hesabın var mı? giriş yap

  • türbanlı bir kız olmanın hayatınıza getireceği 13 fayda başlığıyla hazırlanmış listedir.
    içeriği ise gerçekten çok üzücü.
    normalde ben "kim açık kim kapalı karışmam" demeyi bırak, başını kapatıp 5 kat makyaj yapan sonra duck face selfieler atan, daracık pantolon giyen vs. insana bile karışmam.
    banane yani, herkes kendinden sorumlu. bir kere gelmişiz dünyaya canı istiyosa öyle yapsın önemli olan mutlu yaşamak, insan olmak.. aç bi hayvan gördüğünde için titremiyosa banane başından, siyasetinden..
    ama yaptığın şey trollük bile olsa kimsenin namusuna, anneliğine, kadınlığına öyle 'başı açıklar' diye genelleyerek konuşamazsın. müslümanlıkta hoşgörü vs.yi geç ayıp ya neden yapıyosun ki.
    saygı görmek istiyorsan saygı göstereceksin. kimse türbanlı insanların sıkıntı çekmediğini iddia edemez. ama sıkıntı çektin diye de kimsenin namusuna,anneliğine laf etmene gerek yok. gene kız, eleştir ama bi üslubun olsun.

    'vücudunuzu sadece eşiniz olan kişiye saklamış olursunuz'
    'türbanlı kızlar açık kızlara göre çok daha iyi eş ve anne olurlar. gözleri kocalarından başkasına bakmaz'
    'türbanlı kızların sokakta taciz edilme oranı çok daha azdır' (hele bu söylencek laf değil dostum)
    'türbanlı kızların geneli namuslu ve eteği belinde kızlardır'
    bunlar edilcek laf mıdır?

    edit: haber silinmis.

    haberi elestirme sebebim turbanin ovuluyor olmasi degil, turbani ovmeye calisirken 'basi aciklar'a gereksiz yere hakarete varan yakistirmalarda bulunulmasi, bunun da cift tarafli zarar vermesi. bu gibi haberlerle kapali veya inanci olmayan insanlarda kapalilara karsi nefret olusursa, kapali olup diger bireylere saygili olan kisiler zan altinda birakilirsa herkes birbirinden nefret eder. eminim bu haberi okuyan turbanli insanlar da bu sozlerden rahatsiz olmustur.

  • bir takım müslümanın kendini kandırmasından başka bir şey değil.

    birisi konut kredisi adı altında bankadan para alıp bunu faiziyle ödeyince bu günah oluyor.

    aynı evi islami bankacılık yapan kuruluş sizin adınıza alırsa ve garip bir rastlantı eseri konut kredisinde ödenen aynı miktarda taksitlerle, konut kredisindeki vade süresi içinde söz konusu kuruluşa ödediğinizde bunun adı faiz olmuyor. ayıptır be kardeşim çocuk mu kandırıyorsunuz.

    kendini kandırıp buna ciddi ciddi inanan adam var lan. valla bak...

  • kişinin okuduğunu tesciller. hiç okumadan bütün gün konuşan adamdan fersah fersah öndedir. okuyan adam iyidir.

    edit: başlığı açan arkadaş acil bir işi çıktığı için bırakıp gitmiş.

  • "ben hâlâ bir coppola'yım. ailemden çok şey öğrendim. ancak, bu işi tek başıma kotarabileceğimi kanıtlamam için nicolas cage olmam gerekiyordu. yasal olarak ismimi değiştirmedim, ama ehliyetimde, pasaportumda cage yazıyor. cage, benim çünkü..."

    o, empire dergisinin tüm zamanların en iyi 100 film yıldızı sıralamasında, 40. sırada yer alan büyük bir aktör. ilk oynadığı filmden bu yana, o hiç düşüşe geçmedi. oysa ki bir çok film yıldızının kariyeri hep inişli çıkışlı oldu hollywood yollarında. fakat nicolas cage her zaman yükselişteydi. eleştirmenlerin canı sıkılmış olacak ki, bazı dönemlerin cage için zor geçtiğini söylediler. cage'in bu eleştirilere yanıtı ise kısa ve net oldu;
    ''hayatımın çok iyi bir dönemindeyim. insanlar, benim kederli göründüğümü düşündüklerinde yanılıyorlar.''

    ilk dönem filmleri onun yıldızını parlatan güçlü filmlerdi. nicolas cage, bu filmlerin değerini bildi ve hızla yükselişe geçti. oynadığı dönemde aşk filmlerine yeni bir soluk getiren moonstruck, coen biraderler'in 'bize göre bazılarının hakettiğinden fazlasına sahip olması haksızlıktı' diyen unutulmaz filmi, raising arizona, savaşı ve savaşın etkilerini çok farklı bir yönden ele alan birdy, motorsikletli çocuğun hükmettiği, rumble fish, nicolas cage için zirveye ulaşan yolun en zor kısmıydı. ve cage, bu zorlu yolu başarıyla geçmesini bildi. bu dönemde oynadığı bütün filmlerde, kendisinden beklenilenin çok üstünde bir performans sergileyerek, tüm zamanların en iyi film yıldızları arasına girmeye doğru parlak bir adım attı. fakat yine bu dönemde, kimse nicolas cage'in ne kadar büyüyeceğini tahmin edememişti.

    "o, oyuncuların caz müzisyenidir."

    david lynch, cage için bu yakıştırmayı yerinde görür. wild at heart filminde kızların pek de sevmeyeceği bir tipte karşımıza çıkan cage, yılan derisi ceketiyle david lynch dünyasının bir penceresinden daha, içeri girmemizi sağlar. genç yaşına rağmen cage, büyük yönetmenlerin büyük filmlerinde hızla rol almaya başlar. 1990'lı yıllarda oynadığı filmler, onun tüm dünyaca tanınmasını sağlayan filmlerdi. bir kara film örneği olan red rock west, bir korumayı canlandırdığı eğlenceli guarding tess, 1994 yılında çok az para ile oynadığı; çok büyük bir performans sergilediği; 95 akademi ödüllerinde en iyi aktör dalında, and the oscar goes to nicolas cage diye sahneye çağrılmasını sağlayan, ölümüne içen bir karakteri canlandırdığı leaving las vegas filminde oynadı. daha sonra bir anda beyazperde'nin milyon dolarlar kazanan yıldızları arasına girdi. art arda sapına kadar ticari, ota boka yaramaz diye tabir edilen, fakat tüm dünyada kitleleri sinema salonlarına dolduran the rock, con air, face off gibi filmlerde yer aldı. yakışıklı görülmediği halde bir meleği canlandırdığı, insanın hayata bakışını değiştirebilecek nitelikte bir film olan, city of angels filminde rol aldı.

    "bu insanlar (bazı) sadece 'ciddi film' diye damgalanan yapımlarda rol alıyorlar. oysa bana kalırsa leaving las vegas ne kadar 'ciddi' bir filmse superman de o kadar değerlidir. her şey, sizin 'ciddi' sıfatını nasıl yorumladığınıza bağlı..."

    2000'li yıllarda, the family man, charlie kaufman zekasının bir ürünü olan adaptation, ilginç bir film olan ve sonuyla şaşırtan matchstick men ve bir sistem eleştirisi olan lord of war gibi filmler ile övgüler alsa da, bu yıllarda çok eleştirilir nicolas cage.
    hakedilmeyen eleştiriler bunlar. çünkü nicolas cage, ne kadar iyi bir oyuncu olduğunu ispatlayan ve bunu daha fazla ispatlamasına gerek olmayan bir oyuncu. hiçbir değeri olmayan ya da çocuk filmleri gibi yakıştırmalarda bulunulan filmlerde oynadığı yönünde eleştirelere maruz kaldı. her şeyden önce o, eğlenebileceği filmlerde rol almak isteyen; doğaçlama yeteneğini kullanabildiği filmlerde rol almayı seven birisi.

    "bir çitin üzerine oturup yaşamı izleyecek bir tip değilim ben. günü yakalamayı, anı yaşamayı seviyorum ve bence evrenin bizden istediği şey de bu."

    cage'in bu sözünden yola çıkacak olursak cage, 'o iyi film değil', 'bana yakışmaz', 'ben daha sanatsal filmlerde oynamalıyım' diye bir kaygı taşımıyor. yukarıda da söylediği gibi ciddi sıfatnı nasıl yorumladığınıza bağlı bu.
    - nicolas cage gibi bir adam ghost rider filminde nasıl oynar?
    - oynar. çünkü o, bir çizgi roman hastası. çizgi romanlarla büyüyen üstelik büyümeyle kalmayıp, ismini de luke cage isimli bir süper kahramandan alan biri... ghost rider ile bir süper kahraman filminde oynama hayalini gerçekleştirdi cage. insan hayalini gerçekleştirdi diye eleştirilir mi? bazan da cappola'nın yeğeni diye bu kadar yol alabildi, torpili olmasa bu seviyeye ulaşamazdı gibi savlar öne sürülüyor. dünyanın hangi mesleği, hangi dalı olursa olsun insan torpille sadece işe girer, sektöre atılır. fakat kişinin içinde bir cevher yoksa, asla torpilin sağladığı avantaj daim olmaz. bir kişi ne kadar torpilli olursa olsun içinde o mesleğe dair cevher yoksa mutlaka başarısız olacak; uzun vadede o meslekte daim olamayacaktır. nicolas cage'in içinde onu bugünlere kadar getiren çok büyük bir cevher; büyük bir sinema aşkı vardı.

    nicolas cage, farklı tür filmlerde rol alan ve rol aldığı filmlerin hakkını ayakta alkışlanabilecek nitelikte performanslar sergileyerek veren bir oyuncu. bazı oyuncular hep aynı tür filmlerde oynayarak adeta o türün vazgeçilmez ismi olarak tanımlanır. bazıları ise tek bir filmi ile unutulmayan oyuncular listesinde kalmayı başarır. fakat, farklı türlerde gösterdiği başarılı performanslarla her tür filmde oynayabildiğini kanıtlayan, her filminde iki kişilik, hatta üç kişilik performans sergileyen, oyanadığı filmlere kendinden bir şeyler katarak filmi farklı kılan, melankolik bakışlarıyla insanın içini ısıtan asil bir oyuncu nicolas cage.

  • sarıcazadeler olarak da anılan sarıca ailesi, eğriboz adası’ndan göç ederek istanbul’a yerleşen asker kökenli bir ailedir. yaptırdıkları köşk, apartman ve pasajlarla istanbul konut mimarisine katkıda bulunan sarıca ailesi, moda’ya ilk yerleşen türk ailelerinden biridir. o zamanlar sarıcalar diye bahsedilenler, ıı.abdülhamit döneminde sarayda mabeynci olan ragıp paşa ve yıldız sarayı’nın doktoru olan kardeşi arif paşa’dır.
    arif paşa konağı, rum mimar pape kalfa’nın bilinen ilk büyük ölçekli yapısıdır. moda caddesi üzerinde geniş bir bahçe içinde bulunan köşk 1903 yılında inşaa edilmiştir.
    1930lu yıllarda tramvay geçmeden önce biri esas bahçe giriişi biri de servis kapısı olmak üzere iki demir kapısı vardı. tramvayın geçmesi için köşkün bahçe duvarları geriye çekilince, esas demir kapı kaldırılmıştır. bugün eski servis kapısından bahçeye girilmektedir. moda caddesi’nin genişletilmesi sırasında, konağın girişi önündeki boşluk yola katılmış, yapının bahçe içindeki konumu bozulmuştur. sütunlu ana giriş kapısının önündeki merdivenler, dökme demirden yaya-araç giriş kapıları ve üzerlerindeki topuz çatılı saçaklar, bu çalışmalar sırasında ortadan kaldırılmıştır.
    ı.dünya savaşı sırasında bir süre ermeni sıbyan okulu olarak kullanılan köşk günümüzde sarıca ailesinin mülkiyetindedir ve arif paşa’nın torunu olan piyanist ayşegül sarıca ikamet etmektedir.

  • babam parasız kalmazdı, babamın hep parası yoktu. çoğu gün eve ekmek parası bırakmadan giderdi. evde bir damla yağ yokken bakkaldan veresiye rakı almıştı bir gün. annem babamdan allah gibi korkmasına rağmen "ya allah" deyip balkondan aşağı fırlatmıştı rakıyı. bütün sokak iki gün anason kokmuştu. karşı komşumuz hacı amcalar çok rahatsız olmuşlardı, söylenmişlerdi tövbe tövbe diye:)

    yani bazı babalarda default gelen özellik o. genelde paraları olmaz.

    "baba yarın arife, bayramlık alacak mıyız?" "paramız yok kızım."
    "baba eşofmanım yok beden dersine giremiyorum." "paramız yok kızım."
    "baba harç zamanı geldi." (şair burda zaten katkı kredisiyle büyük kısmı ödenmiş olan meblağdan bahsediyor.) "paramız yok kızım."
    edit: parasız da öldü kendisi, cenazesini kaldırıp borçlarını ödedik üstüne.

  • 12 yaşındaki sözlük yazarlarını ortaya çıkaran teknik direktör.

    olm rüştüyü döven beşiktaş değil fenerbahçe taraftarıydı lan. sen hatırlamazsın rüştü beşiktaştan önce fenerde oynuyodu...

    ulan kendi takımım aleyhine konuşuyom sizin yüzünüzden, saçmalamanın bile izanı var!

  • adana'da arı sinemasında, eskiler bilir, en arkadaki 2 sıra boydan boya 2li koltuk olurdu, yani koltukların arasında kol koyacak yer olmazdı ve bu da en çok mekansız sevgililerin işine gelirdi. yalnız bu koltukların biletleri çok çabuk bittiği için kalabalık günlerde erkenden gidip kuyruğa girmek sureti ile alınırdı...
    mekansız bir genç olarak ben de o dönemdeki kız arkadaşımla bu güzide sinemaya gitmeye kalktım, ama kader ağlarını örüyordu :
    tam sinemanın kapısında annesine yakalandık ve kız kulaklarından kavranmak sureti ile ellerimin arasından çekilip alındı...
    eh, kendimi bari film seyrederek avutiim dedim ve gidip iki kişilik koltuğuma yayıldım. hemen yanımda bir çift vardı ve adam 25 - 30 yaşlarında oldukça kalıplı iri bir adamdı. biraz sonra nedendir bilinmez bu çift film esnasında tartışmaya başladılar. sanırım adam kıza yaklaşmaya kalktıkça kız olmaz yapma diyordu. derken kız çok kızdı, herifi itip kalktı sinirle sinemadan çıktı, adam peşinden ayağa kalktı, ayıptır söylemesi, o karanlıkta bile çok net algılanabilecek bir çadır durumu vardı ortada... kız çıkıp gitti...
    adam kalakaldı...
    sonra bana dönüp, "eeeee, kaldık mı senle başbaşa şimdi..! " dedi...

    arkama bile bakmadan kaçtım.......