ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
eski fotoğraflara bakarken hissedilenler
-
keşke'nin, eğer'in ve meğer'in nefes almasıdır.
hayatımızda öyle ya da böyle yer etmiş bütün isimlerin, o fotoğraf karelerindeki saf halinin neden devam edemediğini, yine o fotoğraf karelerindeki saadetin neden saklı bir gerçekmişçesine uzaklaştırıldığını hiç kimse cevaplandıramaz.
ben eski fotoğraflara bakarken, geçmişe dair hiç bir şeyi ama hiç bir şeyi telafi edemeyeceğimi çakozladığım için büyük bir kaybolmuşluk duygusu yaşar, üşümeye başlarım.
milli eğitim bakanlığı'na göre ateizm
-
gene iyiymiş lan. ben ''bunların alayı şerefsiz pezevenktir, dombilidir, yavşaktır'' falan bekliyordum.
kırılmak
-
hayat kırıklarla doludur. beklentiler ve gerçeklik birbirini tutmadığında, ricalar yankı bulmadığında, verilen sözler tutulmadığında içimizden gelen 'çıt' sesini duymuşuzdur hepimiz.
çoğu insan kırıkları sevmez. onları saklamaya, gizlemeye çalışır. bazen tekrar kırılmaktan korkar ve hayattan kaçınmaya, hayal kurmamaya başlar.
japonların çok sevdiğim bir sanatı var: kintsugi.
bu sanat kırılan nesnelerin kırıklarını altınla onarmak üzerine kurulu. kırıkları, çatlakları bırakın gizlemeyi, parlak bir altın rengiyle onararak görünür hale getiriyor kintsugi. çünkü nesne yaşanmışlıkla daha değerli hale geliyor. kırıklarına rağmen varlığını sürdürüyor. kintsugi, altınla kırıkları onore ediyor. yaşanmışlığı yüceltiyor ve bunu - en değerli madenlerden olan - altınla kutluyor.
depresyon tanısıyla takip ettiğim bir hastama bu felsefeden bahsetmiştim. geçenlerde geldiği seansta bana 'senelerdir ne kadar güçsüz olduğumu düşünürdüm. siz bana bunlardan bahsettikten sonra aslında bütün olanlara rağmen ne kadar güçlü olduğumu fark ettim' diyerek teşekkür etti. ilginç şekilde, bu konuşmanın aldığı ilaçlardan çok daha etkili olduğunu düşündüm o an.
gerçekten de kırıklarımız, bir anlamda bizim madalyalarımız. onlar bizim deneyimlerimiz, yaşamın tam içinde olduğumuzun kanıtı. onlarla var olmak aslında, onlara rağmen varlığımızı sürdürdüğümüzün ve ne kadar güçlü olduğumuzun ispatı.
uykusuz dergisinin paylaştığı ırkçı karikatür
-
uzatılan şey çay yerine muz olsaydı ırkçılık damgası vurulabilecek iken, sıklıkla kullanılan dudak payı kalıbını zenci dudağı ile birleştirmek ırkçılık değil ince görmektir..
ha ben zencinin olduğu yerde hiç ince görmedim derseniz bilemem..
acun ılıcalı vs ali ihsan varol
-
aralarindaki en buyuk fark
ş_r_f
olan karsilastirmadir.
harf istemeyin amk.
ahmet hakan'ın s. tepeli'ye müsamere çocuğu demesi
-
ahmet hakan'ın ne çocuğu olduğunu tartışmaya açan sözüdür.
bugün ne giysem
-
bugünkü bölümde hakan akkaya tam bir sami tandansı yakalamıştır.
nur yerlitaş :
- ay elbise olmamış ama iyi kızsın.
hakan akkaya :
- nereden biliyorsun cami mi yaptırmış?
gelmiş geçmiş en iyi türk filmi esprisi
fifa'yı klavye ile oynamış efsane nesil
-
e ile değil w ile hızlı koşmaya alışmış bir nesil de vardır.
türk zombi dizisine isim önerisi
-
(bkz: seni yerler)