• aynı zamanda bu maçla birlikte galatasaray'ın gerek avrupa'da, gerekse türkiye'de düşüşü başlamıştır.
  • sonucu pek iyi olmayan; ama "bu ne lan; böyle takım mı olur, böyle oyun mu olur!" gibi sözleri de gerektirmeyen maç.
    ama, bu maçta, fatih hoca yerine lucescu olsaydı, şimdi onun "dehası"yla(!) ilgili pek çok yazı, yorum, açıklama vs. görebilirdik bence!
  • sonuç olarak 2-0 galatasarayın yenilgisiyle biten maç*
  • maçtan evvel yeni açık üst tribünde oturup maç saatini beklerken elimde çekirdek ve radikal futbol vardı. 1 ay öncesine kadar 1 aylık bir iş seyahatinde olduğumdan fatih terim ertesi yeni gs sistemi hakkında çıplak gözle bir maç izlemediğimden fikrim yoktu. ben de mehmet demirkol'un galatasaray analinizini okudum. ve bu yazının üzerine maçı izlemek çok daha anlamlı oldu. geçmiş yıllardaki okan-emre-suat'lı, hagi'ye rağmen yırtıcı orta sahasının yerine fatih hoca başka, daha sistemli bir taktik getirmek istiyordu. 3'lü bir orta saha bloğu ve oyunun yönüne göre bu 3'lünün yanına, ortasına giren 4. adam taktiği. fakat gelin görün ki bunu bu gece doğru anlayan hiç bir gs'li futbolcu yoktu. bu sebeple de bu gecenin en çok sırıtan 2 adamı orta sahaya gerekli desteği veremedikleri gibi bölgelerinde gedik veren iki kanat adamımız ümit davala ile hakan ünsal'dı. barcelona ise bizim bu açığımıza nazire yaparcasına solda luis sağda mendieta ile inanılmaz etkili geldiler, üstüne, defansımızın göbeğinde almaguer'in kluivert bülent'in de saviolayla müdalede edememesi kalemizde ciddi sorunlara neden oldu. tüm bunların üzerine nedenini anlayamadığımız bir fatih terim durgunluğu eklenince servise hazır bir mağlubiyet aldık. gelecek hafta brugge 3 puanla geçilirse sorun yok ama ya olmazsa bu açık kapanmaz...
  • biletleri tükenip karaborsaya düştüğünden bizi oynanmadan kahreden maç.
  • yenilsek de yensek de bir dünya devine galatasaray taraftarının heybetini bir kez daha gösterebileceğimiz için sevindiğim, tribündeki yerimi almak için sabırsızlandığım, maçın başındaki üçlüyü düşündükçe tüylerimi diken diken eden maç.
  • taraftarın hakettiği skorla bit(e)meyen maç. 7 saat öncesinden tribünleri doldurmaya başlayan taraftar, sonuna kadar gırtlağını patlatmış, saçını başını yolmuştur. ayhan'ın neden kadroda olmadığını, suat'ın sahada ne aradığını kendi kendine sormuş, bir yanıt alamamıştır. yine de kapalıya açılan "herkes rütbesini bilecek" bayrağı ve galatasaray farkını vurgulayan yeni tezahürat maçın hoş enstantanelerinden olmuştur. buyrun tezahüratı şöyle görelim,

    "bu sene yeniden tarih yazalım
    şampiyonlar liginde kupa alalım
    ne barça ne real ne de arsenal
    bu alemde tek kral galatasaray."
  • "büyük takımız vesselam" ve hatta "avrupa deviyiz" diyenlerin söylemlerinin arkasında durduğu, tarihine dayalı ayakta gülümsediği maçtır bu. büyük takım olmak, "biz kaybetmekten korkmuyoruz nefret ediyoruz" diyebilmektir. büyük takım olmak, takım ruhunu yaşamak ve hissettirmektir. büyük takım olmak uefa kupasını almaktır, milli takımın 11 oyuncusundan 8'ini takımında oynatmaktır. ve büyük taraftar olmak da takımın 2-0 yenik olsa bile gırtlağını patlatırcasına bağırıp ses tellerini ali sami yen stadında bırakmaktır ve 24 eylül gecesi "herkes rütbesini bilecek" bayrağı ali sami yen stadının bütün kapalı tribününü örttüğünde, dünya devi hagi tribünlere gelirken ağladığında görmüştür herkes kimin büyük takım, kimin büyük taraftar olduğunu.

    hala bu maç vasıtasıyla salya saçmak isteyen kimi primatlar için şu başlıklara yönlenelim,
    (bkz: galatasaray düşmanlığı) (bkz: galatasaraya bok atmak) (bkz: eziklik) (bkz: aşağılık kompleksi)
  • star tvnin tribün tarafına koyduğu mikrofon meme yapınca, tribün seslerinin bir gidip bir geldiği, spikerin sesinin ise kesintisiz devam ettiği, ebu mebu bişeyler sallayıp durumu kurtarmaya çalıştığı, sonrasında ise tribün tarafındaki mikrofonu tamamen kapatıp maç sanki seyircisiz oynuyormuş gibi tezahüratların çok az duyulduğu bir maç oldu...*
  • ilk yarının yayınında ses efektlerinde bir arıza vardı bu maçın. spiker tuhaf bir açıklama yaptı ama ne aklımda kaldı ne telaffuz edebileceğim. sesi bozuk bir maç diyebiliriz biz buna. ses bozuk olunca söz de, e buna paralel görüntü (gürültü ile kafiyedar olsun diye de olabilir) bozuk (typo şeedip bokuz da yazılabilir bu sıfat, hatta yazılıp düzeltilmiş, bu parantez sonradan eklenmiştir) oluyor. seyir zevki gerçekten yok oluyor.
hesabın var mı? giriş yap