hesabın var mı? giriş yap

  • "madem ışık sesten daha hızlı, nasıl oluyor da en öndeki aracın şoförü trafik lambasının yeşil yandığını arkadaki arabanın korna sesinden sonra görüyor."

  • iri gozleri insanlarda oldugu gibi, yuzunun on tarafinda yer aldigi icin urkutucu bir gorunumu olan yirtici kus.

    bu kusun ugursuz sayilmasina ilişkin soyle bir tez mevcuttur:

    ozellikle eski devirlerde, agir bir hastanin oldugu evlerde, hasta yatagi basinda nobet bekleyen kimseler bulundugu icin gece boyunca isik yanardi.

    bilindigi gibi baykus gece avlanmaktadir. avlarini ise bocekler, kuslar, kucuk kemirgenler ve surungenler teskil etmektedir. bocekler ve pervaneler karanlikta isik kaynaklarina yonelirler. isik kaynaklari bocek ve pervaneleri; bocek ve pervaneler, bunlari avlayan kemirgenleri, kuslari ve kucuk surungenleri; kemirgenler, kuslar ve surungenler ise bunlari avlayan baykuslari ceker. fakat evin icindekiler baykusun gelisini olumun habercisi olarak gorurler.

    ayrica, baykusun cigligi gizemlidir. bunun nedeni, cogu zaman sesin kaynaginin gorulmez olusudur (bu konu asagida daha ayrintili olarak aciklanacaktir). bu yuzden, can alicinin veya bir hayaletin sesiymis gibi insanin ruhunun uzerine coker.

    yine de, baykusu bir an icin gorebildigimizi varsayalim: karanligin icindeki baykusu gordugumuz anda, o da bizi farkediyor ve hareketsiz govdesi uzerindeki kocaman basini aniden 180 derece dondurup, en kucuk isik huzmesini bile toplayabildigi icin cakmak gibi yanan kocaman gozleriyle bize bakiyor. ilkel korkulara sahip aklimizin boyle bir yaratigin evimizin etrafinda dolasmasini hayra yormayacagi aciktir.

    baykusun urkutucu goruntusu, gizemli sesi ve "daminda" baykus ottukten sonra icinden olu cikan evlerin bulunmasi ve yukaridaki mantik silsilesine bagli olarak benzer olaylarin tekrar etmesi batil inanci pekistirir. ustelik, bu inanc, kendi icerisinde tutarli da gorunur.

    ote yandan, baykus cigligi olarak bilinen ses cogu zaman baykusla ilgili degildir. pallas kedisi veya manul olarak bilinen ve anayurdu anadolu olan bir yabani kedi cinsi baykus sesine ve kopek havlamasina cok benzeyen sesler cikarir. bu canli da gece avlanir ve insanlardan cok iyi saklanir. oyle ki, pallas kedisini goren veya varligindan haberdar olan kisi sayisi pek azdir anadolu'da. (bu melekesi sayesinde neslini koruyabildigini soyleyebiliriz.)

    baykus gibi pallas kedisi de isiga gelen av hayvanlarinin bollugundan yararlanmak ister, boylelikle yerlesim merkezlerine yaklasma riskini goze aldigi olur. ama hayalet gibidir, ruzgari daima karsisina aldigi icin, kopekler kokusunu alamaz. gozleri alnina yakin ve kulaklari kucuktur. boylece, pusudayken gorulmez. gorunmeden avlanir ve hizla karanligin icinde kaybolur. tekin olmayan birseylerin habercisi olarak algilanan cisimsiz cigligi kalir.

    insanin imgesinde varligi olum ve gizeme dokunsa da, baykus (ve onun golgesinde manul) insana zararli varliklar degildirler. bilakis, fare gibi hastalik tasiyan diger canlilarin asiri uremesini kontrol ederek insana onemli bir yarar saglamaktadirlar.

  • haluk bilgineri cok severim, cunku muazzam bir oyuncudur.

    ancak aldigi odul emmy degil, international emmy'dir. sponsorlarindan biri de ay yapim denilen sirkettir. daha once de dandik bir dizi almisti bu odulu bizden.

    kendisinin yine onore edilmesine sevindim. ama yineliyorum, aldigi odul ile emmynin bir alakasi yoktur. emmy zaten eylulde sahiplerine verildi.

    edit: valla bircok kisi kufurler etmis, sayip sovmus dandik bir odule dandik dedigim icin. kara sevda diye bir sey saha once odul almis bu torende. gecen sene, bakin gecen sene, tekrarliyorum henuz gecen sene, soz diye bir tv seyinden tolga saritas diye biri ayni kategoriden aday olmus. kim oldugunu maalesef tanimiyorum.

    haluk bilginer bir ustadir. kariyeri ve oyunculugu iemmyde aldigi bir odul icin tebrik edilecek seviyede degil, cok daha buyuktur. adamlar game of thronesun son 2 sezonki dandik yonetmenleri odul aldi diye bu odul torenini ovmeye calisiyor resmen.

    umarim kendisini daha bircok odul toreninde goruruz.

  • maaşlar tüketim falan her şey saçmaladı.
    45 tl'ye tavuk sosisli kumru var 50 tl'ye iskender yiyebiliyorsun.
    sanayide çırak 4.5k başlıyorken mühendis 6 ile başlıyor. yeni avukat asgari ücret bile almıyor. doktorlar zaten herhangi bir meslek erbabının kendilerinden daha fazla kazandığını hala kabul edemez durumda. her duyduğunda sürekli şok olup tivit atıyorlar.
    bir litre su olmuş 5 lira. simit 6 tl. aç bitir salam 6 tl.

    75 liraya geçen gün lokum et yedim. dün kelle eti mi ne eti olduğu belli olmayan kuşbaşılı kaşarlı pideye 50 lira sokmaya çalıştılar.

    tavuk döner 30 lira olmuş. domatesin teki 4-5 tl.

    adam 30 liraya kahve satıyor fıçı bira 30 tl.

    ne nasıl yürüyor kimsenin haberi yok. bişi diyen de yok. kimse itiraz da etmiyor. saçmalık saçmalık üstüne.

    sıkışan zam yapıyor da oğlum öyle bir zam şekli yok. sonumuz hayrolsun.

    edit: bazı arkadaşlar konuyu anlamamış. ne yapsın adam falan diyor. hükümet yeteneksiz bilgisiz olabilir ama serbest piyasaya neredeyse hiç karışmıyor. 100 km yol özel arabayla lpgli 100 tl civarı olabiliyorken nasıl 50 kişiyi taşıyan otobüs kişi başı 100 tl kesebiliyor. minibüs indi bindi nasıl 5 lira yapabiliyor. ben işin burasındayım. yakıt masraflarının ne olduğunu herkes biliyor. dengesizlik değil mi olm bu ?
    mantığı var mı bu işin ? 3 aktarma yapan arkadaş var. geçen gün taksi kullanmış 10 lira fark ediyor toplu taşımayla mantıklı mı bu ? ben mi kafayı yedim ya anlamıyorum. 10 lira iki simit etmiyor ama seni toplu taşımadan kurtarıyor. ee uzaktan bakınca da bir simit 6 tl olmuş oha diyorsun
    ulan ailem yazlıkta kızkardeşim geçen otobüsle gelmeye kalktı 320 lira almış. dedim bu işte yanlışlık var.
    uçak biletine baktık 280 tl dönüşü uçakla yaptı. ulan biri otobüs biri uçak.
    mantıklı mı gerçekten bu iş ?

  • tartışmasız 10 yılın en iyi filmlerinden. birbirine zıt özelliklerde iki karakterin, olağandışı bir ortamda geliştirdiği dostluğu zekice ve yürek ısıtıcı bir biçimde sunuyor. mesajı çok çarpıcı. yönetmeninin ise salak ile avanakla aynı olması ilginç bir detay.

  • büyüsün de caddede düşük bel giyinip pijlik yapsın diye konulur bazıları;

    -->maşallah ne tatlı adı ne?
    -->adı yamaç
    -->paraşütü var onun di mi?
    -->hııııııı

    çocukların üstünde çok yapay dururlar

    -->maşallah ne tatlı adı ne?
    -->adı poyraz,
    -->kardeşi? keşişleme falan mı
    -->yoook. kardeşi ada

    bazılarını anlamazsınız,

    -->maşallah ne tatlı adı ne?
    -->adı burçiğ
    -->burçin?
    -->yoook burakla çiğdem'den burçiğ,
    -->iç ses: hay mnıza koyim sizin...oooo çok yaratıcı ya

    var bir sürü; arca, adonis, suyüz, erke, doruk, çınar falan bir sürü...

    fehmi ulan fehmi!

    fehmi!

  • artık o günlere dönüş yoktur. ancak insan düşünmeden duramaz. özellikle zor zamanlarda. ayrı bir hayatı sürdürmeye çalışırken önce anna ya da babadan biri hayata veda eder. tek başına kalan anne ya da baba için olağanüstü bir emek harcanır. tam işler yoluna girerken başka yakın akrabalar ya da kardeşlerden biri bir dram yaşar. bu drama tanık olunur. bu arada ayrı olarak sürdürülen hayatın sihiri kaybolur. başka sıkıntılı durumlar başgösterir. işte bu durumda sık sık flashbackler yaşanır. şen şakrak pazar kahvaltıları, küçükken topluca gidilen tatiller, uzak akrabaların düğünlerinde yaşanan saçma/komik hikayeler vs. faydasızdır ama kardeşim. mücadele bizi bekler. sağlam durmak gerekir. haydi, toparlan bakalım.