• koridorun öbür ucundaki arkadaşımın odasına gidip gelirken koştuğumu fark ettim. bir süredir düzenli olarak. daha neşeli olduğumda, daha çok özlediğimde, uzun zamandır görmediğimde filan yapıyorum bunu. arada on oda filan var. öyle bi mesafe. fena değil aslında. koştukça koşasım geliyo, zaten bi gittim mi de benim odaya bikaç gelip gitmem...

    sonra işte, bi baktım bunu her vesileyle yapıyorum: sokakta, karın üstünde orda burda... koşmayı severim bazen spor olsun diye de ama iyi bi koşucu olduğumu söyleyemem. çok uzun süre koşamam filan. ama bu günlük hayatın ortasına girivermiş koşuşlarla yanaklar kızarıyo, kalp hissediliyo, bacaklar bedendeki önemini yeniden kazanıyo. spor değil de bana yaşadığımı hatırlatan başka bişey oluyo. soranlara naaber diye, koşuşturuyorum işte dediğimde yandan yandan sırıtıyorum bir de.

    halbuki koşuşturmak kelimesinin hiç de öyle olumlu bi anlamı yok bildiğim kadarıyla.
    netekim sözlükte de böcek gibi koşuşturmak, devlet dairesinde koşuşturmak, hayat koşuşturmacası, istanbul da kosusturma icinde gecen hayatlar, sürekli bir koşuşturmaca içinde olmak, yağmurda koşuşturan insanları izlemek, koşturup durmak şekillerinde geziyo. hayat gailesi, yuvarlanıp gitmek, başkasına kölelik etmek filan gibi tam da yaşadığını unutmaya varan anlamlar taşıyo. belki de nasıl çok zaman yaşıyomuş gibi yapılıp gerçekten yaşanmıyosa gerçekten koşulmadığı içindir bu kifayetsizliği...
  • kendini dinlemeni engelleyen, bazen kendini unutturan eylem.
  • acı çekmemek için bir çıkış yoludur bazen. koşuşturdukça unutursunuz aklınızın içinde dönüp duran, beyninizi kemiren, bir türlü düşünmemeyi beceremediğiniz şeyleri. o zaman farkedersiniz ki bazen en huzurlu, en ferah günleriniz en çok koşuşturduğunuz günlerdir.
  • ben koşuşturan atlılardan habersiz, kara toprak gibi.. sen de toprağın* kıl beni, senin kılamıyorsan.

    seks, içki, prozac hepisi arzu tatminine* yönelik. doğrusu arzudan kurtulmak ve özgürleşmek. yanlış anlama; ölme, huzurla arzusuz kal. her şeyi seyret. koltuğa kurul ve seyret. hatta aynı anda koşuşturmakta olan kendini de izle. "arzu sahibi isa, sen değilsin." dedi din bilgisi ve ahlak kültürü bilen biri de.

    (bkz: koşuşturmaca)
    (bkz: zapıramak)
    (bkz: zıpır)
    (bkz: zapır güpür)
  • zihin dağıtma yoludur.

    koşuştururken düşünceye çok az yer kalacağından, koşuşturmaya devam ederiz. böylece kendimize daha yakından bakma görevinden, yapmak zorunda olduğumuz işlerin dayanılmaz yükünden kaçınabiliriz bir süreliğine de olsa. kendimizi kandırarak yapılacakları ertelemenin gizli yoludur.

    (bkz: tez yazmamak için yapılan anlamsız hareketler)
  • in time filminde zengin kız fakir oğlana aynen şöyle diyordu: "seni koşarken gördüm. bu bana gettolardan gelen insanları hatırlattı"

    evet öyledir. habire koşuşturmak insanı fukara gibi gösterir, bu doğrudur. bir debdebenin orta yerindeki bir dinginlik, herhangi bir servete kavuşturmaz; bu da doğrudur. aynı durumda iki farklı doğrunun olması gözden kaçırılmış ölümcül bir büyük yanlışın olduğunu gösterir.

    bir kovalamacanın en hararetli yerinde düşmek gibi...
    bir annenin doğumdan hemen sonra ölmesi gibi...
    bir aslanın avcının okundan hızlı olamaması gibi...

    buradaki taşınması zor o yanlışı kadere yükleme yolunu seçmek yanlışını bile isteye işliyorum. böylesi daha sessiz kılıyor insanı ve acıların gizlenmesi manasında değer bulan bu neviden bir sessizlik, tanrı dahil herkesin çok sevdiği tek şey...
hesabın var mı? giriş yap