hesabın var mı? giriş yap

  • bu kadının yaptığı müziğin türünün punk olduğunu düşünen 100 kişiye sorduk, 87'si ismail türüt'ün death metal solisti olduğunu düşünür çıktı.

  • 12 saniye sürecek bir "google araması sonrası sonuçlara göz atılması" eylemi sonrasında elde edilebilecek bir bilgi üzerinden insanları ezik veya değil diye sınıflayan gerzeklerden evlâdır.

  • bu günlerde insanlar sabahları uyanmak için cep telefonları veya çalar saat (benim gibiler her ikisine birden ihtiyaç duyar) gibi modern icatlara güvenirler. kişisel çalar saatlerin patendi 1847 yılında avrupa'da alındı ancak birçok yeni icatta olduğu gibi pahalıydılar ve bu nedenle de halk tarafından yaygın olarak kullanılmıyorlardı.

    ancak, insanların sabahları uyandırılma ihtiyacı her zaman mevcuttu. günümüzde bile çok fazla tolerans gösterilmeyen geç kalma o dönemlerde kendinizi bir anda işsiz olarak bulmanıza sebep olabilirdi bu nedenle de "knocker-up"lar (tıklayıcı diye kullansak yanlış olmaz sanki) devreye girdi.

    görsel - görsel

    _
    ingiltere'de benzer şekilde ortaya çıkan "zaman satıcılığı" konusunu şurada yazmıştım:
    ekşi şeyler
    _

    knocker-up'ların görevi 1970'li yıllara kadar kapı kapı dolaşıp uyandırılmak üzere kendilerine ödeme yapan kişilerin kapılarını ve pencerelerini tıklayarak onları uyandırmaktı.

    ilk başlarda müşterilerinin kapısını çalan knocker-up'lar bunun müşterilerin komşularını da uyandırıp şikayetlere sebep olması ve bazı kişilerin ödeme yapmadan komşusu sayesinde uyandırılması gibi problemler nedeniyle doğrudan ödeme yapanın camını tıklatma yöntemine geçmişlerdir. üst kattaki müşteriler için bunu uzun sopalar aracılığı ile yaptılar.

    içi boş çubuklar aracılığı ile müşterinin camına bezelye fırlatanlar da olmuştur.
    görsel

    ilk tıklatıcılardan biri kocası yaralandıktan sonra zorunlu olarak çalışmaya başlayan ancak ailesinin geçimini sağlayamayan bayan waters'dır. ilk müşterisi kendisini her sabah saat 03.00'te uyandırması için haftada yarım taç (2 şilin) ödeme yapan dökümcüdür. teklifi kabul eden waters'ın ilk yıl 30, beşinci yılın sonunda 80 ve en sonunda 95 tane düzenli müşterisi olmuştur.

    hangi müşterinin saat kaçta uyanacağını akılda tutmak tıklayıcıların karşılaştığı bir diğer zorluktu. bazıları müşterilerin evin dışındaki tebeşir ile yazdıkları uyanma saatini kullanır, bazıları ise her müşterinin evinin önüne hem müşterinin uyanacağı saat hem de kendi reklamlarını içeren tabelalar asardı.

    yürüyerek kaybedilecek zamanın önüne geçmek için her tıklayıcı müşterilerini küçük bir alanda seçmek zorundaydı. bunun çözümü ise birbirleri arasında takas yapmaktı. kendi bölgelerinden olmayan müşterileri kendi bölgelerindeki müşteriler karşılığında takas ederek iş modelini işler halde tutabildiler.

    1940 ve 50'lerde elektrik daha yaygın hale gelmeye başladıkça bu meslek de yavaş yavaş ölmeye başladı. birkaç tıklayıcı 1970'lere kadar faal kalabildi ancak sonunda teknolojiye yenildiler.

    kaynak: history daily

  • simdi en son gittigim metallica konserinden sonra kesinlikle tescilledim ben bunu. yabanci bir grubun elemani ne derse desin bizim seyircimiz hep ayni mecbur cevabi veriyor. bir kac ornek 27 temmuz 2008 metallica istanbul konserinden:

    james hetfield: istanbuuuuulll
    seyirci:yeah

    james hetfield:metallicaaaa
    seyirci:yeah

    james hetfield:istanbuuuuulll
    seyirci:yeah

    james hetfield:metallicaaaa
    seyirci:yeah

    james hetfield:how are you doing tonight?
    seyirci:yeah???

    james hetfield:you guys are incredible
    seyirci:yeah???

    james hetfield:i think that's enough for today.
    seyirci:yeah???

    ilerde cakalin biri cikacak:

    -istanbuuuulll....
    -yeah
    -are you responsible for the armenian genocide?
    -yeah!!!

    o zaman sicicaz iste. serefsizim avrupa gazeteleri baslik atar, elli bin turk kendi agziyla itiraf etti diye.

  • yeni gelen yavrumuz küçük ve pranoyaktı biraz. diğer kedilerden de korkuyordu. kendine güveni gelsin diye bir kedi ile karşılaştığında kendisi fark etmeden arkasından, karşısındaki kediye hareket çekiyor ve korkutup kaçırıyordum, bizimki de aynı anda kediye hareketler çektiğinden, öküz kadar kedilerin kendinden kaçtığını sandı. sonuç iyi oldu kendine güveni geldi ama o da fazla geldi. şimdi de araba, kamyon, köpek, gergedan, sibirya kurdu ne varsa saldırıyor mal. geçen gün, beton mikserine hırladı.

  • ya direkt ev beleş + 2500 lira vereceğiz deselermiş. 10binler, 5binler, 7500ler kafam karıştı.

  • ahiretin resmi dilinin arapça olduğunu öğrendiğimiz başlık. ortamlarda dinim evrensel dersin kim bilecek.

  • bütün bu yapılanlar türkiye'deki eğitim sistemini berbat hale getirmek ve kaliteyi iyice düşürmek içindir. eve ödev verilmeyecek dediler bizim velilerimiz ise çok sevindi ama yapılan tembelliğe alıştırmak ve çocuğun evde eline kitap almasını engellemekti. tekli eğitime geçiriyorlar ki sınıflar kalabalık olsun çünkü onlar da biliyor elli kişilik sınıflarda eğitim filan asla olmaz. çiftli eğitim yapıyoruz sınıfım kırk bir kişi. vakıflar ve sendikalar eğitimin göbeğine alındı ki ideolojilerini rahatlıkla aşılayabilsinler. erken yaşta çocukları okula başlattılar amaç oyun oynama çağındaki çocuğu elli kişinin olduğu dört duvar arasında zorla tutmak böylece çocuk hayatı boyunca okuldan nefret etsin. sürekli yazı sistemini değiştirip dur kafaları karışsın, bilime, sanata, kültüre harcayacağın zamanı yirmi dokuz harfi bir el yazısı bir düz yazı şeklinde yazdırmakla uğraş. ders saatlerini kısalt fakat teneffüs sürelerini uzat ne kadar boş gezerlerse o kadar iyi. matematik, fen, türkçe derslerini olabildiğince azalt, eve ödev vermek de yok zaten bunun yanında ver verebildiğin kadar din derslerini ki ülkede zihni pırıl pırıl, araştıran, soran, sorgulayan, kolay kandırılmayan, ilkeli çocuklar yetişmesin. en son tatil sürelerini iki hafta daha eklediler. bol bol tatil yaptır eve ödev de verme. sonra her sene bir sınav sistemini değiştir, dur. sonra al sana tam istedikleri gibi bir gençlik!!!