• afaik ilk kez george edward moore tarafindan principia ethica'da naturalistic fallacy adiyla (adi altinda) anlatilan sicis bicimi.
  • dikkat ettim de (ederim), cok fazla kullaniliyor bu. ki zaten 'dogal' kelimesinin 'bence dogru' anlamina kaykilmasi da bonus olarak gelmeye baslamis bile (hello world). nerede "e ama bu cok dogal.." seklinde bi cumleye rastlarsaniz once bi durun ve derin bi nefes alin derim ben. sonra, "aha argumentum ad naturam!" diyerek rakibi ekarte edebilirsiniz. gently.

    (ismi de lovecraft kitaplarindan firlamis gibi zaten. teke teke. li.)
  • "olan-olmasi gereken problemi" (is-ought) ile alakali (haliyle). ve sevindirici bi noktaya daha geldik: zamaninda bu soruna deginen kisilerden biri de hume the skeptic imis (bi an diablo'daki griswold (bkz: griswold) geldi aklima). misal:

    "i cannot forbear adding to these reasonings an observation, which may, perhaps, be found of some importance. in every system of morality, which i have hitherto met with, i have always remarked, that the author proceeds for some time in the ordinary way of reasoning, and establishes the being of a god, or makes observations concerning human affairs; when of a sudden i am surprized to find, that instead of the usual copulations of propositions, is, and is not, i meet with no proposition that is not connected with an ought, or an ought not. this change is imperceptible; but is, however, of the last consequence. for as this ought, or ought not, expresses some new relation or affirmation, it is necessary that it should be observed and explained; and at the same time that a reason should be given, for what seems altogether inconceivable, how this new relation can be a deduction from others, which are entirely different from it. but as authors do not commonly use this precaution, i shall presume to recommend it to the readers; and am persuaded, that this small attention would subvert all the vulgar systems of morality, and let us see, that the distinction of vice and virtue is not founded merely on the relations of objects, nor is perceived by reason." (a treatise of human nature, book iii., of morals)
  • sözlüğün gayri resmi sponsoru olduğu için rüyalarıma falan giriyor. geceleri argumentum ad naturam diye diye sağıma soluma dönüyorum, duvarlara sarılıyorum, yastıkları öpüyorum. o yüzden hakkında konuşasım geldi.

    j.s. mill var ya; kendisini şu an elimde durmakta olan sigara kadar bile önemsemem. öyle de alakam yoktur. ama bu konuda doğru konuşmuş.

    demiş ki; gelenekselleştirilenin doğallaştırılması olağandır, fakat bu gelenekselleştirilenin doğal olduğunu göstermez.

    meali: her gördüğün sakallıyı deden zannetme.
  • insan aklının, akıl yürütme vasıtasıyla doğa karşısında hiçe sayıldığı güzide fallacy yöntemlerimizden biri.
  • soyle guzel bir mini-ders var kendisiyle alakali:
    http://www.youtube.com/watch?v=q5wlvwqnn2m
  • en çok karşılaştığım safsata.
    nefret ediyorum, tiksiniyorum.
    bir şeyleri savunurken insanların durup dururken "ama bu doğada var" dedikten sonra benim onaylamamı beklemeleri canımı sıkıyor. sanki o an konuşma bitmiş ve benim susmam gerekiyormuş gibi yapıyorlar. daha bir celalleniyorum. argumentum ad naturam diye ağzımdan kaçırıyorum. sohbet boka sarıyor.
    bir diğer tansiyon yükselten safsata ise
    (bkz: argumentum ad populum)
  • sebebi doğal olan herşeyi sağlıklı/iyi sanmak olan safsata. bunun birlikte sıkça kullanılan bir başka versiyonu da argumentum ad kimyasaldır.
  • literatürdeki adı ought from is fallacy (olan-olmalı problemi)'dir. david hume, olgusal önermeler (olan) ile ahlaki normlar (olmalı) arasında boşluk olduğunu ve olgusal alandan ahlaki alana geçilemeyeceğini söylemiştir. doğuştan ahlaki özelliklerimiz bize ahlaki konularda olmalı (ought) fikrini vermektedir. oysa bu doğuştan özelliklerimiz bir natüralist açısından doğadaki bilinçsizce (arkasında herhangi tanrısal bir olgu olmaksızın) olan'ların (is) ürünüdür.

    david hume, doğada olan ve olmayanı tarif eden olgularla ilgili ifadelerden, ahlak alanında ne olmalı veya olmamalı olduğuna dair bildirimlere veya normlara geçişin mantıken meşru olmadığını ifade etmiştir (david hume, a treatise of human nature, oxford press).

    hume'un bu kuramı, ahlak felsefesinde ''is-good problem'' (olandan ve salt olgulardan iyi çıkarma problemi) ve ''good-action problem'' (iyiden eylem çıkarma problemi, iyi olan değerlere ve ahlaki yasalara göre eylemde bulunmanın neden gerekli olduğu) şeklinde çatallanmıştır. ahlak felsefesinde, ahlaki sistemin rasyonel bir temel bulması bu iki dev problemin rasyonel bir temelde cevaplanabilmesine bağlıdır.
  • 'bebeğe emzik vermeyin' diyen bir doktorla tanışmıştık.
    'neden hocam?' deyince bilimsel bir argüman sunacak sanırken,
    'hayvanların emziği mi var?' gibi bir açıklama yapmıştı.
hesabın var mı? giriş yap