• '' bir zamanlar diyordum ki: bu türk'tür, bu bulgar'dır ve bu yunan'dır. ben, vatan için öyle şeyler yaptım ki patron, tüylerin ürperir; adam kestim, çaldım, köyler yaktım, kadınların ırzına geçtim, evler yağma ettim. neden? çünkü bunlar bulgar'mış ya da bilmem neymiş. şimdi sık sık şöyle diyorum: hay kahrolasıca pis herif, hay yok olası aptal! yani akıllandım, artık insanlara bakıp şöyle demekteyim: bu iyi adamdır, şu kötü. ister bulgar olsun, ister rum, isterse türk! hepsi bir benim için. şimdi, iyi mi, kötü mü, yalnız ona bakıyorum. ve ekmek çarpsın ki, ihtiyarladıkça da, buna bile bakmamaya başladım. ulan, ister iyi, ister kötü olsun be! hepsine acıyorum işte. boş versem bile, bir insan gördüm mü içim cız ediyor. nah diyorum, bu fakir de yiyor, içiyor, seviyor, korkuyor, onun da tanrısı ve karşı tanrısı var, o da kıkırdayacak ve dümdüz toprağa uzanacak, onu da kurtlar yiyecek. hey zavallı hey! hepimiz kardeşiz be. hepimiz kurtların yiyeceği etiz.''

    zorba / nikos kazancakis
  • (bkz: la ebe de la sol taraf)

    yazarin kendisinden gelen edit

    dogrusu icin (bkz: a ebe da sol taraf)
  • sozlugu iyice sozluge cevirdi.
  • sözlüğü babasının malı sanan ne kadar şaşkın liseli varsa ortaya çıkarmış.

    (bkz: #20368208)

    adam milleti rahatsız etmemek için sabahın 5'inde tematik yapıyor ona bile çemkirenler var.
  • şimdi efendim bu parça unutulmaz yunanca şarkılardan biridir.
    yavaş yavaş dının... dının... dınınınınınınnn... dının... dının... şeklinde başlar.
    sonra şarkı başa döndükçe hızlanır, bu sırada ilk notalardan itibaren derhal kasap havası şeklini almış kimseler, gittikçe hızlanan melodiye göre ayaklarını uydurmaya çalışırlar. hızlanır, hızlanır, hıza ayak uyduramayanlar bir müddet saçmaladıktan sonra kenara çekilirler, bu işte usta olanlar gururla devam ederler. en hızlı kısımda artık bir kişi kalmıştır, yere konan rakı kadehini ağzıyla kavrar, içer ve fırlatır hehehyyt!

    düğün dernekte vb. şahit olduğum bütün zorba sahneleri bu benzerlikte kesişmektedir...
  • friedrich nietzsche insanları apollon ve dionysos olarak ikiye ayırır ya. bu filmde de katıksız bir apollonumuz ve dionysosumuz vardır. biri iş güç peşinde gülmeyi bile beceremeyen aşktan korkan ve kaçan basil, (zorba'nın deyişiyle boss) diğeri ise hedonist bir yaşam formu olan karakterimiz zorba. ikisi de birbirinden çok şey öğrenecektir. ve sonunda yin yang gibi bir daire oluşturacak şekilde sirtakilerini yapacaklardır lakin anthony quinn in ayağı sakattır ve sirtaki figürlerini gerçekleştiremeyecektir. ona göre daha basit hareketler seçerler fakat bu sahne o kadar sevilir ki belli figürlere sahip olmayan serbest bir dans olan sirtaki yunanistan'da böyle oynanmaya başlar. yani çalıştık didindik ama sonu bir felaket oldu napalım bizde oynayalım dedikleri o final sahnesinde quinn de aslında bacak da kırık ama napalım rahvan gitsin diyerek sirtakinin de belini kırmıştır.

    nikos kazantzakis’in romanından uyarlanan bu film din, siyaset ve felsefe adına birçok etkileyici diyalogda barındırmaktadır. en etkileyici sahnelerden biride patron'a, oğlu öldüğünde dans etmeye başladığı için insanların kendisini deli sandığını anlattığı sahnedir şüphesiz. ''ne yapabilirdim patron?! içim yanıyordu. bir şekilde dışarı vurmalıydım. ne yapsaydım dırdır edip milletin de başının etini mi yeseydim.'' diyerek yine efkârlanıp dans etmeye başladığı sahne cidden sen dansını et be zorbam varsın deli desinler dedirtir izleyene.
  • anthony quinn'in döktürdüğü 1964 yapımı enfes film.

    --- spoiler ---
    bir kadın yalnız yatıyorsa bu, bütün erkeklerin ayıbıdır.
    --- spoiler ---

    zorba
  • - hey okumuş adam! neden gençler ölüyor? neden insanlar ölüyor? söyle bana.
    - bilmiyorum.
    - bütün o kitapların ne işe yarıyor? sana bunu anlatmıyorlarsa, ne anlatıyorlar?
    - bana... senin sorduğun tip soruları cevaplayamayan insanların ıstıraplarını anlatıyorlar.
    - onların ıstıraplarına tüküreyim..!

    [zorba the greek]
  • çok kolay okunabilen ama bir o kadar da konsantre, derin bir yapıya sahip başka kitap görmedim zorba gibi.

    ayrıca sıkılmanın mümkün olmadığı kitaptır, kazancakis karmaşık olaylar ve hisleri öyle doğal anlatmıştır ki bir bakarsın herhangi bir türk köyü veya kahvehanesinden manzaralar göz önünde uçuşurken araya burnumuzun dibinde yaşayan yunanlılar ile kültür farkımızı sorgulamak girmiş. yazar da bence aynı başarıyı diğer kitaplarında yakalayamadığı için hayatının şaheserini yazarak çizgiyi çekmiştir, zorba'yı herkes okusa ne güzel olur(dur).
  • "sirtaki" diye bilinen dans, aslinda geleneksel bir yunan dansi degil, birkac danstan esinlenerek bu film ici yapilmis bir koreografidir.
hesabın var mı? giriş yap