hesabın var mı? giriş yap

  • bence istanbul'u sonunda doğru kişilere emanet ettiğimizin göstergesidir.

    hiçbir başarısı olmayan, ne idüğü belirsiz "kartal imam hatip mezunları" yerine sonunda türkiye'nin en büyük şirketinin ceo'su vs. gibi adamlar yönetecek şehri.

  • leonard cohen reisin yazdığı, jeff buckley'in zirveye taşıdığı şarkıdır gözümde.

    daha önce iki buçuk adet türkçe çevirisi yapılmış sözlükte. izninizle bir çeviri de ben koyayım. etkilenmemek için diğerlerine bakmadan çevirdim:

    duydum ki gizli bir melodi varmış,
    davud'un çalıp da tanrı'yı gülümsettiği.
    ama müzikle pek aran yoktu değil mi?

    böylece gider bu, dört, beş derken
    diyezde aşağı, bemolde bir üste
    derken bakmışsın mazhar kral hallellujah'i bestelemiş.

    hallelujah
    hallelujah
    hallelujah
    hallelujah

    inançlıydın inançlı olmasına, ama ispat lazımdı sana
    terasta banyo yaparken gördüydün ya onu
    güzelliği ve ayışığı onun önüne geçtiydi hani.
    seni bir mutfak sandalyesine bağlamış
    tahtını sallamış, ve saçlarını kesmiş
    ve dudaklarından almıştı o lafı: hallelujah

    hallelujah, hallelujah
    hallelujah, hallelujah

    canım, daha önce de bu yollardan geçtim
    bu odayı bilirim, koridorunda az sigara içmedim.
    senle tanışmadan önce yalnız yaşardım biliyorsun.
    mermer kemerde flamanı da gördüm
    aşk, bir zafer türküsü değildir ki,
    soğuk ve kırık bir hallelujah'tır olsa olsa.

    hallelujah, hallelujah
    hallelujah, hallelujah

    aşağıda olanlardan bana bahsettiğin zamanlar olurdu
    şimdiyse bana hiçbir şey söylemiyorsun, değil mi?
    sana taşındığımı dün gibi hatırlıyorum
    kutsal güvercin de taşınmıştı
    birlikte aldığımız her nefeste: hallelujah

    belki de yukarıda cidden bir tanrı vardır
    aşktan tüm öğrendiğimse
    ilgini çeken birilerini nasıl öldürebileceğimdi
    geceleri duyabileceğin bir yakarış değildir bu.
    ışığı görmüş birileri değildir bunu diyen kişi.
    bu soğuk ve kırık bir hallelujah'tır olsa olsa.

  • çok yakın zamanda yaşadığım bir anımı anlatayım.
    bayramdan iki ay önce bulaşık makinesi bozuldu. su almamaya başladı.
    musluk filitrelerini temizledim sorun devam etti. sonra araştırdım yanında su cebi varmış açtım onu da temizledim yine işe yaramadı.
    geriye bir tek ventil kalıyordu onu değiştirmek baya sıkıntılı makineyi ters çevirip parçayı bulup değiştirmek gerekiyor.
    tek başıma yaşadığım için pek önemsemedim elimde yıkadım.
    bayramda yatılı misafirler geleceği için makine elzem oldu.
    bende şehir dışındaydım bayramdan iki gün önce eve gelebildim. hemen armut.com dan ilan açtım işte makine su almıyor acil tamir olması lazım falan yazdım.
    daha ilan yayınlanmıştı ki biri aradı aman efendim hemen yaparız biz bu işin uzmanıyız diye.
    dedim usta filitreler, su cebi temiz sadece ventil değişecek! adamın ses tonu değişti!
    hmm emm kem küm.
    abi dedim fiyat ne tutar.
    adam fiyat veremedi!
    gelelim dedi. gelin dedim.
    öğlene randevulaştık. akşam oldu gelen giden yok ben evde mal gibi oturuyorum.
    aradım abicim çocuklar kaza yaptı yarın sabah geleceğiz, peki dedim. ertesi gün öğlen oldu aradım abicim araba serviste yarın geleceğiz peki dedim. ertesi gün oldu akşama kadar evde bekledim ne gelen var ne arayan.
    servisin adını yazdım birde ne göreyim o bana gelmedikleri sürede başka arızalara gitmişler güncel müşteri yorumları var.
    dedim yapacağınız işi s...
    gittim yedek parçacıdan malzemeyi aldım kendim değiştirdim.
    özeti şu; müşteri makineden, parçadan anlıyorsa tamirci gelmiyor abi. düdükleyeceği müşteri arıyor.

  • öncelikle yağ oranınızı düşürmeye çalışın. belli düzeyde kardiyovasküler egzersiz yapın, ancak fazla abartmayın, fazlasıda bir miktar testesteron azalışına sebebiyet verebiliyor. ikincisi kas kütlenizi arttırın. bunu nasıl yapıcaz derseniz ağırlık çalışmalarına başlayın. buna paralel olarak doğal yollardan ne işim görür derseniz hayvansal yağlar ve kuruyemişler işinize yarayacaktır. kırmızı et, kümes hayvanları ve deniz ürünleri işinizi görür. özellikle kalamar, karides, istiridye gibi yumuşakçalar libidoda artış sağlayacaktır. hadi biraz besin desteği olsun diyenler için çinko tüketebilirsiniz. yetmiyor daha fazlası diyenler için arjinin amino asidi damar genişlemesi, nitrik oksit artışı vs. gibi durumlar için birebirdir. bunlara rağmen sorun varsa, hormonal bir problem veya piskolojik bir sorunun olması muhtemeldir. doktora gitmenizi öneririm.

    edit: imla

  • benim kaynımın kayınpederi bu. aydın abi.

    dükkana raf yapılacak, ne yaptı ne etti marangozu saf dışı bırakıp sabah ezanıyla dükkanın önüne, elinde alet çantası, su terazisiyle damladı. raflar sik gibi oldu.

    çanakkale'den yazlık alacağız, aydın abi ekspertiz kesildi başımıza. 2 yıl oldu hala bir yazlık alamadık.

    rakı sofrasındayız, aydın abi hancı. rakıya buz atılmaması gerektiğini anlatıyor. rakı şalgamla içilmez, onunla içilmez, bununla içilmez. arsenikle içebilir miyiz aydın abi?

    balık yiyeceğiz, aydın abi atlıyor hemen, yılların balık pişiricisi.

    bir arkadaşımız araba alacak, nereden duyum aldıysa aydın abi ışık hızıyla araba pazarında ortaya çıkıyor. çocuk vw isterken bunun gazıyla fiat albea aldı. ağlıyo şimdi köşelere çömelip.

    aydın abi çıkan omzu yerine oturtur, et terbiye eder, mangal yakar, mangalı söndürür, avize monte eder, mobilya cilalar, balkonda yasemin yetiştirir, gül budar, ütü yapar, mantının yapımını bilir, şarap eksperidir, boğa güreşcisidir, astronottur, tuvaldeki kadındır. hiç susmaz, herşeyi bilir, ölümüne tartışır.

    yaşıtları hacıya gidiyor. keşke bu da gitse biraz.

  • ceza almanya’daki can dundar’a degil hala turkiye’de gazetecilik yapanlara verilmistir.

    gozdagidir, korkutmadir, sindirme calismasidir.

  • "kimse oturmak zorunda değil, parası olmayan yallah köyüne" demiş bir kişi. bu algıda olan ciddi bir yoğunluk var ve anlamakta ciddi zorluk çekiyorum bu kitleyi.

    benim köyüm burasıysa ne olacak kardeşim?

    burada doğup büyümüşüm, yerim yurdum burası. maddi koşullardan ev alamamışım, yıllardır aksatmadan ödüyorum kiramı. nereye gideyim ben? daha doğrusu niye gideyim?

    düzgün yönetilemeyen ülke ekonomisi dururken, mülteci sorunu, çarpık kentleşme ve enflasyon dururken, koskoca işsizlik sorunu dururken vatandaşa bok atmak, parası yoksa s*ktiri çekmek midir çözüm?

    bana dokunmayan yılan bin yaşasın mantığındasınız, anlıyorum. gel gelelim çember giderek daralıyor.

    ailenizden kalan mal mülk para, gün gelir de yetmez ise size, ya da o torpillerle girdiğiniz işiniz çalkalanırsa bu ekonomide, o vakit siz yallah köyünüze gidebilirsiniz. ama sesini duyurmaya çalışan, derdini dillendiren insanlara bok atmak haddinize değil, bunu da böyle bilin.

  • az önce oyumu kullandım ve gördüğüm lüzum üzerine bu çağrıyı yapma gereği duydum. gördüğüm lüzumun nedenine gelince...

    oy vermek için sırada beklerken görevlilere sordum:

    - sayımı izleyebileceğiz değil mi?
    - yoo, onu da nerden çıkardınız?
    - ben şimdiye kadar çok seçim gördüm. sayım her zaman herkese açık yapıldı.

    sonra lafa başka biri girdi:

    - arkadaşım, ben sandık başkanıyım. saat 17:00'den sonra içeriye kimse alınmayacak. polis geldi böyle söyledi.
    - yahu o zaman açık sayım ilkesi nerde kaldı?
    - partilerin görevlileri var zaten.
    - parti görevlisi olmak zor bir şey değil ki... ben de istediğim partiden görevli olabilirdim.
    - valla bize söylenen bu.

    başka biri:

    - şüpheniz olursa itiraz edersiniz, yeniden sayım yapılır.
    - itiraz hakkı şeffaflık sağlamaz. kaç kişi itiraz hakkını kullanır hem? şeffaflık herkesin izlemesine açık olmayla sağlanır. bakın ne diyorum, ben şimdiye kadar hep sayımların herkese açık yapıldığını gördüm.

    sandık başkanı:

    - demek ki yeni yasayla değişmiş.

    oyumu kullandım. sandık başkanının yanına gittim:

    - afedersiniz, vaktiniz varsa ve zahmet olmayacaksa, ysk'nın size gönderdiği kitapçıkta "sayıma görevlilerden başkası alınmayacak" talimatını bana gösterebilir misiniz?
    - tamam.

    gitti, kitapçığı aldı, geldi. kitapçığın arasındaki görevli kağıdını gösterdi:

    - bakın bu sandığın başkanı benim.
    - tamam onda sorun yok. görevlilerden başkasının alınmayacağı talimatını gösterebilir misiniz?
    - ha o kitapçıkta yok. polis söyledi onu.

    küplere binivermişim:

    - arkadaşım sana polis talimat veremez. sen sandık başkanısın. sana sadece ysk talimat verebilir. sen bu kitapçıkta yazanları uygulamakla yükümlüsün. ben 17:00'de gelip kapıdan da olsa bu sayımı izleyeceğim. arkadaşlar! oyunuza sahip çıkın! saat 17:00'de sayımı izlemeye gelin. kapı kapatma hakkına sahip değiller.

    ***

    polis hükümetin adamıdır. sandık başkanına bu tip talimatlar veremez. gerekirse sandık başkanı polise talimat verebilir. umarım münferit bir olaydır. ama aldığım kokular münferit olmayabileceğini hissettiriyor. akp, seçimin şeffaflığını gasp etmek isteyebilir. buna izin vermeyelim. herkes eline kalemini kağıdını aslın, oy kullandığı sandığa gitsin, sayımı izlesin, açılan her zarfta, çıkan partiye çentik atsın; herkes kendi sandığının sayım sonucunu birebir gözleriyle görsün.

    ***

    ekleme: oy ve ötesi'ni aradım. 298 sayılı seçim kanununun 95. maddesine göre herkesin, seçmeni olduğu sandığın sayımını izleme hakkı olduğunu, engelleme olursa şöyle söylememi söylediler:

    "bu sandığın seçmeni olarak sayımı izlemeye hakkım var. izlememi istemiyorsanız bu durumu birlikte tutanaklayalım."

    tutanaklamaktan imtina etmesi de aynı kanunun 165. maddesine göre suçmuş. imza atmazsa sandık görevlileriyle tutanaklayın. onlar da atmazlarsa, şahitlerinizle birlikte tutanaklayın ve savcılığa suç duyurusunda bulunun.

    ***

    ekleme-2: adıyaman, ağrı, artvin, bingöl, bitlis, diyarbakır, elazığ, erzincan, erzurum, gaziantep, giresun, gümüşhane, hakkari, kars, malatya, kahramanmaraş, mardin, muş, ordu, rize, siirt, sivas, trabzon, tunceli, şanlıurfa, van, bayburt, batman, şırnak, ardahan, ığdır ve kilis’te 16.00, bu illerin dışında kalan illerde ise 17.00'da oy verme işlemi bitecek, sayım başlayacak. sayım saatini kaçırmayın.

  • sinan özendir. daha bu yaşıma kadar "ben sinan özen'e uyuz oluyorum." diyen bir şahısa denk gelmedim. ki düşün pepe'yi bile yakalasa sinirinden skecek adamlar var bu ülkede.

  • - iyi günler, x hayat ve emeklilik.. nasıl yardımcı olabilirim?
    - iyi günler hanımefendi.. babamı çok kısa bir süre önce kaybettik.. babam, annemi sigorta ettirmiş sizin kurumunuzdan.. siz de her ay babamın hesabından çekiyormuşsunuz sigorta miktarını..
    - sigortalı numarasını alabilir miyim?
    - 4 8 15 16 23 42 (değildi tabii canım.. verdim işte numarayı..)
    - bilgilerinizi kontrol ediyorum.. bilgiler ekranıma geldi, buyrun siz devam edin..
    - peki.. şimdi benim size iletmek istediğim şu; babamın banka hesaplarını kapatacağız biz.. bu yüzden artık sigorta ettiren kısmına benim adımın ve hesap bilgilerimin geçmesini istiyorum.. neler yapmam gerekiyor bu değişiklik için?
    - evet anlıyorum.. yalnız benim sigorta ettiren kişi ile görüşmem lazım, bu değişikliği onaylamam için..
    - hanımefendi anlatamadım sanırım.. sigorta ettiren kişi babamdı, kendisi vefat etti..
    - anlıyorum ama prosedür gereği o'nunla görüşmemiz gerekiyor..
    - bence anlamıyorsunuz hanımefendi.. babam öldü diyorum, siz kendisi ile görüşmek istediğinizi söylüyorsunuz?!?
    - hanımefendi prosedürümüz böyle, onu iletiyorum size.. sigorta ettiren kişi ancak bu değişikliği gerçekleştirebilir..
    - şaka mısınız siz hanımefendi? ayrıca böyle bir hizmetiniz varsa, babamla görüşebilmek gibi, ben de faydalanmak isterim!
    - pardon, ben onu demek istememiştim..
    - neyse hanımefendi.. ben başka bir şekilde çözerim sorunumu, çok sağolun, çok yardımcı oldunuz..

    terbiyesizleşmeyi kendime yakıştıramadığım için bitirdim görüşmeyi.. ardından, daha üst birimlere ulaştım.. yukarıdaki konuşmayı tüm detayları ile anlattım.. böyle durumlarda bir b planının olmamasından dolayı, zaten hali hazırda bir acısı olan insanların, bir de böyle saçmalıklarla karşılaşmasının ne kadar can sıkıcı olduğunu ilettim.. özür dilediler, sorunu çözdüler nihayetinde.. ve sonra bana call center'da görüştüğüm kişinin adını sordular.. hatırlamıyorum dedim.. ekmeğinle oynamak istemedim ama er ya da geç, seni bir gün bulacağım yasemin!