüktür.

    dönemin inancı aşağı yukarı şuydu; dünyada yaşam, daha gelişmiş bir medeniyet tarafından "tohumlanmıştır", keza dünya'da kendi başına başlaması mümkün değildir. amaç, söz konusu "uzaylı" medeniyetin milyonlarca yıl sürecek uzun soluklu evrimsel biyolojik bir deney gerçekleştirmesi ve bu sayede ideal bir canlı medeniyeti ortaya çıkarmasıdır. insan medeniyeti yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladıkça, bu uzaylı medeniyet, doğrudan müdahale ederek test alanında kontrolsüz sonuçlar yaratmamak için, daha dolaylı olarak seçtikleri bazı temsilciler* yoluyla çeşitli yönlendirici kurallar bütünü** sosyolojik yönlendirmelerde bulunmaktadırlar***. bu yönlendirmelerin bazılarında insan medeniyetine eğer kurallara uyum gösterirlerse, deneyin sonlandırılacağı ve denek medeniyetin daha da gelişerek deneycileri tehdit eder boyuta gelmemesi için deney sahasının imha edileceği gün* bu seçilmiş topluluğun kurtarılarak o muhteşem dünyaya**** götürülecekleri vaadedilmiştir. aynı zamanda yine bu uzaylı medeniyet, insan medeniyetinin teknolojik olarak gelişmesi için o dönemin süper gücüne** teknoloji transferi gerçekleştirmektedir. keza mısır piramitleri de zaten uzay araçlarının konacağı bir çeşit pisttir! tıpkı antik mısır gibi seçilmiş ülke olan abd'nin 1 dolarının arkasındaki o sembol de zaten bunu sembolize etmektedir; piramidin üzerine konan ve dünyadaki deneyi sürekli izleyen uzaylı aracını! nitekim tanrılardan* biri olmak isteyen firavunlar da piramitlerin içine gömülmeyi bu yüzden istemiştir; mumyalanarak bedenlerinin korunmasını ve tanrıların seçilenleri yanlarına alacağı o güne kadar beklemeyi. uzaylıların yeni gözdesi olan abd'nin onlara tahsis ettiği iniş pisti ise 51. bölgedir...

    peki günümüzde bu güzel hikayeden geriye ne kaldı? pek bir şey değil, artık modası geçti. günümüzün modası dünyayı yöneten gizli örgütleri keşfetmek, bunun için oyun kartları ile terorist eylemler arasında bağlantılar kurmak, eyes wide shut filmi ile madonna'nın şarkı sözleri arasında benzerlikler keşfetmek gerekli.

    tabi eğer modern psikolojinin tüm bunlara yaptığı "koruyucu-kollayıcı-kader belirleyici baba figürü" kavramı ile yaklaşırsanız ortaya çok daha mantıklı açıklamalar geliyor.

    ben şimdi şu illuminati-mason modasının hafiflemesini bekliyorum. eğer yaratıcılığımı da konuşturursam, bir sonraki moda akımının yaratıcılarından biri olabilirim. (neandertallerin aslında yok olmadıkları, aramıza karışarak gizli topluluklar halinde intikamlarını alacakları o günü bekledikleri bir hikaye üzerinde çalışıyorum:) ) ondan sonra gelsin telif ücretleri, gitsin reklam gelirleri...
  • tarafından kaçırılmak istiyorum.
    -evet tarafından
  • sadece bizim galaksimizin yaklaşık 100.000 ışık yılı genişliğinde olması, güneş sistemimizin galaksinin sınırına 20.000 ışık yılı mesafede konumlanması, galaksiler arasında milyonlarca ışık yılı boşluk bulunması ve yaklaşık 125 milyar adet galaksinin varlığı göz önüne alındığında var olması durumunda dahi karşılaşma veyahut irtibat kurma olasılığımız ihmal edilebilir düzeyde olan varlıklar.
  • çok azı tarafından ziyaret edilmemize ve koskoca evrende varlığımızın önemli olmaması dolayısı ile içlerinden kimsenin bizi siklemediği yaratıklar topluluğu.

    ama şunu söyleyeyim çok yakında gelecekler ve herkesi sıraya dizecekler.o gün önünde barack obama arkanda tolgahan sayışman tek tip sırada kendimizi bulacağız.çok büyük acılar yaşatacaklar çünkü bizler onlar için besi ortamında çoğalmış bir deneyden ibaretiz.

    yok lan şaka,

    ama ya bide olursa?
hesabın var mı? giriş yap