hesabın var mı? giriş yap

  • fransa'nın tamamını bilmem ama paris öyle bir metro ağı ile donatılmıştır ki özellikle yaşlı ya da hasta değilseniz taksiye binmek aklınızın köşesinden geçmez. her yere metro ile inanılmaz kolay ve hızlı şekilde ulaşabilirsiniz. buna istanbullular için şöyle örnek verebilirim:

    sabah tuzla'daki evinizden çıkıp beylikdüzü'ndeki işinize gidip öğle yemeği'nizi istiklal caddesi'nde yiyip, işe geri dönüp, akşam iş çıkışı kanlıca'da yemek sonrası kahve için bebek'e uğrayıp geç kalmadan tekrar tuzla'daki evinizde olabilirsiniz. bunların üstüne yorulmuş da olmazsınız.

  • sözlük geri zekalı doldu. buradaki yorum kasanların yüzde doksanı daha eleştirdikleri şeyin ne olduğundan bihaber. etkinliği izlemeden, en azından hakkında çıkan haberlere bile göz atmadan sözlüğe koşup sallamaya başlamışlar.

    yorumlarda yakaladığım hataların doğrularını hatırladığım kadarıyla listeleyeyim.

    - apple netflix'e tam anlamıyla rakip olmuyor. yaptığı şey platformu altında televizyon kanallarından, diğer online streaming servislere kadar dağılmış geniş bir yelpazeyi kullanıcılarına sunmak. bunların içerisinde espn de var, hbo da, hulu da, amazon prime da. kullanıcılar kablo tv paketlerine üye olup izlemedikleri tonla kanal için boşa para ödemek yerine, apple'ın servisi aracılığıyla istedikleri kanala abone olup internet üzerinden izleyecekler. bunun üzerine, isterlerse hulu gibi servisleri de paketlerine ekleyebilecekler. en üstte de yine kullanıcının seçimine kalmış şekilde apple tv plus'a abone olup apple'ın kendi kataloğuna erişme seçeneği olacak. kaldı ki başkalarının da belirtmiş olduğu gibi netflix bu kategoride hizmet veren tek şirket değil, sadece en yaygın olanı.

    - spielberg mevzusu. burada herhangi bir ikiyüzlülük göremiyorum. kendisi netflix filmlerinin sinemalarda gösterilmemesine rağmen sinema filmi olarak festivallerde yarışmasına sinema kültürünü baltalayacağı gerekçesiyle karşı çıkıyor. netflix'in kendisine karşı olması gibi bir durum yok. apple için yaptığı şey de bir film değil televizyon dizisi. yani ortada bir çelişki falan yok.

    - apple tv plus izlemek için apple tv'ye ihtiyaç olacağı iddiası. apple bu servisi insanları kendi platformuna bağlamak için başlatmıyor. yazarlar iki paragraf okumuş olsalar, apple tv plus'ın samsung, sony, lg ve vizio gibi en büyük 4 tv üreticisinin, ve roku ve amazon fire tv gibi iki büyük apple tv rakibinin ürünlerine geldiğini öğrenirlerdi. tabi maksat sadece alışıldık cümlelerle eleştirmek olunca araştırmaya kimse ihtiyaç duymuyor.

    - apple music'in başarısız olması iddiası. buna kargalar bile gülüyor, ancak insan cahil olunca tabi ki durum farklı. gerçekler: apple music kendi sektöründe en hızlı büyüyen servis. ayrıca zarar etmeyen tek servis. nedeni de çoğu ülkede spotify'ın yaptığı gibi ıvır zıvırla bedava paralı üyelik dağıtmıyor olması. gerçekte, apple music'in başını çektiği apple'ın services bölümü amazon web services'in iki, netflix'in ise üç katı ciro yapmakta. dahası, bu bölümün cirosunun yakın zamanda yıllık 100 milyar dolar sınırını aşmasının beklenmesi. anlayacağınız, eğer apple music başarısız bir denemeyse sektörde başarılı firma yok demektir.

    son olarak, apple'ın bugün tanıttığı her üründe üstüne basa basa tekrarladığı ama hater boyların bilerek pas geçtiği şeyden bahsedeyim. o da gizlilik. daha dün basına sızdığına göre, kanada'da tutuklanan huaweii'nin ikinci kişisi, şirketin kurucusunun kızı ve şirketin cfo'su meng wanzhou'nun üzerinden dört adet elektronik cihaz çıkmış. bir adet huaweii telefon, bir adet iphone, bir ipad pro, bir de macbook air. kendisi açık açık itiraf etmiyor, ancak apple ürünlerini kendi ürettiği ürünlere tercih etmesinin başlıca nedeninin bu cihazların güvenli olmaları olduğuna kesin gözüyle bakılıyor. bugün de, apple bunu çok iyi bildiği için, konusu açıldığında rakiplerinin sırra kadem bastığı güvenlik ve gizlilik konusunda bastırdıkça bastırdı.

    apple ürünlerine abone olduğunuzda, mesela bir gazete veya dergi okuyorsanız, ne apple, ne de derginin yayıncısı sizin hangi makalenin hangi sayfasını okuduğunuzu bilemeyecek. apple arcade ile oyun oynadığınızda ne apple ne de oyun geliştiricileri sizin bilgilerinize ulaşamayacak. apple card ile alışveriş yaptığınızda ne goldman sachs ne satın aldığınızı bilecek, ne de alışveriş yaptığınız mağaza sizin isim, adres, banka hesabı, kredi kartı numarası gibi bilgilerinize erişebilecek. apple tv plus üzerinden içeriklerine ulaştığınız firmalar da sizi ve ne izlediğinizi bilemeyecekler. siz aman bana ne diyebilirsiniz, ancak bir çok ülkede özellikle de iş güç sahibi, evli, çoluk çocuğa karışmış, kenarda köşede bir birikimi olan insanlar kaybedecekleri şeyler arttıkça gizliliğe daha fazla önem veriyorlar. sosyo kültürel olarak da apple'ın başlıca müşteri kitlesi bu güvenlik isteyen kesim. o nedenle seçenek verildiğinde ve bütçesine uygun olduğunda batıdaki birçok kullanıcı en başta güvenli olmasından dolayı apple ürünlerini tercih ediyor. bugün tanıtılan yeni servisler de bu kitlenin düşünmeden üye olacağı servisler. yeter ki apple sözünde dursun.

  • bana bir anımı hatırlattı. zamanın birinde bir restoranta gittik. menüde fiyat yazmıyor. ben de o ne kadar bu ne kadar soruyorum. garson bir süre sonra;
    "beyefendi burası tahtakale değil ama" dedi :)

    ben de sen kimsin terbiyesiz herif ben senin maaşın kadar her ay hesap ödüyorum. sen buraya fiyatları yazmayınca ben sormaktan mı çekineceğim? ya buraya fiyatları yazacaksın ya da tek tek tek cevap vereceksin sorduklarıma dedim.

    adam gitti sonra müdürü geldi. kusura bakmayın hatalı davranmışlar, ben yardımcı olayım dedi. ben de gerek yok menünün fotoğrafıyla birlikte yarın sizi şikayet ediyorum. ürünlerinin fiyatını görülebilir şekilde belirtmek yasal zorunluluktur dedim ve gittim. sonra üşenmedim gerçekten şikayet de ettim.

    demem o ki gençler hangi mekana giderseniz gidin. sipariş vermeden önce menü isteyin. yoksa fiyatları tek tek saydırın. bu ayıp değildir. eziklik hiç değildir.

    rahat olun.

    edit: arkadaslar yukarıdaki hikayede geçen kelimeleri birebir aktardım. ne garip insan sürekli değişiyor, olgunlaşıyor ve kendine kızabiliyor. ibareyi değiştirmek istedim o yüzden editliyorum.

    bana o lafı eden garson arkadaşa "senin maaşın kadar her ay hesap ödüyorum" demem tamamen görgüsüzlüktür ve ayıptır. şu an aynı olayı yaşasam bu kelimeleri kullanmazdım. bilmenizi isterim.

  • bu kuşağın vakti çok değerli. 15 dakikasını boşa geçirmek istememiş sınıfta. gözetmen 2 saat önce okulda oluyor, adam hayatının sınavına son anda gelip girmeye çalışıyor.

  • aslında rezalet ama tarihsiz rezalet başlığı istemediğim için rezalet diye anlatmak istemedim. çünkü bunun bir defaya mahsus bir hata olmadığını, gerçek bir mantıksızlık olduğunu çeşitli tarihlerde, tam üç farklı pakette gördüm!

    bu pakette, ilk ve son dilimler dahil olmak üzere 21 dilim var. 10 defa tost yaptıktan sonra ne yapacağınızı bilemediğiniz 1 dilim ekmekle kalakalıyorsunuz.

    evet bunu başka bir şekilde tüketmenin yolları var, ama bunu neden ben düşüneyim? uno düşünmeli!

    uno'ya ilk ve son uyarımdır. eminim ki ayrıntılara dikkat eden tek tüketici ben değilim. iyi bilsinler ki bu konuda acilen adım atmazlarsa, sonuçları kaldıramayacakları kadar ağır olacak.

  • saat 3.00'da saati ileri alıyoruz, saat oluyor 4.00. burası tamam, da problem şu: saat 3.00'da utah- brooklyn maçı var arkadaş. ancak bu işlemi gerçekleştirdiğimizde 3.00 diye bir saat olmamış oluyor. e saat 2.00'da alabilirsiniz falan da denmiyor. dolayısıyla zamanın boşluğunda bir şeyleri yitirmemiz söz konusu, biri bi'şey söylesin lütfen?

  • konusu avrupa'da geçen, son dönem woody allen filmlerinden biri. üstat 76 yaşında olduğundan kimi eski filmlerinde (play it again sam, manhattan, annie hall) olduğu gibi alter egolarını artık kendisi oynayamamakta. açıkçası owen wilson' ın alter ego performansı için kuşkularım vardı fakat filmi izlediğimde bu kuşkuların yersiz olduğunu gördüm. filmle ilgili söylenebilecek hemen hemen her şey söylenmiş fakat şu gözden kaçmış ;

    --- spoiler ---

    gil pender'in nişanlısı inez ve ailesi, günümüzün acımasız, rekabetçi, parayı en üstün değer olarak algılayan insanlarını temsilen oradalar. kendisinden farklı olanlara her daim kuşkuyla bakmaları ( kahramanın peşine dedktif takmaları) önemli bir detay olarak karşımızda ayrıca kendi aralarındaki ilişkinin bile metalaştığı şu örnekten anlaşılabilinir ; babasının ani rahatsızlığı sonucu gittikleri geziyi iptal ederek otele döndükleri sırada , odadaki inci küpesinin kaybolduğunu anlayan inez , babası için doktora haber verirken aynı sırada küpeleri içinde güvenlik görevlilerine haber vermekte. bunu ayan beyan yapmasına rağmen hiç kimseden tepki almamakta aksine bu davranışı hasta olan babasınca bile onaylanmaktadır. karakterler için insan hayatı ve sahip olduğu metalar hemen hemen aynı önem dercesine sahip olduğu gözümüze sokuluyor.

    --- spoiler ---