hesabın var mı? giriş yap

  • 1-bol bol okuyun, her okuduğunuz kitap size elbet bir şeyler katacaktır. kelime dağarcığınızın aslında ne kadar dar olduğunu kitabınızıyazmaya başladığınızda göreceksiniz.

    2- plan yapın; şu kadar sürede bu kadar sayfa yazacağım diye planlar yapın ve bunlara uyun.

    3- tıkandığınız yerde bırakın; eğer yazarken zorlanıyorsanız başka bir zaman devam etmek üzere ara verin. emin olun hiç beklemediğiniz bir anda yazmanız gerekenler aklınıza gelecektir.

    4- kendinizi zorlamayın; cümleyi tamamlamak veya konuyu uzatmak için uğraşırsanız o iş olmaz, basite kaçar ve anlam bütünlüğü bozulur.

    5- tarzınız net olsun: ilk sayfalarda realist olarak yazmaya başlayıp da sonradan hayal alemlerine uçan çok aday var. siz onlardan olmayın ve bütüne bakın.

    6- önemli konuları geçiştirmeyin; asla ve asla hikayenin bütünlüğüne etki edecek şeyleri kısa tutup okuyucuyu boşluğa sürüklemeyin. eksik noktalar bırakmayın.

    7- finale özellikle özen gösterin, her şey orada sonuca varacak ve okuyucunun aklında en çok o kısımlar kalacaktır.

    8- kimseyi umursamayın; yazdığınız şeyi kardeşiniz bile okumamışsa bu sizi üzmesin, tarih nelere şahit oldu bir bilseniz.

    9- para için yazmayın; kendini için, edebiyat için yazın. değeri bilinmeyen binlerce yazar ve eser var ancak bir gün doğru insanlar tarafından okunacak ve literatüre isimlerini yazdıracaklar.

    10- izole olun; müzik dinlemeyin, arkada tv çalıştırmayın, bir kahve içmeden yazamam gibi şartların peşinde olmayın.

    11- tekrar tekrar düzenleyin; yazdığınız cümleleri en az iki üç defa düzeltmek isteyeceksiniz emin olun. dikkatli olun anlam bütünlüğü bozulmasın.

    12- coşmayın; özel bir şeyler yazayım, ben ben ben diyerek kendinizi şaha kaldırmaya çalışmayın: yüksek yerden düşenler yere daha sert çarparlar.

    13- kitabınızı özel kılacak cümleler yazın; akılda kalacak ve duyana sizin kitabınızı hatırlatacak hoş cümleler bulun.

    14- aklınıza gelen her şeyi not alın; benim de çok yaptığım bir şey olarak en büyük tavsiyem budur. emin olun aklınıza hiç beklemediğiniz anlarda hiç tahmin edemeyeceğiniz güzellikte şeyler gelecektir.

    15- imla ve dil bilgisi kurallarına çok da takılmayın; çünkü kitabınızı bastırmayı düşünürseniz zaten basımdan önce editoryal düzenlemeden geçmesi gerekecektir.

    16- 21. yüzyılın kafkası olmaya çalışmayın; kendiniz olun. tabi ki rol modelleriniz olacaktır ama başkalarının izinden gitmek yerine kendi ayak izlerinizi bırakmayı deneyin.

    17- teşekkür edin, gülümseyin, ayıyı öpün

  • kendime sürekli olarak "oğlum, sen türkçe biliyorsun; alt yazıları okumana gerek yok" diye telkinde bulunsam da aksini yapamadığım yarışma.

  • ofiste sabah sabah poğaçamı kemirirken, yüzümde tatlı bir tebessüm oluşturan batman özlem adlı otobüs firmasının muavin ve şoförlerini alkışlıyorum. ülkemizde daha çok görmek istediğimiz güzel hareketler bunlar.

  • sanırım bu bi ritüel. ünvanı artınca odasında terlik giymeye hak kazanacaktır veya sandalet...

    sebebi ne ki acaba?

    resim

    bu kez gerçekten (#46976011) gelen mesajlar üzerine edit:

    teşekkürler.... yüzünüzde biraz tebessüm yarattıysam ne mutlu...

    edit2: haa bi de hazır o kadar araştırma görevlisi başlığa toplanmışken, yüksek lisans, yurtdışında yüksek lisans hakkında ufkumu açar mısınız?

    özel mesaj veya deayri@outlook.com yoluyla ulaşabilirseniz. sevinirim...

  • böyle bir olayda polisin yapmasını istediğim şey, vergisini veren, suça karışmayan bir vatandaş olarak bu!
    eleşireceklere şimdiden bir şey söylemek istiyorum, ülkemizde katil, sapık, deli, psikopat çok biliyorsunuz...
    ya yarın annenizi yürürken delinin biri çevirir de boğazına bıçağı dayarsa?
    polise diyeceğiniz ilk cümle ''abi vurun allah aşkına'' olur.
    böyle olaylarda polis, kendinden emin olduğu anda vurmalı.
    hem bu şerefsizlere ders olur!
    ''ulan bıçağı silahı elime alıp artislik yaptığım an indirirler beni'' demeli!!!
    ama yapma kardeş etme kardeş dedikçe psikopatlar bir şey olmaz diye sokakta pompalıyla sıka sıka geziyor.
    tanım: hakkımın helal olduğu polistir.

  • iran ile ailevi bagları olan biri olarak şah zamanı iranı annem ve dedemden dinleyerek büyüdüm. devrim olduktan sonra ise iranı oradan gelebilen yakınlarımızdan dinlemiştim. film marjane satrapi'nin gözünden anlatılıyor ki kendisi iran azerisidir ve şahlık pehlevilerden önce azerilerin elindeydi. tum anlatılanlar o zamanlarda orada bulunan dedem ve annemin dedikleriyle o kadar çok örtüşüyor ki ben bizim ailenin hikayesi anlatılıyor sandım... gözlerimi buğulandıran bir film...