hesabın var mı? giriş yap

  • "deschooling our lives" adlı eseriyle matt hern de destek attı bu mevzuya. kitap "alternatif eğitim-hayatın okulsuzlaştırılması" adıyla kalkedon'dan çıktı. şöyle diyor:

    "çocuklar, yaklaşık 190 yıl önce prusya’da, ulusu inşa edecek kurbanlar olarak seçildiler ve okullara kapatıldılar. prusya’dan tüm dünyaya yayılan “zorunlu eğitim”in hapishaneleri milyarlarca insani benzer süreçlerden geçirerek ıslah etti ve etmeye devam ediyor. bir özgürleşme eylemi olması gereken eğitim, düşüncelerimizi ders kitaplarına ve birilerinin direktiflerine, bedenlerimizi sınıfların, okulların içine, sıraların arkasına hapsederek, sistemin talimatlarına göre yasayan ve düşünen insanlar yarattı. okullar öylesine benimsendiler, asil işlevleri öylesine ört bas edildi ki, tüm aileler çocuklarının bu hapishanelerin gönüllü tutukluları olmaları için her yolu dener oldular. ailelerin isteksiz olduğu durumlarda ise devlet üstüne düşeni yaptı.

    bu kitap, 190 yılını geride bırakan zorunlu kitle eğitimine karsı alternatifler yaratmanın çabasında olan kişilerin deneyim ve düşüncelerinden oluşmuştur. her bir makale, eğitimin yeniden bir özgürleşme eylemine dönüşmesi için neler yapılabileceğine ve zorunlu kitle eğitimine neden karsı çıkılması gerektiğine dair önemli ipuçları sunarken, aile, otorite, devlet, eğitim, öğrenme, öğretmen, okul kavramlarını da farklı bir boyutta tartışmaya açıyor…unutmamalıyız ki çocuk yetiştirme tarzımız her şeyden önce politik bir faaliyettir…"

    kitabın içeriği hakkında şurada ve alternatif eğitim hakkında da şurada bilgiler ve yazılar mevcut. özellikle alternatif eğitim derneği'nin sitesinde güzel yazılar var. yine kalkedon'un eğitim ve kültür dizisi kapsamında çıkan glenn rikowski'nin "marksist eğitim kuramı ve radikal pedagoji", david harvey ve arkadaşları'nın "eleştirel pedagoji söyleşileri", henry a. giroux'un "eleştirel pedagojinin vaadi" ve "eleştirel pedagoji ve neoliberalizm" ve dave hill ve arkadaşlarının "kızıl tebeşir" kitapları (bu seride eğitim üzerine başka kitaplar da mevcut) faydalı olabilir. "ne olacak bu okulların hali?" diye düşünürken okullardan toptan kurtulmayı da artık ciddi ciddi gündemimize almalıyız gibime geliyor, çoluğa çocuğa yazık oluyor. tabii gitmeden deleuze'a da selam vermemek olmaz:

    (bkz: çocuklar siyasi tutuklulardır)

  • zaytung'un formulle ile ilgili son derece carpici yorumu,

    coca cola'nın formülünün ortaya çıkmasından sonra le cola'dan beklenen açıklama geldi: "maalesef bir tanesini bile tutturamamışız...

  • son yılların yeni trendi.

    dobrayım, açık sözlüyüm ayağına insanların kalbini kırmak moda olmuş durumda.

    özellikle kendinden zayıf ve güçsüz insanlara karşı uygulanan bir çeşit güç gösterisidir bu.

    açıksözlü olmak ile patavatsız ve küstah olmak arasındaki farkı dahi idrak edemeyen insanlardır bunlar.

  • piyasa ortalama fiyatı 170 tl/litre olan virüslere karşı en etkili dezenfektanı yarı fiyatına almışlar. hem de mübarekler için alkolsüz. bu dezenfektan su içerisine 1/20 oranına kadar seyreltilebiliyor.yani kullanımda litresi 3.5 tl’ye kadar düşüyor.

  • "kankamı atamayıp kimi atayacaktım? ilkokulda saçımı çeken hüseyin'i mi?"

    böyle deseydi çocukluğuna verirdim en azından.

  • sömestr tatilinden önce kızımın okuluna gittim. öğretmenin de fotokopi işi var, çocuklara dağıtacak. bizim veletleri göndermeye kıyamıyor, kendi uğraşıyor. beni görünce "akck hanım, siz biraz ilgilenin. ben fotokopileri çektirip geliyorum." dedi. "hadi devam edelim okumaya, eren sen başla." dedim. "nereden başlamamı istersin canım?" dedi. ilk darbeyi yedikten sonra ben toparlayana kadar sınıf savaş alanına döndü. arkadaş birine sus dersin, öteki konuşur, biri susar, diğerinin çişi gelir. o minnak çocuklardan çıkan sesin desibeli mevcut modern ölçme cihazları ile ölçülemez bile.
    durum bu iken, bu insanlar sizin evde dizginleyemediğiniz çocuklara günlerini adıyorlar. evet bu onların işi, evet bilerek seçtiler ancak seçerken maaşlarını ve şartlarını da gözettiler. kaldı ki bu devirde ayda 2.500 tl maaş almak komik bir rakam. insan gibi yaşayayım desen yaşamazsın, gidip bir yerde bir yemek yiyeyim, sonra da sinemaya gideriz desen 5 kez düşünürsün. ancak bitmedi öğretmenler ile derdiniz. sizin o (benimki de dahil) iflah olmaz veletlerinize günde 1 saat katlanmam için bana ayda 2.500 tl verseler, 1 ayın sonunda ya akıl hastanesine daimi misafir olurdum ya da arkama bakmadan kaçardım. az insaf, az saygı...

    bildirendirme editi: ayrıca ücretli öğretmenler, çalışma saati başına para aldıkları için; zorunlu ya da resmi tatil olan her gün ve saat maaşlarından kesiliyor. öğretmenleri değil de, devletin emek hırsızlığını sorgulayalım bence. bakarsınız sonra her birimiz emeğinin karşılığını tam almasa bile emeğimize yakın bir para ile insanca yaşayabiliriz.

    teşekkür editi: monami'ye düzeltme için teşekkürler.

  • zaman makinesi harbici icat edilse (2010 senesinde birisi değinmiş bu makine olayına ama neyse) olsa, "lan bu çalışıyo, istediğin tarihe fiiiiup gidebiliyorsun, dönüş de var hemi de" dense, vuku bulsa, o anda makineye atlayıp bu tarihe gitmek mümkün olsaydı keşke. abi bi bakmışsın millet akın etmiş geliyor, konser alanının telleri yıkılıyor, büsürü insan, müzisyenler anca helikopterle gelebiliyor, öyle bi kalabalık. dünyanın görüp görebileceği belki en güzel konserin, festivalin yapılacağı yerdesin. kanlı canlı tarihe şahitlik ediyorsun. gürül gürül özgürsün. belgeseli de var bu konserin, müthiş izleyin, izlettirin. yamulmuyorsam filmi de mevcut. 1950 doğumlu olmak varmış, kısmet değilmiş. olmamış. olaydı iyiymiş. refik eniştem'in yerinde olmak varmış anasını satim. ulan refik enişte niye gitmedin olum sen oraya?

  • parası olan kimseler arabadan anlamaz arkadaşlar, bakın etrafınıza arabadan en çok anlayan tiplerin genelde ekonomik olarak alt gelir grubunda olduğunu görürsünüz.

  • --- spoiler ---

    tayyor, önce pargalı abdullah'ı sonra da ahmet hoca'yı harcıyor. sadrazamlığa makbul berat gelebilir.

    padişah'ın lalası feto meğer payitahtı kandırıyormuş. gerçek açığa çıkınca sınırı geçip amerikanya krallığına sığınıyor.

    şehzadelerde sıkıntı büyük. bazı idrak sorunları var.

    şeyh-ül islam çok yufka yürekli. kendisini eleştirdikleri için milyon duka'lık taşıtından inip halkın arasında yürümüş bir seferinde.

    jöleliler ve kefenliler gibi yeni birliklerle tanışıyoruz. binlerce ok, kargı, pala ve yayları var.

    yakın zamanda sümeyye sultan ile yeni damat paşa'nın nikahı var. bakalım neler göreceğiz.

    --- spoiler ---