ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
maaş alan stajyer olur mu
-
calisma ve sosyal guvenlik bakani omer dincer in 10 dk once sarf ettigi soz. sendikalarin "ücretsiz stajyer çalıştırılmasına olanak sağlayan yasanın kaldırılmasına" ilişkin taleplerinin de yer aldığı protestolarla ilgili ntv nin sorularini yanitlarken sarf etti.
emek hirsizligini onaylamasiyla tarihe gecmistir.
allah akil fikir versin.
allah "uyum yasalari yapiyoruz" dedigi ab mevzuatina bakmayi nasip etsin, almanya'da stajyerlerin aylik en asagi 300-400 euro aldiklarini gosterecek goz versin. paranın kölesi olmuş abd'ye değil, ab'ye özensin, amin.
edit: -kekik- (#21965331) hollanda'da stajyer 600-900 euro arasinda aliyor.
ekşi sözlük'ün şaka maka 30'luk teyze kaynaması
-
teyze sensin, 30'luk sana girsin! *
31 aralık 2014 birgün gazetesi manşeti
-
en az 31 aralık 2013 birgün gazetesi manşeti kadar anlamlı, en az onun kadar acı verici, en az onun kadar bileyici...
tivitte:
https://twitter.com/…tesi/status/550022938032746496
doğrudan görsel linki:
https://pbs.twimg.com/…ia/b6is8lrcyaefrhq.jpg:large
elinize sağlık birgün emekçileri. var olun.
brad pitt'in son hali
-
fotoğrafı açtığımda çökmüş brad pitt'i iki dakika aradım. 59 yaşında taş gibi olan hâldir. verdim eksini kardeşim.
edit 1455 fav ile debe'ye giremeyen entryi okudunuz.
digital nomad
-
5 senedir bu şekilde yaşıyorum. hatırlıyorum da ilk duyduğum zamanlar adeta bir çingene gibi hoşuma gitmişti bu göçebelik kavramı. şantiyelerde sürünen ve birkaç hayati tehlike atlatmış bir mimarken, hangi dijital kabiliyetlerimi geliştirip dijital çingene olacak kadar para kazanabilirim acaba diye düşünmeye ve harekete geçmeye başlamıştım.
geldiğim noktada hayatımdan memnunum, işe gitmek için yolda vakit harcamıyorum. "iş arkadaşı" denilen samimiyetsiz kavramla ilişkim yok. iş sebebiyle tanıştığım insanlardan görüşmek istediklerimizle ayrıca görüşüyoruz ve bu çok daha gerçek bir iletişim oluyor. samimiyetsizliğe ve gereksiz insanlara çok tahammülüm yok.
öyle dijital göçebelik nedir, nereden başlanır ne yapılabilir gibi şeyler üzerine zaman içinde düşündüğüm için bir bilgi birikimi oluştu, ciddi şekilde böyle bir şey düşünen kişilerin sorularına yanıt verebilirim. ciddi şekilde düşünmeyen kişilere yanıt vermeyebilirim.
zeki müren vs bülent ersoy
-
zeki müren sanat güneşidir, bülent ersoy kamyon farıdır.
10 ocak 2019 brothers cafe bar rezaleti
-
"ankara'da olduğun sürece artık ankara'da ben de varım" cümlesinin apaçık bir tehdit olduğunu idrak edemeyenlerin beğenmediği rezalettir.
vefatı b.manço veya k.sunal etkisi yapacak kişiler
-
(bkz: cem yılmaz)
4 nisan 2015 fenerbahçe otobüsüne saldırı
-
rize trabzon yolunda şoförün acilen hastaneye kaldırılması ile neticelenmiş. camdakiler taş mıdır kurşun mudur bilemedim.
saçma parçaları diyorlar.
edit: silahlı saldırı. gerçekten bu memleket nereye gitmekte. umarım şoföre birşey olmaz.
bu en az 50 kişiye yönelik cinayete teşebbüstür.
hatırladıkça iç burkan garibanlık anıları
-
5 6 yaşlarındayım, kız kardeşim yeni doğmuş, hasta ve güçsüz. istanbul'un yeni yerleşim yerlerinden birinde, çamurdan sokakları olan bir semtte yaşıyoruz. daha duvarlarındaki beton kururmamış bir kooparatif dairesinde kiradayız. duvarlar yeşil ve sürekli küflü. kardeşim sürekli hasta.
ben de muz seviyorum. 1 kere mi ne yedim ama olmaz böyle bir lezzet abicim. kokusu, kabuklarını yana doğru açarak yeme durumu falan. böyle bir şeyin ağaçta kendiliğinden yetişmesi ibretlik yani. işte hatırlarım kardeşime güç bela muz alırlardı, annem bi parça verirdi sonra da tembihlerdi beni, "oğlum kardeşin hasta diye bunları yemesi lazım, çok pahalı alamıyoruz" diye. o evde o muz dururdu da ben gidip bir tanesini yemezdim, arada sırada kese kağıdını koklardım ama yemezdim.
kız kardeşim evlendi şimdi, geçen gün onlara gittim, bir tabakta meyve getirmiş. dilimlenmiş muzlar... onlar öyle yenmez ki.