hesabın var mı? giriş yap

  • herkesin lider, takım çalışmasına yatkın, popüler olması beklenildiği dünyada biraz anlaşılamamış insan topluluğu. hayır, daha önce de belirtildiği gibi asosyal değiller, özgüvensiz hiç değiller. hayatın kaotik akışı içinde “kendilerini dinleme”yi seviyorlar. eğer bu akışa fazla kaptırıp kendilerinden uzaklaşırlarsa mutsuz ve depresif hissediyorlar. introvert tarafı daha baskın biri olarak bunu bu şekilde algılamam birazcık geç oldu. çünkü gerek iş, gerek okul hayatında gerekse özel hayatta olması gerektiği hissettirilen, örnek olarak gösterilen durum biraz daha extrovert olmak. dolayısıyla durumda hiçbir yanlışlık olmamasına rağmen, kendinizde bir sorun olup olmadığını sorgulamanız veya kendinizi sıkıcı olarak adlandırmanız bir yerde kaçınılmaz olabiliyor.*

    aslında kendinizi bilip belirli kalıplara uymaya zorlamamak, bunun dışında birbirimize anlayış gösterip introvert olmayı "değiştirilmesi gereken bir durum" olarak görmemek en doğrusu bence. konuyla alakalı şahane bir konuşma izlemek isterseniz:

    http://www.ted.com/…in_the_power_of_introverts.html

  • bu 'size ne, mutlu olmuş yapmış' denilecek bir günlük hayat eğlencesi değil. ne bileyim oğlunun sünneti kızının kınası falan değil.
    türkiye'deki akademik kurumlar zaten kokuşmuş durumda. bunun sebeplerinden biri işte böyle savunmaya girerken geçeceğinden her nasılsa emin insanlar, lakayıtlık ve ciddiyetsizlik.
    bilimde gösteriş olmaz. her alanda oldugu gibi orda da kaliteni mütevazılığın belirler.

  • yeni türkçe öğrenmekte olan bir arkadaşın bakkala gidip "bana sıcak bir ekmek verir misin" diyeceğine "bana sıcak bir erkek verir misin" demesinin bir elemanı olabileceği küme.

  • geçen yıl aralık ayı. bakü'deyim. bitirdiğimiz bir fabrika projesinde sisteme elektrik verilecek. biz de kontrol amaçlı oradayız, yani şantiyede. hava o kadar soğuk ki, 3 dk dışarı çıkıyorum, 3 dk trafo binasına girip ısınıyorum.
    derken azeri şantiye şefi ''gel ofise geçelim çay içip ısınalım biraz'' dedi. çıktık şantiyede yürüyoruz, her yer toz toprak. sonuçta inşaat halinde bir yer henüz. o kadar sert bir fırtına var ki düz yürümek mümkün değil. ayrıca fırtınadan toz toprak gözlere, kulaklara giriyor.
    neyse zor da olsa yürüyoruz. azeri arkadaş geri geri yürüyor, montunu da gözlerini kapatacak şekilde yukarı çekmiş. bana da aynısını yapmamı söyledi. ben de çektim montumu kafama kadar, geri geri yürüyorum. derken biri dokundu. arkamı dönmemle 1 metrelik çukur, içinde uçları sivri inşaat demirleri dimdik vaziyette çakılı bana bakıyor.
    ama işin tuhaf kısmı arkamda kimsenin olmaması.
    o gün tek bildiğim şey şu; kesinlikle iyilik yaptığım bir şeyin karşılığını aldım. allah beni 6 yaşındaki kızıma ve doğacak oğluma bağışlamıştı. aksi halde o çukura düşseydim feci bir ölüm beni bekliyor olacaktı.
    iyilik yapın arkadaşlar, size kötülük yapanlara da iyilik yapın. ben hep yapıyorum ve hiç yanıltmadı beni. her zaman işlerim rast gitti.

    şunu da ekleyeyim; olaydan sonra çukurun etrafını kapattırdım.

    zorunlu edit: hayat çok tuhaf. bu entride allah beni doğacak oğluma bağışladı yazmıştım ama oğlumu bana bağışlamadı. maalesef dün sabah ani bir komplikasyon sonucu kaybettik. halbuki haftaya doğumumuz vardı. dr. dediğine göre kordon bebekten kopmuş. biliyorum, oğlum cennette beni ve annesini bekleyecek.

    edit 2: siz ne güzel insanlarsınız yaa. destek mesajı atan herkesten allah razı olsun.

    önemli edit: geçen ay teste girmedim ama covid olduğuma eminim. eşime de bulaştığını düşünüyorum. hamilelerde kordon kopmasına neden olabilirmiş. lütfen hamileler dikkat edin kendinize. çünkü oğlumuz anne karnında öldü ama doktorların dediğine göre çok sağlıklı bir bebek.
    inşallah cennette oğlumuzla buluşuruz..

  • işyerimdeki bilgisayarımda internet yok. okumak istediğim bazı başlıklardaki entryleri evde notepad'e kaydedip işe getiriyorum. canım sıkıldıkça üçer beşer okuyup gülüyorum. tabi bunu yapmadan önce kontrol merkezinden ayarlara gelip, sayfa başına gösterilecek entry sayısını 100 yapıyorum ki, her seferinde daha çok entry kaydedebileyim.

    kısacası çevrimdışı okuyorum sözlüğü, ama bakınızları ve entry numarası şeklinde verilen linklere tıklayamadığım için bazen çok merak ediyorum.

  • yeşil çay kafkas usulü demleyerek içilmelidir. sağlık açısından çok önemli bitkidir ve eğer düzgün demlenip içilirse faydası çoktur, kafkaslarda insanların 120 yıl üzeri yaşamalarının nedenlerinden birinin bu olduğu düşünülür

    kısaca bahsedersek; öncelikle demlik mutlaka porselen olmalı ve çaydanlığın altındaki su haznesinde eğer kireç tabakası varsa kazınmamalı
    demleyeceğiniz su akşamdan kaynayıp dinlenmiş olmalı
    bu dinlenmiş soğumuş suyla yeşil çayı demliyorsunuz
    bu porselen demliği daha önceden ocağa koyulmuş, kaynamakta olan suyun üstüne yerleştirip 15-20 dakika bekletiyorsunuz böylece çay yavaş yavaş demleniyor, çayın olduğu demlik 40-50 dereceyi bulmalı. yeni kaynamış 100 derecedeki suyu dökmek doğru değil
    daha sonra hava almayacak şekilde bir havluya sarıp 5-10 dakika dinlendiriyorsunuz ve
    çayınız içmeye hazır

    son olarak bardağa önce sıcak suyu sonra demi koyuyorsunuz.

    sağlıkla ilgili başka öneriler için (bkz: #65157981)