hesabın var mı? giriş yap

  • 2023'e kadar bomboş bir içişleri bakanlığı deneyimlemişiz dedirten olaylar zincirinin son halkası.

    şimdiye kadar neredeydiniz ali bey de dedirtmiştir.

    mesaj yoğunluğuna binaen zorunlu edit: arkadaşlar bakanımızdan allah razı olsun, önceki bakanlarda iş yokmuş demek istiyorum yukarda. saygılar.

  • ufacık esnaflık hayatında yapabileceği en büyük salaklığı yapmış kuruyemişçi. haydi yavrum soldan soldan.

    edit: şahsın kuruyemişçiyle bir bağlantısının olmadığı iddia ediliyor.

    yeni edit: şahsın kuruyemişçide dönüşümlü çalışan insanlardan biri olduğu da iddia ediliyor.

  • - sevgilim aylardır bu anı bekliyordum
    + ah bende sevgilim.. ama sana söylemem gereken bi şi var..
    - yaw boş ver şimdi gel şööle kolları...
    + yaw muhittin bi dinle anlatıyorum bak..
    - eee? ne ?
    + muhittin... bak.. ben daha küçükken.. eeee... tecavüze uğradım..
    - uhmm... şey.. hmm... ya neyse hayatım.. üzüldüm tabi.. ama... sen kendini şimdi iy hissediyosan... yani.. çokta önemli değil...

    (5-10 saniye sessizlik)

    - hmm.. akraba filanmıy dı ?
    + yok ya.. bizim mahallede bi bakkal vardı... böyle renkli şekerle , çukulatalar felan satardı.. bi gün sokakta oynarken bana.. ' sedat bi aşşağıya depoya gelsene sen' dedi...
    - sedat kim lan ?
    + yaw muhittin bi dinle anlatıyorum bak..

    (bkz: bi dur bi sus bi dinle)

  • şu iki örneğine bizzat şahit olduğum yazı bütünü.

    "düşüncesi hakkında en ufak bir fikre sahip olmadığım halde deniz gezmiş'in her ölüm yıldönümünde herhangi bir starbucks şubesinden iphone'umla "devrim bir gemi gibidir. kim bilir kaç yunus görmüş, kaç deniz gezmiş" paylaşımı yaparım."

    " kural gereği arkadaşlarımın feysbuktaki fotoğrafları altına "güzellik, ay ben seni yerim ki -kalp kalp kalp-, bebeğim çok güzelsin" yazarım; onların da simsiyah kaşlara sahip olmama rağmen ısrarla sarıya boyattığım borussia dortmund terk saçlı fotoğraflarıma aynı şeyi yapmalarını beklerim."

    başıma bir şey gelmeyecekse ben bu yazıyı beğendiğimi söyleyebilirim. yazan kişi niçin hunharca linç edilmiş anlayamadım.

  • make ekşi sözlük great again mottosuyla çıktığımız yolda bu sene sözlük'te bir dizi yapısal değişikliği hayata geçirmeyi planlıyoruz.

    temel amacımız sözlük'ün en belirgin özelliği olan içerik çeşitliliğini ve içerik kalitesini arttırmak. sözlük'te zaman geçirenlere her konuda güzel entry'ler önermek, yazarlar arasında daha fazla etkileşim sağlamak, yazar alımı ve moderasyonu çok daha hızlı işler hale getirmek de hedeflerimiz arasında. yeni özellikler geleceği gibi, mevcut bazı fasilitelere de veda edeceğiz.

    debe, bir önceki gün en fazla beğenilmiş entrylerin ön plana çıkmasını sağladı ve bu sayede birbirinden güzel entry’lerin gözden kaçma ihtimalini azaltarak çok daha fazla insana ulaşmasına imkan tanıdı.

    sayesinde çok iyi yazarlar ve entry’leri ile tanıştığımız debe, doğal olarak bir yandan da sadece debe listesine girme motivasyonuyla yazılmış entry’lerin sayısını arttırdı. daha çok oy alma imkanı olduğu için sadece çok ilgi gören veya gündeme girmiş başlıklar hakkında yazılmasını ve bazen de başlığa yeni ve özgün bir entry girilmesi yerine başlığı açan kişi ya da entry’si hakkında yeni entry'ler yazılmasını beslemeye başladı.

    debe'ye giren el emeği göz nuru güzelim entry'leri hariç tutarak belirtmek gerekir, debe'nin amacının saptırılmış şekilde kullanılmasına rağmen yayında kalması, aslında istemediğimiz bu durumu onayladığımız algısı yaratıyor.

    bu sebeple dünün en beğenilen entry’lerinin sunulduğu debe fasilitesine veda ediyoruz. iyi yazarların ve entry’lerinin daha da fazla görünür olmaları, daha az kişinin yazdığı başlıklara yazılan entry’lerin de gözden kaçmaması ve sözlük’e her konu hakkında çok daha fazla sayıda kaliteli entry yazılması motivasyonunu arttırmayı planladığımız çalışmalarımıza da süratle devam edeceğiz.

    bu bakımdan, eksikliklerimizi fark etmemiz için fikirleriyle bizi besleyen, iletişim sayfası üzerinden geri bildirimlerini eksik etmeyen yazarlarımıza sonsuz teşekkürler ederiz. yes we can.

  • yıllar önceydi. mojo'da takılıyoruz, ortam o biçim. güzel bir kız vardı, ben de hafif çakırkeyfim yanaştım, "buraya bir melek mi düşmüş" dedim. hıh, dedi saçlarını savurarak. mojo başıma yıkıldı gardaşlar.

  • (bkz: 17 nisan 2020 ingiltere turkiye ucak seferi)

    bir hafta onceki ucusun ardindan karantimanin 7. gunundeyim.
    otruma düzenini ben de sorguladim, ancak mesafeyi ayarlamak icin 1 uçak dolusu yolcu icin en az 2 ek ucak daha sefere katilmaliydi. böyle yapılsaydı da bilet fiyatları çok daha pahali olacakti. hatta geçenlerde gördüğüm bir başlıkta, birileri £222 thy fiyati konusunda mizmizlanyordu ki thy'nin normal tarife fiyatlari bu civarlardadir.
    benim ucusum 222 pound, 3.5 saat londra -ankara ucusuydu.(ekleme: bunların yanı sıra uçuş prosedürleri ile ilgili hiç bir fikrim yok, belki öyle kolay değildir bunu ayarlamak)
    uçağa binmeden önce heathrow'da saatlerce bekledik, hiç kimse hava alanı yönetimine veryansın da etmiyor neden yeterli oturma alanı yok diye. yer yoktu oturacak, her yanım tulum- gözlük-maske giyinmiş çinli ile doluydu.

    ek olarak ankara'ya inişin ardından 3 saatlik otobus yolculuğu ve 14 günlük karantina süresinde tirnak makasindan camasir suyuna, yeni nevresimlerden su isticisina kadar tum ihtiyaclar a dan z ye hazir beklemekteydi. 4 kisilik odada tek basima kaliyorum, internetim ve cayir cayir yanan kaloriferler cabasi.
    ayrıca gunde 3 ogun taze yemek, su, cay, kahve gibi seyler ile birlikte ( et yemedigim halde etli yemeklerden dolayi sizlanmiyorum, sizlanamiyorum ) karantina sonunda herkesin gitmek istedikleri şehirlere nakil işlemlerini yükleniyorlar.
    durumumun ozetini ıngiltere'deki arkadaslarima bahsedince her birinin agzi acik kaldi, bedava oldugunu duyunca gozleri portledi. acik soyliyeyim nadir olarak ulkemle ovundugum durumlardan birini yakaladim ve en kucuk detayina kadar anlattim etrafima.

    not dusmeliyim ki gece gündüz tam korumayla bize yemek, temizlik hizmeti veren tüm emekçilere de minnettarım. onlar da kendilerini riske atmakta ve ellerinden gelen çabayı göstermektedirler, belki istemeye istemeye geliyorlardır işe, eminim lanet de ediyor sorguluyorlardir da. buna rağmen güler yüzlerini esirgemiyorlar bizlerden. uçuş sonrası stresli oluyor herkes, virüsun bulaşmış olma olasılığı, yorgunluk, uykusuzluk ve açlık biraz geriyor ve biraz buyurgan oluyor çalışanlara karşı, biraz daha dikkat etmek gerekir.

  • oncelikle bu motor alinir mi.. alinir..
    sehir icinde kullanilacaksa alinir.. dur kalk trafikte maximum tork devirleri alt devirler oldugu icin cok yakmazlar.. b segmentinden alinabilir.. kasa hafif de olmasi gerekir ki kasayi cekebilsin, rampada bayilmasin..
    ayrica tork sadece motorla ilgili birsey degildir.. vites kutusu da burada onemlidir.. bu araclarin vites oranlari torka sahip olmak icin kisa oranli olur, dolayisiyla sehirler arasi hiz sinirlarinda gitmek icin yuksek devirlere cikmak gerekir.. bu da zaten guc elde etmek icin yuksek basincla calisan motoru daha fazla yormak, motor gurultusu ve kucuk bir motordan beklenmeyecek yakit sarfiyati demektir.. gerci 7 vitesle falan da hallettiler bu mevzuyu.. uzun yola pek gelemezler..
    yol dedik yuksek hiz da yapilamaz.. turboyu alt devirlerde hemen devreye girecek sekilde ayarlanir.. bu yuzden bazi arkadaslar "aeebi turbo lag yok diyoruz anlamiyor musunuz" derler.. ama bu sefer de ust devirlerde bogulur.. 140 i gecince tikanir arabasi..
    ama sunu tekrar belirtmek istiyorum ki, sehir ici kullanimda bicilmis kaftandir..
    alinacaksa ecoboost kraldir.. ibizalar icin de guzel seyler duydum.. hafif olan secenekleri degerlendirin..
    suna da bi aciklik getirelim, tsi motorlar 2 baslik altinda incelenebilir..
    (bkz: twincharged stratified injection) bu motorlarda hem turbo hem kompresor vardir.. genelde yuksek beygirli modellerine koyarlar..
    (bkz: turbocharged stratified injection) bunlarda ise tek turbo vardir.. kompresor bulunmaz..
    simdi sadede geliyorum, 1.0 tsi motorlarda kompresor yoktur.. her arkasinda tsi yazan aracta da kompresor yoktur..
    he amk, turbo ile supercharger beraber bi basiyorlar havayi, araba ucuyor demi.. lan o pet sisesi buyuklugundeki yanma odasi turbonun basincina zor dayaniyor, bir de kompresor mu koyacaklardi.. keske siz de o cok zeki diyerek ovguler yagdirdiginiz alman muhendislerden birseyler kapsaniz..
    kaynak
    downsizing cok ilerledi dogru ama 1.0 motora kadar da dusmedi daha.. bu motorlar downsizing icin degil, turkiye gibi vergilerin kol gibi oldugu ulkelere arac satabilmek icin cikartiyorlar bu motorlari.. yani bu durumda hakkinda eleştirip, sorgulayip tercih yapmamiz gereken konu motor seçimi degil..

  • izmirden m.t. soruyor: ben 38 yasinda, kimya ögretmeni bir
    genç bayanim.
    üç ay kadar önce kismetim açildi ve iyi niyetli bir gençle tanistim.
    gecen hafta da nisanlandik. mutluluktan uçuyordum ki dun
    laboratuarda korkunç bir sey kesfettim.
    nisanlimin bana aldigi yüzügü denemek için civaya
    attim, ve maalesef yüzdü. halbuki saf altinin
    ozgul agirligi civaninkinden fazla, batmasi gerekirdi.
    demek bana aldigi yüzük saf altin degil, öyleyse
    sevgisi de saf olamaz. simdi ben bu civayi
    nisanlimin yemegine koyup bu isi bitirmeyi
    düsünüyorum, ne dersiniz?

    güzin abla: arsimet'in hayatina her
    yönüyle vakif oldugunuz anlasiliyor. yalniz yüzey
    gerilimini hesaba katmamissiniz, civanin yüzey
    gerilimi suyunkinden çok daha fazladir, böylece
    kendinden agir cisimleri de kaldirabilir, çünkü o
    cisim batarken ortaya çikartacagi yüzey için
    harcamasi gereken enerji, kendi potansiyel
    enerjisinden fazla olabilir. ayrica civanin saf
    olmama ihtimali de var, o yüzden ani kararlar
    vermeyin derim.

  • sirket: bilmemne semiconductor, bilmemne muhendisligi pozisyonu
    mulakat: ayni gun icinde altinci
    beyin kivami: musmuladan hallice; cikarip patronun masasina cap cap diye vurmaya az kalmis.

    -musterinizin bir sorunu var ve cozum icin uzunca bir sureyi telefonda gecirmeniz gerekiyor. o sirada calisma arkadasiniz isi icin sizden acil yardim istedi. supervisor'iniz da size onemli bir gorev vermek icin yanina cagiriyor. hangisine oncelik verirsiniz?

    -dogru karari vermek icin yeterli veri yok guzel kardesim. musterim ne kadar onemli, calisma arkadasim daha once kac kez sirtimdan gecindi kredisi ne durumda, supervisor'imin isini verebilecegi baska biri yok mu, vs?

    -baska hicbirsey bilmedigini farzet.
    -yeni mi girdim yani ise?
    -evet yeni girdin.
    -yeni girdiysem, ben musteriyle konusurken is arkadasim bu laubaliligi yapacak cesareti bulamaz.
    -is arkadasin epey sorumsuz biri.
    -o zaman boyle birini ise alan insan kaynaklari da, onu tutan supervisor da sorumsuz. boyle sirkete bastan girmezdim.
    -(deliyle sidik yaristirmanin manasizligini gorerek) diyelim ki is arkadasin o sabah manyadi, hangisine oncelik verirsin?
    -(10 saniye ara) (ara biter) bu sorunun bir dogru cevabi yok saniyorsunuz ama aslinda var
    -(haydaaa) haydaaaa!!!

    -simdi boyle konserve * sorularin dogru cevabi pek olmaz, belli ki secimimi nasil izah edecegime ve secimimde ne kadar kararli olacagima bakacaksiniz. iyi bir mantik kurdugum ve flip flop yapmadigim surece hangisini secersem seceyim sizden tam puan alirim.

    -eee peki bizim goremedigimiz tek dogru cevabi neymis?

    -hicbirine oncelik vermem. madem yeterli bilgim yok oncelik sirasini yapabilmek icin, ben de supervisori cagirir, musterimin kim oldugunu ve arkadasimin isini aciklarim. sonra ona hangisini secmem gerektigini sorarim. supervisor olduguna gore musterimi en iyi taniyan odur ve hangisini secmem gerektigini soyler. arkadasimin aksine, karar verme sorumlulugu resmi olarak kendisine yikilmis oldugundan, gercekten en onceliklisi degilse bencilce davranip kendi isini yaptirma luksu de olmaz.

    -guzel ama orjinal oldugunu dusunuyorsan diye soyleyeyim, sadece bugun buna benzer bir cevap veren 3. kisisin.

    -(yalanci herif, daha sen bugun uc kisiyi anca interview ettin, butun sabah is toplantisindaydin. egom ne kadar yuksekten duserse kirilir diye gormek icin blof yapiyorlar belli ki. yapmiyorlarsa da eve gidince aglarim zaten; simdi artistik zamani) sonucta bana orjinal cevap verin demediniz ki, dogru cevabi verin dediniz. illa orjinal olmam isteniyorsa...(kafatasinda giderek buyuyen musmula kutlesinin elektrik sinyallerini yavaslatmasi sonucu epey bir duraksama)... is arkadasima oncelik veririm. ise yeni basladigim icin kimseyi tanimiyorum, o yuzden yani cubicledaki tas hatunla beni tanistirip yemege cikarmasi karsiligi bunu yaparim. musteriye supervisorumin beni cagirdigini soyleyerek sucu sirkete atarim, supervisor'ima da is arkadasimin isini bana yiktigini bahane ederim. herkes birbirine duserken, ben de kiza ogle yemegi hesabini odettiririm hosgeldin yemegi ayagina. (bunu da mi soyleyen 3. kisiyim ha ibne, konussana)

    -ha ha (corporate gulusu) iste biz de boyle yaratici insanlari ariyoruz da kil yun (sanki sitcom senaryo yazarligi anasini satayim, semiconductor isinde ne yaraticiligi be, allahin office space milton'i gibi birsey olacaz alt tarafi)

    sonuc: "ise alindim" diyecegimi saniyorsunuz di mi? bizim hikayeler boyle cheesy degildir arkadas; oyle "kafam atti, aldim patronu karsima, ana avrat duz gittim, bi de baktim sirket beni ise almis, altima cekmisler mersoyu" gib hollywoodvari seyler olmadi. al iste, yillar sonra bakiyorum, resmen agizlarina tikmisiz lafi, yine de fos cikti kardesim, almadilar. en sonunda risk budur diye bagirmadigim icin olabilir gerci, hep icimde ukte kalmistir o.