hesabın var mı? giriş yap

  • romanların ne kadar renkli bir hayatının olduğunu bilmeyenlerin eleştirdiği evdir. aga kobra murat dediğin adam roman ve adamların kültürü bu. süsü, gösterişi, altını çok seviyorlar ve bu uğurda istediklerini yapıyorlar. size ne olm. asıl kobra murat modern mimari çizgiyle tasarlanmış bir evde oturursa şaşırın çünkü adam öyle bir evde sıkılır. o; renk cümbüşünü, yaldızları, altınları ve değerli taşları seviyor çünkü.

    hiç roman düğününe, nişanına, sünnetine gittiniz mi? nişan kıyafetlerine siz asla dokunmazsınız fakat onlar severek giyiyor. 5-6 sene evvel izmir tenekeli’de hıdırellez’e gitmiştik ekipçe. rio karnavalından farksız bir renk cümbüşü, neşe, heyecan ve mutluluk vardı. güvenlik konusunda biraz endişe olsa da gitmenizi tavsiye ediyorum. o zaman kobra murat’ın abartmadığını hatta mütevazı bile durduğunu göreceksiniz.

  • şimdi aslında ne oldu ?

    dünyanın tanıdığı ve saygı duyduğu, muhammed ali vefat edince, bizimki bunu muazzam bir seçim malzemesi olacağını düşünerek, yancılarını da alıp amerika'ya gitti.

    oradaki cenaze protokolünü delip,

    cenazede kuran okumak istedi, imam kabul etmedi.
    konuşma yapmak istedi, aile reddetti.
    tabutun üzerine kabe'nin bir örtüsünü koymak istedi, imam kabul etmedi.

    bunun üzerine 2 günlük cenaze programını daha ilk günkü törenin henüz 3-4 saatinde iptal etti.

    hani cenazeye gidiyodun ? hani allah rızası içindi ? neden dönüyosun ?

    senin gibilere yedir bunları.

    düşünsene bunları yaptığını ? nasıl servis edilecekti dünyaya ve anadoluya.

    muazzam bir seçim malzemesi.

    la olm sen oradaki elin amerikalı müslümanını türk'le ya da arap'la mı karıştırdın ?

    sana böyle posta koyarlar.

    sen burada esip gürler, hakaret eder, sürdürür, azarlarsın ama, elin amerikalı imamı senin zincirin ötesine bile geçmene izin vermez.

    bu oyunu kendi çöplüğünde oynarsın sen anca.

    hadi bakiyim, başka kapıya.

  • küçükken uzaylılarla ilgili ne bulursam okur, kütüphanelere gider araştırmalar yapar, ilgili gazete küpürlerini, yazıları ve fotoğrafları hepsini tek bir dosyada toplardım. bir sabah uyandığımda çekmecemde dosyamın olmadığını gördüm. evin altını üstüne getirdim ama yoktu. dosya kayıptı. yıllarca dosyanın uzaylılar tarafından fark edilip kaçırıldığını düşündüm. bundan ötürü hiç üzülmedim, hep gurur duydum. bu olaydan 12-13 yıl sonra ise annem, "ben o dosyayı çöpe attım çünkü kafayı yiyiyosun sanmıştık" dedi. tüm büyüyü bozdu. madem çöpe attın bunu bana neden söylüyosun anne? yıllarca ben bunun hayaliyle yaşadım. hayali bile güzeldi uzaylıların ben uyurken odama ışınlanıp "cixuavicuw..xceiviciuw.." sesler eşliğinde çekmecemi açıp, dosyamı alıp, bana dokunmadan gitmeleri. çünkü bu, bana verdikleri değeri gösteriyordu. meğer dosyam o gün geceyi başka bir galakside değil, ümraniye çöplüğünde geçirmiş...resmen hayal kırıklığı bu. demek bir çocuğun o yaşlarda uzaylılarla ilgilenmesi kafayı yeme göstergesi? kedileri ıslatıp havaya atsaydım, arkadaşlarımın sokak ortasında donlarını indirseydim, bakkala seslenip uzaktan nah çekseydim ve hiçbir gereği yokken zillere basıp kaçsaydım kafayı yemiş olmayacaktım öyle mi?

  • galatasaray, o sezon ankaragücü'nü istanbul'da 3-0, ankara'da, ligin son maçında 8-0 yendi.
    11 gol attı, hiç gol yemedi.
    averajla şampiyon oldu...
    beşiktaşlılar'a göre, 'şaibeli şampiyon' oldu.
    * * *
    beşiktaş, o sezon ankaragücü'nü istanbul'da 4-0, ankara'da, ligin bitimine haftalar kala 6-0 yendi.
    10 gol attı, hiç gol yemedi.
    averajla ikinci oldu...
    yine beşiktaşlılar'a göre, 'şerefli ikinci' oldu.
    * * *
    o sezon, son maçlardan önceki tabloya bakalım:
    galatasaray'ın attığı 66, yediği 21, averajı 45...
    beşiktaş'ın attığı 65, yediği 22, averajı ise 43...
    galatasaray'ın hem 2 gol artı averajı, hem de gol fazlası avantajı vardı.
    son maçlarda, galatasaray ankaragücü'ne 2 fark yapsa, beşiktaş'ın gençlerbirliği'ne 5 fark yapması gerekiyordu.
    yani averaja ihtiyacı olan beşiktaş'tı.

    yazarin editi: gercekler neden kotulenir? gercekler kotulenerek saklanabilir mi?

  • kabus gibi bir hastalık. hasta, beynin kanlanmasıyla ilgili bir soruna bağlı olarak görme yetisini kaybediyor. ancak göremediğini inkar ediyor. görsellikle ilgili sorduğunuz sorulara kendine göre yanıtlar veriyor. yanıtlar doğru değiller ama hasta kendinden çok emin konuşuyor.

    bu hastalar aslında kör değilmiş gibi davranmıyorlar, kör olmadıklarına yürekten inanıyorlar ve yine çok içten bir şekilde bunu inkar ediyorlar. yalan söylemiyorlar, sadece ifadeleri kusurlu. çünkü görme olduğunu sandıkları bir deneyim yaşıyorlar ancak görüntü tümüyle içeride üretiliyor.
    kanamadan dolayı dış veriler doğru yerlere ulaşamıyor hasta ise bir gerçeklik duygusu yaşamaya devam ediyor ancak bu beynin ürettikleriyle sınırlı bir durum. yani artık yaşadıkları bu gerçekliğin, gerçek dünyayla bir bağlantısı kalmıyor.
    maalesef hastanın deneyimlerinin rüya görmekten, uyuşturucu kafasıyla uçmaktan ya da sanrılardan pek farkı yok.

  • yavuz "hırsız" modunda gerçekleşmiştir. utanmadan "at gözlüğu" diyor süprerzekalı ablam.

    af edersiniz ama bu ülkede insanlara "at gözlüğünüzü çıkarın" diyecek en son insanlardır akp'liler.

  • elektrik ve su idaresine gidin tapunuz ve noter ihtarmenizle. suyu ve elektriği kestirin.
    (varsa gazı da kestirin) nasıl yaşıyorsa yaşasın.
    ya da bileği sağlam birisini bulun o sizin yerinize çıkartsın.