• kendine guvenen insanlar icin kullanilan tanimlama, guvenli, kendine guvenen.
  • genelde penaltı atışı sırasında spikerin futbolcuya yüklediği gereksiz tamlama, bu ikilemeye maruz kalan futbolcu genelde topu kaleciye veya auta nişanladığı sıkça görülür
  • davranış duyguyu takip ediyormuş sanılır aslında gerçeğin aksine. duyguların yansımasıdır diye düşünürüz hep. önce duygu vardır, duygulardan sonra davranışlar şekillenir gibi sanılır. aslında tam tersi diyemesekte durum biraz farklıdır. davranış ve duygu birlikte hareket eder. davranışlarımız duygularımızın değil, irademizin kontrolü altındadır. duygularımızı düzene koyamıyoruz diye şikayet ediyorsak davranışlarımızı düzene koymamız yeterlidir. yani kendinizden emin görünmeniz bile yeterlidir duygusal olarak emin hissetmek için.
  • aptal kişilerin sıkça yaşadığı ruh hali ve bertrand russell'a göre dünyanın sorunu.

    "‘dünyanın sorunu şu ki; aptallar kendilerinden fazlasıyla eminken akıllılar kuşku içindedir’. demiş ve açıklamış bertrand russell:

    cornell üniversitesinde görevli psikologlar justin kruger ve david dunning, dunning-kruger sendromu diye adlandırılan çalışmalarıyla 2000 yılında nobel ödülü’ne layık görüldüler.
    türk kültüründe ‘cahil cesareti’ olarak anılan teori özetle : ‘cehalet gerçek bilginin aksine, bireyin güvenini artırır’ der. başka bir deyişle ne kadar az bilirseniz o kadar kendinize güvenirsiniz.

    yapılan araştırmaların sonucunda varsayım 4 maddeden oluşur:

    1.yetersiz insanlar olduklarından daha nitelikli olduklarını zannederler.
    2.yetersiz insanlar nitelikli insanların becerilerini algılamaktan acizdirler.
    3.yetersiz insanlar, kendilerinin ne derece yetersiz olduklarını anlamaktan da acizdirler.
    4.eğitimle nitelikleri artırılırsa geçmişteki niteliksizliklerinin farkına varırlar.

    iki bilim insanı daha sonra varsayımlarını kanıtlamak için cornell üniversitesinden 45 öğrenciye çeşitli soruların sorulduğu bir test yaptılar. sonra da , testin sonucunda ne kadar başarılı olacaklarını tahmin etmelerini istediler.

    • en başarısız öğrenciler (sadece %10 ve daha az soruya doğru yanıt verenler) testin %60’ına doğru cevap verdiklerine inandıklarını söylediler.

    • en başarılı öğreciler (soruların en az %90’ına doğru yanıt verenler) soruların sadece %70’ine doğru cevap verebildiklerine inandıklarını söylediler. (justin kruger ve david dunning bu çalışmalarıyla 2000 yılında nobel ödülü kazandılar)

    kuram der ki,
    bilgili ve nitelikli kişiler kendi kapasitesini ve yeterliliğini ölçmekten ve anlamaktan acizdirler. dolayısıyla hayatlarında ‘fazla alçakgönüllü‘ davranarak öne çıkmaz ve kariyerinde yüksek mevkilere talip olmazlar. yani bilgili ve yetenekli olmaları bu kişileri olumsuz etkiler.

    yetersiz insanlar da kendi yetersizlik ve niteliksizliklerinin farkında değillerdir ancak bu cahillik bir avantaja dönüşür. işinde çok başarılı olduğunu zanneden yetersiz, kendine çok güvenir ve haddi olmayan görevlere talip olmaktan hiç rahatsızlık duymaz. aksine bunu en tabi hakkı olarak görür. sonuçta, yetersiz ve bilgisizler hırs ve ihtirasları yardımıyla yükselirken yetenekli ve bilgililer öne çıkmayarak bir köşede kıymetlerinin fark edilmesini beklerler. bu gerçekleşmeyince de kırılarak kendilerini daha da geriye çekerler.

    buna, insan kaynaklarının, iki benzer cv arasından, “kendine güvenen ve iyi sonuç alma olasılığı yüksek” adayı tercih edeceği gerçeğini de eklerseniz, dunning-kruger sendromu’nun peter prensibi’nin (*) yatağını yaptığı da ortaya çıkar.
    sonuçta, “kifayetsiz muhterisler” (yetersiz ve hırslı) her zaman ve her yerde daha hızlı yükselecekler ve daha yukarılara çıkacaklardır. etrafınıza bir bakın, uzmanlara hak vereceksiniz.

    (*) peter prensibi: her çalışan, iş ortamında yetersiz olduğu noktaya kadar yükselir, der. bunun doğal sonucu olarak, yüksek makamlar daima yetersiz insanlar tarafından işgal edilir.

    kifayetsiz muhterisi nasıl tanırsınız?

    1- gücünü delegasyon bahanesinden alır. ekibinin orkestra şefi havalarına girer.
    2- çok gürültü patırtı eder, çok şey yapıyormuş havası estirir.
    3- koridorlarda hızlı hızlı, düşünceli edayla yürür.
    4- “beşer şaşar” diye düşünür. ama genellikle şaşan beşer kendisi değil, başkasıdır.
    5- ne olursa olsun, hazırlıklıymış, olacakları önceden biliyormuş gibi davranır.
    6- üstlerine karşı son derece kibardır; altındakilere (özellikle de en çok ihtiyaç duyduklarına) kötü muamele eder.
    7- iktidar ilişkileri ve göstergeleri onun için çok önemlidir. astlarına kimin üst olduğunu hatırlatmayı sever.
    8- ilk denemede başarılı olamazsa, başarısızlığının belgelerini yok etmeyi unutmaz.
    9- talimatlarını post-it ile, e-postayla verir böylece astlarıyla yüzleşmekten kaçar.
    10- toplantılarda son sözü mutlaka o söyler, gerekirse başkasının sözünü tekrarlamak pahasına."

    bu açıklamalardan sonra adam hak vermemek elde değil.
  • sen benim, kendinden emin, özgüven dolu denetimli yazımı kırılmaya uğratıyorsun.
    karşındaki eylemsizliğimden bıkıp kıvraklaşmaya karar veriyorum.
    daha başlamadan sonucunu algılıyorum: döllenme; döllendim.

    allah'ın garibi notlarım hakkında sen busun işte demesi sevinçle öttürdü beni ki:
    düzenbazlık, çözümsellik, sinsilik şeytaninin aslında boş böğürleri, mat soluk yanları. tanrısal/aşksaldaki büyük atlamalar, tutku, yok olma azmi, hırs ve iddia daha daha çekici çekimli. her kadında en az bir şeyi sevmek, sevmeyince acımasız olmak, sevince sert olmak, yaratılan her suçu sevmek, bilinir bilinmezine göğüs gererek sevmek olasılıkla kendinden emin, ötekinden emin bir allahın garibilikten. (bkz: ben kendim/@ibisile)

    "mesela psikanaliz seanslarında, insanların yaşadıkları deneyimleri anlatırken yaşayamadıkları deneyimlerden bu kadar çok bahsetmeleri ve mahrum kaldıkları şeyler hakkında bu denli otoriter, tutkulu ve kendinden emin bir tavırla konuşmaları bana çarpıcı geliyor." adam phillips - missing out in praise of the unlived life

    "delilik bir bilmeme hali değil. deliyken çok iyi biliyorum, kendimden eminim. ama dünyadan, şeylerden kopuğum gibi bir hisse kapıldım. örneğin yeri ortamı hem içinden hem dışından çok iyi biliyorum. ama deli tekrarı biçiminde yerli yersiz aynı aynı şeyi, biteviye ve etkisizcesine düşünüyorum." mehmet ibiş - bakışlar mayalar tarihöncesi

    (ilk giri tarihi: 19.2.2018)

    (bkz: yaptığı olmak)
  • ince çizgi.
    ukalalığın bir altı, tevazunun bir üstü.
hesabın var mı? giriş yap