hesabın var mı? giriş yap

  • son derece elim olan bu olay karşısında gereken cevap mutlaka verilecektir, müsterih olunuz. kimse türkiye'yi denemeye kalkmasın, gazabımız şiddetlidir, herkes haddini bilsin, gereken yapılacak, sen kimsin be! gereken.

  • enteresan diyaloglara ve enstantanelere yol açabilir.

    bir kere 11 tane birçoğu uzman olan 30 yaş üstü doktorun bulunduğu sahada kendini mental açıdan yetersiz görüyorsun.maça başlarken takımın orta sahanın 2 yönünü de oynamaya çalışan dinamik zencisi olarak buluyorsun kendini.* sonra yapılan meslek espirilerine falan bakınca mevkin bir anda forvet arkasına doğru kayıyor. insanın özgüveni geliyor bir anda.

    adam mesela kadın doğumcuymuş maç esnasında öğrendim.gol kaçırdı arkadan mesleğinin hakkını ver. şu deliği bul artık diye tepkiler geliyor. adamın teki kilolu bi doktor amcaydı koşu yoluna pas attım , benim nabzım çok yükseliyor koşamıyorum öyle pas atma dedi bana. adam koşamıyor ama halı saha maçına gelmiş. gerçekten de hiç koşmadı. öyle sergen gibi alex gibi az koşuyor anlamında demiyorum gerçekten koşmuyor , yürüyor.

    düşen birisi olsa hemen teknik müdahaleler, basit olayı enine boyuna değerlendirmeler halı sahada görmeye alışık olmadığımız abartılı fairplay hareketleriyle maçı viran eylediler. maç baklavasınaydı kazanan takımdan 3 tanesinin trigliseridi yüksekmiş yemediler.yiyenler de lan ben şimdi bunu yerim gece rahat durmam hahahahah tarzı diyaloglara girdiler. hulen dedim çok bilmek de
    iyi değil. esnaf amcalarla yapacaksın maçı herifler kalp tansiyon şeker hepsinin kombinleyip gelmişler haberleri yok. devre arasında da sigaralarını yakıyorlar, paketi çoraplarına sıkıştırıp giriyorlar maça.

  • film çıkalı 13 yıl olmuş, yıllardır gerek afişinin hoşuma gitmemesi, fight cluba haksızlık yapıldığını düşünmem sebebiyle antipati beslediğim, izlemeye değer bulmadığım filmdi. dün izledim; ve bugün de...
    hissettiğim ama sözlerle bile anlatmaya çalışsam anlatamayacağım bir çok şeyi bu şaheserde öyle bir anlatmışlar ki, ağlıyordum.
    belki 1999 da 19 yaşında bu filmi izlememek bu yaşımda izlemek çok isabetli bir şeydi. 19 yaşında bu hisleri yaşatmazdı.
    o yaşta fight club'ı izlemek 30+ da da bu filmi izlemek lazım.
    gerçekten filmi anlatacak söz bulamıyorum. hayatın raw image i.
    fight club'ı geride bırakıp o kadar oscar almasını şimdi anlıyorum. ilk 20 filmim içerisinde fight clubtan daha üst bir sıraya yerleşti.
    keşke seneye öleceğimi bilsem de ben de lester gibi içimden geldiği gibi yaşayabilsem.

  • 80 civarında doğanlar çocukluklarını yaşarken öğrendiler bunun ne olduğunu.

    okuma yazmayı yeni söküp de rakamları da anlar hale geldiğim tek haneli yaşlarımdan bir tanesinde yerde 100 lira bulmuştum. fazla önemsememiştim bu şansımı, sonuç olarak birileri önem veriyordu buna, ama benim için bir anlamı yoktu. üstünde yarış arabası veya artis resmi olmayan ama buna rağmen bir şekilde kıymete binmiş garip gurup bir şeydi para benim için o zamana kadar.

    yanımda o sırada mevcut bulunan diğer yaşıtlar benden daha acar çıktılar. çok büyük kıymetli bir şeye sahipmişim muamelesi yaptılar. ama bir tanesinin dediğini hiç unutmam: "bu parayla 10 tane çiklet alabilirsin!".

    anladığım dilden konuşmuştu en azından birisi.! ilk iş bakkala gidip bu denilenleri bizzat test etmek oldu. bakkala 100 lira uzatıldı ve "10 tane çiklet ne kadar?" diye soruldu akabinde de 10 tane turbo alındı. çiklet para birimi dururken neden bunu 10la çarpıp bir kağıdın üstüne yazıyorlardı acaba... neyse, ağıza birer ikişer atılan çikletler sonrası fazla kafaya takılmadı bu husus. en azından şimdilik... akşam anneye bu önemli izdivaç aktarıldı. annem takdir etti benim bu ticari atılımımdan dolayı, babam somurttu.

    uzun bir süre 100 lira gördüğümde 10 tane çiklet gözümün önüne gelir oldu. zaten bakkalımızla olan hesap hareketleri hep

    *
    debit kasa: 100 lira
    debit smm*: 10 çiklet
    ---credit stok:10 çiklet
    ---credit gelir: 100 lira
    *

    şeklinde gerçekleşmekteydi. hiçbir zaman 100 lira verip de 5 çiklet + para üstü almadım. likidite tercihim çiklet birimindeydi. her seferinde de parayı vermeden önce "10 tane çiklet ne kadar?" diye soraraktan bir miktar sinir bozukluğu yaratmıştım bakkal amcanın bünyesinde. "100 lira" dedikten sonra bana seçtirirdi her seferinde.

    ama bir gün çok acı bir olay oldu. alışkanlık haline getirdiğim 100 lirayı verdikten sonra "10 tane çiklet ne kadar?" sorusunu yönelttim ve hala gözümün önünden gitmeyen pis sırıtışıyla bakkal amca melodik bir şekilde "150 lira!" dedi.

    mahvoldum. kafamı indirdim. nasıl olurdu? neden artık 100 lira demiyordu?.. azik büzük bir şekilde 100 lirayı uzattım belki bir mucize olur da 10 tane çikletime kavuşurum diye. elime 6 çiklet ve lanet bir 10 lira geçti.

    enflasyon buydu.

  • avustralyalıların da saçmalama konusunda inceden malezyaya yanaştığını görüyoruz.

    şimdi avustralyalılar geçen gün "biz bişey bulduk galiba" dediler. "ama bulduğumuz yer itin öldüğü yer. dünyanın en izole, en alakasız ıssız yeri" dediler.

    şimdide diyorlar ki, " bulduğumuz şeyler bölgeyi yoğun olarak kullanan gemilerden düşen paletlermiş".

    nasıl oluyor abi şimdi bu.

    lan bulmak istemiyorsanız söyleyin amk. gelip biz arayalım. konyaaltı sahilinde az yunus bisikleti sürmedik zamanında.

  • iyi de aga; adamlarin karsisina cikip adamlara nazi dediniz lan 2017 yilinda. ustelik bunu soyleyen adam da erdogan yani. ben anlamiyorum ki sonra sizi boyle kapak edince niye boyle sesiniz hirlamaya basliyor yine.

    hep bir magdursunuz

    tanim: hakedene iyi kapak olan kapaktir.

  • benzeri basima geldigi icin hem uzuldugum hem de "ulan insan parasiz gider mi hadi kartin kaybolsa" diye yazara kizdigim olay. malezya'da calisiyorum, turk kredi kartlarina guvendim tayland'a gittim yalniz basima abimle bulusacagim hesapta o da istanbul'dan gelecek. kartlara guvendigim icin nakiti bol bol harciyorum. derken para biter gibi oldu dedim malezya hesabindan para cekeyim, bir taktim banka kartimi, atm hata veriyor, turk kredi kartlari, debit kartlari deniyorum onlar da hata veriyor. dedim siki tuttuk, gurbet ellerde berdus olacam ac kalacam, daga cikayim terorist mi olayim, yol kesip gasp mi edeyim, cocuk kacirip fidye mi isteyim yoksa sezonluk mango tarlalarinda mi calisayim hesabi yaparken, "abi karttan parayi cek ne kadar komisyom alirsan al yeter ki para ver" teklifini yaptim doviz burolarina lakin yavsaklar yanasmiyor yanasanlarda da calismiyor. akabinde malezya bankasini aradim megersem adamlar yurt disina acmiyormus, acarsa da belli sureligine aciyormus. dedim abi bi yardim et geberiyorum, adamlar acti sonra soktum karti para seslerini duydum yok boyle rahatlama bol bol cektim. diyecegim o ki, yalniz basiniza seyahat ediyorsan mutlaka paran olacak cepte, ister coraba sok ister gotune sok ama para olacak arkadas . cash on the table.