hesabın var mı? giriş yap

  • (bkz: allah'ım gol)
    15 dakikadır izliyorum adam hat-tricke koşuyo yeminle..

    fatih: silah saklamışlar devleti kandırmışlar
    kılıçdar: ne kandırması herşeyden haberleri var.
    fatih: valiler saklamış
    kılıçdaroğlu: al o zaman valileri görevden. neden almıyorsun alamıyorsun...

    devlet içinde paralel yapı olmaz.
    eğer bu durum oluştuysa, onların döneminde oldu.
    genel müdürü, müsteşarı ben atamadım onlar atadı.
    düne kadar kolkola gittiğiniz adama terör örgütü diyorsunuz.
    fatih: kandırmışlar ama
    kılıçdaroğlu: çocuk musunuz devlet yönetiyorsuz. kandırılıyorsanız devlet yönetemezsiniz...

  • döner dünya, yalan dünya, gurdununan guşu daşdaş eden dibirik dünya demiş aşık. hangi aşık deseniz inanın bilemem şu anda uydurdum çünkü. yani diyorum ki dostlarım, canımız cincoşumuz sezen hanım allah etmesin malını mülkünü yitirir de bir kuru ekmeğe muhtaç kalırsa bence böyle enteresan bir hadiseye imza atabilir:

    - evet sezen hanım çamaşır makinanızı tamir ettik... buyrun hayrını görün...

    - ne kadar borcumuz ustacığım?

    - 300 yeter sezen hanım...

    - peki şu şarkıyı versem de ödeşsek? benim bütün derdim makineeeemm... elbet bir gün kavuşur böyle seveenn... ön yıkamalı tül perde seçeneği en büyük endişeeeem.... o en çok sevdiğim ve beeeen...

    - ....

    - şu nasıl peki? aman da ustağğğ, çakkıdı çukkudu gözün oynaştağğğ, azıcık alttan azııcık üstten hoppidi hoppidi...

    - ...

    - şinananay da yavrum hoppa şinananay da şinananay hopa şinananay... estiriiiiir de ada yeli estiriiirrrrrr...

    - paramı ver.

  • büyükbabanın heidi'yi odun ateşinde bir sopanın ucunda erittiği keçi peynirleriyle beslemesine yutkunarak seyirci olmuş bir nesil büyüten çizgifilmdir. bundan dolayıdır ki heidi'yi izleyip izleyip mutfağa koşar, kaşar peyniri* rezervlerimizi çatal ucunda ocakta eritmeye çalışarak tüketirdim. hiç de ekranda göründüğü kadar kolay olmayan bu işlem sonrasında kaşar peyniri cıvıyıp çataldan ocağın üstüne akar, orda kurur kalırdı. tüm bunlar olurken de ev buram buram yanık kokardı. işten eve dönüşlerde ocak ovmaktan bezen annem sonunda bana doğalgaz alevinde eriyen peynirin beni zehirleyeceği beyanatında bulundu ve erimiş peynir fasılları tamamen bitmediyse de hayli seyreldi. bense bu beyanatın uydurma olup olmadığını hiç bilemedim..

    (bkz: çocukken yapılan abukluklar)

  • dijital dönüşümünü gerçekleştirememiş bir ülkenin yaşadığı bir durumdur.

    çok önemli bir evrak bekliyorsunuzdur. her gün posta kutunuzu kontrol ederseniz. telefon açıp soramazsınız, gerekli işlemler bitince evrağı postaya vereceğiz deyip azarlarlar. yolda bisikletle posta dağıtan postacıları görürsünüz. ama evrak hala gelmemiştir. azar yemeyi kabul ederek evrağın çıkacağı kuruma giderseniz. bi de öğrenirsiniz ki, tek özelliği alman olmak olan 50 yaşındaki memur evrağınızı postaya vermeyi unutmuş.

    bi şey yapamazsınız, yine evrağı beklersiniz. 1 ay sonra postanız gelmiştir.

  • - vay, chicago'ya gidecek bilete o kadar para verebiliyorsun demek.

    - uluslararası bir firmada mı çalışıyorsun, maaşın çok mu yüksek?

    - uçakta içkiler beleş mi?

    - abd vizesini sorunsuz almışsın demek ki.

    - ailen çok mu zengin? okumaya mı gezmeye mi?

    - aktarmasız uçuyorsun demek, çok havalısın.

    - uçakta internet mi var yoksa?

    - ne kadar havalısın amerikaya gidiyorsun, süper cool.

    mutlu musun yazar kardeşim?

    mutlu olunca söyle başlığını kapatalım.

  • öyle ya da böyle. kafası son derece rahat. ne istediğini biliyor. oldukça kararlı. ikinci uyarısını sadece "kaptaaaaağğn" şeklinde yapabiliyor. ziyadesiyle net. bence öyle aval aval bakacağınıza yol verin geçsin. şahsen ürktüm çünkü.