• çenesi kırılmış, dişi dökük, kanlı sümük yalanarak şiddet beyinin* peşinde gitmek de bir kadın gücü mü, sadakatın uç görünümü mü? gönlü böyle çook sokak güzeli var, belki biz de onlardanızdır.

    kadınlar analarından yıldız, tanrıça ve komutan doğduklarından, bir sessizlikleri, bir edilgenlikleri olduğunda sanmayın ki bu onların kendi bilinci ve denetimi dışındadır. kadınlar arası ilişkilerin özü ve açmazı ana kız ilişkisinde apaçıktır: tanrıçanın tanrıça doğurması (veya tanrıçanın tanrıçadan doğması)... yeni tanrıça eski tanrıçanın üst ve tek olmasını kabullenemez, eski tanrıça sıçtığı bok gördüğü yeni tanrıçanın başına buyrukluğunu hazmedemez. kadınlar erkeklerden (eş zamanlı olarak birbirinden) çok şiddet gördüler, görüyorlar. sistem erkek egemen ve erkeğin arkasında duran bir toplumsal yapı var, evet. bu yine de karşıt yönde işaretle, doğa ve hayatın öz evladı kadın egemenliği ve kadın gücünün temel olduğunu, erkek toplumunun hoyrat bir kaba güç yardımıyla, zorlukla kurulup sürdürüldüğünü gösterir. ayrıca kadınlar kırma, vurma ve şiddet ile tükenmedikleri gibi, soyadlarını, namus ve şereflerini yitirdiklerinde hâlâ fiili güçtürler. kadın etkinliğini er geç geri alamaz, artıramaz sananlar yanılıyorlar. (bkz: kadın kadının kurdudur/@ibisile)

    allah'ın garibi notlarım hakkında sen busun işte demesi sevinçle öttürdü beni ki:
    isa'yı zaten severim, assisili francesco'nun da kararlı aptallığını, yokta hiçte birleştiriciliğini sevdim. imanına hayalci ve ütopik geldi, peşinden derhal gitmeye dayanamam, hatta anti'si gibi görünürüm. zararı yok bunların, bayağı sevdim sadeliğini. yalnız, aklıma gelmeliydi, onun ben olduğunu anlamadımdı.
    sevgi ve kadına dair, damla damla ve kulaç kulaç buluyorum kadınlarımı. her iki türlüsü var. onlara zor ve güç kavuştum, ama gerek dere, gerek su buharı olarak hep kente, hep kadına yürüdüm. erkekliğin yoka yakın zavallılığını biliyorum, yine de erkeğe gelişim, öğrenimsellik atfediyorum, belki kendime. ve potansiyel olarak, değer olarak yine de kadına memeye süte yöneliyorum, kadın gücüne, büyüsüne, tehlikesine iman ediyorum. hayatı yarını bilmeden sevip güvendiğim gibi, kadını bilmeksizin, ve sözde güvenilmezliğine karşın yaslanmaya hedeflemeye seçiyorum. acıtmak için ve acıtması için de seçiyorum. ve tabii uçurması için, hazla kamaştırması için. azla yetinen kadını kadın saymıyorum, ben de kadın olsam azla yetinmezdim. hiçle yetinirdim. kadın olsam öğrenmezdim, bildiğimden şaşmazdım, ustaca ve yumuşakça yapabilirdim bunu. gözüm hep derinlerde ve karanlıklarda olurdu. kadın lucifer'in, ışığın suç ortağı, oysa yönelişi karanlık, kökü karanlık, hintli kali gibi. büyücü şamaniçe gibi. öfkesi eksik olmayan bir sevgi varoluşu bu. düzenbazlık, çözümsellik, sinsilik şeytaninin aslında boş böğürleri, mat soluk yanları. tanrısal/aşksaldaki büyük atlamalar, tutku, yok olma azmi, hırs ve iddia daha daha çekici çekimli. her kadında en az bir şeyi sevmek, sevmeyince acımasız olmak, sevince sert olmak, yaratılan her suçu sevmek, bilinir bilinmezine göğüs gererek sevmek olasılıkla kendinden emin, ötekinden emin bir allahın garibilikten. (bkz: ben kendim/@ibisile)

    (ilk giri tarihi: 4.3.2020)

    (bkz: kadının gücü/@ibisile), kadınların gücü, karı kuvvetleri
    (bkz: yumuşak güç)
hesabın var mı? giriş yap