hesabın var mı? giriş yap

  • bugun palo alto'da farmers market'te esi ve cocuguyla birlikte gordum. gitti, 5 dolara durum (burrito) satan cadirlardan birinde kuyruga girdi yemegini aldi, sonra oradaki butun insanlar gibi oturdu kaldirimda yol kenarinda efendi efendi yedi. sandalyeye bile oturmadi. gunes gozlugu, sapka falan da takmamis, hic kasma yok. bu alcakgonullu tavri acaip hosuma gitti.

    sonra aklima turkiye'de mark zuckerberg'in binde biri kadar parasi olup koruma ordusuyla dolasan zorbalar geldi. vay be dedim, zenginligi kaldirmak boyle bir sey iste.

  • günün birinde kaptan bravo’nun gemisi açık denizlerde yol alırken, gözcü direğin tepesinden seslenmiş: ‘uzakta bir korsan gemisi göründüüüüü!’

    bunun üzerine tüm mürettebat dehşet içinde sağa sola koşuşturmaya başlamış. kaptan bravo sakin bir sesle yardımcısına seslenmiş: “bana kırmızı gömleğimi getirin!”

    yardımcı derhal kaptanın kırmızı gömleğini getirmiş… bravo gömleği giyerken adamlarını savaş düzenine sokmuş ve korsanları yenmiş...

    daha sonra, gözcü bu kez bir değil, iki korsan gemisini tespit etmiş...

    kaptan bravo bu kez de kırmızı gömleğini istemiş ve yine korsanları duman etmiş.

    o akşam, bütün mürettebat güvertede oturmuş, o günkü zaferi konuşurken, adamlardan biri kaptana sormuş:
    ‘kaptanım, çok merak ettik, niye hep savaştan önce kırmızı gömleğinizi istiyorsunuz?’

    bravo cevaplamış:
    “eğer saldırı sırasında yaralanırsam kırmızı gömlek akan kanımı belli etmez, böylelikle siz de korkusuzca düşmanlarımıza direnmeyi sürdürürsünüz.”
    ortalığı bir sessizlik kaplamış... adamların yürekleri kaptanlarının cesaretine duydukları hayranlıkla güm bede güm atıyormuş...

    şafak sökerken gözcü bu kez bir değil, iki değil, tam on korsan gemisinin yaklaşmakta olduğunu tespit etmiş. mürettebat kutsayıcı bir sessizlikle kaptanlarına bakarak, onun o artık alışılagelen kırmızı gömlek talebinde bulunmasını beklemeye başlamışlar.

    kaptan bravo çelik gibi gözleriyle gemisine yaklaşan korsan filosuna bakmış, sonra korkusuzca adamlarına dönmüş ve sakin bir sesle bağırmış:
    bana kahverengi pantolonumu getirin!

    mustafa denizli şimdilik kırmızı gömleğini istiyor ama bence kahverengi pantolonu isteme zamanı geldi.

  • "almanya'da oturan ali candan, 26 temmuz tarihinde uçakla geldikleri elazığ havalimanı'nda oy kullanmak istediğini, ancak sandık görevlilerinin kendisine "oy kullanmışsınız" dediğini iddia etti. oy kullanmış gibi gösterildiğini öne süren candan, başka kişilerin kendileri yerine oy kullanacağını iddia ederek, cumhuriyet savcılığına hem de ysk'ya suç duyurusunda buldu."

    tüm dünyada bu sahtekarlığı yapanın "akp" olmadığını iddia edecek insan var mıdır acaba? (akit ve habervaktim sayılmıyor)

    link

  • - dunya sadece siyah ve beyaz renklerden olussaydi, sizce neler degisirdi?
    - su sacma morcivert kravatinizi takmamis olurdunuz..

  • meclis lokantasına girdiğinizde garip bir ruh haline bürünürsünüz. çünkü lokanta yıllardır aynı dekora sahiptir. masalar, sandalyeler, duvarlar her şey. zaman tüneli misali bir mekandır. bürokrasinin o ağır ve resmi havası her yönüyle hissedilir o salonda, bir kasvet, bir resmiyet vardır.
    fakat daha önce de belirtildiği gibi çok lezzetli yemekler çıkar. ortalamanın çok üstünde bir kaliteye sahiptir lokantanın menüsü ama bu da gereklidir, öyle olmalıdır. nitekim orası bir ülkenin yönetildiği merkezin lokantasıdır. fiyatlar ucuz olmalıdır; oraya çiftçisi de gelir, büyük elçisi de. her kesim için uygun bir standarta sahip olmalıdır, bu da anca yüksek kalite ucuz fiyatla olur.karlı mıdır? değildir. zaten kar amacı da yoktur.

  • hayır bir de şöyle bir problem var; neden refiye yılmaz?

    bugün cem yılmaz refiye yılmaz'a bir milyon versin, tamam. sonra cem yılmaz afrika'daki çocukları doyursun. cem yılmaz bana 5 lira versin bi ilaç alayım.

    refiye yılmaz'ın ne ayrıcalığı var? cem yılmaz bütün servetini hastalara fakirlere mi dağıtsın? o halde neden rahmi koç değil de, sakıp sabancı değil de cem yılmaz? sedat kapanoğlu da bize üç beş kuruş dağıtsın mesela? onu niye savunmuyorsunuz?

    laf olsun diye gösteri yapıyorsunuz burda. cem yılmaz'ın suçu zengin olmak mı? tek zengin cem yılmaz mı ülkede? tek ihtiyaç sahibi refiye yılmaz mı?

    bir şeyin de boku çıkmasın arkadaş.

  • 2005 yılının nisan ayından beri kullandığım ve beni neredeyse hiç yolda bırakmayan emektar. neredeyse diyorum çünkü 3 kere yolda bıraktı. 2 kere aküsü bitti, 1 kerede benzini bitti. yani garibimin bi suçu yok.*

    spor görünümlü, az yakan çok kaçan, masrafsız araba arayanlara tavsiye edebilirim. tabi 2 bin lira az verip haşatını alırsanız o da sizin suçunuz. yol tutuşu, hızlanması, frenleri kısaca vereceğiniz paradan daha fazlasını alabileceğiniz bir araba. ama tabi volkswagen golf'ün kapı kapanma sesi yok bu garipte. sonuçta ne kadar ekmek o kadar köfte.*