ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
ekşi itiraf
-
bugün dolmuşa binmeden önce 3 tl param vardı. (3 adet 1 tl) atmler bulunduğum yere çok uzaktı. gidip mahallemden çekerim dedim. ankara'da dolmuş 2.25 tl. bir çocuk geldi, dilendi. normalde dilencilere para vermem ama içimden geldi bu sefer. 1 tl veririm ama 25 kuruş alırım dedim. çocuk bir afalladı ama 25 kuruşu çıkardı. para üstümü aldım, dolmuşuma bindim.
doğum gününden 9 ay 10 gün öncesi
-
doğum günümden 9 ay 10 gün öncesi abimin doğum gününe denk geliyor. abimin doğum gününde nasıl bir eğlence tertiplendiyse artık..
şişli etfal'de ayaküstü sıçan teyze
-
sergi açmış teyzedir. nasıl bir eser bıraktıysa gelen geçen dikkatle inceliyor. yanında bedri baykam'ın spermini sildiği peçeteyle müthiş bir kompozisyon oluşturabilir diye düşünüyorum.
hastanelerdeki uzun kuyruklara karşı "sıçarım böyle hastaneye" temalı post-modern bir çalışma ortaya koymuş teyze. beğenirsin-beğenmezsin... yapıcı eleştirmek lazım.
ender gelişen osasuna atakları
-
bu ender gelisen ataklarda son yillarda real madrid'in anasini aglatmistir osasuna
lozan'ı zafer diye yutturmaya çalışıyorlar
meyhanedeyiz.biz'in demet evgar'lı 8 mart reklamı
-
reklamı izlerken bu masanın hesabı ne tutar diye hesap etmekten, filme yoğunlaşamadım.
iphone'un en büyük sorunu
-
yazilmiş ama hakikatten iphone'daki en büyük sorun makineye artik tapma noktasina gelmiş kullanıcılardır. aynı sorun android telefon kullanicalarinda da görülmektedir. ne mutlu kullanıp da bokunu cikarmayanlara.
6 saat ömür kalsa yapılacaklar
-
ne kadar on sekiz aylık taksitli alışveriş kampanyası varsa hepsine katılırım.
ateşi 40 derece olan bebekle lades yapmak
-
her türlü eline verdikleri için tabii ki lades sayılır!
the truman show
-
yonetmenin "bu bir yasam ne senaryo ne suflor" diye algilamamizi etkilemeye calistigi acilis sahnesinde, truman'in aynadaki yansimasina ve o yansimanin yonetmenine, "yapamayacagim, bensiz devam etmeniz gerekecek" yanitindan itibaren biz modern cagin ozgur(!) bireylerinde kimlik krizleri deprestiren senaryosuyla sarsici bir film. kader, irade, ozgurluk ekseninde felsefik okumaya da imkan veren senaryoya sahip film, yoneten yonetilen ekseninde sosyopolitik cagrisimlara sebep olacak carpici diyaloglara da sahip. en kucuk ayrintisina kadar yasamini kurguladigi truman'a haksizlik yaptigi suclamasina maruz kalan yonetmenin, ona bir cennet yarattigini gercek hayattaki her turlu suctan sucludan tehlikeden arinmis bir ortamda konforlu ve guvenli bir yasam sagladigini soylerken ki "iyiniyetli yonetici" pozunda, halklarina "guvenlik ve konfor" sagladiklari iddiasiyla onlarin ozgurluklerini gaspeden bigbrother'larin golgesini gormek mumkundur. aslinda iyiniyetlidirler, bireyin guvenligini ve konforunu saglama cabasindan gozlerine uyku girmiyordur, her sey trumanlar icindir. truman'in, yarattigi sahte guvenlik ve konfor cennetinin disina cikmasini engellemek icin kucuklugunden itibaren bilincaltina "deniz korkusu" yerlestiren yonetmenin sahsinda, bizi bazi politikalarina ikna etmek icin kucuklugumuzden itibaren olusturduklari korkularimizdan yararlanan modern zaman tiranlarinin prototipini gormek mumkundur. filmde truman'in basina geldigi gibi, gercege ve kaderimize yelken acmaya karar verdigimizde iste bu onceden bilincaltimizda kurgulanmis korkularimizi deprestirip geri donmeye zorlayacak suni firtinalarla karsilasacagimizi biliyoruz. truman'a her seyin bir oyun oldugu gercegini fisildayan sevdigi kiz hakkinda kurgucularin verdigi hukum ise urpertici: "inanma o bir sizofren". truman'in kendisine ait oldugu iddia edilen yasamindan trajikomik bir sekilde tunel kazarak kacmasindan sonra, 30 yillik yayinin "teknik bir ariza, lutfen bekleyin" denilerek kesilmesinin, demokrasilerin ozgurluklerin rafa kaldirildigi "politik bir ariza oldu, lutfen beklemede kalin" anonslarini cagristiran bir yonu de var. yonetmen, korkularini asmayi basarmis bir sekilde suni firtinayla mucadele ederek yoluna devam eden truman'a huzunle bakar ve sorar; "truman, where are you going?" gercege, elbette ki gercege, her turlu surprize acik, ozgur kaderinin efendisi olacagi gercek dunyaya. sadece aktoru olmayacagi yonetmenligini de ustlenecegi gercek hayatina..
monte karlo yanlışı
-
kumarbazın düştüğü bir yanılgıdır. bir zar atışı düşünelim. oyunda masa zar atsın oyuncular da üst yüze gelecek sayıya bahis yatırsın. oyuncu doğru zarı bilirse yatırdığı paranın 5 katını kazansın. oyunu iki yarıdan oluşacak şekilde hayal edelim. ilk yarıda 6 kez zar atılmış olsun ve 2 kez 1, 2 kez 5 ve 2 kez de 6 gelmiş olsun. şimdi bu durumu gözlemleyen kumarbaz ikinci yarıdaki zar atışlarını tahmin etmek için şöyle bir mantık kurgulasın; ilk yarıda 2, 3 ve 4 rakamları hiç gelmedi. ikinci yarıda da 6 zar atışı yapılacak öyleyse daha önce gelmeyen bu rakamlar ikişer sefer gelmek zorunda. çünkü her birinin gerçekleşme olasılığı 1/6 yani 2/12. toplamda 12 kez zar atılacağına göre 2, 3 ve 4'ün iki kez atılacağına, 1, 5 ve 6 rakamlarının ise hiç çıkmayacağına dair bahse girer. masanın ilk ayağında 2'şer kere çıkan bu rakamlar daha fazla gerçekleşemez bu olasılığa aykırı.
oysaki bu olaylar tamamen bağımsız olaylardır. ikinci yarıda da tüm rakamların gelme olasılığı aynıdır. çünkü evren veya matematik (adına ne derseniz artık) akıllı bir sistem gibi kurgulamaz işleri. bir hafızaya sahip değildir. bir adalet duygusu da yoktur "aa bak 2 rakamı hiç gelmedi durumu eşitleyeyim vb." geçmişte meydana gelen olaylardan etkilenerek tahmin yapacak olursak kumarbazın yanılgısına düşeriz.
istisnai durum; yeteri sayıda tekrardan bahsediyorsak (bkz: büyük sayılar kanunu).