hesabın var mı? giriş yap

  • bazı serseri ruhlu futbolcular vardır ki iyi oynarlar, yetenekleri yüksektir, değişik kabiliyetleri vardır, stardırlar, piçlik yaparlar, taraftar bu adamları çok sever ama böyle adamlar genelde sorunlu olurlar, kırmızı kart görürler, hocaya posta koyarlar, rakiple dalaşırlar, takım arkadaşlarıyla kavga ederler, özel hayatları yüzünden formlarında iniş çıkışları çok olur, iki güldürür, bir ağlatırlar taraftarı. her şeyin güzel gittiği bir maçta gider kırmızı kart görürler. günün sonunda kârda mıyız zararda mıyız anlamazsın. misal quaresma böyle bir adamdı.
    drogba'yı hatırlayın. büyüklüğü ve katkısı tartışılmaz bir figürdü. ama ucl de chelsea maçlarında frikikte 45 metreden kaleye şut atacak kadar kendine oynardı. egosunu tatmin ederdi.

    icardi, pic mi, evet pic. ırz düşmanı mı, ırz düşmanı.

    ama adama bakıyorsun adam tepeden tırnağa safi efendi takım oyuncusu. sanırsın ergün penbe amk. takım arkadaşlarına çok saygılı, rakibe ve hakemlere karşı zarif, ince. takım şampiyon olmuş, bu gitmiş ankaragucu oyuncularını tek tek tebrik ediyor. okan'ı, okan'ın oğlunu sırtlıyor. bunun çeyreği kadar kariyeri olmayan adamların havasından yanına yaklaşılmaz. en küçük bir kibrini görmedim, sıfır efo, adam dogru dürüst sarı kart bile görmedi. kral top oynadı, örnek sporcu gibi davrandı. güzel izler bıraktı. büyük yetenek, devasa bir karaktermiş hakikaten, üstelik bu adam kiralık olarak bizde, sanırsın metin oktay. öylesine bir aidiyet. dünkü kutlamalara bakın, koca koca adamlar "aşkın olayıım" diye bağırıyor.

    açın maç videolarını durdura durdura futbol uzmanlarına izletin, adam her pozisyonda en doğru kararı veriyor. yüzdeye vursan, 100 pozisyonun 98 inde doğru olanı yapmıştır, o derece rasyonel. pas verilecekse pas verir, şut cekilecekse şut çeker, doğru tercihi hep yapabilen birisi. bu kadar efektif oynayan adam görmedim ben. her hareketi buram buram kalite kokuyor. adamı karısı seviyor, çocukları seviyor, sevgilileri seviyor, milyonlarca taraftar seviyor, rakipler bile seviyor. bir messi sevmiyor. o da karısını kapar diyor korkuyor zahir. neyse dağıtmayalım. buralara gelir, iki gol atar, 3 maç sakatlanır, 5 maç kırmızı görür, rakiple dalaşır, arkadaşlarıyla kavga eder sonra çeker gider diye düşünüyordum, adam korkunç disiplinli ve tutarlı oynadı. bir penaltıda laubalilik yaptı diye hemen yanlışını anladı ve sonraki penaltılarda ağları yırttı.

    neticeten 120 yıllık kulüpte, kusursuz bir performans sergileyip, güzel hatıralar bırakan ender futbolculardan biri oldu.

    abartmıyorum, bugün bile takımdan ayrılsa kendisinin ismini gs tarihinin ilk 10 ismi arasına tereddütsüz yazarım.

    edit: aa debe olmuş aşk adam.
    her şeyin yeterince kötü olduğu ülkede yüz güldüren ender kişi ya da şeylerden biri.
    tekrar edeyim;

    "aşk adam"

  • lozan'ı yad ederek doğru bir iş yapmıştır. lozan bu ülkenin tapusudur!

    o değilde alo fatih diyenlere kaç kere o fatih'in fatih altaylı olmadığını söylememiz gerekiyor? bu kadar gerizekalı mısınız?

  • git kardeşim, maaşının yarısını kira adı altında zamanında gecekondusu olan kıroya verme.

    illa gezmeyi severim ben diyorsan ayda 2 kez istanbul'a gezmeye gel. zaten sürekli istanbul'da yaşadığında parasızlıktan ayda 3 kez çıkamıyorsun.

    istanbul'da yaşamaya mecbur değilsen git. nasılsa deprem olunca tayin isteyeceksin.

    edit: aslında konu memurların istanbul'da yaşama isteğinin anlamsızlığı üzerinedir. mecbur kalanlar, zorunlu görevde olanlar hariç tabi. onlar bitince gidebilirler sorun yok.

  • medyum memis kimligimle soylemek isterim ki bu filmin muzigi acar televoleciler ve haberciler tarafindan aglamakli huzunlu sahnelerde kullanilacak.

    misal:sibel can in eski kocasi supper insan hakan ural bir mafya hesaplanmasinda kanlar icinde hastaneye falan goturulurken calacak bekgraund da.
    benzer bi uygulama schindlers list ve apocaliptikanin unforgiven versiyonunda yapilmisti hatirlatayim.

  • iki sevgili olan arkadaştan, kız olan evliliki anlatmaktadır, oglan arkadas bulmaya calismakta, soyle bir diyalog gecmistir.

    kız : biz simdi napıyoruz?
    ogl : cikiyoruz
    k : ilerde ne yapıcaz?
    e : cikicaz
    k : daha ilerde ne yapıcaz?
    e : cikmaya devam edicez...
    k : ama daha da ilerde diyorum.
    e : bana o sözü söyletemezsin..

  • dünyanın en zor, en tehlikeli ve en pahalı sporudur. ayrıca sporcusu olmanın en zor olduğu spor kategorisindedir. çünkü yalnızca 20 kişi o koltuğa sahip olabilir ve bu 20 kişinin asla seneler boyu f1 koltuğu üstünde yarışacağının garantisi yoktur, kötü performans gösterirlerse koltuğu alttan yetişen yeni pilotlara kaptırma riskleri bulunur, diğer hiç bir spor dalında bu kadar kısıtlı bir kontenjan yoktur.

    yıllarca birçok sporcu yarışırken hayatını kaybetmiştir, her an kaza yapma riski bulunur ve her yarış illaki kaza olur, birçok pilot canını ortaya koyarak yarışır.

    pilotlar yarışırken birçok şeye hakim olmak zorundadır ve bu hakimiyeti 70 tur boyunca kusursuz bir şekilde devam ettirmeleri gerekir. strateji, saldırı, savunma, pilotaj, lastik koruma, en hızlı tur, g kuvveti, yağmur, sıcak, soğuk, radyo, pit stop, drs, ers, overtake, vites, kalkış, frenleme vs. gibi birçok etkeni 300km ve üstü hızla giderken hepsini aynı anda ve 1-2 saat civarında konsantrasyonlarını kaybetmeden sürdürmeleri gerekmektedir. o sırada tuvaletleri gelebilir, burunları kaşınabilir, kask vizörüne herhangi bir cisim yapışabilir hepsinin üstesinden gelmeleri gerekmektedir.

    hiçbir yarışı kaçırma lüksleri yoktur, nba'de veya futbolda olduğu gibi yedek kulübesinde geçirebilecekleri tek bir yarış yoktur, hasta olsalar veya yakınlarını kaybetseler bile dünya şampiyonluğu için o yarışa çıkmak zorundadırlar.

    sadece bunlarla da bitmiyor, yarışanlar bir robot değil veya pit ekibi yapay zeka değil. herkesin bir karakteri olduğu için, duygular, hırslar, stratejiler birbiriyle yarış halinde oluyor. her pilotun karakteri dünya şampiyonu olmayı kaldıracak kadar güçlü olmuyor veya her pit ekibi en sağlam pilota ve araca sahip olsa dahi onu şampiyon yapacak zekaya sahip olamıyor.

    işin arka boyutu da çok büyük öneme sahip. mühendisler, takımı ve pilotu birinci yapabilmek adına en iyi şekilde arka planda çalışıp kusursuz bir araç yapmaya çabalıyorlar. araçlarda hatalar olabiliyor, sezon boyu bu hataları düzeltmek için çalışıyorlar. bu hatalar dünya şampiyonluğunun elden alınmasına sebep olduğu gibi, kusursuz bir mühendis ekibi takımın ve pilotun şampiyon olmasını sağlayabiliyor.
    sponsorluklar ve alınan yatırımlar da takımların hayatta kalabilmesi için önemli bir etkendir. yeterli yatırımı bulamayan takım veya bütçesinin sınırlarına gelen takım şampiyonluk mücadelesinden kopabilir, hatta takımı satma noktasına bile gidilebilir.

    her takımda iki yarışçı bulunur ve bu iki yarışçının mücadelesi de büyük önem taşır. bazen iki yarışçı birbiriyle de rekabet eder, bazense pilotlardan biri ana pilottur ve ikinci pilotun onu diğer pilotlara karşı çok iyi savunması gerekir. şampiyonluk mücadelesinde takım arkadaşının bile önemi çok büyüktür.

    günün sonunda bütün bu unsurları kusursuz şekilde yapan 20 pilot ve takım, bir sene boyunca her yarışta ilk 3 sırada yer almaya çalışarak dünya şampiyonluğuna oynar. tabi ki bunun mümkün olması için de en iyi araç ve en iyi pit ekibi ile uyum içerisinde çalışması gerekir.

    bize niye formula 1'i sevdiğimizi soruyorsunuz veya anlamlandıramıyorsunuz ya, işte tüm bu unsurların bizi aşırı derecede heyecanlandırmasından dolayı.

  • bi keresinde,3-4 yaslarindayken,mutfaga girmistim ve omrumde ilk defa kadayıfla karsılasmıstım:annem kadayıf yapmıstı ve ben de kadayıfı babam zannettim cunku babam kıllı bir insandı ve annemin babamı öldürdügünü sonrada yemek yaptıgını dusunmustum,babamın pistikten sonra kıllarının o hale geldigini zannedip babam eve gelene kadar mutfakta oturup aglamıstım,annemin cok kızdıgını hatırlıyorum.

  • bulutların beyaz görünmesine neden olan saçılma türüdür.

    bulutları oluşturan her bir su damlacığının, güneş ışığının dalga boyuyla benzer dalga boyuna sahip olduğu durumlarda gerçekleşir bu saçılma.
    kendisiyle benzer dalga boyuna sahip bir maddeye çarpan güneş ışığı, bu maddenin bireysel dalga boyu renklerini ayırt edemez ve böylece tüm dalga boyu renklerini eşit bir şekilde saçar. tüm dalga boylarının eşit olarak saçılması sonucu beyaz renk meydana gelir. böylece bulutlar beyaz görünür. sisli havalarda, yere yakın havada duran su molekullerin şeffaf su olarak değil de beyaz olarak görünmesi de aynı saçılımdan kaynaklanan duruma bir örnektir.

    peki suyun dalga boyu hep aynı, güneş ışığınınki de öyle ise, o halde neden bazen bulutlar mavi, gri, pembe gibi farklı renklerde görünür? bu sorunun cevabı da atmosferdeki diğer moleküllerin de buluttaki su molekülleri ile etkileşmesi sonucu dalga boyu rengini değiştirmesi. bir diğer sebep de bazen bulutlatın fazla kalın olması ve güneş ışığını bizim gördüğümüz tarafa geçirememesi. gri gibi koyu renklerde görünmesinin nedeni de budur.

    gün doğumu ve gün batımındaki bulut renkleri bu konunun dışındadır. gün doğumu ve batımı, güneş ışınlarını atmosferde kat ettikleri mesafe ile ilgili olan rayleigh saçılımının konusudur.

  • bugün bimden aldığım şeyler 99.50 tl tuttu.

    neler mi aldım?
    - bir adet binvezir kaşar peyniri 500g
    - bir adet dost beyaz peynir 1000g
    - 16'lı tuvalet kağıdı (blume)
    - milka çikolata (büyük)
    - 4 ekmek

    bim böyleyse gerisini siz düşünün.