ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
erzurum şeker fab işçilerinin işten çıkarılması
-
erzurum'u toptan kapatsalar yine yüzde 72 oy çıkar , o sebeple çok önemi olmayan olaydır .
rockstar denince akla gelen ilk kişi
-
üzgünüm fakat grand theft auto serisi geliyor komple.
kaz dağları provokasyonu
-
bir islamcının kanada / amerikan ortak bir şirketi canla başla savunması islamcılığın şanındandır ama nefes almak istiyoruz diyen halk provokatördür.
edit ; başlık başa.
yaran fıkralar
-
kayseri'de yol çalismasi yapiliyomus. köylüler esegin birini salip geçtigi yerden yolu geçiriyolarmis. o sirada oradan geçmekte olan amerikali bir mühendis görmüs bunlari.
merak etmis; gitmis yanlarina.
-merhaba dayi nabiyonuz böyle? demis.
köylü -yol yapiyoz diye cevap vermis.
-"e bu essek ne" diye devam etmis mühendis.
köylü genel prosedürü söyle bir anlatmis. essegin yolun nerden geçecegine karar verdigini söylemis. bizim amerikali mühendis yerlere yatmis gülmekten, öyle sey mi olur diye. alayci bir tonla:
- "eee demis, essek bulamiyinca napiyonuz?"
köylü:
- "o zaman amerika'dan mühendis getirtiyoz."
kıdem tazminatı caiz değildir
-
yanmayan kefen satıp, jet ski'ye binen adamın lakırdısı.
edit: bu eşsiz beyfendiyi, "jetskiye binmekte ne var" diye savunanlar oluyor mesajla. insanlara, sabırlı, kanaatkar vb olmayı öğütleyip, kendisi lüks içinde yaşayanlara ithafen yazıldı o. yoksa, ne skime binerse binsin millet. çok da jet skimdeydi.
bisiklet yarışı parkur işaretlerini çöpe atan adam
-
dağ bisikleti yarışıyla zerre alakası olmayanlar çıkıp ahkam kesiyor. malum şahsın topladığı parkur işaretlemeleri de tam olarak şuradaki gibi işaretlemeler:
(bkz: https://youtu.be/ta0agw2mmbm?t=67)
buraya,
- ağacın üzerinde işaretleme yapamazsın. o ancak yürüyüş parkuru gibi gezi amaçlı parkurlarda olur. dağ bisikletçisi o anda 20+ km/s hızlarla ordaki boyalara bakamaz.
- ip çekemezsin. ip zor kopar, takılınca cinayete yol açarsınız. örnek bir vaka: bisiklet yoluna bağlanan ipe takılan motosikletlinin kafası koptu
- tahta koyamazsın. mesela burda hızımı alamadım patikadan çıktım, en kötü plastik şeridi koparır kenara düşerim. tahta olursa tahtayı kırarım, kırılan tahta bana saplanır.
bunlar düşünmeden alınan önlemler değiller. orda kullanılan 2 gram plastiğe laf etmek social justice warrior'luktan başka bir şey değil. youtube'dan "dağ bisikleti yarışı" diye arayın, bu şeritten başka işaretlemeye denk gelen varsa lütfen mesaj gönderin düzelteyim. cahil cesaretiyle yok tahta kullansalarmış, yok ağaca tabela çaksalarmış yine türkler her boku çok iyi biliyor, en iyi biliyor.
game of thrones
-
8. sezon 1. bölüm başlangıcı ve bitişi direkman 1. sezon 1. bölüm'e selam çakar vaziyetteydi:
--- spoiler ---
- ilk bölümde robert baratheon devasa ordusuyla geldi. bu bölümde daenerys targaryen devasa ordusuyla geldi.
- robert'in yanında cersei lannister, jamie lannister, sandor clegane(the hound) ona eşlik ederken arya stark da kenardan onları izliyordu. daenerys'in yanında jon snow, sandor clegane ve gendry waters vardı ve yine arya onları kenardan izliyordu.
- ilk bölümde en yakın 2 arkadaş, eddard stark ve robert baratheon, winterfell mahzenlerinde lyanna stark'ın mezarı başında robert's rebellion'u sona erdiren olayları ve başını konuştular. bu bölümde ise en yakın 2 arkadaş, jon snow ve samwell tarly, winterfell mahzenlerinde lyanna stark'ın mezarı başında robert's rebellion'un başlamasına vesile olan olayı ve jon'un gerçek kimliğini konuştular.
- ilk bölümde karı koca eddard stark ve catelyn stark, winterfell balkonunda güneye gitmenin akıllı bir seçim olup olmadığını konuştular. bu bölümde ise eski karı koca tyrion lannister ve sansa stark, güneyden medet ummanın akıllılık olup olmadığını tartıştılar.
- ilk bölümde ned stark ve catelyn, weirwood ağacının dibinde başbaşa kalıp sevgilerini ve geçmişi minnetle andılar. bu bölümde ise jon ve daenerys, şelalelerde başbaşa kalıp sevgilerini ve geleceğe olan umutlarını gösterdiler.
- ilk bölüm, jamie lannister'ın bran stark'ı kuleden aşağı atmasıyla bitmişti. bu bölüm ise jamie ve bran'ın tüm sezonlardan sonra en nihayetinde göz göze gelmesiyle bitti.
--- spoiler ---
24 mayıs 2018 cnn türk muharrem ince canlı yayını
-
"16 yıldır başta olan bir insan yeni olarak şunu yapacağız diyemez; ancak özür dileyebilir."
başka söze gerek yok.
yeşilçam film müzikleri
-
yeşilçam filmlerinde çalınan, melodilerini herkesin bildiği ama adları çoğunlukla bilinmeyen ve bu yüzden de şöyle bi dinleyim deyince dinlenemeyen harika müzikler. nostalji severlere gelsin:
paul mauriat - le peintre des etoiles
frank duval - me to you
frank pourcel - an adagio
francis lai - concerto pour la fin d'un amour
raymond lefevre - da troppo tempo
paul mauriat - isadora
jeux interdits - romance d'amour
franco micalizzi - l'ultima neve di primavera
saint preux - concerto pour une voix
francis lai-la course du lievre a travers les? champs
henry mancini - loss of love
ennio morricone - metello
philippe sarde - martini dry
mireille mathieu pardonne - moi ce caprice d'enfant
jerry goldsmith - papillion
faure - pavane
paul mauriat - toccata
mory kante - yeke yeke
john carpenter - the end
christian dorisse - le battant
biddu orchestra - eastern journey
lu colombo - maracaibo
yaran sevgili diyalogları
-
e: çantanı bereni her şeyini aldın di mi? bir şey unutmadın?
k: yok canım her şey tamam da... bir şey eksik.
e: ne?
k: kalbim... sana verdim ya. o eksik.
e: .... (gülümser)
k: ahaha nası koydum ama cevap bulamadın di mi. yaa böyle yaparlar adama. romantizmim de vardır benim.
e: öf ama ya...
ayrılık
-
bazı şeyler kitaplarda, filmlerde, şarkılarda karşımıza çıktığında kalbimize dokunuyor, hoşumuza gidiyor, duygulanıyoruz, empati yapıyoruz. gerçek hayatta benzer durumlarla karşılaştığımızdaysa kurgudakine benzer şeyler yaşayan insanlara tahammül edemiyoruz... ne garip değil mi?
aylardan beri çeşitli aşamalardan geçiyorum. inkar ettim, isyan ettim, kendimi dağıttım, bol bol ağladım, okudum, eve kapandım, kendimi dışarıya attım... çoğunu da tek başıma yaptım. yolu hala yarılayamadım.
“güçlüyüm bak, böyle de eğleniyorum hah hayyy!” diye oynamadım. arabeskleşmedim, şarkılarla, sosyal medya mesajlarıyla laf sokmadım, haber alabileceğim, haber taşıyabilecek tanıdıklarla görüşmedim ama yine de zaman zaman tesadüfler sonucu, zaman zaman merakıma yenik düştüğümden dolayı öğrendiğim her yeni bilgi canımı biraz daha yaktı.
hediyelerde, anılarda, fotoğraflarda soykırım yaptım. bazı fotoğrafları silmeye kıyamadım, o kadar güzellerdi ki... baktım olmuyor, gittim kendime yeni bir telefon aldım doğum günümde, o kıyamadığım fotoğrafların olduğu telefonu gözlerimi kapatıp fabrika ayarlarına döndürdüm, oğluma verdim. çok sevindi çocuk.
bugün pazar ve evde oturuyorum. en şen kahkahalarda bile içindeki kırıklıkları gizleyemeyen bir kadınla harcanamayacak kadar kıymetli bir gün büyük şehirde. ben de oturdum, bilgisayarımın damarlarına sızmış geçmişin son kırıntılarını temizliyorum. bütün o gezilerdeki, bütün o güzel fotoğrafların iki kişilik olması haksızlık. bir fotoğrafı iphoto’da kesiyorum. öyle güzel gülümsemişim ki... ama ne yapsam da omuzumda kalan eli çıkartamıyorum. o kadar şey yaşadım, o kadar aşamadan geçtim, hiçbir şey bu el kadar koymadı... metin altıok'un şiiri geliyor aklıma, sezen aksu’dan dinliyorum...
şimdi biraz ağlayacağım. arka arkaya birkaç sigara içeceğim. bir mola vereceğim ve sonra temizliğe devam edeceğim. dezenfektanlarla girişeceğim, parlatmaya çalışsam da biliyorum bazı lekeler hiç silinmeyecek. olsun. 21. yüz yıla yakışır bir hızda olmasa da yavaş yavaş, sakin sakin ilerlemeye devam edeceğim. gün gelecek, kendimi kendime yaptıklarımdan dolayı affedeceğim.
omzumda bir kesik el ki hala durmadan kanar...