10 entry daha
  • ben kendim endometriyozis hastalığı gibi nazlı bir nanemollayım. hemmen alınganlık, hemmen geri çekiliş, tornistan, küstüm çiçeği. rahim çimeni her bi yerime dağılmış.

    ay dostun zılgıt analizinden sonra ben kendim hakkında:
    çevremde zeki çok insan var. o bakımdan parlak ve zekiyim ama çevremdekilerin en iyisi değilim. en cesuru, en iyi kalplisi değilim. belki aralarındaki en esneğiyimdir. ve en olumlularından biri. yaşamsever, derssever, yarışsever, aksiliksever, eğlencesever. çok değişik yaşam bölmelerinde, felaket olabilecek alanlarda hem güçlü hem şanslı bulundum. bunlardan birini benimle yaşantı veya özellik olarak paylaşan ötekini aynı anda paylaşamaz çoğunlukla. kapasitemin azını mı kullanıyorum, kapasiteyi maksimize ederek mi kullanıyorum emin değilim. ama hayatı anlama şansına erişebilecek şanslılardanım, kasmama gerek yok.
    betimlenişimde, çözümlememde eşitlikçilik özelliği çok doğru saptama, ona sahip çıkmak öyle olmak isterim. bittabi kibir ve ukalalık ölçülerim var, ama eşit görme bireyi ve deneyimini hep kendine bırakarak, az yargılayarak merak eden yanımı üretiyor. kendime de fırsat tanıyor, özgür veya bağımsız oluyorum.
    benim için doğru betimleyici gibi geliyor, ama aşka aşık olduğum bile şüpheli. belki hem meraka hem acıya, hem hüzne aşığım. bunların peşinden gelebilecek çözülmeye, sevince de aşığım. yani istekli diyelim.
    bilimci bir tavrım var, ama daha çok bilime değil irademe saygı gösterip sahip çıkıyorum. isteme ve yönelme hakkıma. hayatta ve ilişkilerde, gözlemlerde romanı veya yaşamı anlamasının yolu ve malzemesini topluyor ibisile. o bakımdan olumsuz-karşıtlarına bile minnettar. az yaşıyor olma duygusuna karşılık çok düşünüyor ve sezmeye çalışıyor. çok yaşadığımı, çok delişmen olduğumu zannetmiyorum. olan kadarından olumlu ve olumsuz tadımlar ve çıkarımlar yapıyorum.
    eleştiriye neredeyse kapalıyım, ama tam o kadar değil. eleştiriyi asla yansız değil, her zaman savunmayla, savaşmaya hazırlıklı karşılarım. hiç dinlemeyen, hiç eleştiriden etkilenmeyen değilim, hatta tersine, eleştiri karşısında özgün halimden daha ters oluyorum. o da bir tür etkileşim, yerine göre deney. dengeyi de az eleştiren halimle kuruyorum. az eleştiririm, az eleştiri kabul ederim.
    süper koca olamam, özelliklerimden belli, ama güçlü ve sorumlu ve iyilerden sayılacak bir koca olduğuma inanıyorum. evliliği de seviyorum ve iki boşanmadan sonra hala evliliğe uygunum. belli tarihten beri evliliğe hiç kökten toptan veya duygusal karşıt olmadım. her birimiz gibi evlilik kendisi mükemmel değil. tam biz gibi ve bize göre. hatta gerek küçümsenen gerek kavga edilen eşlerin felsefi ve psikolojik olarak varoluşsal değerleri azımsanıyor. günah keçisi yapılan her şey gibi bu kötü eş mevzuu. (bkz: çözümleme/@ibisile)

    beni, olasılıkla dağlı, şiddet bilen, net güce dayalı, sert ve coşkun yanım kızılderilimsi yapıyor. bu, bakışlar mayalar tarihöncesi kitabımdaki efelik ruhu yazıma yansıdı diyebilirim. ama ilk özgün çocukluktan sonra ovada, gurbette, toplumda kazandığım iletişim yetileri bunu dengeliyor veya kısmen örtüyor. kabul edilebilir, çağdaş, şehirli gibi görünüyorum, öyleyim de. ovada kazandıklarımın bir kısmı, bir ovalı olan annemden devralınma aynı zamanda. anamla babamın zıt kutuplar özellikleri bende tek bedende.

    ***
    allah'ın garibi notlarım hakkında sen busun işte demesi sevinçle öttürdü beni ki:
    isa'yı zaten severim, assisili francesco'nun da kararlı aptallığını, yokta hiçte birleştiriciliğini sevdim. imanına hayalci ve ütopik geldi, peşinden derhal gitmeye dayanamam, hatta anti'si gibi görünürüm. zararı yok bunların, bayağı sevdim sadeliğini. yalnız, aklıma gelmeliydi, onun ben olduğunu anlamadımdı.
    sevgi ve kadına dair, damla damla ve kulaç kulaç buluyorum kadınlarımı. her iki türlüsü var. onlara zor ve güç kavuştum, ama gerek dere, gerek su buharı olarak hep kente, hep kadına yürüdüm. erkekliğin yoka yakın zavallılığını biliyorum, yine de erkeğe gelişim, öğrenimsellik atfediyorum, belki kendime. ve potansiyel olarak, değer olarak yine de kadına memeye süte yöneliyorum, kadın gücüne, büyüsüne, tehlikesine iman ediyorum. hayatı yarını bilmeden sevip güvendiğim gibi, kadını bilmeksizin, ve sözde güvenilmezliğine karşın yaslanmaya hedeflemeye seçiyorum. acıtmak için ve acıtması için de seçiyorum. ve tabii uçurması için, hazla kamaştırması için. azla yetinen kadını kadın saymıyorum, ben de kadın olsam azla yetinmezdim. hiçle yetinirdim. kadın olsam öğrenmezdim, bildiğimden şaşmazdım, ustaca ve yumuşakça yapabilirdim bunu. gözüm hep derinlerde ve karanlıklarda olurdu. kadın lucifer'in, ışığın suç ortağı, oysa yönelişi karanlık, kökü karanlık, hintli kali gibi. büyücü şamaniçe gibi. öfkesi eksik olmayan bir sevgi varoluşu bu. düzenbazlık, çözümsellik, sinsilik şeytaninin aslında boş böğürleri, mat soluk yanları. tanrısal/aşksaldaki büyük atlamalar, tutku, yok olma azmi, hırs ve iddia daha daha çekici çekimli. her kadında en az bir şeyi sevmek, sevmeyince acımasız olmak, sevince sert olmak, yaratılan her suçu sevmek, bilinir bilinmezine göğüs gererek sevmek olasılıkla kendinden emin, ötekinden emin bir allahın garibilikten. (bkz: çözümleme/@ibisile)

    ***
    "s: bir suç ortağın var mı yoksa şahı tek başına mı öldürdün?
    c: beş suç ortağım var.
    s: isimlerini söyle. bana güvenebilirsin.
    c: ben, kendim, gölgem ve taşaklarım." (bkz: mirza reza kermani/@ibisile)

    (ilk giri tarihi: 14.10.2016)

    (bkz: kendime dair)
    (bkz: buyrun benim)
    (bkz: ben kimim/@ibisile)
    (bkz: şahsım/@ibisile)
    (bkz: çözümleme/@ibisile)
    (bkz: vladimir vladimiroviç mayakovski/@ibisile)
hesabın var mı? giriş yap