hesabın var mı? giriş yap

  • finlandiya'ya gittiğimde ofiste ilk gün türkiye'nin hangi şehrinden olduğum sorulmuştu. sadece finler değil, almanlar ve amerikalılar da sormuştu. tipik insan merakını sadece türklere özgüymüş gibi düşünen ve bunun üzerinden milletini aşağılayan salaklara ne desem az. memleket nere diyen insan seni merak ediyordur. senle iyi veya kötü bir bağ kurma arayışındadır.

    debe editi: duygularıma tercüman olmuşsunuz diye bir sürü arkadaş yazdı. hepsini buradan ricalarımı iletiyorum. eskiden osmanlı sarayındaki devşirme tipler türkleri aşağılarmış, senelerdir de ab ve abd'den fonlanan batı köpekleri yapıyor bunu. kendinize, emeğinize, ülkenize sahip çıkmanız dileğiyle.

  • böyle kurumsal şirketlerde bu işin çözümü basit. gerekli mercilere şikayette bulunun, olayın kamera görüntüleri vs. zaten mevcuttur. bu tarz kurumlar özellikle müşteri ilişkilerine önem vermek zorunda. aptal müdürenin gerekli cezayı alması, belki işine son verilmesi çok olası.

  • debe editinden sonra bir ekleme: başlık başa kalmış. bu utançla fazla kalamamış arkadaş belli ki ahahah.

    dostum sen de japon'la koreli'yi ayırt edememişsin.

    japon 3 aslında bir koreli. adı da song hye kyo.

    bu durumda beyinsiz kim oluyor?

    ekleme: japon arkadaşları olan biri olarak söylüyorum; onlar bile çinlilerle korelileri japonlardan ayırt etmekte zaman zaman güçlük çektiklerini söylüyorlar. sana n'oluyor demezler mi?

    al bir fotoğraf daha.

    ekleme 2: dostum japon 3'ü değiştirmişsin de bari edit yapsaydın. ayıp değil mi, insanı yalancı çıkarıyorsun. hem entry'yi değiştirdiğin de belli oluyor ahaha. kaçabilirsin ama saklanamazsın.

    ekleme 3: senin çinli 5 de koreli çıktı yaa. onun adı da ju ji hoon imiş. hatta trt'de bir ara yayımlanan düşlerimin prensi (goong) adlı dizideki başrol. ahaha. tanıdık gelmesine şaşmamalı.

    bak bu da kendisine ait bir görsel.

    neymiş, google görsellere japon çinli falan yazıp önümüze çıkan ilk fotoğraflara atlayıp burada millete beyinsiz demiyormuşuz. millete öylece beyinsiz demek hoş olmuyormuş, değil mi?

    debe editi: debeye ilk kez giriyorum. mutlu ve gururluyum ahah. buradan bana şükela veren herkese, sürekli kore dizisi yayımlayan trt'ye ve japon arkadaşlarıma sonsuz teşekkürler!

  • parfüm deliliğinden parfüm manyaklığına evrildiğim sürede öğrendiğim en önemli şeylerden biri de edp (eau de parfüm) ve edt (eau de toilette) farkıydı. bir de bizim ülkede pek bahsi geçmeyen edc (eau de cologne) var. burada klasik kolonya değil, bir parfümün en seyrek formundan bahsediyorum.
    aslında bir parfümün 4 şeklinden söz edebiliriz yoğunluk açısından:
    saf parfümde (pure perfume) parfümün esansının konsantrasyonunun % 15-30 arası olacağını anlamalısınız. parfümün en güçlü formudur, ciltte uzun süre kalma özelliğine sahiptir ve "derinlik" dediğimiz özellik en yoğun bu formda görülür. cildin yağ , yani parfüm tutuculuğa etki eden en önemli kriterine bağlı olarak 6 + saat kalabilir, bu yüzdendir ki çok kuru ciltler parfümün kokusunu içeren bir losyonla nemlendirilirse çok daha kalıcı olur. kofre setlerindeki vücut losyonunun amacı budur, hatta bazıları tek başına parfüme gerek bırakmayacak kadar güçlü olabilirler.

    edp ise saf parfümün % 8-15 esans oranına sahip olanıdır. kalıcılığı hala yüksek olup 3- 5 saat arasıdır ama bu rakamlar sadece ortalama değerlerdir ve cilt tipinize göre bir güne kadar kalan parfümler olabilir, hatta palto, kaban, fular, atkı gibi sık yıkanmayan giysilere sıktı iseniz haftalarca çıkmayabilir.

    edt, edp' nin daha hafif formu olup % 4-8 arası parfüm konsantrasyonuna sahiptir ve kalıcılığı 2-4 saat arasındadır. burada çok önemli bir yanılgıya dikkat çekmek istiyorum, oranlar arasındaki rakamsal fark dışında dikkat etmeniz gereken çok daha önemli bir faktör daha var: çoğu (genel adıyla kullanıyorum) parfümün edt versiyonu edp'nin sadece parfüm esansı bakımından "seyreltilmiş" şekli değildir. içerikte de oynamalar vardır, örneğin çok çok sevdiğiniz bir shalimar parfümünüz var, bu parfüm son derce yoğun vanilya, tütsü ve deri kokusuna sahiptir, yani kış için uygun gibi görünmektedir. çok sevdiğiniz parfümünüzü yazın kullanmak ama etrafa boğucu bir hava da yaymak istemiyorsunuz diyelim bu nasıl yapılabilir? parfümün edt ya da varsa edc şeklini kullanarak, bu ise içerikteki ağır esansların çıkarılması ama yerine kokunun karakteristiğini bozmayan daha hafif öğeler konulması ile elde edilir. yine shalimar örneğini verirsem, edp baş döndürücü, afrodizyak etkili iken edt' si daha hafif, neşeli ve kolay taşınır karakterdedir. edp shalimar oryantal- baharatlı sınıfında iken edt' si sadece oryantal olarak sınıflandırılır, edp içinde üst, orta, alt notalar olarak 18 değişik koku var iken edt içindeki sayı 7 olup parfümün karakteristiğini kaybettirmeyen daha hafif ve ancak dikkatli burunların algılayabileceği farkı yaratır. edp hayvansı- tütsülü- vanilyalı bir bomba iken edt daha çiçeksi ve uysaldır.

    güçlülük bakımından her ne kadar edp avantajlı gibi görünse de edt parfümleriyle fazla iddialı "kokmak" istemeyenlerce tercih edilebilir.
    kendimden örnek verecek olursam burberry brit benim ve kızımın her zaman edt' sini tercih ettiğimiz bir koku, brit edp aşırı "gürültülü" ve boğucu iken edt çok daha sofistike ve klas kokuyor. ve yine içerikleri aynı değil, ikincisinin daha" taze" havası farklı içerik eklenme-çıkarılması ile sağlanıyor.

    edc' ye gelince % 3-5 arası parfüm konsantrasyonuna sahiptir ve 2 saat kalıcılığa sahiptir. yine burada da bir istisnadan bahsetmek istiyorum, oryantal sınıfındaki bazı parfümlerin edc' leri veya bundan bağımsız olarak kendileri sadece edc olanlar edp kalıcılığına yakın güçte olabilirler. bu yazıyı yazacak havaya girmek için ( evet, mod değiştirme amaçlı kullanırım parfümleri) sürdüğüm tabu edc olmasına karşın bir kalıcılık bombası, sahip olduğum bir çok edp kadar hatta daha güçlü. yani "en seyrek şekli, dur boca edeyim" demeyin, her parfümde işlemeyebilir.

    hepinize misk,amber, tütsü kokulu geceler dilerim....
    edit: imla

  • hakli davranis. bazi brosurculer de ondekine verip bana vermiyor. tipimi begenmediginden mi, brosurdeki seyi alamayacak kadar fakir gozuktugumden mi bilmiyorum?

    - onumdeki ile arkamdakine veriyosun da bana niye vermiyosun kodumun brosurcusu. ben saksi miyim! once bana vereceksin, en cok bana vereceksin! ben de almayip seni got edicem.