• "bildirinin temel esasları:

    * tüm insanlar eşit yaratılmıştır.

    * insanların doğuştan sahip oldukları vazgeçilmez ve devredilmez hakları vardır. bunlar; yaşama, özgürlük ve mutluluğa erişme haklarıdır.

    * devletler bu hakları korumak adına insanlar için kurulmuştur. yönetenler yönetme gücünü yönetilenlerin onayından alır.

    * eğer herhangi bir hükumet biçimi, bu amaçlara aykırı hareket ederse, bu yönetimi düşürmek ya da değiştirmek, yeni bir yönetim kurmak halkın hakkıdır."

    düşün, sene 1776; "baktın olmuyor, dal gitsin ibnelere," diyor adamlar.

    düşündün mü?
  • ahmet polatlı tarafından şu şekilde türkçe'ye çevrilmiş:

    4 temmuz 1776?

    insanlığı ilgilendiren olayların akışı içinde, bir ulus, kendini bir başka ulusa bağlayan siyasal bağları koparmak ve doğa yasalarının ve tanrı’nın ona dünya devletleri arasında bağışladığı bağımsız ve eşit yeri almak gereğini duyduğu zaman, insanlığın yargısına duyduğu o yerinde saygı, o ulusu bu ayrılmaya zorlayan nedenleri açıklamakla yükümlü kılar.

    aşağıda gerçekler bizim için gayet açıktır: tüm insanlar eşit yaratılmışlardır; yaradan’ları tarafından bağışlanmış, belli bazı vazgeçilemez haklara sahiptirler; yaşam, özgürlük ve mutluluğa erişme hakları da bunların arasındadır. bu hakları güvence altına almak amacıyla, insanlar kendi aralarında yönetimler kurarlar; bu yönetimler gerçek güçlerini, yönetilenlerin onamasından alırlar; herhangi bir yönetim biçimi, bu hedeflere ulaşmada köstekleyici olmaya başladığında, bu yönetimi değiştirmek ya da düşünmek, yeni bir yönetim kurmak ve bu yeni yönetimin yetkilerini ve dayandığı temelleri, güvenlik ve mutluluklarını sağlayacağına en çok inandıkları bir biçimde düzenlemek ve kurmak, halkın hakkıdır; aslında sağgörü, uzun bir geçmişi olan yönetimlerin sudan ve geçici nedenlerle değiştirilmemesini buyurur; bu yüzden insanların durumlarını düzeltmek amacıyla alışılagelen yönetim biçimlerini değiştirmek yerine, kötülüklere katlanmayı yeğlediklerini deneyimler göstermiştir; ancak sürekli aynı amaca yönelik, uzun bir yolsuzluklar ve zorbalıklar silsilesi, ulusu, mutlak bir despotizme sürüklemek niyetini açığa vurursa, o zaman böyle bir yönetimi yıkmak ve gelecekteki güvenlikleri için yeni koruyucular seçmek, o ulusun hakkı ve görevidir.

    işte bu kolonilerin sabırla katlandıkları durum bu olmuştur ve şu an, onları bu güne değin varolan yönetim biçimini değiştirmeye zorlayan gerekliliği, her zamankinden fazla hissetmektedirler. büyük britanya kralı’nın yönetim devresi, ardı arkası kesilmeyen haksızlıkların ve sürekli baskıların çağı olmuştur. tüm bunların amacı, bu devletler üzerinde mutlak bir tiranlık kurmaktır. bunu kanıtlayabilmek için, tüm gerçeklerin tarafsız dünyaya ilan edilmesi gerekmektedir:

    ingiltere kralı, kamu refahı için gayet yararlı ve gerekli olan yasaları onaylamayı reddetmiştir.

    valilerine, ivedilikle ve geciktirmeden ele alınması gereken yasaları çıkarmalarını menetmiştir. kendisi de bu yasaların yürürlüğe girmemesi için elinden geleni yapmış, onayını sürekli ertelemiş; ve bu nedenle uzun bir süre sürüncemede kalan yasaları da bir daha ele almamıştır.

    yasama gücünde temsil edilme haklarından vazgeçmedikleri sürece, büyük halk kitlelerinin yararına olan pek çok yasayı çıkarmayı reddetmiştir. oysa, bu hak paha biçilemez bir haktır ve nedense sadece tiranların hoşuna gitmemektedir.

    yasamayla görevli kurulları, kamu belgelerinin ve makam evraklarının bulunduğu yerlerden oldukça uzakta alışılmadık ve uygunsuz yerlerde toplantıya çağırmıştır. onlara eziyet çektirerek, kendi uygulamalarına boyun eğmelerini sağlamak amacıyla yapmıştır bunu.

    milletvekili yarkurullarını, yılmaz bir kararlılıkla halkın haklarına el uzatılmasına karşı çıktıkları için, bir çok kez dağıtmıştır.

    bu yarkurulları dağıttıktan sonra da, uzun bir zaman yeni temsilcilerin seçilmesini engellemiştir. bu yüzden halkın kendisi yasama gücüne sahip çıkmış, bu gücü bundan böyle kendi eliyle kullanmayı uygun bulmuştur. ancak bu geçiş döneminde devlet, dışarıdan gelebilecek bir saldırının ya da içerdeki kargaşalıkların doğuracağı tehlikelere karşı savunmasız kalmıştır.

    ingiltere kralı, bu devletlerin kök salmalarını önlemek için elinden geleni yapmıştır; bu amaçla yabancıların vatandaşlığa kabul edilmesiyle ilgili yasanın icra edilmesine engel olmuş, yabancıların buraya göçünü kolaylaştıracak daha başka yasalar çıkarmayı reddetmiştir; yeni toprak edinme koşullarını da ağırlaştırmıştır.

    yargıçlık yetkisinin verilmesiyle ilgili yasaları onaylamayarak, kazai içtihadı etkisiz hale getirmiştir.

    yargıçların görev sürelerini, maaşlarının tutarını ve ödeme biçimini sadece kendi keyfine göre belirlemiştir.

    halkımıza eziyet olsun ve halkın cevherleri tükensin diye, sayısız yeni makam açmış, buralara büyük memur yığınları yollamıştır.

    barış zamanında, yasama meclisinin onayı olmaksızın, topraklarımız üzerinde sürekli bir ordu bulundurmuştur.

    askeriyeyi sivil güçten bağımsız ve üstün kılmaya kalkışmıştır.

    anayasamıza ters düşen, yasalarımızla bağdaşmayan bir kazai içtihat biçimini bize kabul ettirmek için başkalarıyla işbirliği yapmıştır ve bu tepeden inme kazai içtihadın uygulamalarını onamıştır. tüm bu uygulamaların nedenleri şunlardır:

    bizim topraklarımızda güçlü, silahlı birlikleri üslendirmek;bu devletler halkına karşı askerlerin işleyecekleri olası cinayetler karşısında, sözde yargılamalarla herhangi bir cezalandırmadan kaçınmak;

    dünyanın her yeriyle yaptığımız ticareti kösteklemek;bize rızamız olmadan vergi yüklemek;hukuki bir durumda, jürili bir mahkeme önünde, usul ve nizama uygun bir yargılamadan geçme hakkımızı elimizden almak;

    bizi işlemediğimiz cürümlerden dolayı yargılayıp, başka bir kıtaya sürebilmek;

    sınır komşumuz bir ülkede, özgür ingiliz hukuk sistemini kaldırmak, keyfi bir yönetim kurmak ve bu yönetimin yetkilerini genişletmek, dolayısıyla kendini haklı çıkaracak bir örneğe sahip olmak ve bu kolonilerde de aynı, mutlak egemenliğin kurulması için, bu yönetimi uygun bir araç olarak kullanmak;

    verilmiş haklarımızı yok saymak, en önemli yasalarımızı yürürlükten kaldırmak ve yönetim biçimimizi temelinden değiştirmek;yasama gücümüzü dağıtmak ve kendisinin, üzerimizde sınırsız bir yasama gücüne sahip tek yetkili kişi olduğunu ilan etmek;

    ingiltere kralı, kendi himayesi altında olmadığımızı bildirmek ve bize karşı savaş açmak suretiyle, bu topraklar üzerinde egemenlik isteminde bulunmuştur.denizlerimizi talan etmiş, kıyılarımıza asker yığmış, kentlerimizi yakıp yıkmış ve hemşehrilerimizi öldürmüştür.benzerine barbarlık zamanlarında bile rastlanmayan, hele uygar bir ulusun başkanına hiç mi hiç yakışmayan, gaddarlık ve sadakatsizlikle başlattığı, “ölüm, askerileşme ve tiranlık” adlı eserini tamamlayabilmek için, yakınlarda yabancı paralı askerlerden kurulu büyük bir ordu kurmuştur.

    ya cellatların ellerine düşmemek için ya da onlarla dostça geçinebilmek için olsa gerek, açık denizde yakalanan yurttaşlarımızı kendi ülkelerine karşı savaşmaya zorlamıştır.

    aramızda ayaklanmalar çıkarmış ve sınır bölgelerinde oturan, savaş yöntemleri; bilindiği gibi yaş, cinsiyet ya da hal gözetmeksizin herkesi kesip biçmek olan, merhametsiz kızılderili vahşileri bize karşı kışkırtmayı denemiştir.bu baskının her evresinde yapılan haksızlıkların düzeltilmesini en hakirane bir biçimde talep ettik. durmadan yinelediğimiz ricalarımızın karşılığı, durmadan yinelenen haksızlıklar oldu. ancak bir tirandan beklenebilecek davranışlarla karakterini belli eden bir monark, özgür bir halkı yönetme işine uygun olamaz.

    britanyalı kardeşlerimize karşı da saygıda kusur etmiş değiliz. zaman zaman onları, yasa koyucuların üzerimizde haksız bir yönetim kurma girişimleri konusunda uyardık. buraya hangi koşullar altında göç edip, yerleştiğimizi anımsattık onlara. doğal adalet ve alicenaplık duygularına seslenerek aramızdaki ırk bağları dolayısıyla, bu zorbalıkları kınamalarını rica ettik. çünkü bu zorbalıkların, aramızdaki bağlantıları ve ilişkilerimizi bozması kaçınılmaz bir şeydi. ama onlar da adaletin ve kan bağımızın feryatlarına kulaklarını tıkadılar. bunun için artık, onlardan ayrılmamız gerektiği sonucuna boyun eğmek ve onları da, insanlığın geri kalan kısmı gibi, savaşta düşman, barışta dost kabul etmek zorundayız.

    bu yüzden, genel kongre halinde toplanan biz a.b.d. temsilcileri, görüşlerimizin doğruluğuna, dünyanın en yüce yargıcı’nı tanık tutarak, bu kolonilerin halkından aldığımız yetkiyle, onların adına, birleşik kolonilerin özgür ve bağımsız devletler olduklarını ve bunun hukuken böyle korunacağını; büyük britanya krallığı’na karşı her türlü yükümlülükten kurtulmuş olduklarını; bu kolonilerle büyük britanya devleti arasındaki her türlü siyasal ilişkilerin sona erdirildiğini ve bunun böyle kalacağını; özgür ve bağımsız devletler olarak, savaş açmak, barış ilan etmek, andlaşmalar yapmak, ticareti düzenlemek ve diğer tüm bağımsız devletlerin yapabileceği her şeyi yapmak hakkına sahip olduklarını resmen açıklar ve ilan ederiz. ve bu bildirinin korunması için, tanrı’nın inayetine tam bir güvenle, yaşamlarımız, servetlerimiz ve en kutsal varlığımız olan onurumuz üzerine and içeriz.

    http://www.makaleler.com/…-bildirgesi-tam-metin.htm
  • amerika özgürdür, geri kalanları düzebilirsiniz bildirgesi.
  • hammurabi kanunlarından 3500 yil sonra insani siniflandirmayi bir kenara birakip esitlik ilkesi sunan bildirge. ancak bildirgenin temeli insanin mutlak esitligine degil, tanri ve incil'e gore varolan esitlige dayanmaktadir.

    biyolojik yonuyle bakildiginda; tüm insanlar eşit yaratılmışlardır maddesi yapilan arastirmalarla gunumuzde gecerliligini yitirmistir. insanin yaratilmis veya surec boyunca evrilmis olmasi konusu bir yana; tum insanlarin esit olarak dogmus olmasi gerek toplumsal yapilar, gerek biyolojik yapi geregi gercekciligini yitirmistir.

    bunun yerine 1948 yilinda yayinlanan insan hakları evrensel bildirisi esit yaratilma maddesini ortadan kaldirarak; kisilere `bütün insanlar özgür, onur ve haklar bakımından eşit doğarlar` seklinde yalnizca yargisal esitlik sagladigini belirtmistir.
  • vakti zamanında apalaş tepelerinin ötesinde yerleşim yasakları, damga pulu vergisi, çaya konulan townshend vergileri, boston limanının kapatılması, massachusetts meclisi'nin dağıtılması bu bildirgeyi mecbur kılmıştır. daha doğrusu bir devrime ön ayak olmuştur. kıta meclisinin kurulması önemli bir atılımdır.

    thomas jefferson'un kaleme aldığı bağımsızlık bildirgesi bir sözleşmeye dönüştürüldü. 1776 yılı abd için unutulmazdır. öyle ki ingiliz yasaları geçersiz sayılmış, askeri hazırlıkların yapılması istenmiş ve ingiltere'den bağımsızlık yaşama geçirilmeye başlanmıştır. massachusetts temsilciler meclisi bütün kentlerin bağımsızlık konusunda görüşlerini ilan etmeleri isteğine uyarak malden kentinde şehir meclisini toplamış ve anonim biçimde bağımsızlık ilan etmiştir.

    "...bu nedenle bizler kölelerin krallığı ile olan bütün bağlarımızı nefretle koparıyor ve britanya'ya sonsuza dek elveda diyoruz." şeklinde halka duyurular yapıldı.

    bağımsızlık bildirgesi "toplumsal olayların gelişimi içinde bir halkın siyasal bağları çözmesi zorunlu hale geldiği zaman ... onlar bu eylemin sebeplerini ilan etmelidirler." diye başlar.

    ikinci paragrafta ise çok güçlü bir felsefi düşünce vardır: "insanların eşit yaratıldığı; yaratıcının insanlara vazgeçilmez haklar bahşetmiş olduğu ve bu haklar arasında yaşam, özgürlük ve mutluluk arayışı haklarının bulunduğu gerçeklerinin sorgulanamayacağını kabul ediyoruz. yönetimler insanlar tarafından, bu hakları korumak için kurulurlar ve haklı güçlerini yönetilenlerin onayından alırlar. herhangi bir yönetim biçimi bu amaca ters düşerse, insanların o yönetimi değiştirmeye ya da ortadan kaldırmaya ve yeni bir yönetim biçimi kurmaya hakları vardır."

    bildirge daha sonra kralın kötü yönetiminden kaynaklanan sorunların bir listesini verdi: "..hepsi eyaletler üzerinde mutlak bir baskı kurma amacına yönelik olarak düşünülmüş, sürekli yinelenen bir haksızlıklar ve gasplar tarihi..." diyerek kral suçlanıyordu. listede kralın sömürge yönetimlerini feshettiği, yargıyı denetlediği, insanlarımızı taciz etmek için sürüyle asker gönderdiği, memlekette istila orduları soktuğu, sömürgelerin dünyanın başka ülkeriyle yaptığı ticareti kestirdiği, sömürgelerde yaşayanların onayını almadan vergiler koydurduğu ve onlara savaş açtığı, paralı yabancı askerlerden büyük orduları buraya naklederek ölüm, yıkım ve zulme yol açtığı" gibi suçlamalar yer alır.

    dile getirilen her şey; yani halkın yönetimi denetlemesi, isyan etme ve devrim yapma hakkı, siyasal zorbalık karşısında duyulan infial, ağır ekonomik yükler, askeri saldırılar... sömürgelerde yaşayan nüfusun büyük bir kısmını birleştirebilecek, hatta birbirleri ile olan rekabete rağmen ikna ederek onları hep birlikte ingiltere krallığına karşı eyleme geçirebilecek müthiş bir hitabet örneğiydi.

    bazı amerikalılar, bağımsızlık bildirgesi ile sağlanan bu birleşik çıkar çevrelerinden açıkça uzakta tutulmuşlardır. bunlar kızılderililer, zenci köleler ve kadınlardı. aslında bildirge'nin bir paragrafında kral köle ayaklanmalarını ve kızılderili saldırılarını kışkırtmakla suçlandı: "kral kendi aramızda çıkan ayaklanmaları kışkırtmış, yerleşim hudutlarımızda yaşayan insanlarımızın üzerine, bilinen tek savaş kuralları yaş, cinsiyet ve koşul gözetmeksizin yok etme olan merhametsiz kızılderili vahşileri salmaya çalışmıştır."

    bildirge'den yirmi yıl kadar önce 3 kasım 1775 senesinde massachusetts meclisi penobscot yerlilerinin "asi, düşman ve hain" olduklarını ilan etmiş ve yerlilerin başına bir de ödül koymuştu: "getirilecek her erkek kızılderilinin kafa derisine kırk pound, kadın ya da erkek, yirmi yaşın altında öldürülen ve kafa derisi getirilen her kızılderili için yirmi pound verilecektir."

    thomas jefferson, bildirge'nin bir paragrafında ingiltere kralını afrika'dan sömürgelere köle taşınmasına izin verdiği için suçlamış ve kralın "bu korkunç ticareti yasaklamak ya da kısıtlama getirmek için meclis tarafından yapılan her girişimi bastırdığı"nı yazmıştır. bu suçlama köleliğe ve köle ticaretine karşı bir tepkiyi dile getiriyormuş gibi görünüyordu. ama thomas jefferson'un köleliğe karşı kişisel tutumunu anlamak için onun öldüğü güne kadar yüzlerce köle sahibi olduğu gerçeğini görmemiz yeterlidir. böylesi sözlerin gerisinde elbette virginialılar ve bazı güneyliler arasında sömürgelerdeki zenci köle nüfusunun giderek artmasından bütün nüfusun yüzde yirmisine ulaşmasının, bu rakamın isyanları ve korkuyu artıracağına ilişkin tedirginlik yatmaktaydı.

    bildirge'de geçen "bütün insanlar" (ingilizce metinde erkekler diye geçer: all men are created equal) eşit yaratılmıştır ifadesi eşitlik içinde kadınların da yer aldığını gösterecek herhangi bir ima taşımaz. kadınların durumu böyle bir imayı gerektirecek kadar önem de taşımıyordu zaten. kadınlar siyasal hayatta "görünmez" konumdaydılar. günlük yaşamın gereksinimleri kadınlara ev içinde, çiftlikte ya da ebelik gibi bir meslekte söz hakkı verebiliyordu. siyasal haklar ya da yasa karşısında eşitlik söz konusu olsa bile hemen görmezden geliniyordu.

    kendi dilinden yola çıkarak, bağımsızlık bildirgesi'nin yalnızca beyaz erkeklerin yaşam, özgürlük ve mutluluk hakları ile sınırlandırıldığını söylemek, bildirge'yi kaleme alanları ve imzalayanları 18. yüzyılın ayrıcalıklı erkeklerinden beklenebilecek fikirlere sahip oldukları için karalamak demek değildir. reformist ve radikaller tarihe hoşnutsuzlukla baktıklarında, geçmişteki siyasal bir döneme büyük beklentilerle baktıkları düşünülür ve suçlanırlar -bazen de sahiden bakıyorlardır.

    17. yüzyıldaki ingiliz devrimleri temsili yönetimi getirdiler ve demokrasi tartışmaya açıldı. fakat ingiliz tarihçi christopher hill'in the puritan revolution (arınmacı devrim) adlı yapıtında şöyle der: "parlamentonun ve yasanın üstünlüğü kuralının konulmasından hiç kuşkusuz öncelikle zenginler karlı çıktılar. mülkiyetin güvenliğini tehlikeye sokan rastgele vergilendirme ortadan kalktı, iş yaşamına hız ve özgürlük verebilmek için tekeller sona erdirildi ve imparatorluğun yurtdışı politikalarında, irlanda'nın fethi de dahil olmak üzere deniz gücü kullanılmaya başlandı. devrim, eşitlik uygulamasını ekonomik alana taşımak isteyen iki politik hareketi, levellers (düzleyiciler) ve diggers (kazıcılar) hareketlerini bastırdı."

    ingiltere'de locke'un desteklediği devrim sonrası başlayan sınıfsal bölünme ve çatışmalara bakılınca, locke'un temsili yönetim konusunda sıralarığı övgülerin gerçekte neyin övgüsü olduğu daha iyi anlaşılır. 1768'de amerika'da gerilim giderek artarken ingiltere de gösteriler ve grevlerle sarsılıyordu; kömür işçileri, bıçkıcılar, şapkacılar, dokumacılar, denizciler ücret azlığı ve ekmek fiyatlarının yüksekliği nedeniyle harekete geçmişlerdi. annual register adlı yayın organı 1768'i şöyle yorumluyordu: "ne yazık ki alt tabakadan insanlar arasında genel bir hoşnutsuzluk sürüp gitti. kısmen erzak fiyatlarının yüksek olmasından, kısmen başka nedenlerden kaynaklanan bu öfke kendini üzücü sonuçlar doğuran kargaşa ve gösteriler biçiminde sık sık belli etti."

    john locke'un halkın egemenliği kuramının odak noktası olduğu söylenen "halk"ın en iyi tanımını bir ingiliz parlamento üyesi yapmıştır: "ayak takımından bahsetmiyorum... ingiltere'nin orta tabakasından; imalatçıdan, toprak sahibinden, tüccardan, malikane sahibinden bahsediyorum..."

    amerika'da da, adam smith'in kapitalist manifestosu ulusların zenginliği ile aynı yıl çıkan bağımsızlık bildirgesi'nin sözcüklerinin gerisinde yatan gerçek, yükselen önemli insanlar sınıfının ingiltere'yi bozguna uğratmak için yeterince amerikalıyı kendi saflarına çekerken, 150 yıllık sömürgeler tarihi boyunca gelişen iktidar ve servet ilişkilerine fazla dokunmama kaygısıydı. gerçekten de bağımsızlık bildirgesi'ni imzalayanların yüzde 70'i ingiltere'ye bağlı bir sömürgede bir makamı işgal ediyorlardı.

    bağımsızlık bildirgesi bütün o radikal, ateşli dili halka boston hükümet binasının balkonundan thomas crafts tarafından okundu. crafts, ingiltere'ye karşı askeri eyleme geçilmesine muhalefet eden tutucu sadık dokuzlar grubunun bir üyesi idi. bildirgenin okunmasından dört gün sonra boston haberleşme kurulu kenttekilere kent meydanında toplanıp askere yazılmalarını emretti. bir de bakıldı ki, zenginler kendileri yerlerine askere yazılan birilere para vererek askerlikten kurtulmuşlar, ama yoksullar askere alınacaklar. bu durum gösterilere ve "kimden gelirse gelsin zorbalık zorbalıktır" diye bağrışmalara yol açtı...
  • cannabisden yapilma kagit uzerine yazildigini soylemek gerekecek.
  • büyük britanya'ya karşı bağımsızlık mücadelesi başlatan on üç koloni tarafından ilan edilen belgede tarihte ilk defa "bütün insanların eşit olduğu" ve "yaşama, özgürlük ve mutluluğu arama hakları bulunduğu" kabul edilmiştir.

    ilk kıvılcımının birleşik krallığın amerika'daki kolonilerine uyguladığı vergileri protesto etmek amacıyla boston'da çay taşıyan ticaret gemilerine yapılan saldırı ile atıldığı amerikan devrimi'nin ekonomik nedenlere dayalı olması ve bağımsızlık savaşının önderlerinden george washington ile insan hakları açısından en büyük adım olan eşitlik ve özgürlük kavramlarının yer aldığı amerikan bağımsızlık bildirgesine imza atan benjamin franklin hatta büyük bölümünün yazarı thomas jefferson'un köle sahibi olmaları da kanaatimizce maalesef tarihte ilginç bir ironi oluşturmaktadır

    bildirgenin aslı imzalanmasını müteakip ziyaretçilere gösterilmek üzere hazır tutulmuş, otuz beş yıl kadar birleşik devletler patent ofisinde korunmasız bir şekilde duvarda asılı olarak kaldıktan sonra yıpranması nedeniyle 1823 yılında taş baskı yöntemi ile parşömen üzerine 200 kopya yazdırılmasına karar verilmiştir.

    bildirgenin "ilk orijinal taş baskısı" 2006 yılında abd'nin tennessee eyaletinde ikinci el eşyalar satan bir dükkânın "garaj satışında" 2.48 usd bedel ile satılmış arından 2007 yılında bu metnin bildirgenin orijinal taş baskısının aslı olduğu anlaşılarak 477,000 usd değer biçilmiştir.

    kaynak: the declaration of ındependence—william j. stone engraving, seth keller, historic documents&regacy collections web sitesi, https://www.sethkaller.com/…pendence/william-stone/ erişim tarihi: 16.06.2020.
  • altina imzasini attigini soyleyen 50 vatanda$tan sadece john hancock'unkini maddi olarak bulunduran belge. o da 'bir ben atiyorum bari okkali atayim' demi$ olmali.
hesabın var mı? giriş yap